ibb tarafından aksaray a doğru yürürken sağda küçük bir binada gördüğüm oda. bakkal ve oda kavramı çok yakışmışlar birbirlerine. bakkallarında bir odadan oluştuğu düşünüldüğünde kelime tam anlamını bulmuş. belki bir yerlerde istanbul marketler apartmanı veya istanbul hipermarketler sitesi ne de rastlayabilirsiniz. burası istanbul sonuçta..
sükut aslı eserinde dilinize sessizliği gönlünüze hüznü telkin etmekte olan neyzen. kendisi neyle anlatmakta derdini, biz ne yapalım.. http://fizy.com/#s/1ai3r2
dünyanın en zor işlerinden biridir. yüksek binalardan ötürü kafanız yukarıda dolaşırsınız, boynunuz ağırır. sonra ayakkabılarınız nerden geldiğini bilmediğiniz kara sularla dolar. zaman zaman dükkanlara sorarsınız, kimileri üst katının kiralık olduğunun bile farkında değildir, bazıları ise bir kaç yeri bile arar kendi telefonundan. pert olmuş bir halde eve dönersiniz akşam. ya bulduğunuz ev bütçenize uygun değildir, ya da bir şey vardır işte. insanlarımız şu interneti faydalı işler için de kullanmayı öğrense ne güzel olurdu o zaman. bakardın resimlere, beğenirsen arardın. rahatlıkla ev bulunurdu o zaman. emlakçı parasına da arkadaşlarına yemek ısmarlardın.
spor müsabakalarında seyircimizin gösterdiği performanstan dolayı topladığı takdir.
son günlerde özellikler ulusal düzeydeki maçlarımızda herkes seyircimizden memnun. 12 dev adama verilen destek tüm dünyada yankı buldu. keza bursa taraftarı da skora rağmen takımından desteğini esirgemedi. geçmiş senelerdeki beşiktaş taraftarı da önemli işler yapmıştı.
bütün bunlar bizi onure eden şeyler. ama içimden de keşke takım başarılarımız bu coşkulu taraftarımızı gölgede bıraksa da demeden edemiyorum. sonuçta bir on sene sonra bu çoşkulu taraftar hatırlanmayacak ama başarılar hep hatırlanacak. 12 dev adam görevini yaptı sıra futbol takımlarımızda. taraftarın hakkını verme zamanı geldi de geçiyor bile.
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözüne anlam kazandırmak için yapılmış olabilecek hareket. kimse bu kadarını da beklemiyordu eminim ki. hepinize geçmiş olsun.
bu geceki muhteşem maçı umursamayan ülkem halini yansıtan tablo.* milli maç var. sırplarla yarı final maçı. arkadaşlarla diğer maçları da izlediğimiz parka gittik. açık havada maç izlemesi gayet iyi oluyordu bu geceye kadar. şu var ki aynı saatte beşiktaş ın da maçı var. mekan aynı, yan yan koyulan iki televizyon. beşiktaş maçını izleyen 50 kişiye karşılık milli maçı izleyemeyen 10 kişi. izleyemeyen çünkü beşiktaş maçını anlatan spiker in sesi yeri göğü inletiyor. ve bir şekilde de milli maç izleyenlerin beşiktaş maçı izlememesi sağlanıyor, hani onlar para veriyorlar ya.
bu kadar olur ancak. artık biraz daha duyarlı olmamız lazım bazı konularda. sonuçta ülkemizde yapılan bir dünya şampiyonası. herkese, her şeye rağmen finaldeyiz. destekleyen sesi kısılan, bu akşam kalbi küt küt atan herkese teşekkürler. ve 12 dev adam siz tarih yazıyorsunuz. ve bunu yazdım, olur da utanırlar diye..
bir telefonun olmazsa olmazlarındandır.şöyle bir düşünelim olmadığını;
bir kere telefon hareket edemeyecek, çok kısıtlı da olsa bir hareket imkanı sağlıyor titreşim hani elinden tutup gezdiremesek de, sonra
sizi uyurken yatağınızdan zıplatamayacak, patoloji sınavınız kaçtı mesela* , sonra
telefonun sessiz olduğu durumlarda patronun aradığını nasıl anlayacağız bu noktada patron aradığında daha bir hırslı titreyen telefon yapılabilir, sonra
canınız sıkıldığında sizi ne eğlendirecek, telefonun masadaki kıvrak hareketlerinden başka , gibi.
keseli kurt keseli sıçan keseli fare keseli memeli keseli köstebek gibi örnekleyeceğimiz hayvanlar grubu. bunların keseleri vardır. yavrusu doğunca dış dünyayla henüz tam irtibat sağlayacak halde değildir. meme bezi açıklığı kese içindedir ve oradan beslenir gelişimini tamamlayana kadar bu hayvanlar. hatta doğumdan sonra keseye bir tırmanışları vardır ki muazzam bir şey.
işte beslenmelerini içeren bi resim; http://tr.wikipedia.org/wiki/dosya:joey_in_pouch.jpg
herhalde en bilindik ve sempatik olanları kangurular.
sıradan geçmiş olsundan farklı bir geçmiş olsundur. mahallede bir tanıdığın başına gündelik hayatımızda çok iyi sonuçlar doğurmayan bir iş gelmiştir. siz de bunu duymuşsunuzdur ama çok yakınınız olmadığından evine de gitmezsiniz. mahallede olaydan bir kaç gün sonra bakkala giderken görünce tabi merak da ediyorsunuz olayı, dersiniz geçmiş olsun kardeş, hayrola gibisinden. o da işte anlatır ufaktan. şaşırmış gibi yaparsınız hadi ya, tüh filan. zaten çok da ilginizi çekmeyen bir konudur. hem merakınızı gidermeniz hem de insanlık namına yaptığınız bu konuşmanın verdiği iç huzurla hadi tekrar geçmiş olsun dersiniz ki işte bu asıl geçmiş olsunumuzdur. bundan sonra arada sırada mahallede görünce selam verirsiniz o çocuğa.
bu iş dizilerde genelde böyle olur. zaman zaman gerçek hayatta da yaparız bunu, insanlık namına.
bu sene çok yapılacak olan tartışma. şu anda quaresma goller atmaya başladığından biraz daha önde gibi. misimovic in de ani bir atakla onu yakalayacağını ve geçeceğini umanlar hiç de az değil.* bakalım zaman ne gösterecek.
bim de geçen hikayeleri konu alan masallardır. mesela;
bir gün alış veriş yapmışım bimde. kasaya geldim genç bir bayandı kasiyer. hoşgeldiniz di gülüseme filan. bayağı şaşırdım tabi. ne de olsa bim de böylelerini göremiyoruz. poşeti uzatıp sıradaki demeyince bim in karakterine ters, zaten insanlara ucuz bir meğaza olduğunu düşündürmek için bir önemsememezlik politikası uyguluyorlar. kolisiyle dizmeler ürünleri mesela,gelişigüzel. neyse kısa konuşmamızda kasiyerin bir kaç günlük olduğunu öğrendik. zaten başka türlüsü de beklenemezdi. çıktıktan sonra arkadaşla baya dalga konusu yapmıştık mevzuyu. hatta bir ay sonra tekrar gidip kasiyerdeki değişimi gözlemlemeyi bile düşünmüştük te bim ara sokaklardan birindeydi . kim bulacak onu iş güç varken zaten ne olacağı da belli. poşeti uzatıp sıradaki diyecek. işte bu da hayatımızdaki monotonlaşmanın tipik bir yansıması. yakında kulaklık takan kasiyerler de görürsek şaşırmayalım.
pes te en çok atılan en basit goal türüdür. şöyle olur bu goal:
chealse yle oynuyorsundur orta sahanın sağında joe cole* topu almıştır. ani bir atağa kalkarsın birinci adam, ikinci adam derken ceza sahasının sağındasındır. kıvrak bir hareketle topu sıfıra taşıyıp penaltı noktasına çıkarırsın ve tam da o noktada hazır bekleyen drogba topa hiç gerek olmadığı halde doğası gereği abanır ve goaaaaaaaaaaall!!!! işte pes goal böyle bir şey. çok işe yarar, en garantili goal atma biçimidir.kişiler ve takımlar değişse de goal hep aynı kalır.
mantıklı değldir. zaten noel babayı babanla tanıştıracak kadar tanıyorsan ondan istediğin hediyeleri alırsın, kendi babanı yormaya ne gerek var. ve zaten noel baba da ölmüş.
artık yarıla yarıla bir hal olan yazarlarımızı bu durumdan kurtarmak için bulunması gereken alternatiflerdir.
mesela ; gıdıklayan diyaloglar
yaran alternatifi: gıdıklamak* gibi.
sözlükte yazmanın en çok hoşa gittiği zamandır.
sabaha karşı sözlüğün kafasını dinlediği zamanlarda ninni tadında entryler girmek yazmanın iyi bir şey olduğu hissi uyandırır insanda. açılan başlıklarda ki güneşin doğuşunu seyretmişliğin verdiği kibir bile görülmeye değer.
ekmek teknesinde kullanılan dizinin yayınlandığı zamanlarda milletin diline dolanmış bir replik. genç osman ne alaka diye merak ettim şimdi. acaba başına gelen ibretlik hadise etkisiyle mi kullanılmıştı orada?
