soruyu okuyorum anlamıyorum. tamam, bak bunlar heyecandan hep falan diyorum. hadi bak bu sefer olacak şeklinde kendi kendime bir şeyler yaptım. sonra soruyu anladım haaaa Ahmet ile Ayşe üvey kardeşmiş diyerek Newton' un kafasına elma düştüğünde yaşadığı bulmuşluk duygusunu yaşadım(bulmuşluk duygusunu şu an uydurdum.) ve soruyu çözdüm.
demek ki;
anısal belleğin kaybedilmesi işlemsel belleğin çalışmayacağı anlamına gelmiyor. işlemsel bellekteki bilgiler nasıl yaptığımızın farkında olmadığımız bilgilerdir. yürümek, elimizi-yüzümüzü yıkamak ... konuşmak da bunun gibi.
o insan ben değilim. hangi botlarımı giysem, hangileri daha az kayar? hangi kazağımı giysem de üşümesem? gideceğim yere nasıl kısa yoldan gidebilirim? gibi çılgın sorularla boğuşurum. soğuğu sevmeyen ve çok kar gören biri olmamdan kaynaklansa gerek.
çok ciddi bir problem bir durumu aslında. normal nesilmiş gibi davranan ama bilinçaltında o dizinin saçmalıklarını barındıran nesil. bastırılmış düşünceler, durumlar, olaylar v.s. tehlikenin farkında bile değilsiniz. alın bakın jenerik sözleri bile akıllarda, sözlüklerde dile geliyor. gelecekte olacakları düşünemiyorum o my god!
çok garip bir duygu bu.
kötü bir rüyaydı, bu bir rüya diyorum kendime. sonra seviniyorum şükür rüyaymış diye. rüyadan bir ses hayır bu rüya değil gerçek diyor. ben kaldığım yerden başlıyorum gene durumları çözümlemeye. kıvranıyorum, üzülüyorum falan. ardından gerçekten uyanıyorum ya gerçek miydi rüya mıydı? diye soruyorum kendi kendime. şekil-zemin kargaşası yaşıyorum derken kendime geliyorum
yayınladığı yeni lisan makalesiyle edebiyatımızda değişiklik, yeni bir akım getiren yazardır. olay hikayesinin bizdeki kurucusudur. bütün hikayeleri çocuklara yönelik değildir aslında. çocukların okumaması gereken hikayeleri de vardır. yani direkt çocuk hikayecisi diye nitelendirilmemesi gerekir.
çocukken okuduğum kaşağı hikayesi beni en çok hüzünlendiren hikayesidir.
hep aynı ruh haliyle program yapan kanal. halaylarında mutlu ve umursamazlar zaten o normal de bunlar haber programlarında da mutlular. 'gerçek kesit' programına da değinmeden geçemeyeceğim. orda da potansiyel oyuncu kalitesine şahit olursunuz.
Freud'a göre bizi yönlendiren asıl durumların, hazların, düşüncelerin olduğu yerdir. bunun yansımalarını rüyalarımızda, dil sürçmelerimizde görebiliriz. tabi bir de bilinçaltındakileri dışarıya çıkarmak için kullanılan hipnoz durumu var.
öge mi öğe mi ? sorunsalını da yaşayan insandır. ikilemlerle boğulan insandır. baktı olmuyor bakmayan insandır. bn msglm glb sn yat ii gclr diyen insandır