çok unutkan olduğum için zaman zaman başıma gelendir. en son nereye bırakmıştım diye düşünüyorum bazen o şekilde bulması kolay oluyor. bazen "aaaa elimdeymiş" falan oluyorum.
amatör ya da profesyonel fark etmeksizin kullanılabilen gitar uygulaması.
guitar hero'nun normal gitarda çalınanı gibi bir şey.
edit:
programı bilmediğim için pek bilgi verememişim.
öncelikle çok faydalı ve kaliteli programdır. fakat bildiğiniz gibi program ücretli. günlük çok az sayıda parça çalabiliyorsunuz. ama üzülmeyin programın bir açığı var. bilgisayarın takvimi 1 gün ileri atlatılarak hiçbir şey olmamış gibi kullanılabiliniyor. tabi sürekli günlük kullanım süresi bittiği için tekrar tekrar aynı şeyi yapmanız gerekecek. (4 5 aydır programı kullanmıyorum belki güncellemeyle falan kaldılmış olabilir bilemiyorum)
başlangıçta notaları öğretiyor. tanıtıcı videolar var, bir iki basit şarkı var. ilerledikçe eğitim 2 kola ayrılıyor solo veya ritim. ben daha çok solodan ilerlemiştim. kısa zamanda tatmin edici bir ilerleme sağladım ama maymun iştahlı olduğum için bıraktım.
notaları basan elimizin yani sol elimizin her parmağına ayrı bir renk verilmiş. bu sayede en kolay şekilde en doğru notaya basmamız sağlanıyor. bu renkleri ezberlemek faydalıdır.
bunun dışında her türlü gitar kullanılabiliyor. şahsen ben klasik gitarla özellikle başlarda büyük keyif alarak çalabilmiştim. akustik ve elektro gitarda daha keyifli olacağını düşünüyorum.
ancak asıl hitap edilen kitle elektro gitardır. çünkü ilerleyen levellerde basma, çekme, kaydırma bilmem ne derken ciddi ciddi solo atmaya başlıyorsunuz.
öncelikle trol başlığı gibi durduğunu görüyorum ve kesinlikle öyle olmadığını söylüyorum.
geçen sene çok yakın bir arkadaşım birden bire baba tarafının aslen ermeni olduğunu öğrenmişti. çünkü * babası bu durumu saklama gereği duymuş nüfus memurluğunda çalışan bir başka akrabası tesadüfen öğrenmiş. arkadaşım da bu olayı benden başka kimseye söylemedi.
bu olaydan yola çıkarak aklıma takılan, kürt'lerin tamamına öfke duyan bazı sözlük yazarlarına sorulan bir sorudur.
tahmin ediyorum, birçoğunuz bunun imkansız olduğunu falan söyleyecek ancak sadece bir anlığına hayal edin.
albüm başta biraz farklı geliyor ama 250 300 kez dinleyip, bi cuğara yakıp 1 kasa bira içip, öldürmeyecek kadar bonzai aldığınız vakit alışıyorsunuz. kulağa hoş gelmeye falan başlıyor.
not: adını sevdiğimin albümü 7 kere yanlış yazdım arkadaş ya...
az önce bir yazarla mesajlaşıyorduk. daha doğrusu o yazıyor, benim vereceğim cevabı tahmin edip bana tekrar cevap yazıyordu.
o kadar hızlıydı aramızdaki mesajlaşma trafiği. derken bu büyülü cümleyi söyledim ve mesajlaşma kesildi. hani böyle telefonla konuşurken karşı taraf çat diye suratınıza kapatır ya öyle bir his doğdu içime. kullanılmış bir mendil gibi kenara attın lan beni.
ne güzel şirin tatlı bir kızdın sen mori. mori de kız demekmiş zaten bunu da sayende öğrenmiştim.
şimdi kötü yollara düşmüşsün die antwoord'a mı özenmişsin ne yapmışsın bilmiyorum ama bugün üzerini çiziyorum yasemin.
ha istersen, kurtar beni buralardan mahmut dersen gelir alırım seni pezevenklerin elinden. *
edit: mori hanım demekmiş bu arada.
hazır editlemişken editi: martı jonathan, oyna jonathan dediği kısımı ankaralı turgut yapsa burun kıvırırsınız yasemin mori yapınca özgür kadın oluyo. zaten şarkının son kısmını koy düğüne ne yaparsan yap oynamayan akrabalar bile kalkıp oynamaya başlar.
bundan yaklaşık 10 kadar sene önce faaliyette olan forum sitesi. forum siteleri içinde yeri çokça ayrıdır ancak ekonomik sorunlar nedeniyle kapanmıştır.
sosyolojik olarak incelenmesi gereken durum. neden vardı böyle bir şey?
bizim neden tecavüzcü coşkun diye ülkenin çoğu tarafından sevilen bir karakterimiz var? nasıl olur böyle bir şey?
neden bu kadar çok tecavüz sahnesi çekilmiş? arz talep meselesi değil mi, kim talep etmiş bunu?
bakkala elletmeler, gazoza ilaç atmalar, ensest ilişkiler neden yüzlerde kocaman tebessümlerle izlenmiş biri bana bunu açıklasın.
tamam çekersin tecavüz sahnesini toplumun büyük bir yarasına parmak basmak için ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmak için yaparsın
ama bu bir fantezi olarak gösterilmiş yıllarca. zevk alınan hoş bir eylem olarak gösterilmiş. inanılmaz bir şey lan bu. hiçkimse de garipsememiş! bir allah ın kulu çıkıp da noluyor dememiş.
hayatımdaki birkaç ufak zevkten biri futbol izlemektir. sabahtan akşama kadar evde oturup sıkılmadan maç izleyebilirim ki izlemişliğim de vardır.
geçen gün yanlış hatırlamıyorsam 1-1 biten düşük tempoda geçen sampdoria-sassulo maçını büyük keyifle izledim. *
ama bu ligde bi farklılık var. istatistiklere bakıyorsun,
gol ortalaması 3 ten fazla.
ilk yarı bitip 2-0 ikinci yarı 2-3 olan maçlar var.
koşu mesafeleri avrupa nın neredeyse en üst seviyede olan ligi.
atılan gollere bakıyorsun her hafta birbirinden güzel goller oluyor.
oyuncuların teknik kapasitesi üst düzey.
statlar çok güzel. zeminler şahane.
trt hd yayın yapıyor bedava, spikerler çok kötü ama olsun. yabancı dil seçeneğinden izliyoruz
kamera açıları şahane kameramanlar yetenek abidesi, hiçbir pozisyonda elleri titremiyor
bir sürü yıldız oyuncu veya yıldız adayı oyuncu var.
her çeşit seyirci var.
kale arkasında tezahuratını yapan, o kocaman bayrakları sallayan da var tiyatro izler gibi tepki vermeden oturan da.
takımların güçleri birbirine çok yakın kıran kırana maçlar olması gerekiyor
oyun anlayışı oynatmamak üzerine değil oynamak üzerine kurulu *
ama yok abi olmuyor. insanlar değil de top oynayan robotlar sahadaymış gibi geliyor bana. ya da sahada 11 tane thomas müller varmış gibi geliyor bana. çok pragmatik geliyor. garip bir sıkıcılık var. hiçbir maçı baştan sona izleyemiyorum. bayerni dışarda tutuyorum.
sanki sezon başında bayern münih hariç bütün takımlara dense ki "beyler şike yapıyoruz hepiniz birbirinizle berabere kalacaksınız böylece hepiniz 1'er puan alacak hepiniz ligi 2. sırada bitirmiş olacaksınız" hepsi kabul edermiş gibi geliyor bana. böyle bir havası var.
arada birkaç tane uzak doğulu oyuncu var ama takashi inui var mesela favori oyuncum, onları izlemekten çok keyif alıyorum. çok yaratıcı oyuncu çok çabuk böyle.
bilmiyorum belki ben futboldan pek anlamıyorumdur. dediğim gibi seri a'daki ortalama bir maçı bile büyük keyifle izliyorken nedense bu ligde böyle bir durum var
özet: futbol değil satranç oynanan ligdir. amaç keyif almak değil puan almaktır.
öncelikle bu rehber sadece kardeş payı dizisinin 2. sezon ilk bölümleri için geçerlidir. *
twitter tarzı ama özgün espirileri herhangi 2 ya da daha çok kişi içeren konuşmalara yedirerek yapılır.
önemli olan anlatılmak isteneni olabildiğince çok espiri yaparak anlatmaktır. ve bunları hiç gerçekçi olmasa da twitter mizahına uygun şekilde yapmak gerekir. 50'li yaşlarını geçmiş ahmet kuralla murat cemcir in annesi hamiyet bile bildiğin caps espirileri falan yapıyor dizide.
mesela ahmet kural murat cemcir ve hamiyet üçlüsünün yer aldığı bir sahnede diyalog kurmak istiyorsunuz. yapmanız gereken çok basit:
diyelim ki hamiyet karakteri evde ekmeğin bittiğini söyleyecek, evde ekmek bitmesi ve ekmek almaya kimin gideceğine karar vermek güzel bir diyalog konusudur. çünkü sıcak, samimi ve bizdendir. hepimiz ekmeğe gitmekle ilgili twitterda espiri yapmışızdır ya da yapılmış espirileri okumuşuzdur değil mi? zaten mahalle komedisi yazmaya çalışıyoruz, çocukluğumuza da hitap eder.
hamiyet karakteri üst üste 3 tane aşırı abartmalı, bol benzetmeli, konuşulan konuyla pek alakası olmayan twitin başına "ben sizi doğururken" kalıbını ekliyor. araya terlik kelimesini ya da cinsellik içeren bir espiriyi sokuyor. sona da asıl söylemek istediğini sıkıştırıyor. sonra ahmet kural ya da murat cemcir ikilisinden biri de "milletin annesi ..... der bizimki ...... dedi" gibi bir cevap veriyor ki bu nokta noktalı kısımlar 2 şer twit, büyük ilgi görmüş ama türkiye'de az bilinen yabancı bir filme gönderme, ya da cuma namazıyla alakalı bir espiri olmalı. sonuna mutlaka ama mutlaka "ya la!" kutsal kelime grubunu ekleniyor. yoksa tüm sistem çöküyor.
böylece bol espirili, tam twitterda paylaşmalık, herkese hitap eden yeni nesil, absürt dizi diyaloğumuz hazır. *
okuyun amına koyim.
ben sözlükte geziyordum.
entry giriyordum.
bu, nalet olası sözlüğü, etrafını çerçeve yapmamışlar.
ben girdim iyi kötü kurtuldum.
ama
trolü var, sapığı var, buraya buraya bir sürü amına koyduğumun çocuğu var.
buraya girseler ne olur?
amma akşam amma gündüz
şurdan geçerkene bir moderatör olmaz mı? olmuyor işte gördüğün gibi. buyur...
ben girdim bu amk çocukları girmesin.
bak
sol frameden geçiyodum trollerin başlığına düştüm trol "vurduruyordur" dedi.
düştüm.
ama donuzlayamıyom.
trolleri donuzlayamıyom bitmiyolar amına koyim.
beni sen mi trolledin ne yaptın bilmiyom
yeter artık amına koyim.
oku amına koyim oku.
yalnız dünün beğenilenlerine girmek istiyom. anam avradım olsun kan çıkar.
tanım: sözlüğün etrafına çerçeve yapılmamasına yönelik bir beyandır. bu başlıkta geçenler sözlük içi bir konuyla alakalı değildir. hatta tamamen hayal ürünüdür.
son günlerde kafamı kurcalayan vs.
aynı zamanda delikli isviçre peynirinin nasıl bir şey olduğunu bilmediğimi göstermiştir.
bu yüzden bildiğim peynir çeşitlerinden yola çıkmam gerekirse;
yağsız peynir, kaşar peyniri ve heidi'nin ateşe tutup pişirdiği peynir.