şu temmuz ayında bile hava sıcaklığının 15 dereceden yukarı çıkamadığı, ingiltere'nin 5 büyük ve teknik anlamda sağlam üniversitesinden birini barındıran (Durham University), ingilizlerin "dorım" dedikleri, kışın öğrenciler yazın ise emeklilerden ve meşhur katedralini görmeye gelen akça pakça saçlı bastonlu şirin amca ve teyzelerden başka kimsenin bulunmadığı bir kuzey batı şehridir. gezmek için 1 günden fazlasını ayırmak gerekmez, hatta öğlene kadar kahvaltıda oyalanılabilir bile.
küçük fenerbahçeli kardeşi tekmeler yumruklar savururken sabırla kafasından tutup bi yandan da onun bu sinirinden kudurmuş haline kahkahalarla gülen abla/abidir galatasaray taraftarı.
jon bon jovi'nin destination anywhere albümünden bir parçadır.
sözleri şöyledir:
I was walking on a wire
Looking down, there was no net
Now, Im standing at your door
Me and my last cigarette
Yeah weve been through this before
Too late to cover up my tracks
Damn the fool who begs for more
Ill take my past and paint it black
Now the circus has left town
This clown has got to get his feet back on the ground
Im learning how to fall
Learning how to take a hit
Had to walk before I crawled
It was winner take it all
Now Im learning how to fall
Yeah, I got the hang of it
I was standing in the light
There were faces all around
I put my gloves up for a fight
One sucker punch and I was down
Im learning how to fall
Learning how to take a hit
Had to walk before I crawled
It was winner take it all
Im learning how to fall
Yeah, I got the hang of it
I was flying through the clouds
Pucker up, its time to kiss the ground
Im learning how to fall
Learning how to take a hit
Had to walk before I crawled
It was winner take it all
Im learning how to fall
Now I got the hang of it
özellikle misafirliğe gidilen bir evde uyulması gereken nezaket kurallarından biridir. aslında ben bu yemeği hiç sevmem ama siz çok güzel yapmışsınız demek de sanıldığı gibi nazik bir davranış değildir ayrıca, yemeği yapan bu lafa da kıl olur, eline sağlık deyip uzatmamak en doğrusudur..
tek alışveriş yaptığı yer yimpaş ve bim olup kendi yarı aç gezdiği halde yeşil sermayeyi daha da besleyen insanın zıttıdır. saygı duyarım, aynen devam!
gelmiş geçmiş en gıcık eden reklamlar sıralamasında en üstlerde kendine yer edinen reklamdır. iyi, sen kapıyı kocanın arkasından kapat, sabahtan akşama kadar perdelerinle seviş bornozlarınla koklaş manyak kadın! yok öyle bir kadın cinsi kardeşim şu dünya üzerinde. bu reklamı yapan reklam firmasının da, onaylayan, pek güzelmiş tamam aldık bunu deyip reklama para veren firmanın da aklına şaşıyorum!
olasılıksız ve empati kitaplarının yazarıdır. çok farklı, okunmaya değer bir yazar, ve kesinlikle bu iki kitap 100 günde nasıl kendime güvenirim, 10 hamlede nasıl cukkaya indiririm gibi saçma kişisel gelişim kitaplarından değildir, korkmayınız...
imkansızı becermeye çalışmaktır. yaşayabilmek için para kazanmak lazım, para kazanmak için çalışmak, çalışmak için hayatın ibneliğine katlanmak vs vs...
bon jovi'nin 2007 albümü lost highway de leann rimes ile birlikte söylediği şarkı.
sözleri şöyledir:
It might be hard to be lovers
But its harder to be friends
Baby pull down the covers
Its time you let me in
Maybe light a couple candles
Ill just go ahead and lock the door
If you just talk to me baby
Til we aint strangers anymore
Lay your head on my pillow
I sit beside you on the bed
Dont you think its time we say
Some things we havent said
It aint too late to get back to that place
Back to where, we thought it was before
Why dont you look at me
Til we aint strangers anymore
Sometimes its hard to love me
Sometimes its hard to love you too
I know its hard believing
That love can pull us through
It would be so easy
To live your life
With one foot out the door
Just hold me baby
Til we aint strangers anymore
Its hard to find forgivness
When we just run out of lies
Its hard to say youre sorry
When you cant tell wrong from right
It would be so easy
To spend your whole damn life
Just keeping score
So lets get down to it baby
There aint no need to lie
Tell me who you think you see
When you look into my eyes
Lets put our two hearts back together
And we'll leave the broken pieces on the floor
Make love with me baby
Til we aint strangers anymore
We're not strangers anymore
We're not strangers
We're not strangers anymore
ilk bakışta güzel gibi gelse de düşündükçe insanın kaçması için binbir sebep bulacağı hadisedir. düşününüz, yolda yürüyemezsiniz adım başı durdururlar,normal çiftlerde birinin bir yerine bişey olduğunda ya da hastalandığında diğeri ona şefkatle bakıp etrafında koştururken eşlerden birinin doktor olduğu durumda "hımm, şööle şööle olmuş şunu yapıcaz, geçer meraklanma" muamelesi görürsünüz, ellerinde bazen onlarca hasta öldüğü için doğal olarak bir koruma mekanizmaları vardır, ruhsuz-duygusuz olmaya iterler kendilerini ve çoğunlukla da olabilirler. etraflarından kadınlar eksik olmaz, bunlar(hemşire, mümessil vb veya hasta-hasta yakınları) o beyaz önlüğün ve otoritenin-karizmanın etkisiyle doktoru şişirir de şişirirler...
efendim bir ömür boyu şefkatten yoksun, sigara içme-kahve içme-onu yeme-erken yat emirlerini duyarak, eve ne zaman geleceği ve evden ne zaman gideceği belli olmayan, geceleri telefonunu kapatamayan, sürekli yorgun olan, size gereken ilgiyi ve sevgiyi gerektiği kadar gösteremeyeceği çok belli olan bir adamla, çocuğunuzu yalnız büyütmeyi, hemen hemen her zaman yalnız olmayı göze alırsanız buyrun... yazık onlara da tabi...
13 bölümde bitirilen 3. sezonun ardından eğer gerçekten bomba bi 4. sezon gelmezse yalan rüzgarına dönecek dizi.. eğer sara 4. sezonda tekrar gelecek geyiği doğruysa devam etmemesi tercihimdir!
çakmak veya kibrit yanmaz, zorla yakarsın sigarayı saç baş savrulur sigaraya değer saçını yakarsın, saçını başını bi elinle zaptedip öteki elinle çantanı falan tutmaya çalışırsın, montun yakası pantolonun paçası ayrı yerlere savrulur, derken bi bakarsın elinde izmarit kalmış...
hukuk okuyan ama mesleği hariç her türlü işi deneyip her işte beceriksizliğini kanıtlayan ve sonunda kredi kartı şirketlerini dolandırarak kendine bir iş kuran frank'i jon bon jovi'nin oynadığı ses getirmeyen bir amerikan filmi. filmin sonlarına doğru mahkemede frank'in savunması oldukça komikti...
1997 de çekilmiş, başrollerinde jon bon jovi ve demi moore'un evli ve kızlarını kaybetmiş bir çifti oynadıkları 45 dakikalık kısa bir filmdir. destination anywhere solo albümü de bu filmin müziklerini içerir. filmde whoopi goldberk ve kevin bacon da kısacık bir an görünüyorlar...
okuyup anlayarak değil de ondan bundan duyduklarıyla, ailevi bir geleneği sürdürürcesine dini kendine babadan miras kalmış "bilmeden anlamadan körü körüne inanan" zavallı zihniyetin, yani dininden başka konuşacak anlatacak hiçbirşeyi olmayan zihniyetin eylemidir.
nasıl yapsam etsem de ben de o hayran olduğum lider gibi insanları sınıflandırsam, onlar bizler diye ayırsam, ortalığa bi laf atsam da asabi takılsam, ondan sonra yanlış anlaşıldım deyip mazlum masum rollerine bürünüp kendime olan desteği artırsam düşüncesiyle ortaya çıkmış cümle. kardeşim madem öyle bi düşüncen yok çeneni kapat bu konuda tek laf etme.
ama sırf o düşünceyi aslında onaylamıyormuş, kınıyormuş ayaklarında dillendirmen bile senin böyle bi düşüncen olduğunu gösterir! aynen bu yolda devam edin, bakalım daha kaç çeşit bölücü tanım yapabileceksiniz insanlar için merakla bekliyoruz!!!
blaze of glory, it's my life, always gibi bomba şarkıları olan, kaç yaşında olursa olsun o kocaman ağzıyla inanılmaz güzel gülen ilah... insanda bu adam kötü biri olamaz hissi uyandırıyor nasıl oluyorsa!
tekrar üzerine düşününce desteklemeye karar verdiğim çağrıdır.
şöyle ki; söz dinleyen bir vatandaş olarak 3 değil de 6 çocuk yapmaya karar verdim, adlarını da
doğdukları sıraya göre mahir, hüseyin, ulaş, kurtuluş, akadar, savaş koyucam... fakat en sevdiğim
çocuğum akadar olacak muhtemelen, bu ulvi görevi bağladığı için...