son zamanlarda sözlüğe ne zaman girsem şunları okuyorum:
türk kızılarındaki ahlakı çöküş.
türk kızlarının karaktersiz olması.
türk kızlarının orospu olması.
türk kızlarının fahişe gibi giyinmesi.
yav biz ne iğrenç bi kesimmişiz türk kadınları olarak derken aklıma birden bizim türk erkekleri geldi.bakayım ne yapmış bizim erkekler derken
şöyle kısa bi araştırmayla bunlara ulaştım:
türk erkekleri çocuk istismarında dünya üçünsü.
türk erkekleri son on yılda 2337
kadını fiziksel şiddet yoluyla öldürdü.
türkiye hayvan tecavüzünde ( bak burada çok başarılısınız gençler) dünya birincisi.
türkiye son 16 yılda 440 binden fazla çocuk bebek sahibi oldu.
daha fazla yazmamı ister misiniz?
eminim yazılacak daha çok şey çıkar.
tabi bunları kendini bilen , düzgün karakterli erkekleri tenzih ederek yazıyorum.onlar üstüne alınmazlar zaten.
sözüm ahlak bekçilerine.
biz türk kadınları olarak istediğimiz gibi giyiniyor , istediğimiz gibi davranıyor olabiliriz ama en azından sizin gibi çoluğa çocuğa hallenmiyoruz.
edit: fahişe,yollu,kezban gibi hakaretlerinizi hiçbir şekilde üstüme alınmıyorum ama ya öyle olsam ne fark eder?
bu türkiye'de kadınların yaşadığı zulmü değiştirir mi?
üslubunuz kimliğinizdir.hakaretleriniz ise size ait.
edit 2: inatla bana ırkçı yakıştırması yapanları anlamıyorum.bu mantıkla bakarsak türk kızı başlıklarında hakaret edenlerin hiçbiri türk değil.
çok merak ediyorsanız söyleyeyim vatanını seven bir türküm.
ayrıca başlığın altında hakaret edenlerin profiline azıcık bakarsanız çoğunun eline kadın eli değmemiş tipler olduğunu anlarsınız zaten.
hadi beyler halep ordaysa arşın burda.
yüzünüz varsa
aşağılayın bakalım türk kadınlarını.
hayatın acı gerçeklerinden biridir.
önce gurupla oynanan bir oyun seçilir.
sonra ortamdaki en dikkat çekici iki kişi (genelde erkek olur bu kişiler)
başkan olarak takımlarına oyuncu seçmeye başlar.
ilk gidenler hep uzun boylu erkekler ve güzel kızlardandır.
bi kişi seçilir, iki kişi seçilir seçilecek kişiler giderek azalır.
ve nihayet sona gelindiğinde
kalan o bi tek kişi yüzünde aptal bi gülümsemeyle hayata lanet okur.
hermann hesse bozkırkurdu'nda şunu anlatır:
gerçek entelektüller yani kendi deyimiyle bozkırkurtları düzenin asıl çarklarıdır.
her şeyin farkında olan ama asla değiştirmek için çabalamayan bu insanlar toplumdaki kargaşanın asıl sebepleridir.
kitabın yazılışından 90 yıl sonra günümüz türkiyesine baktığımda değişen hiçbir şey görmüyorum.
türk toplumundaki bu yozlaşmanın,ahlaki çöküntünün, saldırganlığın asıl suçluları eğtimsiz kesim degil.
okuyan,bilen bildiği halde hiçbir sey yapmayan sözde aydınlardır.
düşünmeyen, okumayan insan saldırgan insandır.
bunu gören ve farkındalığı olduğu halde hiçbir şey yapmayan insan ise asıl suçlu.
benim için açık ara birinci sırayı babalar ve oğullar'ın bazarov'u alır.
gerek hastalıklı aşkı, gerek hayat felsefesi ve hepsinden öte inandıkları uğruna hayatını bile feda edecek kadar tutkulu olmasıyla her zaman yeri ayrıdır.
bunlardan biri şüphesiz edebiyat dersleri olmasa adını bile bilemeyeceğimiz asaf halet çelebi'dir.
şiirleri müthiş bir ahenk ve hüzün barındır.
dogunun mistik havasını batının tekneğiyle buluşturan yazar gazelden serbest nazıma birçok nazım biçimi kullanmıştır.
ve bir de şiir...
şöyle soruyor şiirinde asaf bey: ibrahim
gönlümü put sanıp kıran kim?
ibrâhim
içimdeki putlari devir
elindeki baltayla
kirilan putlarin yerine
yenilerini koyan kim
günes buzdan evimi yikti
koca buzlar düstü
putlarin boyunlari kirildi
ibrâhim
günesi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolasan güzelleri
buhtunnasir put yapti
ben ki zamansiz bahçeleri kucakladim
güzeller bende kaldi