sol ölmedi sadece kafa olarak sağdan bakıp sol diye görünmeye çalışan insanlar böyle bir yafta yapıştırarak adres olarak sadece kendilerini göstermeye çalışıyorlar. halkın yüzünü sola dönmediği açıktır; ancak bunun sıcak evlerde oturmayla bir alakası yoktur. neden mi ? 99-00 deki açlık grevlerinde sol olan chp nerdeydi, mgk'ya ödpnin tkpnin çağırıldığı zamanlarda, ödpnin kurulup müthiş bir hava yakaladığında taşralardaki insanların umudu haline geldiğinde chp napıyordu, 96da öğrenci koordinasyonu varken sol chp gençliği bunun neresinde duruyordu.. tarihte hep sol olmuştur ve olacaktır. ancak bizim ülkemizde sol adına birşey yapıldığı anda postallar, tanklar, biber gazları devreye girer. ne diyelim sayın kılıçdaroğlu'nun saçmaladığı sözdür
böyle birşey yoktur. çünkü yeryüzü üzerinde saf ırk denen birşey kalmamıştır. kendini türk hissetmekse türk olmak; nerde bir hakkını arayan varsa çevirip dövmek, fazla konuşanı sevmemek, bana dokunmayan yılan bin yaşasın sözünün egemen olduğu kişi olmak demektir.
en son tribüne " tek büyükten TEKEL'e selam " diye pankart açtıkları için içlerinden 4 kişinin gözaltına alındığı fenerbahçe taraftar oluşumudur. futbolun asla sadece futbol olmadığını fenerbahçe taraftarlarına ve tüm türk futbol dünyasına kanıtlamaya devam edercesine erdemli insanlardan oluşmaktadır
varoluşçuluk temasını çoğu kez işleyen, kitaplarında genellikle vicdan, umut, ölüm, yaşam, anlam gibi kavramlar hakimdir. politiktir ve politik olduğunu her kitabında üstüne basa basa gösterir; kendi okuyucularını yaratan bir yazardır mehmet eroğlu.
" hayat mutluluktan ibaretmiş, benimkisi mutsuzluğuma alışmaktan ibaret."
istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde okuyan her öğrencinin girmesinin zorunlu olduğu, eskilerde koridor sohbetlerinin, panellerin yapıldığı, yüzünde karanfil taşıyan çocukların var olduğu bir meydan iken şimdilerde masa tenisi, futbol oynamak, hatun kesmek için gidilen bir mekan oluvermiştir.
nedeninin bu gri şehrin çok mekanik bir şekilde işlemesi ve insanların genelde yüzlerine değil de yere doğru bakarak yürümesi olduğunu düşündüğüm sorunsaldır.
kendisine hep anti kahramanlar yaratmış, alkol,sex, uyuşturucu vazgeçilmezleri olan karakterler yaratmıştır. kendisi de bir nevi böyle bir insandır ancak bunu diğer insanlar böyle rezil bir duruma gelmesin diye yazdığını söyleyen insandır.
" insanlar birgün hiç çalışmamak için çalışırlar "
" dünyada hepimiz sallantılı,korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz.tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.
tramvaylardaki tutamaklar gibi.uzanır tutunurlar.kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına.
çocuklarına tutunanalar vardır.
herkes kendi tutamağının en iyi,en yüksek olduğuna inanır.gülünçlüğünü fark etmez."
gittikçe daha fazla kitleye uzanan ancak buna rağmen söylemek istediklerinden asla vazgeçmeyen sahibinin değil yazarların sesi olan ve editoryal bağımsızlığı en çok vurgulayan dergiden fazlası.