sabırla beklediğimiz müsabaka... hadi dinciler hadi atatürkçüler çıkarın atayı mezardan, hadi dinciler bulun bi din elçisi de kapıştıralım bu ikisini kim kazanırsa en azından bir taraf yenilgiyi kabul eder!!! hay ben sizin...
hani neresinden başlasam bilmiyorum. memlekette başka dert sıkıntı yokmuş gibi bu ikisini kıyaslayan bünyeler demek ki bu memlekette sorunsuz, huzur içinde, gelecek kaygısı duymadan yaşıyorlar ki neyi neyle satın alacaklarını şaşırmış durumdalar ki ecdadımızın, bizlerin, torunlarımızın bu iki değerini kıyaslama gibi boş bir arayışa girmişler. Bu mu atatürk ün ülkeyi emanet ettiği türk gençliği? Bu mu okuyun diyen dinin mensubu olmak? yok kardeşim ya biz fazla okumaktan nirvanaya ulaştık ve algılarımızı, neyin nerde olduğunu karıştırır olduk ya da * bi bok öğrenemeden yaşımızı aldık, neye saldıracağımızı şaşırdık...
yazık bu değer yargısıyla yetişen bünyelerin yönetecekleri ülkeye, yazık bu kadar içte yaşanması gereken iki sevdayı özgür düşünce gibi bir kılıfa sokarak bu kadar dillendiren dillere, yazık sevgiyle saygıyı ayırt edemeyip bu ikisini sevmiyor olsa bile saygıda kusur eden beyinlere, yazık atatürk eleştirildiğinde sevinen bir dinin mensubuna, yazık dine hakaret edildiğinde özgürleştiğini sanan modern insana. yazıklar olsun...
yakar çok can yakar...
4 yıl olmuş o bu dünyadan çekip gideli ama yine evlatların babalarına hediye aldıklarını görünce ilk günkü gibi tıkanıyor adamın boğazına cümleler. yine yutkunamıyorsun ilk günkü gibi. yine sessizce şarkılar söylüyorsun içinden duymamak için başkalarının "baba" deyişini. yine çekiliyorsun inine koskoca dünyada yapayalnız hissederek. yine canlanıveriyor en ufak bir sebepte gözlerini dolduran özlemi...
sımsıkı sarılın bugün babalarınıza. yarın bir anda yok olup gideceklermiş gibi doya doya koklayın tenlerini, okşayın saçlarını öpün yanaklarını ellerini.
genelde çok kıllı erkekler tarafından cinsel ilişki öncesi göz boyamak için öne sürülen tamlamadır.. bir gün boyunca bu konu hakkında bilgi verilebilir. ancak bilgeç bir partner varsa karşıda cevap bilindiktir ve sert bir duvar gibi çarpar surata;
tamamen birbirine zıt kavramlardır. günümüz siyasetinde bir ideolojiyi alaşağı edebilmek için fikirler yerini paraya bırakmıştır. Ne faşistler para sevdasına devrimci olmuş, ne devrimciler para uğruna faşistlerle iş birliği yapıp, davalarından vazgeçmişlerdir.
Kısacası neymiş? para; sağ ve solun tam ortasında bulunan uzlaşma noktası, en büyük ama en aşağılık siyaset ideolojisiymiş.
başlık editi: başlıktan kasıt şudur ki; baba eve para getiren ideoloji ise babaya yardımcı olup daha fazla para kazanmasını sağlamak yerine daha fazla para getiren bir baba bulmak!
biraz senden biraz benden bir parça olan, kara kaşlı, kara saçlı, yağız delikanlı, çocukluğumuzun belki de en güzel sabahlarını yaşatan hugo nun oyun bittiği andaki söylemidir.
genellemeden uzak olarak değerlendirilmesi gereken durumdur. karpuz elbet birgün kelek çıkacaktır ama o karpuzun yetişme sürecini tamamlamamış olması diğer yetişkin karpuzlara bok atmayı gerektirmemektedir. sonuçta kendini suçlayıp ömrü heba etmektense, yeni ufuklara yelken açılmalıdır.
(bkz: demir demirkan burda benden bahsetmiş)
1. karanlıkta işenmesi dolayısıyla hedefin tutturulamaması,
2. parkinson hastalığı bulunan bünyenin işemesi,
3. işeme anında cepte bulunan telefonun titremesi,
4. hela deliğinde bulunan ölümüne susamış sineğin, ürik asitle öldürülmek istenmesi,
5. olay mahalline aniden birinin dalması,
6.* meni kanalı işlevini bitirip yerini sidik kanalına bırakmaya başladığı sıralarda işenmesi...*
geçen yıl şahit olduğum olay. ilk başta emlakçının götüyle güldüğü ancak adamın gelip masaya 200 bin lirayı koymasıyla emlakçının göte döndüğü an.
(bkz: parayla imanin kimde oldugu belli olmaz)
dövmenin bir integralidir. dövmeden farkı istenilen şeklin vücuda kazınmasıdır. neşterle derinin kaldırılmasıyla istenilen şekil elde edilir. deyim yerindeyse deliliktir. yaptırmayı göze alabilen mazoşist topluluğa allah akıl fikir versindir.
iki yıl önce kaybettiğim babamın ardından yazdığım bu cümleler bu sözü doğrular nitelikte...
Yeniden Doğuyorum
"her erkeğin ölümü babasının ölümüyle başlar" (Orhan Pamuk)
işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. Babanın ardından başlayan bu ikinci hayatın
bana neler getireceğini tam kestiremeden.
Hergün ölüyorum, her sabah, her gece... her tarafta senden bir iz var ama hepsi boş bir teselli. Hangisi
birdaha "baba" kelimesini kullanamayacak olmanın eksikliğini giderebilir ki?
Hangisi günaydın "baba" diyebilmeye bedel ki?
Belkide en zor ölümü yaşıyorum... Bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum...
Gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. Kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel
saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum.
Sen geliyorsun ve ben o sabah ölü uyanıyorum!..
Bu karın ağrısı, bu kemiklerime kadar işleyen acı, bu sensizlik, bu sessizlik... Haykırmak istiyorum!
Bazen nefes bile alamıyorum...
Artık öğreniyorum; babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu...
ve yeniden doğuyorum. Babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun...