Eskiden düz duvara tırmanacak derdik. Oyuncak ayı ile sevisecek kadar yoklukta olana bulunması gereken tabirler için TDK ile bizzat görüşeceğim. içiniz raad olsun.
Henüz hiçbir yerde yayımlanmayan cevaplardır. Geçen sene sınavdan çıkar çıkmaz yarım saat dinlenip başlamıştık cevapları izlemeye. 3 - 5 soru dışında bir bok göstermiyorlar şimdi ise. Saçmalığın daniskası...
iyi geceler sevgilim,
Her nerede ve kiminleysen bilmiyorum. Karşılaştığımız zaman, hatta karşılaştıysak şayet, bir gün benim olacağını söylüyorlar. O gün geldiğinde kaç kişiyi sevdiğimizin bir önemi kalmayacakmış. Sitem ettiğim, yalnızlık diye bahsettiğim şeyleri söylemekten de vazgeçecekmişim. Soğuğu, turuncuyu, şalgam suyunu, eti, hatta yağmurda yürümeyi sevecek, sabahlara kadar bağdaş kurup karşımda benimle muhabbet edeceksin diyorlar. Fanta'yı da unutmayalım. (hehe)
Kısacası aşık olacaksın diyorlar senden yana, sana da benim için diyenler var mı? Hayal ettiğimden farklı davranıyor insanlar, sevdikçe soğuklaşıyoruz bu mevsimlerde. Gerçi bugün seni düşünüyorum da, sen öyle olmayacaksın. Sen sen olmaktan korkmadan sarılabileceksin bana. Madem hayal ediyoruz seni, en iyisi sen ol değil mi? Hmm, geleceğe mektup gibi oldu bu biraz. Boşversene! Sevmenin gizlisi olur mu be arkadaş? Saklamalısın yine de, kızıyorlar sonra. Kocaman bir yer ayıracağım sen gelinceye dek. Kimsenin yaşamak istediği yok zaten. Yumruk kadar sanıyorlar kalbi. Ehehe evet evet, ben de gülüyorum buna...
Pek şikayetçi değilim ama, sen yine de erken gel. Çünkü bazen bir taraflarım çok acıyor ve kimsenin haberi olmuyor. Şayet seni görünce geçecek eminim. Geç uyur musun bilemedim şimdi. iyi uykular demeyeceğim, sabah unutuluyor çünkü uykunun iyi olduğu. Sadece hoşçakal diyeyim, sen öyle kal sabah olduğu zaman...
Malum sınava 2 gün kalmasının ardından buradan bir şeyler kapabilirseniz barajı geçersiniz herhalde. (Sözüm ona "oqUmam Yav ben") "-de -da" cümleden çıkarıldığında anlamı bozmuyorsa bağlaçtır, ayrı yazılır. "Ben de seni seviyorum.", "kalemin bende kalmış."
betimleyici öyküleyici falan çıkarsa diyerekten: Eğer okuduğunuzda resim canlanıyorsa betimleyici, bir hareketlilik varsa öyküleyici olacaktır cevap.
"şey" sözcüğü her zaman(bu da ayrı) ayrı yazılır.
Matematik sorularında işlem önceliği diye ilkokulda öğretilen bir şey var: "ambulans mı yol verir araba mı?" der ve ambulansı çarpma ve bölmeye benzetir. siz de önce onu yaparsınız.
2+2x6+2 = 16
(bkz: en basit bilgiler)
38. saati seni beklemenin, günaydın aşk...
Uyuyorsun sahi. belki biraz mavisin, biraz da gecenin karanlığında gökyüzü.
Perdelerin içerisinden yükselir kirli sesleri meleklerin. Beyazdı melekler, elleri titrerdi.
Öpebilmek için uyurdum "seni", ardımda yağmur sesleri. Ayrıldığımız bankta sesleri kesilirdi köpeklerin.
Su şişeleri devrilirdi, ve umarsızca seslenirdi biri: "bu ne biçim şarkı, kıs şu boktan sesi!"
kendimi yazdığımda biterdi hayal gücüm; kimse anlamadı beni. ne kedileri, ne fareleri isimsiz şehrin.
Bu yüzden hepsi sendin kelimelerin, kelimeler birikti. Sen biriktin de bir bardak yalnızlığı yitirdim.
Daha fazla kahveydi. o kadar kahveydi ki gözlerin, kafeinden daha fazla sevdim seni.
Dünlere nazaran, bugün benim olman uyutmadı.
Benim olman uyutmadı; uyurken sevemiyordum seni.
Biraz daha, birkaç dakikacık daha...
günaydın güzel kadın...
Siktir olup gitme sebebim olacak bu. Hatta yok yok, msn'den kesitler ile cevap vermeye müsait. Nostalji yapalım biraz: "Kafan güzelmiş kardeş, güle güle kullan."
Yanlış tespittir. Kişinin oturduğu yer vasıtasıyla bu durum kesinlikle değişir arkadaşlar. En zor kısım, kulaklığı o arkadaşa sizin takmaya çalışmanız kısmıdır. Şayet bütün karizmanızı yerle yeksan edebilirsiniz.
Sokaklar pek bir sessiz olurdu senden ayrıldığım vakit. Kış saatleri yakalardı sabahı, güller toplardım ceplerimde. Bazen kuyruğa girerdi kelimeler, daha fazla susardım sana. Bazen de tıkırtısız bir uyku için susardım, o ara haykırırdın boğuk boğuk. Merdivenler sıralanırdı kapımdan yukarı, tencerelere doldururdum seni. Bazen bir komsu olurdun benim için, bazen hayalimde ki o son sevgili. Çok özleyince başka şeyler yapardım, Kızınca kızarmazdım veya ağlamazdım mesela. Bir köseye oturup karanlığa hapsedemezdim kendimi. Senin kadar cesur değildim anlayacağin, ben kadar da korkak... Bir düş olurdun tavana hapsedilmiş, tavan gökyüzü olurdu o vakit, gökyüzü sen. Yani diyorum ki:
Ya şimdi geçmişe dönsem; senden öncesine, ya da düşken düşsen gökten yeryüzüne. Yeryüzü kalbim olsa da, ardından dört mevsim sen yağsan...
Sevebilsem umursamazca, seni sevmekten çok; seni sevebilmeyi.
Çocuk yapma isteği değildir, yanlış bilgilendirmeyelim.
Israrla istenilen şey sadece (bkz: Seks)tir. Bunu 20 yaş diye kısıtlamak da saçmalık olurdu. 18'den evlenene kadar denilebilir. Doğal bir istek olmasının dışında, bu isteği kontrol edebildiğimiz oranda kişilik sahibi oluruz.
Evet arkadaşlar, 2014 seçimlerinin ülkeyi yönetecekleri seçecek bir oylama sistemi değil de, ülkenin zeka seviyesinin ölçülmesinin sağlayacak bir oylama sistemi olmasıdır.
Ne yazıyordu az önce okumuştum, bir saniye...
Ha buldum: "6 gemisi olan Bilal'in yolsuzluk yaptığına inanmıyor, 14 yaşında bir çocuğun elinde sapanla ülkeyi böldüğüne inanıyorlar, yazık." tır sorulan sorunun cevabı.