simdiye kadar kabul etmemistim lakin 2 gundur gordugum manzaralar beni buna ikna etti.
carsaflari ile bile nasil guzeller nasil... tamam islamla alakasi yok da neyse konu o degil. beni de baglamaz zaten bu.
hem guzeller hem de inanilmaz bakimlilar. uzerlerinde vucut olculerini curetkarca belli eden carsaf, 1 karis topuklu ayakkabi, ayak tirnaklari bile ojeli cogunun ki eller zaten hepsinin ojeli ve makyajin asiri yakistigi bicimli yuzler...
yazarları, manevi açıdan en fazla yaralayan insanlardır.
bazıları için eski sevgili, bazıları için bir dost, bazıları içinse aile bireyleridir.
benim için ailem oldu sanırım. insanın ailesinden böyle bahsetmesi nankörlük olarak düşünülebilir belki de; ama gerçek "ben"i tanıyan kimse olmadığı için sözlükte, rahatça yazabilirim sanırım.
üniversiteyi, abimin maddi ve manevi desteği sayesinde okudum. Ama ben de bu iyiliğe karşılik deli gibi ders çalıştım. Nitekim okul 5.si olarak da bitirdim üniversiteyi. he ilk 3 bile değil ama yine de önemli bir sey sayılabilir, bana yapılanları karşılıksız bırakmadığımı aileme göstermek adına.
Bu arada devletten aldığım burs kartını sadece 1 ay gördüm. Sonrasında onu da abime verdim. Nasılsa bana sıkıştığım zaman para gönderiyor diye. 4 yıl kulandı onu. Ben de özel derslerle ve burslarla geçiniyordum. Tabi kredi kartı borçlarımı ödüyordu abim de.
Sorunsuz biten üniversiteden sonra hemen atandım boğaza karşı bir okula. Zorunlu hizmetti üstelik. şanslıydım. Daha seminer dönemindeyiz abim aradı: "Maddi durumum kötü, kredi çek bana"
- Abi, dedim. Ben daha kalacak ev bile bulamadım. Gaziosmanpaşa'dan gidip geliyorum okula. falan fıstık dedim. Neyse abimle, onlara her ay belli miktarda para göndereceğimi söyledim ve böylece kapattık kredi mevzusunu.
istanbul'da kız başımıza elimizde 1.100 lira ile ev tuttuk ama yatağımız bile yok. O gece ev arkadaşım ile salonun ortasında yerde yattık. Kalan para ile ertesi gün yatak aldık. Para tükendi ve yiyecek için pek para ayıramadık o ay. Ne bulursak onu yedik. Ben kararlıydım aileme yük olmayacaktım. Bu yüzden onlardan bir kuruş istemedim ve bu olanlardan onların haberi hiçbir zaman olmadı.
Heh, tabi şimdiki aklım olsaydı kredi filan çekerdim de aklımıza gelmedi o zamanlar. 3 ay çamaşır makinemiz, buzdolabımız bile yoktu. Elimizde yıkıyorduk çamaşırları. Bi komşudan rica etsek o bile yıkardı ama söyleyemedik işte.neyse sonra benim yine özel dersler çıktı filan durumum düzeldi maddi açıdan.
aileme her hafta para gönderdim. ama bunlar 200-500 tl civarındaydı. ayda en az 800-1000 tl. gönderiyordum ama parça parça gönderdiğim için o paralar pek görünmüyordu. Babam "Ne o öyle dilenciye para verir gibi.." dedi. Erkek kardeşimin kişisel ihtiyaçlarını da karşılıyordum; kıyafet filan. Geçen yıl bana "abla 2 yıldır çalışıyorsun elinde ne var" dedi. Bir şey diyemedim.
ben para da biriktirdim bu arada. Anneme çıtlattım biraz. O da abime söylemiş. Abim aylarca konuşmadı benimle. Ben elimde avucumda ne varsa verdim. Abim konuşmaya başladı. Sonra benim bir altın kolye aldığımı fark etti abim. Yine konuşmadı. Ta ki, benden kredi çekmemi isteyeceği güne kadar. Aradı beni ve 100 bin lira kredi çekmemi istedi. "What the fuck" diyemedim. tamam, dedim.
Allah'tan banka 25 bin verdi de yırttım o kadar borca girmekten. Yoksa ömrü billah sürünürdüm. 14 aydır, ayda 1.200 tl ödüyorum. Bu arada ailemin ve üniversiteye başlayan erkek kardeşime de yardım etmeye çalışıyorum. Abim geçen aylarda anneme; ".... de ayrı bir dert" diyordu benim için. Çok üzüldüm. Yine bir şey diyemedim.
Abim zengin olma uğruna aileyi bataklığa doğru itme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyordu bu arada, ticari faaliyetleri ile. Salça imalatı yapıyorlar. Benden 15 gün izin almamı istedi. Mümnkün olmadığını söyledim. Abim aylardır konuşmuyor hala benimle...
Uzar da uzar... Demem o ki; aieniz dahi olsa gereğinden fazla kendinizi ezdirirseniz, kendinize bir hayat kuramazsınız. Ben hala kredi ödemeleri ile uğraşıyorum ve evlenmeyi düşünemiyorum bile bu borçlarla. bazen, hayır demeyi bilmeli insan; ailesi dahi olsa.
icimizden geleni yaomakla, "insanlar ne der acaba" diye ikilemde kaldigimizda ortaya cikan durumdur.
bu aksam da, her zamanki gibi otobus bekliyorum. 6 cocuklu bir kadin yaklasti duraga. tabi onlardan once cocuk cigliklari geldi ve beynimin tam ortasinda yerini aldi.
ailecek hepsi salvarliydi. muhtemelen beykozun koylerinden birinde oturuyorlar.
2 kiz cocugu yanima oturdu ve beni suzdu biraz. sonra bir arabanin caminin acik oldugunu fark edip, kurcalamaya basladilar. kucuk kiz bana bakti ve "abla araba senin mi" dedi.
o araba benim olsaydi, otobus beklemeyecegimi soyledim. param var miymis onu da sordu. "param olsa araba alirdim" dedim.
sonra sohbete basladik biz. tabi onlar normal ses tonu ile konusmadigi icin sokaktan gecenler bize bakmaya basladi. neslegimi sordular ve soyledim. daha da bir saygi gosterdiler ve hemen dertlerini anlatmaya basladilar tabi.
otobus geldi. 6 yaslarindaki kiz cocugu bana yol verdi once benim binmem icin.
ozel derslerdeki zengin veletleri simarikliktan ölmek uzereyken, bu cocuk bana yol verecek kadar nazik davrandi.
neyse inecegim duraga yaklasinca vedalastim onlarla. o sirada otobuste yaygara koptu t "dugmeye bassana abla inecek" dedi ufakliklardan biri. gulumsedim.
indim otobusten ve biraz yurudum. otobuse baktim son kez yanimdan gecerken. ailecek el salliyorlardi bana. ben de onlara el salladim ve gulumseyerek eve gittim.
insanlar acayip karsiladi mi? bilmiyorum. ama icimden geleni yaptim mi? kesinlikle evet.
sultanbeyli dolmusundayim. arac dopdolu. sofor durdu bir yolcu daha almak icin. kapiyi acti. kapinin dibindeki kurt erkek, yoldaki adama "doldu yer yok." dedi ve almadi dolmusa. sofor bagirdi filan. neyse tabi cok uzatmadilar. acgozlu sofore de agzinin payini verdi boylece.
sabah sabah insanin sinirlerini ziplatan ergendir.
babasi calismiyor, annenin isi gucu zenginlerden para dilenmek ve sonuc boyle cocuklar... bin lira maas alan amcasindan gelip 400 liralik krampon istetecek kadar yuzsuzluk.
onceden 1.95 olan akbil basimi ile, isteyenlere akbil basip 5 kurus kar yaparken, artik 2.15 tl olan bir basim icin birine akbil vermek ve duz hesap 2 tl vermeleri sonucu, her defasinda 15 kurus zararla olusan durumdur.
samimi mi yoksa bizi mi deniyor diye dusundugum teyzedir.
var boyle teyzeler yani, yalandan "yok yavrum sen otur" diyenler filan.
ancak bu teyze farkliydi be. samimiydi sanki. ters yonde ve 1.5 kisilik koltuga bucukuncu kisi olarak oturuyor. karsisindaki koltuk bosaliyor ve 17lik bir ogrenci, teyzeye oturmasini oneriyor.
teyze ise; "evladim sen otur. talebesin sen. talebeler basimizin taci. yoruluyorsunuz o kadar" diyor.
yuruyorsunuz ve yagmurun ardindan peydah olmus salyangozlarla dolu etraf. basmamak icin cabaliyorsunuz.
o sirada yoldan gecmekte olan guzel kiza bakiyim derkeenn, "çatırttt" diye bir ses ve ayaginizin altindaki o "ben bi seye bastım" hissi.
iste o an o ayakkabiyi firlatip atmak istiyorsunuz. cesede bakmadan,ayakkabinin altini silme girisimleri filan... yoldan gecen guzel kiz da, sacma salak hareketlerinize bakip geciyor.
cengelkoy sokaklarinin canina okuyan ve dayak yemekten son anda kurtulan onyedilik ergendir.
atm basindayim. yoldan sesler geliyor. cevirdim basimi yola:
motosikletle yiyecek servisi yapan biri, bir bmwnin onunde aracini durdurmus ve bmwnin camini yumrukluyor. "acsana lan cami. ehliyetin var mi senin" diyor.
ergenimiz kaciyor tabi. arkadan epey kufur yagiyor buna dogal olarak.
simdi burada trafik polisi rolundeki adam uzerine vazife olmayan bir isi yapti belki ama, bu cocuk bu sokaklarda nasil dolasiyor?