malibortyan
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 0 takipçi 1.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çocuk da yaparım kariyer de

    42.
  1. kadının toplum sürecine dahiliyeti, medya kisvesinin elleriyle bir obje olarak başladı.
    ana-erkil düzene kadar gitmeyen bir tarihte bunu incelersek, kadın; reklam sektörünce dimağlara kazınmak suretiyle eskitildi/objeleştirildi. bunu yapan yalnız erkekler de değildi üstelik, kadın-erkek el ele başlattı süreci.
    örnekleri hepimiz biliyor ve izliyoruz, ama kaçımız bu gözle bakıyoruz?

    bir bira reklamı düşünün, ülkemizde göremeyeceğimiz bir şey tabi ki bu reklam. özellikle yurtdışı reklamlarından örnekliyorum ki lokal bir sorun olmadığını vurgulayabileyim. evet bir bira reklamı, reklamda ürün çekiciliği elbetteki dondurma, bisküvi, kek gibi bir dolu lokal reklamda gördüğümüz gibi kadın vücuduyla sağlanmış. ürünü, kadın vucüduna; kadın vücudunu ürüne benzeterek kadın tüketilesi bir materyale büründürülmüştür ve şiddet de böyle meşrulaştırılmıştır. benzer bir dolu reklama her gün tanık oluyoruz.

    gelelim olayın kozmetik sektörü boyutuna.
    bu boyut çok daha tehlikeli bir dönüşüme vesile olur, o da; kusursuz kadındır. bilgisayarla üretilmiş, olmayan bir kadın yaratılır ve ulaşılması gereken olarak lanse edilir. çirkin kadınlar(!)'ın ki bu kategori tüm kadınları kapsar, asla ulaşamayacağı bir güzelliktir bu. öyle ki bu kusursuz kadına, reklamda kullanılan ve kusursuz kadını üzerinden ürettikleri manken dahi ulaşamamaktadır. hal bu iken kendi reklamda gördüğü kadına benzetemeyen hatta yanına dahi yaklaşamayacak kadınlar kendilerini eksik hissetmeye başlayarak, kendi kendilerini istemsiz bir şekilde yetersiz hissederek toplum dışına iteceklerdir. eşitliği bozmanın en temel prensibi, eşit göstermek istemediğin kişilerin zihinlerine eksik olduklarını yerleştirmektir.

    gelelim ülkemiz kadınlarına.
    ülkemizde "kadının yeri evidir ve kocasının götünü toplamakla mükelleftir" cümlesine itimat eden kadınların oranı %74'tür. yani reklamlar hedef kitlelerine kusursuz bir şekilde ulaşmıştır.

    çocuk da yaparım kariyer de cümlesi de bir reklam ürünüdür.
    nil karaibrahimgil akademik olarak kadın çalışması yapmış ve bu çalışmaları tamamen götünden anlamış bir feministtir. feminizm ve kadın hareketlerinin yüz karasıdır.

    o kadar ki, bir sonraki kadınsal girişimi de "kız gibi yap"tır.
    bu mini klip-reklamı da tek bir bakış açısıyla inceleyecek olursak;

    tek bir yaratılan kusursuz kadından bir hayli uzak olan çirkin kadın(!) kullanılmadan çekilmiş bir video olduğunu göreceksiniz. yani aslında kadınların tamamı kadın olarak kabul edilmeyen ama kadınları yücelttiği düşünülen bir tepki mini filmidir. ürünün, genital ürünü olmasından ötürü kadın götü de bol bol vurgulanarak yine bir kitle avını kadın vücudu üzerinden sağlama kaygısının güdüldüğü görülmektedir.

    durumu özetleyecek olursak, bu söz yukarıda anlatmış olduğum süreçteki tüm etkenlerle beraber kadının kendi kendini pasifleştirme sürecinin unsurlarından yalnızca biridir. erkek hegemonyasına ortak olmamayı seçen kadınlar, bu tarz ürün kokan cümleleri dillerine pelesenk etmeden, yapılmak isteneni görerek hem kendilerini hem de biz erkekleri kurtaracaklardır.
    1 ...
  2. karl marx

    723.
  3. içki arasında çay içmek

    1.
  4. sabah kahvaltısında portakal suyu içmek kadar normal bir eylemdir.

    (bkz: derdini sikeyim butonu)
    0 ...
  5. faşistim ve gurur duyuyorum

    5.
  6. ırka yakışmak tabirini kullanacak bir faşiste yakışan ve gururun ne olduğunu kendisine en yakın bir japondan öğrenmesi gereken insan söylemi.
    0 ...
  7. muhsin yazıcıoğlu

    1294.
  8. kemalist teyze özellikleri

    3.
  9. 1 : "ismirliyiz farklıyız" facebook grubu üyeliği

    2 : saygı duruşundayken saygı duruşunda durmayı istemek

    3 : gözlüklü olup, gözlüğe boyun askılığı takmak

    4 : evinde çeşitli boyutlarda türk bayrağı barındırmak

    5 : fatura vb. kuyruklarda çakalları savuşturmak

    6 : hala baykal'ın yönettiğini düşündüğü chp'nin aşırı sempatizanı olmak

    7 : kabarık fönlü saça ve altın halka küpelere sahip olmaz

    8 : ekose etek ve vatkalı ceket ile kombine yapmak
    7 ...
  10. whatsapp kullanan baba

    37.
  11. önce benimle beraber facebook'ta videolar izledi.

    bu süreci ben başlatmıştım. gençliğinde komünist nefer bir babanız varsa, ve gençliğine dair videoları seveceğini düşünerek bak sizin tayfadan diyerek belgesel tadındaki videoları izlettirdeysiniz; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

    solitaire oynamaktan öteye bilgisayarla başka bir münasebeti olmayan, yavaşlığından ve tıklarken mouseu sabit tutamamasından çift tıklama özelliği olmayan bir ebeveyndi. kaçırdığı günlük siyasi konuşmaları, geçmişten gelen gençliğindeki fraksiyonların görüntüleri ve benzeri haberleri beraber izlemeye başlamıştık facebook'ta. hiçbir sıkıntı yoktu, beraber film izlemek gibiydi; en büyük sorun altyazıyı okurken filmi izleyemediği falan olmalıydı. yine video izlemeli bir akşamda, videoyu durdurup çişimi yapmak için kalktım. döndüğümde, dönmemi beklemeden başlatmıştı videoyu. ne kadar kaba bir tutum dediğinizi duyar gibiyim. ama sorun bu değildi, sorun videoyu nasıl başlattığıydı. o an gidişattaki terslik canımı sıksa da üzerinde çok durmadan "vaay bu gelişmeyle artık solitaire'da oyun kapatırsın ha" diyerek gülüştük, geçti.

    bir gün eve geldiğimde benim facebookumu açmıştı, ve kurcalıyordu. bu demek oluyordu ki, çift tıklamayı da öğrenmişti. süreç çok hızlı gelişiyordu, bir sonraki adımda başıma neler geleceğini kestiremiyordum. korkutucuydu. gel dedi, gel şu adamın sayfasını aç bana güzel konuşuyor bu adam dedi. gel dedi, sayfa dedi, aç dedi. takipleşmekten bahsetmesinden korkmaya başlamıştım.

    telefonum çaldı. çocukluk arkadaşım aramıştı. "mehmet amcayla arkadaş olduk ahhhgdhagsd" dedi. mehmet amca kim lan dedim. baban lan baban dedi. benim mehmet amca diye bir babam yok artık deyip suratına kapattım telefonu.

    kimdi bu adama yardım eden, boyundan çok büyük bir işti bu. üyelik maddelerini doldurmak, e-mail hesabı almak, başvuru yapmak. bunları tek başına yapamazdı. uzunca araştırmalarımdan sonra tüm işaretler ablamı gösteriyordu. kendisi bir tiyatrocu, yozlaşmış ve idealistliğinden uzaklaşmış bir tiyatrocu olarak çok ünlü olabilmesine karşın ilerde sansasyon yaratmasın diye kendi facebookunu kapatmıştı ve aslında facebookta varken yaptığı seri beğenicilik hayatını çok özlediğinden babamın üzerinden buna erişmeyi amaçlamıştı. durumlarımı beğenen ve yorum yazan bir mehmet amca, düşünülür gibi değildi.

    hala arkadaşlık isteğini yoksaysam mı diye bekletiyorum.

    bir de whatsapp mı?! yo dostum yo!
    2 ...
  12. kedi besleyen erkek

    17.
  13. kedi beslemeyen erkekle aralarındaki fark kedi beslemesinden ibaret olan erkektir.
    0 ...
  14. ismi a ile başlayan erkeklerin çok iyi sevişmesi

    5.
  15. kabataş ta kandırıldık

    9.
  16. ülkenin lise talebesi söylemleriyle yönetildiğinin açık ara kanıtı olan itiraftır.
    bir kızı seven 2 farklı ergen arasında dönen diyaloglar misali, cemaat ve akp arasına sıkışıp kalmış bir ülkeyiz.

    kandırıldık diyerek bile kandırma çabasına giren basit dimağların, daha da basit dimağlara etkisiyle 13 senesini devirmiş bir hükümetin ve bundan nemalanan iş adamlarının elindeki bu ülke, akp gidince düzelmeyecek bir hale büründü.

    alper taş'ın da dediği gibi akp bir parti değil sistemdir ve bu sistem seçimle değişemez. tabandan bir değişiklik yapılmalı.
    ve bu görev bizlerin.

    "bizler"in kapsadığı insanlar arasında bir dolu gerizekalı da mevcut olduğundan, tahammül eşiğinizi yükseltmeniz şarttır.
    1 ...
  17. babalık ilkeleri

    1.
  18. Babamın çocuklarına aşılamakta kesin karar kıldığı dört temel ilkesi vardır:

    1- “Sabah kalktığınızda ayağınıza çoraplarınızı giyin.”
    2- “Ayağınıza bi’ terlik geçirin.”
    3- “Altınıza minder alın.”
    4- “Şu belinizi örtün.”

    1 ve 2. ilkelerin birbirleriyle olan önemli düzeydeki bağlantılarını, bi’ sabah yüzümü yıkamak için banyoya adımımı attığımda; lavabonun önünde birikmiş olan o tükenmeye yüz tutmuş, o değerlidir diye bize aksedilen bir avuç suyun çorabımı ıslattığında anladım. Siz de benim gibi bu histen ifrit olup, yaz günlerindeki halı yıkamaların zeminini ıslattığı sokaklarda üç adım atlamada dünya rekoru kırabilecek kadar geliştirdiyseniz kendinizi; kışın yağmurlu günlerinde, pipiyi tuttuk hissine kapılıyorsunuzdur eminim. izmir'in Karabağlar'ı öyle zorlu bir parkura dönüşüyor ki yağmurlu günlerde; iki yüz metre yolu, beş yüz metre kat ederek geçersiniz. O derece.

    Günlerden bir gün yine evde durmanın ve havanın kapalılığının, ‘hissetmelisin’ diye baskı yaptığı afakanlar basmasının gafletiyle, attım kendimi dışarı ‘yağmur başlamadan gideyim bari’ diye diye. Baskılar insanı yıldırmamalı! Otur güzel güzel, güzelim evinde. Demle çayını, karşılıklı yudumla annenle. “Ama nasıl yağmak?! Sanki gök delinmiş, su kaçırıyor.” Bulutlardan süzülen yağmur damlacıklarının ne zevali olabilir, sokaklar olmuş Niagara! Tam almam gereken yolun ikiye katlandığını düşünürken, görmemde çok kısa bir sürelik kırk beş derecelik bir eğiklik belirdi. Bacaklarımın birinin diğerinden daha kısa kaldığını fark etmemle-içimde bir Edip Akbayram uyandı-ani bir sıçrama yaptım. Yaptım, yaptım ama ne hacet?! O hissi ikinci defa tatmaya başlamıştım bile. Kapadım şemsiyeyi, çıkardım paltoyu, indirdim pantolonu… Yok yok bu o değil bu başka hikaye bu. Kapadım şemsiyeyi, arşın arşın olan adımlarımı karışa indirdim. Yağmurun sesine baktım, aşka davet edildim.

    “Mazgalsız bir toplumun, ecdat damarlarına sövme hakkı vardır.”
    0 ...
  19. haklı kazık

    1.
  20. Gelmiştik sünnet çağına. Yıl 95, aylardan Ağustos, günlerden 30. ilkokul 1. sınıfı yeni bitirmiştim ve yaz tatilimin göbeğinde, göbeğimin hemen aşağısında daha işemek dışında başka bir fonksiyonunu keşfetmediğim uzvumda bir tadilat yapılacak gerekçesiyle ayin hazırlıklarına girişmişlerdi. Öyle bir ayin ki bu şehirdışından akrabaların bile toplandığı, kınalı-zurnalı bir ayin.
    Tanımadığım ama onların beni kocaman olmuş diyerek, kocaman memelerine kafamı gömerek sarılan teyzelerle donatılmıştı her yanım. Süreçte elbetteki yalnız değildim. Aramızda 2 yaş olduğundan ötürü her şeyi beraber yaptığım abimle beraber, adımıza düzenleniyordu bu ayin.

    Bir gün öncesinde teyzeler ve daha öncesinde bu ayini atlatmış akranlarım durumdan gayet haberdar gözlerle bakıyorlardı bize. O günün akşamı, çalgılar çengiler ve paralar havalarda uçuşuyordu. Abimle bizi crsytal maiden gibi giydirip, kalabalık bir güruhun ortasında durmadan dans ettiriyorlardı.

    Sonra işin boyutu değişip herkes halka şeklindeki dizilimlerini değiştirip bize doğru uzanan bir tek sıra duruşuna geçiş yaptılar. Bize ulaşan sanki bir ulviymişizcesine altın veyahut para takıp öpüp sıradan koparak uzaklaşıyordu. Bu olayın yıllarca benliğimizde öptürdükçe para alacağımız yanılgısının yer etmesine sebebiyet vereceğini kimse düşünmemişti, neyse biz de düşünmemiştik zaten ki konumuz da bu değil. Sıranın sonuna ulaştıktan bu tapınma töreni de bittikten sonra sevgili anneciğim boynumuzdaki atkıyı ve de üzerimizdeki tüm kıymetli eşyaları toplayıp gitti. Biz hala olayın en başındaki gibi abimle birbirimize anlamsız gözler ile bakıyorduk.
    Çok geçmeden yine halka şekline bürünmüş güruhun ortasına itilmiştik ki yine o tanıdık dans etme eylemine başladık.

    Kıyafet değişikliği sebebiyle bizi kulise aldırlar. Güzelim crsytal maiden setini çıkartıp efil efil bir pijama giydireceklerken, yeleğimin içine sıkışmış ve yamyam çalgıcıların gözünden kaçmış bilmem kaç bin lirayı farkettik (o zaman paralardan altı sıfır atılmamıştı). Annem tamam bu sizin hakkınız, bende kalsın bu diyerek parayı sütyenine sıkıştırdı. Aslında bizim olmayan haram parayı bize hak biçmişti ve bunu yüksek ihtimalle yoğun hareketten terlemiş göğüsüne iliştirmişti.
    Biz hala anlamıyor ve sorgulamıyorduk.

    Gece bitti, ertesi gün biz sokakları turlarken konvoy eşliğinde bizim için operasyon düzenleyecek olanlar evde tüm hazırlıkları yapmıştı.

    insan içinde pipimiz kesildi.

    Günler sonrasında elimize geçen o haram parayla herkesten gizli bir şekilde gidip atari aldık. Yine herkesten gizli bir şekilde yaptığımızı zannettiğimiz oynamalarımız gün be gün sürdü. En nihayetinde bir kolumuz bozuldu ve yenisini alacak haram paramız kalmamıştı. Hiç durmadan yeni bir kural çıkardık; "herkesin hakkı yanasaya kadar."

    Ben mario'yu hiç sevemedim. Adını hatırlamadığım ama hiç çarpmadan ilerlediğinde sonlara doğru yan taraftan süperman geçen araba yarışı favorimdi.Oynamaya ilk ben başladım. Adını hatırlamadığım o oyunda bir kaç bölüm geçmiştim ki yandım. Ve kural gereği kol abime geçmişti. Mario'yu açtı. Yarım saat sonra canı xxxxx'ti ve hala oynamaya devam ediyordu. Bekledim.
    Sonunda prensesi kurtarmıştı ve gözlerimdeki parıltıyla elimi uzattım ama kolu bana uzatmadı. Soran sinirli gözlerle baktım ve yanıt çok netti:

    "Ee ben daha yanmadım ki?!"
    0 ...
  21. bdsm

    52.
  22. bondage, discipline, dominance, submission, sadism, masochism kavramlarının kapsayan, karşılıklı rıza ile yaşanan bir ilişki türüdür.
    0 ...
  23. tıpış tıpış oy kullanmak

    2.
  24. tüm siyasi partiler sistemin onay vermesiyle kurulmuştur ve hiçbir siyasi parti sistem dışı hareket edemez.
    siyasi partiler sistemi değiştiremez, devinim halk ile olur.

    oy kullanmak sorunun çözümün sadece bir şeklinin sadece girizgahıdır.

    bu olayı tıpış tıpış nitelendirmesiyle betimleyenler, sistemin tam manasıyla baş uşaklarıdırlar.
    her hür hüviyet sahibi insanın yapması gereken tek şey bireysel düşüncelerini belirlemesi ve geliştirmesidir. Sonrasında oy kullanmak formaliteye dönüşecektir ya da azalarak yok olacaktır.

    Sınırlar, insanları kademe ederek yönetme kolaylığı sağlaması için koyulmuştur ve hat içi alanlar; hat içindekilere, hat dışında kalanlara yasak kabul ettirilerek en temelde sorguyu dimağlardan uzaklaştırmıştır.

    tıpış tıpış oy kullanmamak adına, birey olabilmek farzdır.
    0 ...
  25. çerkes ethem vatan haini değildir

    11.
  26. bir rejim değiştiriyorsunuz, sıfırdan bir ülke kuruyorsunuz. evet bunu da kürdüyle, çerkesiyle, eşkıyasıyla ve daha niceleriyle yapıyorsunuz.

    (bkz: eşkıya)

    özetle düzen dışı silahlı bireyler olan eşkıyalar, hiçbir zaman terörist atfedilemez.

    şimdi düşünün ki bir savaşı kazandınız, herkes vatanı için savaştı. savaştan önce bambaşka yaşantıları olan insanlar, ortak bir paydayla seferber oldu ve savaşı kazandı. sonra bambaşka bir yeni rejime geçilmek istendi ve farklı yaşam tarzlarının hepsine bu rejimde maalesef ki yer yoktu. özellikle marjinal dinci ve eşkıyalara.

    Çünkü artık düzenli bir ordu gerekliydi ve silahını bırakmamayı düşünen herkes bu düzenin içine girmeliydi. Ama savaştan önce o topraklardaki yaşam tarzı zaten silahlı mücadele olan hür bir insana, bu yaşam tarzına artık boyunduruk altında devam edeceksin demek çok doğru olmasa gerek.

    bir ülke kurulsun diye harcanmış bir insandır. harcanması tasvip edilemez olsa da maalesef o süreçte yanlış değildir.
    0 ...
  27. kırmızı balon

    8.
  28. metin tapkı'nın 1997 yılında kurduğu müzik grubudur.
    keyifli şarkılar adında tek bir albüm yayınlamışlardır.
    0 ...
  29. fırat budacı

    83.
  30. bir dolu, günlük hayatta görüp de biri söylemeden fark etmediğimiz yaşanılmışlıkların farkındalığını harikulade betimlemelerle ifade etmiş yazılarından birinin içinde geçen;

    "kızmak gibi kaba bir duygu yerine, narin bir kırılganlık sarmıştı bugünlerde etrafı. galiba bir modaydı bu. kızmayıp kırılan bir grup insan, kavgaların finalini gittikçe zora sokuyordu. hayat gibi diri diri kızmak varken, masal gibi süklüm püklüm kırılıyorlardı. salyalar akıtan değil, kabuğuna çekilen mağrur bir duyguyu daha çok yakıştırıyorlardı kendilerine. resmen kolaycılıktı bu."

    cümlelerini kurmuş mizah yazarıdır.
    0 ...
  31. uyku

    865.
  32. jim butcher'in bir sözüyle tanımlayacak olursak;

    "uyku bir tanrıdır, gidin ona tapının."
    0 ...
  33. izmir vs istanbul

    6.
  34. en büyük etkinlikler istanbul'da çoşkuyla kutlanırken;
    izmirliler o sırada çekirdeğe çiğdem der.

    en büyük mesleki sempozyumlar istanbul'da hınca hınç dolarken;
    izmirliler o sırada simide gevrek der.

    en büyük ulaşım sıkıntısı istanbul'da bir yerden bir yere tüm gününü harcayarak ulaşarak çekilirken;
    izmirliler o sırada boyozlarını yeni yemiş yatmaya hazırlanırlar.
    0 ...
  35. selam

    86.
  36. tiz sesli, sınıfa ders başladıktan 3 dakika sonra soluk soluğa yetişmiş, sırasına alelacele otururken bir yandan da boynuna astığı çantasını çıkartaran hatunun sıra arkadaşlarına kısık sesle söylediği söz.
    0 ...
  37. düzenli ilişki

    9.
  38. ana gibi emek verip, baba gibi kızıp, kardeş gibi sevip, komşu kızı gibi sevişip, aile gibi ne olursa olsun akşam aynı masada yemek yenilen ilişki türü.
    0 ...
  39. © 2025 uludağ sözlük