0 kadar uzun ömürlü olamayacak riskli bir işe girişmektir. Geçmişinde neler yaşadığını, ne badireler atlattığını asla bilemeyeceksiniz. Dokunduğunuz hiç bir şey esasında tam anlamıyla size ait olamayacak, çok yazık…
işi bi hayli zordur. Zira bulabileceği ve onu seven erkeği ya kandirmasi ya da dürüst davranması gerekecek. Kandırirsa yalanlar üstüne kurulan bi iliski selamet içinde ilerleyemez; ha dürüst davrandı, muhtemelen onu bu haliyle seven adam zamanında türlü piclikler yapmış olduğundan bu hayat tarzı içindeki birinin de eskileri geride bırakıp düzelmesi cok zor. Kısacası vah haline o kızın.
Ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım her daim dilimizde ve dimağımızda olan mottomuzdur. Yaklaşan 2023 seçimlerinide Allah’ın izniyle ve göklerden gelen karar ile altedecegiz bu islam ve ummet dusmanlarina karşı..
dinin statik ve dogma yapısına karşılık bilimin her zaman dinamik oluşu ve sürekli ilerlemeden ve şüphe eder olmasından kaynaklıdır; zira din ve bilim evrene ve hayata bambaşka açılardan yaklaşır.
din için dünya hayatının pek bir önemi yoktur, bu dünya yalandır; Burası bir imtihan dünyası olduğundan yalnız alah'a kulluk ederek, ibadet ederek yaşamalıyız. Yani din gerçeği bulmuştur. Dinde araştırmak sorgulamak akıl yürütmek yoktur ve olamaz da. Tam bir teslimiyet vardır. Oysaki bilim ise realisttir, gerçeklerle ilgilenir ve hiç bir zaman mutlak gerçek olamaz. bilim ise her zaman
gerçeği arar, bir sınırı yoktur. teoriler yanlışlanabilir ve değişebilir.
Zaten baktığımızda da dünyanın genel iyilik durumuna çığır açan hiçbir insanın dindar olmadığını, bilakis inançsız ya da az inançlı olduğunu görürüz. O müslümanların çok övündüğü islami coğrafyada yaşayan; bilim dünyasında çığır açamasalar da bilime katkı yapan pek çok bilim adamı esasen inançlı değillerdir; topluma ters düşmemek için takiyye yapmaktadırlar. Misalen islam coğrafyasındaki Ömer Hayyam her ne kadar müslüman sanılsa da ateistin önde gidenidir. Kafayı şarap ve kadınla bozmuştur.
dinin bilimin gelişimine mani oldugunu olumlayan pek çok olay da tarih sahnesinde yerini almıştır.
Örneğin dinsel düşünceyi yıpratamsından dolayı galileo'nun asılması,
osmanlı döneminde şeyhülislamın emriyle takiyüddin'in rasathanesinin yerle bir edilmesi.. (çok gelişmiş rasathanesiyle astronomi araştırmaları yapan br osmanlı bilim adamı olan takiyüddin evrensel kanunları araştırdığı için allah'ın sırlarına erişmeye çalışmakla suçlanmıştır.
1800'lü yıllarda günah olduğu gerekçesiyle matbaanın osmanlıya gelmemesi. (bir yahudi olan ibrahim müteferrika getirmiştir ve yalnızca gayrimüslimlere kullandırtılmıştır, müslümanlar uzun süre kullanamamıştır)
hatta o kadar geçmişe gitmemize de gerek yok. Şu an insanın nasıl yaratıldığı konusunda en bilimsel teori olan evrim kuramına bile din tamamen karşıdır. insanın çamurdan yaratıldığına, adem ve havva nın cennetten kovulduğunu söyleyen din yaratılış teorisine şimdiye kadarki en akılcı açıklamayı getiren evrim teorisiyle durmadan savaşmaktadır…
Bir erkeği ‘erkeklik’ vasfını layıkıyla yerine getirmesi adına sahip olması gereken niteliklerin başında gelir. Erkeği erkek yapan şeydir kısaca.
Evet, görünürde herkes abazan, herkes seksolog, herkeste testesteron üst seviye ama mevzubahis gerek mental gerek fiziki manada her an partneri zevkin doruklarına çıkarabilmek ve orgazma ulastirebilmek olduğunda erkeklerin kaçta kaçının bu seviyede olduğu konusu meçhuldür.
Şahsen bu minvaldeki temel düstur partner orgazm olmadan ve zevkin doruklarına çıkmadan bosalmamaktir. Bu noktada taocu sevisme sanatını okumak çok büyük fayda sağlayacaktır..
allah nasip ederse erkek çocuğum olduğunda yapmayı planladığım şey.
harici diskimde envai çeşit kategori ve tarzda senelerdir muntazam biçimde, tutku ve sabır ile iktisa ettiğim 700 gb boyutunda bir arşivim mevcut. e bunu bir çırpıda silmeyi doğrusu asla ve kat’a başaramam. dolayısıyla 14’ncu yaş gününde bu fikri hayata geçirmek gayet hoş bir mantıklı bir eylem.
Bu sabah gördüğüm ilginç çocuk. Sabahtan beri Kafamı kurcalayıp duruyor, bi türlü aklımdan çıkmadı. Sanırım 15-16 yaşlarındaydı; saat sabah 5 buçuk civarıydı ve 0’a yakın bi sıcaklıktaydı. Çocuk Şortunu giymiş ve sahada top sektirip duruyordu. Sahanın yakınından Geçtiğim 2 dk lik süreçte hiç potaya da atmadı. Çok ilginç...
deneyimsiz ve ne yapacagını bilmeyen, erkeğini nasıl mutlu edeceğinden bihaber beceriksiz ve tırsak bi Hatunla evlenmektir. işin yoksa nasıl sakso çekileceğini öğretmeye çalış bi de...
Sık sık yaptığım ve büyük bir keyif aldığım eğlenceli olay. Kombinin sıcaklık ayarını sonuna kadar acıyorum ve sonrasında aynı zamanda klimayı da soğuğa ayarlıyorum. ikisinin bir arada çalısması hem insana kendini elit hissettiriyor hem de atmosferde oluşan hava ekstra konfor sağlıyor..
ingilizcem olmadığı için bi türlü çıkaramadığım ve dilime dolanmış olan eskilerden popüler bi şarkı. Oldukça kıvrak ve melodik bi altyapısı olan bu parça peykças peykçass filan diye devam ediyordu...
Toplumda genel anlamda huzursuzluk yaratan, kamu güvenliğini tehdit eden, sokaklarda, şehrin içinde pek de anlamlı bir varoluş sebebi bulunmayan bu canlımsıları sevip vicdan masturbasyonu yapma adına, sanki koca hayatta yapacak başka bir iyilik kalmamış gibi, kendilerini ‘iyi insan’ olarak hissetmek için bu saçma ve gereksiz fiiliyat içinde olanları gözlemlediğimde içimden geçen histir.
Bunlar tamamıyla başa bela ve itlaf edilmeleri gerekiyor. Beslendikçe büyüyor, enerji depolayıp daha çok ürüyorlar. Neredeyse her gün duyuyoruz; bir yerde bu zararsız denen yaratıklar masum bir insana zarar veriyor. Değer mi bunca insanın acı çekmesine bu yaratıkları beslemek...
Her sabah 6 da kalkıp sabah ayazında işyeri servisine yürüyorum; zaten kafamda bi dünya dert, tasa... bir de bu sürü halinde Fink atan itlerin hirlayip gurlemesiyle uğraşıyorum. Hatta çoğu kez servisi kaçıracak gibi oldum. Akşam dondugumseyse aynı şekilde yine üzerime üzerime gelip taciz ediyor serefsizler..
Yeter artık. iste hep mahallede besleyenler yüzünden oluyor bunlar... esasında sokağa çıkma yasağı bunlardan kurtulmak için iyi bir fırsat. Keşke ülke olarak da imkanımız elverse, 2 haftalık bir tam kapanma uygulansa ve itleri de kimse beslemese geberip gidecekler toptan. 1 gun içinde de belediye görevlileri cesetleri toplasa tamamdır bu iş. Süper formül...
1,85 boyunda ve karantina sürecinde 100 kiloya ulaşan şahsımı baz alarak daha önceki yıllardan 3 senelik gym deneyimi ve okuyup anladıklarımdan hareketle 1 aylık bir program hazırladım. Bu programdaki amacim kısa bir zaman zarfında evde kendi ağırlığımız ile yapılabilecek yalnızca 4 hareket ile yeniden spora alışmak ve toparlanma sürecini başlatmaktır: bu bir aylık süreçten sonra elbette çok farklı egzersiz planları hazırlanabilir ancak şimdi için ilk aşamada gayet yeterli olduğunu düşünüyorum.
Programım oncelikle 2 gün egzersiz ve 1 gün dinlenme biçiminde ilerliyor ve 1 ayda son buluyor. Öncesinde en az 30 dk lik yürüyüşün ardından ısınma hareketlerini de tamamladıktan sonra hareketlerimize başlıyoruz.
Evet, 4 hareket. Yalnızca squat, şınav, mekik ve plank.
11. Gün:
Squat: 50 x 50 x 50
Şınav: 11, 12, 7, 5, 10
Mekik: 50 x 50 x 50
Plank: 60 x 60 x 60
Evet, 1 ay bitti ve tek seferde en az 10 şınav, 50 Squat, 50 mekik ve 1 dakika Plank yapar seviyeye geldik. üzerine artık çok daha iyi seyler inşa edebiliriz..
Her duş sonrası mütemadiyen yaptığım şey. Böylece daha parlak ve hoş bir görünüme sahip olduğu gibi, duş sonrası osbiri daha keyifli bir hale getiriyor ve de o vakit mevcutsa partnerin daha rahat almasını sağlıyor..
aklının bir köşesinde intihar düşüncesi olan bünyenin zaman zaman kapıldığı ölme hissini atmosferde yakalaması durumudur.
Evet, işte tam da bu sabah.. yine ezanın bilmem kaç desibellik gürültüsü ile irkilerek uyandım ve içeri hava girsin diye pencereyi açtım; derin bir nefes aldım karanlık gökyüzüne dalarak.. Ruzgarin uğultusu ile öyle bir hava girdi ki içeri o an aklımdan çok güçlü bicimde intihar etmek geldi. Bedenimi feda edip ruhumun havaya karıştığını hayal etmek öyle güzel ve huzurluydu ki.. ama yapamadım işte.. yapamadım...
güzel insandır kuşkusuz.. kendini sevmenin ve güvenmenin, doğa ile barışık olmanın, iyi bir insanl olmanın güzellik-cirkinlik ile ilgisi olmadığını anlamıştır.
Verdiğin paranın hakkını almak için yapılması gerekli şey. ios un artık hiçbir cazibesi kalmadı eskisi gibi.
Şu an bunu yapmamanın tek sebebi iPhone da ücret ödeyerek Satın aldığım uygulamalardır. Eger bunlari androidde de kullanmanın bir yolu olsa bir dakika durmam. Şarj aleti ve powerbank ile dolaşma iskencesinden gına geldi artık..
Son 18 yıldaki seçim sonuçlarına bakıldığında türkiye'deki büyük bir kesimin halinden gayet memnun olduğu, hiç te öyle öyle abartıldığı üzre işsizlik, yoksulluk gibi sorunların olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda gayet de tarminkar bir gelire sahip oldukları düşünülmekte olup ortalama miktarları merak konusudur...
Hadi muhteşem 5’liler ve onun tepe kadrosunda çalışanların oy vermesini anlarım da, aynı yapının içinde asgari ücretli çalışan biri neden vermektedir oyunu... anlamak güç.
Sürekli yaptığım ve müthiş keyif aldığım bir şey. Söyle ki, sadece kendimin olduğu bir grup var. Oraya mütemadiyen bir takım mesajlar yazıyorum. Genelde komikli seyler oluyor tabii ama bazen de kendi kendime sövüyorum. Ya da ne kadar yakışıklı göründüğümü filan da yazıyorum arada.
Ne yapayım, konuşabileceğim kimse yok. Ben de bu şekilde tatmin ediyorum kendimi...
dur bu Entry i de grupta paylaşayım bari. Ehe.
Ortalama bir erkeği evi, arabayı, yazlığı sattırıp birlikte yiyebilecegine ve her şeyi üzerine yaptırmasına ikna edebilecek denli niteliklere sahip bir tanrı harikasıdır. Aklıma direk kim kardashian geliyor. Tabii kalçaları bi miktar daha normal boyutlarda olsa yaklaşık olarak onun gibi bir tanrıçadır; https://galeri.uludagsozluk.com/r/2107649/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/2107650/+
Bilhassa Vücut kompozisyonu bakımından oldukça kadinsı hat ve kıvrımlara sahip olan; yani açık olmak gerekirse ince bel + iri meme + dolgun kalça kombinasyonu olan olan hatunlardir. Aklıma gelen bu tip hatunlardan örnek vermek gerekirse Banu alkan, kim kardashian denebilir. Mesela bir örnek;
Son kertede Kendine güvenmek ve özgüven ile o kadar da ilgili olmayan, daha ziyade ‘mizaç, huy veya karekter’ kodları ile ilgili olan bi durum. Bu kodlar, bireyin içinde bulunduğu sosyal yapı içinde, sonradan öğrenip gördüğü ve içselleştirdiği deneyim ve bilgilerden oluşmakta. Yani, insan bir şekilde bekarete önem veren bi yapı içinde doğmuş ve gelişmişse, sonradan farklı acılardan düşünerek bu mantalitesini değiştirmesi oldukça güçtür.
Gerek özel gerekse de iş yaşamında insani mutsuz edecek, kendinden ve değerlerinden ciddi ödünler vermesini gerektirecek, ve hatta daha da ileri aşamada bireyi psikolojik sorunlara, kalp hastalıklarına ve kansere sürükleyebilecek, huzursuzluğun kaynağı olan şey...
Tam anlamıyla ideal ve kararında, oldukça estetik ölçüde bir boya sahip olmaktır; ne eksik ne fazla. bunun üstü birçok yerde sıkıntı yaratır. mesela kanepe ve normal ebatlardaki yataklarda rahat edemezsiniz, ayaklarınız dışarda kalır ve kıvrılarak yatmak zorunda kalırsınız, şehirlerarası otobüs koltuklarında veya uçaktaki standart koltuklarda bacaklarınıza ağrılar girer -ki bu en kötüsüdür. her ne kadar dolmuşlar artık biraz değişse de genelde o alcak dolmuşlarda ayaktayken kafayı gömmek gerekir. aynı şekilde tavanı basık arabalarda da kafa rahat edemez. bunlar belli başlı sorunlar.
işte bu yüzden bu boy tam sınırda, çok uzun olmasa da kısa da sayılmayan güzel bir boydur.
bir diğer artısı da, her ne kadar önemsizmiş gibi gelse de sosyal ilişkilerde çok daha uzun boylu veya sizden kısa insanlarla uyumlu olabilirsiniz..