taksim'de dün açılmış bir sergi. sesli dizi mi neymiş. 19-20 tane hoparlar akçaağaç tahta ile kaplanmış, ortasında bir koltuk ve köşesinde tuşlarına çivi ile haşat edilmiş bir piyanonun bulunduğu odanın her tarafına yerleştirilmiş, değişik, deneysel bir müzik eşliğinde olaya giriyorsunuz. bedava. çok sanat vardı ben anlayamadım ama siz gidin görün. 26 şubat'a kadar açık. bedava tekrar ediyorumbedava olmasa girer miydimhayır. istiklal caddesi'nde.
sanırım mehmetçiğin kaybetmesinin sebebi olan noktadır. adamlar "yüreklere öyle bir ateş bırakın ki izi silinmesin" diyor, biz hala silahla tabancayla adamlara gidiyoruz.
ankara hukuk'ta hocadır kendisi. ilkokuldaki gibi kelime kelime not aldırır derslerinde**.
tamam sevimli bir tipi var, ama aşırı saçma bir sınav puanlama sistemi de var. birebir aynı* iki sınavdan birini aybars pamir kontrol ederken, diğerini nşa bir hoca kontrol etmiştir. sonuç; aybars pamir'in kontrol ettiği kağıtlarda ortalama 25 ila 30 puan düşüş görülmüştür.
bu adamın sınavından sonra kaç bekliyorsun sorusuna 90-100 diye cevap verenlere gülerler. zira zannımca bu adamın not baremi 70-75 arası bir yerde son bulmaktadır. kendisinden ders alan öğrenci, normal şartlarda belki de asla kabul etmek istemeyeceği cc harf notu ile dersi geçip bu adamdan kurtulmak derdindedir.
son zamanlarda oldukça yaygınlaşan dilencilik türü. şöyle oluyor ki;
adamın, kadının, 20'li yaşlarda elemanın biri yolda giderken sizi durdurup pazarlama moduna giriyor:
"abi biz köyden geldik, kaç gündür açız ağabey, bi' liran var mı ağabey. dilenci değilim bak!"
teyzenin biri durduruyor "oğlum şurdan bi' kumru alır mısın 4 lira bak, hadi be evladım"
amcanın biri:
"oğlum bak şimdi otur bakalım şöyle.. öğrenci misin? hah*. bak şimdi ben emekli oldum geçen ameliyat olacaz, para çıkışmıyor. anlayacağın metelik kalmadı. 1-2 lira verir misin evladım" bu olay mesela camide oluyor. ben de 1-2 lira verdim amcaya. hadi hayırlı günler falan dedim, o artık hiç s.klemezcesine "tamam, hadi" deyip gayet savıştırdı beni. çok moralim bozuldu tabi o an. o amcadan da nefret ettim, camiye gelen böyle masum gençliği kullanmasını aşırı derecede kınadım.
çok sıklaşan bu tür vakalar karşısında artık sakinliğimi koruyup "hadi kardeşim, amca, teyze; güle güle!" deyip olay yerinden uzaklaşıyorum. en güzeli.
size de aynısını tavsiye ediyorum kardeşler. düşünsenize o kadar yardım kuruluşu var, muhtarlık, kaymakamlık var, devlet var, camilerin vakıfları var; var da var yani. bu insanların bizden para koparabilmelerinin tek sebebi, bizim onlara acımamız. fakat eğer bu insanlar gerçekten ihtiyaç durumunda iseler sizi yolda durdurmak ya da çok eskiden beri olduğu gibi cami çıkışını beklemek değil, onun yerine böyle kendilerine yardım edebilecek kurumlara gitmeyi tercih ederlerdi.
bizim yerli firmaların kendine yediremediği malzeme çeşidi. çok az türk firmasının, ürün özelliklerine fake leather yazdığını gördüm. ama bir elin gavuru, bir çinli çok rahat 'fake leather' der. biz yediremeyiz kendimize "abi ne fake'i ya sunnî deri o!".
maillerdeki noreply ismi yerine kullanıldığına şahit olduğum türkçe karşılık. iyi de olmuş, zira benim gibi uzun bir zaman no reply'ı nore ply şeklinde okuyup bir anlam veremeyenler için faideli.
muhteşem yüzyıl nam dizide hürrem sultan'ın sümbül ağa'nın adını telaffuz edememesi, her seferinde de sümbül ağa'nın "ya sabır, ya sabır! süklüm değil sümbül bla bla" şeklinde karşılık vermesine neden olan iğrenç skeç. kanuni'ye mektup yazarken adeta şair kesilen hürrem sultan sümbül'ü bir türlü telaffuz edememektedir maalesef.
kadınların insan haklarını savunmak yerine kadın haklarını savunan, bu yüzdendir ki sadece sapkın bir kadın grubunun rağbet ettiği dernekler. buraya giden kadınlar erkeklere karşı kinle dolu, kadınlara karşı duygusal bir fanatizm içinde olan kişilerdir. *
sözlüğün tıkanıp kaldığı üçgendir. insanların başka işi yokmuş gibi gördüğü tekil bir entry sahibine başlık açarak ayar vermek için açtığı biri birini izleyen başlıklar, entry okunmadan girilen entry'ler, binlerce manasız entry içeren gereksiz, günlük, geçici ve bir daha okunmayacak başlıklar hep bu üçgen'den doğmaktadır. moderasyon'un bu üç kelimeden herhangi biri ile ilgili başlık açarken onay belgesi falan vermesi; yazarın bu konulardaki yeterliliği, başlığın sözlük için gerekliliği incelenerek başlığın yayın hayatına sunulması gerekir.
çılgınca müzik dinlemek isteten çılgın atan açık tip kulaklık. yurtdışından güvenilir bir yerden getirtilirse 50 tl civarına elde edilebilen fakat ülke sınırları içinde 130 tl civarına alabileceğiniz şahane bir zamazingo. en çok karşılaştırılan muadili ise 25+ yıldır* değişmeyen tasarım ve özellikleri ile efsanevi koss portapro'dur.
özellikleri ve açıklama için buraya gidiniz. (buradaki versiyon bendekinin yenisidir, benimki sanırım kalkmış üretimden. yenisinin dikkat çeken bir tarafı tek taraflı kablo ki güzel bişi bu. )
fırat dışında kimsenin ağzından duymak istemediğim fıratlaştırma eki. hatta öyle ki, fırat bile bunu kullanırken iki kere düşünmeli, zira her zaman beklenen etkiyi yaratmıyor.