çok örnekleri vardır bunların. bazı insanlar sürekli gittikleri mekanların bir açığını yakalayıp, "abi burayı bok götürüyor temizle biraz, yoksa gelmem" gibi şeyler söyler. mekan sahibi de boş durmayıp lafı sokar, ardından bizim malum şahıs orayı terk eder. ama bir problem vardır, bilir ki bütün ortamı oradadır. bir hafta, iki hafta derken geri dönmek zorundadır. bazıları utana sıkıla geri döner. bazı yüzsüzlerde, sanki dün artizlik yapmamış gibi damlar mekana. o ne yüzsüzlüktür ama. pişkin pişkin sırıtarak içeri girerler "naber ismail abi?" derler lök diye bir yere otururlar. mekan sahibi olmanın zorluklarıda burada başlar, adama diyemezsin ki "kalk siktir git buradan" diye. şu vardır, arada laf çarpabilirler.
+ dikkat et hakan, orayı bok götürüyor.
(bu laftan sonra normal bir insan utanıp sıkılır. ama bizim artiz napıyor)
- yok abi ben temizledim burayı dert etme sen.
ortamıyla yer içer, ardından yine laf söylemeye başlar böyle tipler. siz siz olun, almayın mekanınıza böyleleri.
güzel bir ortam içinde sevgiliyle haşır neşir olmuşken, sevgilinin gel bir kere öpücem demesidir. ortada hiçbir şey yok niye öpesin ki sen. etraftan görenler de bir şey sanacaklar. "bak bak, oğlan ne yaptı kimbilir de kız öpmeye çalışıyor diye" halbuki ortalıkta hiçbir şey yok. kızı kendinden uzaklaştırmaya çalışırsın, olmadı masanın karşı tarafına geçersin. ne yaparsan yap, o sevgiliden kurtulamazsın. araya laf atarsın; "hani geçen bir köpek görmüştük hatırlıyor musun?" gibilerinden. ama salya sümük gelen öpücükten kaçış yok. öpücüğe ne kadar da karşı olmasanız, bir ortam içinde bunu istemezsiniz. romantik bir şeyler yapıyor olsanız eyvallah, sabaha kadar öp. insanlara garip gelecek hareketlerden kaçınması gerekir sevgililerin. hiç olmazsa kimsenin olmadığı bir yerde, sessiz sedasız, ortada bir bokta olmasa öyle öp.