çirkin bi vampir kılıklı herifin daldığı yataktaki hoş kız. sonra kız kalkıp pencereyi açıyor. kız bu arada hala seksi. vampirin gözleri kamaşıyor falan..
ilkokuldan itibaren haftada en az 2 saat yapılan beden eğtimi derslerinde rahat, hazırol, sağ baştan say gibi askeri disipline ait komutların verilerek öğrencilere askeri yaşam tarzı katma amaçlanmaktadır. mussolini italyasındaki balilla okullarının verdiği beden eğitimi ile benzerlik taşır ki faşist yönetimin ürünleridir. ama o günlerden bu yana bizim eğitim sistemimizde bu gibi şeylerin kalması ilginçtir. 21. yüzyılın modern türkiyesine hiç yakışmaz.
yıllar önce seçimlerden en yüksek oyu alarak çıkmasına rağmen başbakanlığı bülent ecevit'e vermesi, bu nedenle ona oy veren seçmenini hayal kırıklığına uğratması, apo tam idam edilecekken idam cezasını kaldırılmasına ses çıkarmaması, daha sonra bir kere barajın altında kalışı ve diğer seçimlerde de pasif ikinci muhalefet olarak kalması, ülkü ocaklarının imajını düzeltememiş olması ve parti içi demokraside sınıfta kalışı gibi sebepler sayılabilecekken bunlar dışında insanların sempatisini kazanacak ne bir konuşmasının ne bir davranışının bulunması ve tayyip erdoğanın laflarının hep altında kalışı bu tezi haklı çıkarmaktadır.
şifre kullanmasını gerektiren tüm hallerde aynı şifreyi kullanan insandır. kredi kartlarında bankamatiklerde internet sitelerindeki hesaplarında vs heryerde aynı numarayı kullanır. farklı rakamları hafızada tutamaz. orta yaşın üstündeki amca ve teyzelerde daha çok görülür. ancak kadınlar bu konuda daha yaratıcıdır. kadınlar 2580 ya da 0000, 11111, 5555, gibi düz ama değişik rakamları kullanırken erkekler doğum tarihlerinden vaz geçememektedirler. uydurmuyorum amerikalılar diyo.
ülkede yapılmak istenen her yeniliğe at gözlüğüyle bakıp hala 1930 ların türkiyesinde yaşadığını zanneden tiptir. atatürkün silüetini görmeye dağa çıkar. anıtkabire gider dert yanar. memlekette bol miktarda bulunur. çoğu da izmirdedir.
ulusalcı ve laikçi teyzelerin, amcaların ülkedeki sorunları anıtkabire gidip şikayet etmesidir. üstelik topluca yapılan bi eylemdir. lan madem bu kadar atatürkü seviyorsunuz onun yolundan gitsenize. bişeyler üretin ne bileyim kötü giden herşeye bi çözüm bulun. atatürk bişey olursa gelin bana söyleyin mi dedi. yoksa reklam mı yapıyorsunuz?
eksiyi anlıyorum da bunu yapanların türbelerden medet uman tayfadan ne farkı var onu bulamıyorum. bu mudur la atatürkçülük? nerde ilim irfan?
hayatta tutunacak bi dalı bulunmayan, kişiliğini bi yere oturtamamış, aile yapısı bozuk, kendi içinde yüzlerce çelişki yaşayan annesi pasif karakterli ve babası alkolik ve solcu olan genç insanın arkadaşından ödünç aldığı nietzchenin kitabını okumasıyla kendini ateist ilan etmesidir. bu onun hayatında bi dönemdir sadece. yarın bir gün başka bi akıma merak sarar. ama herşeyi içi boş bi şekilde yaşar.
insanın belli bir yaşa gelene kadar başkasına acı çektirmekten eziyet etmekten zevk alması durumudur. öyle ki hayvanlara eziyet etmek, zayıf veya kişisel kusuru olan çocuklarla dalga geçmek, lakap takmak gibi hatta kızların saçını çekmek bile buna örnek verilebilir. televizyonda da bunu çok yerde görürsünüz. örneğin camları kıran, insanlara taş atan, arabaları yakanlar yine çocuklardır. büyüklerin yapmadan önce vicdan muhasebesi yaptıkları şeyleri çocuklar gözünü kırpmadan yapbilmektedirler. o yüzdendir ki çocuklar masumdur lafı üzerinde tekrar düşünmek gerekir.
ülkücü, pkk'lı, ateist, dindar, komunist, sapık, hovarda, ulusalcı, liberal, faşist, entellektüel, gay, emo, ve daha sayamadığım bir sürü değişik anlayışın bu sözlükte yazılar yazıyor olması durumudur. hakkaten türkiye mozaiği gibi her telden insan var burda. bu iyi bişeydir aslında. herkesin bakış açısını burada görebiliyor olmak insanın ufkunu genişletiyor. ağlamak istiyorum. teşekürler uludağ sözlük.
hayatında hepi topu bi kaç tane kadın ya da kız çevresi olan ama onlar hakkındaki kendinin uzman olduğunu düşünen yazarların yaptıkları skimsonik tespitlerdir. onlara ulaşamayıpta bok atma durumu geçerlidir. efendim şöyle kızlar orospudur, şöyle kızlar vericidir, şu kızlar kaşardır... bu ne amk ya. bi de bunların altına ciddi ciddi düşünüp entry sıçmaya çalışanlar var ki ondan sonra sözlüğün kailtesi bozuluyor diye üzülüyoruz. yolda gördüğü kızlar hakkında bu kadar bilgi sahibi olan başka bi insan topluluğu yoktur herhalde.
1993 yılında iznikte kurulan anadolu lisesidir. ilk yıllarda kendi binası olmadan ilçenin diğer liselerinde eğitim veren bu okul 1998 yılında iznik girişinde şimdiki hastane mevkii olarak bilinen yerde kendi binasına taşınmış ve öğretimine burada devam etmeye başlamıştır. kurulduğu günden bu yana iznikteki en başarılı okul olarak bilinir. futbol, satranç, voleybol, masa tenisi gibi konularda pek çok ödül almıştır.
bazen sol tarafta çıkan başlıklara ve entrylere bakıp "nası sözlük lan bu alayına eksi vereyim şunların" deyip tüm sana salakça gelen entrylere eksi oy verme çılgınlığı yaşama durumudur. bir nevi cinnettir. seri eksi oy veren ibnelere de fazla yüklenmemek lazım demek ki. kim bilir başlarında ne dertler vardır.
televizyonlarda anavatan partisinin sık sık reklamlarını hatırladığım seçimler. sezen aksu nun hadi bakalım kolay gelsin şarkısını anavatan partisinin seçim şarkısı yapmışlardı. yarım yamalak hatırlıyorum ama çocukken herhangi bir pop müziği nasıl herkesin dilindeyse benim de o şarkı aklımda kalmıştı ve her yerde söylüyordum. 20 ekim pazar günü... bütün oylar anapa... anavatan en başta... bu en büyük yarışta... koşuyor mesut yılmaz.. gülerek gülerek en başta falan diye sözleri vardı. çocukluk işte..
yurtdışına çeşitli şekillerde dil öğrenmeye yüksek lisansa falan gitmiş gençlerimizin çektirdiği resimlerdir.
şehrin her köşesinde bi resimleri vardır. yanlarında genellikle uzak doğudan öğrenciler bulunur birbirlerine ingilizce yorumlar yaparlar hatta türk olanlar bile "ay canım çok şekersin" lafını ingilizce yazmaya pek meraklıdır. illa yanlarında sarışın populer bi çocuk bulunur ve herkes onunla yılışık yılışık fotoğraf çektirir. "bunlar okumaya mı yoksa orda burda sürtmeye mi gitti lan" dersiniz içinizden ama yapacak bişey yoktur.
deniz veya göl balıkçılığı yapan amcalarımızın başına oturduğumuz zaman bizzat kendi yaşadıkları veya balıkçılığı öğreten ustalarından dinledikleri yarısı uydurma hikayelerdir. ama bu hikayelerin pek çok kısmının doğru olmadığını bilseniz bile bizdeki gizem hevesi onları gayet mantıklı kılacaktır. dinledikten sonra aynı ruh, cin hikayeleri gibi kafanıza pek çok şey takılır. mesela en çok duyulan efsane deniz kızlarıdır. iznik gölünde bile görüldüğü düşünülünce global bir hikaye olduğu ortaya çıkar. ya da bilmem hangi denizin neresinde bir gemi dolusu altın görülmüştür ama o altınları gören kişi bi daha aynı yere gidince hiç bişey bulamaz. ya da denizde boğulan birinin arada balıkçılara seslendiği falan görülmüştür. esrarengiz martıların gelen fırtınayı haber vermesi falan hepsi ilginç, esrarengiz hikayelerdir. ama hepsi birer balıkçı efsanesidir.
onların yaşadığı dönemde daha ingilizce icat olmadığı için orta yaşın üzerindeki amcalarımızın yeni gördükleri bu harfe verdikleri isimdir. yanlış değil ama ilginçtir.
tipik üniveriste öğrencisi diyaloglarında genellikle erkek öğrencilerinin evlerinin halini ballandıra ballandıra anlatması durumudur. evde 20 günlük bulaşık olur, bira şişelerinden acaip koleksiyonlar yaparlar hatta evdeki bu aciz durumların fotoğrafa çekip yayınlayanlar bile vardır ki "bunlar da insan mı lan" dersiniz. ama kendileri mutludurlar. çünkü öğrenci evi dediğin böyle olmalıdır. saçmalıktır. insan pasaklıysa heryerde pasaklıdır.
piyasaya çıkan ilk basım. ama genellikle basılan kitapta böyle bir ibare konulmaz. daha sonraki basımlarda bilmem kaçıncı basım falan yazar. ha bir de ilk baskı değerli bir kitaba sahip olmak önemli bişeydir.