Duisburg-Essen Üniversitesi Türkistik Bölümü (eski adıyla Türkçe Öğretmenliği Bölümü), Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Essen şehrinde 1995 yılında, Türkçe-Almanca ikidilli ve ikikültürlü çocuk ve gençlere yönelik olarak, kendileri de ikidilli ve ikikültürlü olan öğretmen adaylarını yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan bir bölümdür.
Bölümün kuruluş amacına dayalı olarak, bölümümüzdeki dersler ve içerikleri, ikidillilik olgusu ve ikidilli/ikikültürlü hedef kitlenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır. Sözkonusu derslerde, örneğin ölçünlü Türkiye Türkçesi ve Almanya’da kullanılmakta olan Türkçe, karşılaştırmalı ve betimlemeli dilbilim çalışmalarının temelini oluştururken; çağdaş Türk yazını, Almanya’daki göçmen yazını ve Alman yazını karşılaştırmalı yazınbilim çalışmalarının odağında bulunmaktadır. Dilbilim ve yazınbilim alanlarında olduğu gibi, kültürbilim ve öğretimbilgisi alanlarındaki derslerimiz de, aynı şekilde Almanya’da yaşayan ikidilli ve ikikültürlü öğrencilere yönelik özgün ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır.
1- Evlilik denilen şey gavurlarda çok da fifi. adamlar evlenir anlaşamazsa boşanır. bizde? bizde boşanmak ayıptır. ya ne yapacayuk? kadın boşanmak isterse adam kadını öldürür. adam boşanmak isterse kadının ve çetesi-ailesi- adamı öldürür. ulan bir kez yaşayacağız bu ömrü olmuyorsa olmuyordur zorlamamak lazım. mutlu yaşamak varken neden bu kara zulüm?
2- gavur memleketinde mahalle baskısı aile baskısı mobbing vs. gibi insanın amuna koyan saçma sapan psikolojik baskılar yoktur.
3- gavur senin dinini ırkını rengini çok da s.klemez. isteyen istediğine tapar. evet bir adam krem peynire nutellaya ya da gökyüzüne tapabilir. ulan Allah böyle yaratmış. sana ne! herkes kendi cehennemini yaşar.
4- gavurda sayıgı vardır. sevmese de seni fikrine saygı duyar. bizde fikrini beğenmezsem seni ne sayarım ne severim. ne kadar boktan yahu. sonra intihar edecem amk dediğimde niye ya ne derdin var diyorlar.
5- bu memlekette karnını doyuracak bir maaşın oldu mu hele hele devlete kapağı attın mı tamamsın. evet memurum param da var. ama mutsuzum amk. ruhum aç, düşüncelerimi ifade edemiyorum. bir fikrin var ve söyleyemiyorsun bunun yalnızlığı kadar kara hüzün dolu başka bir yalnızlık daha tanımadım. yaşım 26.
6- insanın kafasındaki düşünceyi daha doğmadan korkutan bir ülkede türk ve müslüman olmaktansa israil de gavur olmayı tercih ederim. en azından özgür olursam alırım bir kuran okurum. şimdi git bakalım incil ya da tevrat al eve gelene kadar seksen yerde fişlenirsin. daha kitapçıda kitabı eline alırken yanında kitap beğenen adam/kadın fisler seni. kasiyer. kaldırımdaki gözler... dolmuşta otobüste... apartman girişinde...
7- ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz asla! diye bir söz var. denedim tam iki ay üç gündür bir lokma ekmek yemedim. günlük bir öğün sadece öğlenleri yemek yiyorum. akşam da bir bardak süt. daha sağlıklı vücudum. sabah dinç uyanıyorum gün içinde daha hafifim. ama gel gelelim kafamda bir meydan savaşı sonrası arta kalan cesetlerin yüzdüğü kan gölü... boğuluyorum içinde. ne zaman bir fikrim olsa o kan deryasından kafamı çıkarıyorum ama söyleyemiyorum.
8- gavur memleketinde senin hayatına kimse müdahale etmez. evlenirken herkes karışır bizde. hadi o neyse. evlenirsin çocuk yapmazsın. ona bile karışırlar. hadi artık hadi... ulan bu nedir ya? böyle bir şey olabilir mi ya? bu hayat kimin abi Allah aşkına biri çıksın söylesin. ben kendi kararlarımı veremeyecek miyim yahu? ben sadece şu amuna koduğumun ömründe bir tane kararımı da kendim vereyim. gavur mu yapar bu beni. yapsın amuna koyayım. gavur olursam olayım. bu ülkede böyle müptezel yaşamaktansa gavur olayım.
9- bıktım.
10- siktirip gidiyorum.
11- intihar edecem evet...( ona bile izin yok amk)
bu devletin tam olarak devlet olmamasından kaynaklanır. ben öğretmenim. bu sene öğretmen oldum. sistemin içine girince neden cahil oluyor millet görüyor insan. sayalım:
1- okullarda sınıf tekrarı yok. bu sebeple başarısız öğrenciyi bırakamıyorsunuz. zararı şu sekizinci sınıfa geçmiş okuma yazma bilmeyen öğrenciler var. bunlar birinci sınıfı tekrar etse bu sorun kalmazdı. ayrıca şimdi bu çocuklara ek öğretim yapalım diyoruz o kadar vurdumduymazlar ki buna da yanaşmıyorlar tek mantık şu kalma yok sike sike beni bu okuldan mezun edeceksiniz!
2- aileler özellikle güneydoguda şuursuzca üremekte. sınıfa giriyorsun 46 45 51 öğrenci var. sıra yetmiyor ve üç kişi oturuyor çoğu. bu sınıfa hakim olmak çok çok zor. bırakın bir şeyler öğretmek sınıfı susturmak ve aynı noktada birleştirmek bile çok zor. dayak yok notla korkutma yok hadi diyelim yeni öğretim sistemiyle sorumluluk ver iş yaptır vs. ulan angut çocuklar sırada üç kitap açtığı zaman kitabin biri yere düşüyor. yazı yazmak için kenarlarda oturan çocuklar ortadaki çocuğu birer kolunu sokması gerekir. iki kişi fısıltı ile konuşsa sınıfta gürültü oluyor.
3- aileler disiplinsiz ve çalışma şuuru olmayan çocuklarına karşı çük sorumsuzlar. çocuk derste kavga ediyor. birbirine küfür ediyor ailesini çağırıyorsun okula gelmiyor. sadece sikişip durmadan çocuk yapıyorlar. çocuklar saldım çayıra mevlam kayıra. çocuklar pislikten kırılıyor. her gün biri hasta. sınıf yoklama listesine yirmi kişi gelmeyenin olduğunu gördüm.
4- çocuk gelin çocuk gelin diyorlar ya hakikaten doğruymuş. 5. sınıf öğrencim sürekli devamsız sordum nerede bu kız diye cevap hocam o evlendi dediler. ben 25 yaşımdayım ve bekarım. şok oldum gözlerim doldu sinirlerim tepeme çıktı. müdüre gidiyorsun hocam şimdi ee sorun olur bizi bu okulda yaşatmazlar cart curt...
5 sorumsuz dedik ya bak bir de bu çarkın ezdiği yok ettiği çocuklarımız var. bu devamsız öğrencilerle ilgili müfettiş uyarına binaen velilere yazı gönderildi ve ceza verilecek diye bir hafta çocuklarını okula gönderdiler. tam o sırada da birinci yazılı yapacaktım. 8. sınıflardan bir kız yaptığım sınavda 75 aldı sınıfın en yüksek notuydu bu. okudum kağıtları gittim sınıfa öğrencilere bildiriyorum sonuçları. "A.F 75 aldın kızım" ses yok. nerede arkadaşınız hocam o devamsız gelmez artık dediler. ben o kadar öğrenciye kıçı yırta yırta bir şeyler öğretmeye çalışıyorum kimse dinlemiyor ilgilenmiyor ve okula gönderilmeyen bir çocuk benim ders anlattıklarımdan yüksek puan alıyor. sistem zeki bir insanımızı yok edip gidiyor.
6- ee sıra geldi bize biz çok mu iyiyiz. değiliz tabi ki başarı bizimse başarısızlıkta bizim olmalı. öğretmenler salla başı al maaşı psikolojisine bürünmüş durumda. atanmak için çok uğraşıyoruz geüzel atanıyoruz heyecan var tutku var idealistlik var ama öyle bir kokuşmuş sistem var ki öğretmenlerini törpülüyor. yönetici müfettiş aile öğrenci arasında öğretmen sıkışıp kalıyor şamar oğlanına dönüyor. hal böyle olunca öğretmen de özveride bulunmuyor. devletine güvenemiyor. milletine güvenemiyor. hani deriz ya polis yakalıyor hırsızı mahkeme bırakıyor bir daha o polis hırsız yakalar mı yakalarsa bile nasıl yakalamak ister. aynısı öğretmen psikolojisinde de var. öğretmen uğraşıyor uğraşıyor kimse elinden tutmayınca kimse başarılı olamayınca bırakıyor. çocuğu disiplin kuruluna sevk ediyorsun bir ders sonra sırıta sırıta çıkıp geliyor çocuk hiçbir yaptırım ceza sorumluluk yok. sen öğretmen olsan ne yaparsın. tamam dersin demek ki çark bu.
çözüm:
1- ailelere eğitim verilmeli ve çocuk yapma ehliyeti çıkarılmalıdır. çocukla ilgilenmeyecek aileler çok net söylüyorum kısırlaştırılmalıdır. ola ki ehliyeti aldı yaptı çocuğu ama hala sorumsuz çocuk devlet himayesine alınmalı ve aile kısırlaştırılmalı. bakın bu niye bu kadar önemli çocukları aile eğitir öğretmen okul günlük 6 saat çocukla beraber geri kalan 18 saat aile ile beraber ailenin sorumluğu 3 kat daha fazladır. aile 8 çocuğu ile baş edemeyince çocukları sokağa salıyor bu çocuklar sokakta bir kültür edniyor. bu kültür güçlü olan kazanır senin olmayını hakkın olmayanı güç kullanarak alabilirsin. sokağa tükürmek çöp atmak karı kıza laf atmak elde tespih cepte bıçak oraya buraya saldırmak ergen bireye cazip geliyor. orta aile yok okul yok polis yok dağ başında başı boş otlayan yaban hayvanları gibi yetişiyor burada insanlar. çok çocuk büyük bir sorun hırsız tacizci düzenbaz zorba bu ailelerden yetişiyor. bu mudur çocuk sahibi olmak?
2- öğretmene okula tam yetki verilmelidir. sınıf tekrarı etkin disiplin cezaları okullara özel güvenlik personeli verilmelidir. sınıflardaki mevcut 30 25 20 civarı olmalıdır. öğretmen devletin ve ailenin yardımını hissetmelidir. öğrenci değerli olduğunu hissetmelidir. aile çocukla ilgilenmiyor öğretmen bir sınıfta 45 50 çocukla ilgilenemiyor çocuk değersizleşiyor. sokakta biri ooo sen efesin koçum benim dedi mi çocuğun ailesi okulu devleti sokak oluyor.
öyle işte vesselam...
not: ben bu yazıyı yazarken başlık bana kalmış başlığı ben açmadım bu sebeple başlıktaki yazım hatası bana ait değildir.
türkiye'dir.
atasına dedesine sövenin ya anası orospudur ya da kendi. insan anasına babasına söver mi ulan. ata deyince sadece erkekler algılanıyor anan da ninen de senin atandır. anasına sövene ne denir takdir size ait.
peşmergelerin türk topraklarından geçeceği bayram günü(!). tarihe not düşülsün ihaneti bütün millet uyurken işleyecekler. desem ki sabah geçsinler milletimiz sabah da uyur olmuş. bu gaflet ve delalet ne vakit bitecek acaba bilmiyorum. bildiğim bir şey var çok kan akacak fırat ve dicle gıpta ile bakacak. bu işin sonu bellidir.
yavşaklıktır. dini kullanmak ne şekilde olursa olsun karaktersizliktir. ramazan ayı denilince gözlerinde dolar işareti yanan sözüm ona hocalar hacılar sizin dininiz paradır. para amaçtır. islam, din, diyanet, peygamber hatta ve hatta -haşa- allah para kazanma yolunda kullanılan araçlardır. samimi insanların dini duygularını sülük gibi emen güruh yeni türkiye denilen şeyde allahsız müslümanlık yapıyor. hele hele biri var ki siz onu bilirsiniz oğlu var bir de bakışını siktiklerim. deli ediyorlar beni. hele ben müslüman olduktan sonra gördüm bu yavşakları. yoksa müslüman olmazdım. o derece ayar oluyorum bunlara. ve benim gibi düşünen binlerce insan da var biliyorum. bu ibnelerin kandil gecesine bakışı ile şarkıcıların ekstraları bakışı arasında hiçbir fark yok. biri yılbaşında paranın am.na koyuyor diğeri kandillerde. hadi birinin işi o diğerinin doğasında para dünyalık mal mülk vs. yok.
Düşünmeden karar veren insanların seçimlerini etkilemek adına yapılan çalışmalar bütünü. bugün ülkemizi saran bu hengamede çokça başvurulur bu yola. kefeli bir kantar düşünün ne taraf ağır basarsa o taraf kazanır. eğer yükler bir birine çok yakınsa bir saç teli kazananı belirler. ışte o saç teli algıdır. insanların kafasındaki algıyı yıkar yerine yeni bir algı koyarsanız kazanırsınız. işin özü meselenin ruhu budur..
demirden özel olarak yapılmış ucu sivri, arkasında sapı olan, genelde mal çobanı değneği. Kazgıçla dağda kırda, bırçalık, çiğdem, karnımkavak (kökü yenilen yabani bitkiler) sökülür ancak ağır olduğundan çok kullanılmaz.
bir ucu çobanın ayağına, bir ucu da bir koyunun ayağına bağlanan kendir, yulardan biraz ince iptir. Çoban uyuduğu zaman sürü hareket ederse; ip bağlı olan koyun da hareket eder ve çobanı uyandırır. Kurt geldiğinde sürünün bağırarak kaçmaya başlaması halinde sürüyle gitmek isteyen bağlı koyunun bağırmasından dolayı adına bağırcak denilmiş.
berbat üstü bir şey. her yaz olduğu gibi bu yaz da köydeyim. tek fark bu sene eve internet bağlattım. biraz önce hayat dediğimiz evin alt kısmındaki avludan geçerken ağzıma bir böcek kaçtı. ulan ayarlasan bu kadar olmaz tam nefes alırken ağzım açılır ve uçan böcek doğrudan gırtlağa uçar. mübarek yaratık sana sövmeyeceğim fakat bi potaya çarp deliksiz geçis ney amına koyayım doğrudan gırtlağa nasıl bir nişancılık. sniperının dürbününü sikeyim.
bir inci sözlük yazarının uludağ a saldırısıdır. bir uktedir. incici bir bireyin zeka dolu bir saldırısıdır. ukte kısmında en başta bu ukte vardır. adamlar her yerdeler ve moderasyon uyuyor. neyse gençliklerine verelim.
alttakileri yazmam formata aykırıdır. ama yazmasam bu başlığı benim açtığımı sanıp çaylak yapılma riskini almam.
üniversitede vize final dönemlerine çalışırken hep son geceye bırakan kişinin bu alışkanlığından mütevellit meydana gelen durum. ya da yatıp sabah erken kalkıp da çalışılabilir.*
Allahın Elçisi Muhammed Mustafa s Taiften üzgün olarak dönüyordu. Taifteki görece başarısız olan tebliğ faaliyetinden sonra, yaşadığı sıkıntılı halini Allaha arz ve tevekkül ile, ellerini göğe kaldırıp şöyle yakardı.....
Peygamberimizin Taif Duası
(Arz ve Tevekkül)
(Allahın Elçisi Muhammed Mustafa s Taiften üzgün olarak dönüyordu. Taifteki görece başarısız olan tebliğ faaliyetinden sonra, yaşadığı sıkıntılı halini Allaha arz ve tevekkül ile, ellerini göğe kaldırıp şöyle yakardı: )
Ya Rabbi!
Kuvvet ve kudretimin en zayıf haliyle, elimdeki çarelerin en basitiyle, insanların gözündeki en hafif şahsiyetimle Senin huzurunda Sana yalvarıyor ve Sana sığınıyorum.
Ey Merhametlilerin En Merhametlisi!
Sen yeryüzünde hakları ellerinden alınan Mustadafların Rabbisin. Sen benim Rabbimsin. Sen beni kimlere bırakıyorsun, beni sert ve haşin bir şekilde karşılayan bir yabancıya mı? Yoksa bir düşmana mı?
Şayet bana öfkeli ve dargın değilsen ben hiçbir şeye aldırış etmem, tahammül ederim. Fakat senin himaye ve koruyuşun benim için daha hoştur.
Dünya ve Ahireti düzene koyan, karanlıkları aydınlığa boğan nûrunun altında inecek olan gazabından veya bana musallat olacak öfkenden sığınacak tek varlık Sensin.
Yeter ki Sen benden razı ol, tüm niyazım Sanadır; zaten Senin dışında ne bir güç ne de bir sığınak vardır.
saçma sapan çakma bir kore mi japon mu çekik göz filmi işte. tamamen vakit kaybı. bir kezban tarafından önerilen filmdir aynı zamanda. atlaya atlaya göz atılmalıdır sadece.
formatı ağlatan bir başlık ya da forum chat tarzı bir başlıktan ziyade 2013 yılı türkiye'sinde sözlük yazarları(gençler,yaşlılar, kadınlar, erkekler, gayler) ne okumuşlar hangi şiirlere tutulmuşlar bu tespit eden bir başlıktır. bir nevi dönem araştırması, bir nevi tarihsel zaman belgesi niteliğinde. ileride atıyorum 50 sene sonra türk şiirini araştıran bir yazar çıkarsa bu başlıktan yola çıkarak 1. tayyip dönemi türk şiiri hakkında bilgi sahibi ola. amacımız ve niyetimiz budur. internet sözlükleri sadece "armut nedir?" sorusuna cevap vermemelidir. yaşanılan dönemin bir aynası olmalıdır ki zaten öyle. neyse bir de ne olur ne olmaz tanıma benzer bir şey de yapalım:
2000'li yıllarda türk insanının okuduğu dinlediği şiirlerdir.
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıylabaşlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.
piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!
gidelim buradan.
senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların
tamam sustum.
gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. şiir kalsın istersen, sadece otursak. oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut. ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak. gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık. içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun. içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler
bekleyişler anna. köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba,babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.
hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. ama geçecek hepsi, geçecek. şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
