tv 8 de tayfun talipoğlu'nun sunduğu hafta içi her gün farklı bir ilde 12 haziran seçimleriyle ilgili nabız yoklayan iyi bir program kaçırmamaya çalışıyorum.
bir ruh hali düşünün ve bu ruh hali bütün gün evde takılıyor nadiren dışarı çıkıyor, kendini en mutlu hissettiği ruh evdeki bütün ahali uyurken içkisini yudumlarken yine pc başında ve aynı şarkıları yudumlarken geçirdği vakitler. durmadan içkisi bitiyor diye içkisini hafif yudumluyor, bu adam okulda insanlarla vakit geçiriyor akşam sahilde arkadaşlarıyla içiyor fakat onları eleştiriyor çünkü sahilde 3-5 liralık şarapları içerken edilen muhabbetlere kızıyor edilen muhabbetlerin aynı salaklığa çıkmasından nefret ediyor aşk, yanlışlar, t.şak muhabbetleri vs. bu adam okul olmadığı günler öğlen uyanıyor. hiç bir şey yapmak içinden gelmiyor. hayatında böyle olduğu için ve lanet olası zırva yaşamlarda var olmadığı için kendini ön plana çıkarmak gibi bir derdi olmadığı için ve tek derdi içerken edilen muhabbetlerde derin konuşalım dediği için telefonu çalmıyor. bu adam sadece kendiyle ve ailesiyle ve bilgisayarı ve kitaplarıyla sonsuza varoluyor. çünkü o adam piyasanın efendisi değil, piyasada var olamıyor işte bu yüzden yalnız. ve sevgilisi ve bir arkadaşı yok ne dersin ya sen ? isyan etmezmiyiz bu kadar yanlış insanın ve anlık yaşayan çoğunluğun yanlış bir sonsuza var olduğu ve bahsettiğim kişinin kendiyle sonsuza durmadan aynı laflara tekrar etmek zorunda olduğu bir gezegende.
98 99 senesinde sanırım trabzonspor galatasarayı 5-3 mağlup ederken bu adam oyuna girer girmez toplu buluşup gol atmıştı; bir fenerbahçeli olarak zihnime kazınmış.
zamanın yargıtay birinci başkanı mehmet uygun'un '' maalesef Türkiye'de hukuk yargıcın cüzdanıyla vicdanı arasında sıkışmıştır' sözü ile gündeme damga vurmasına sebep olan sözüdür. yalan da değildir.
bunlar kendilerini peygamber görenlerdir insan bazen kalır benim az önce kaldığım gibi içki içer ve bilgisayar başındadır.yaptığım tek şey müzik dinlemektir,bir canlı fısıltısı hissetmek için onlara sarılırız fakat yakın arakadaş hatta dost(lise hayatı onla geçtiği için)olarak gördüğümüz kimseler kendinden ödün vermeden öyle konuşurki,dışardan bakıldığında onlar haklı gözükür ama bizim gibilerin bazı şeylere anlam yükleme isteği mecburiyetten onlara açılma onlarla belki olur anlam yükleyebiliriz isteği doğurmuştur onlar oyundayım derler hayal kırıklığı hem onların kişiliğinde bir ilerleme kaydedemedikleri için hem uzattığımız elin geri çevrilmesinden kaynaklanır.
yaklaşık bir saattir söylediğim şeydir, sonu gelmez bilgisayar başında babanın gelip daha yatmadınmı demesiyle harbiden son sigara olur.(gereksiz görenlere bu son başlığım daha da parantez içinde abi cevap yazma başlıklarıma).
ne yaparsan yap açtığın başlıkların değer görmeyeceği sendromudur.benim için bu saatlerde buradayım içiyorum bundan sebeple dertliyim kafama göre başlık açıyorum ama açtığım başlıklara bakan yok durumudur.yazdıklarım dikkate alınmıyor durumuna varıştır.
bu ne saat dilimidir yahu izlenilen filmlerden midir nedir saat 3 ile 4 arasında bir şey mi oluyor bana oluyor.kötü varlıklar olsun,doğal varlıklar olsun bu saatlerde var olacak hissini veriyor insana.aklıma kazınan kötülüklerin zaman dilimi bu saatler oldu diyemi,gecenin ortası diyemi?
her insan hayatında yaşar bunu ve özler.pişman olur,üzülür ya da ne de güzeldi o zamanlar dediği anlar hep vardır.geçmişe dönememek her zaman geçmişe saygıyı getirir.geçmişe dönememek her zaman özlemimize bir kat daha vurur ve özlemimizi artırır.
aynanın efsanesi akdenizin sözüdür.ama içerisinde çok şey barındırmaktadır,şarkının türü umrumuzda değil.hayata baştan başlayabiliriz,her zaman ufak olsa da bir nicelik,yitmeyen bir ışıltı,bir anlam ve bir umut vardır daima olacakta...
95 96 idi sanırım.şuan zaman güzel çünkü içiyorum 15 sene evvele dönme isteği bundan kaynaklanıyor sanırım.eski televizyonumuzda bu adam koşardı bu yüzden her gece ben diye o albümde niceleri vardı.o adam koşarken ablam fare suratlı derdi.diğer ablam çok severdi bana garip gelirdi.nereye koşuyordu umrumda değil sadece koşuyordu,bunu anlamak için bir arabaya binip akdeniz sahillerine giderken bunu dinlememiz kafi....