şuan rte konuşurken çatır çatır konuşan, soru sormaktan öte bizim söylemek istediklerimizi söyleyen, muhtemelen işinden olacak ve çok süründülecek ama milyonların diyemediğini diyen bayandır.
3. sezonda yumurtadan çıkan togepi denen poke varlık, 10 sezonu o yumurtanın yarısının içinde geçiriyor, pekii bu pokemon o yumurtada ne yapıyor??
şimdi o yumurtanın içi öncelikle kokar, havasız ortam sonuçta.. sonra dışkılama işi nasıl oluyor?? her şeyden önemlisi bu mal neden hiç büyümüyor!! o yumurtada sağlamlık nedir ki hiç kırılmaz!!
p.s.: 30 yaşına gelmiş adamım düşündüğüm şeye amk!
hizmet sektöründe çalışan biri olarak en nefret ettiğim müşteri grubu olduğunu söylebilirim..
başlıktan tam olarak kafanızda canlandı mı bilemiyorum ama yaşı yavaş yavaş kemale eren, memur takımındansa mavi gömlek, işçi çiftçiyse oduncu gömleği ile takılan muhafazakar abilerden bahsediyorum..
bu elemanlar hayatta her boktan anlarlar, en saçma detaylara kadar soru sorar, saçma sapan pazarlık teknikleri vardır.. misal benim 20 dediğim şeye "5 olmaz mı, niye olmuyor, aşağıda veriyorlar sen niye vermiyorsun, kaliteli mi bu, en iyisi bu mu??"" la bi siktir git la, nolur git başka yerde yaptır ne yapacaksın.. evet ya her şeyin en iyisini siz biliyorsunuz, hayatı okudunuz, her bokun en iyisini en ucuza kapatırsınız, herkes de sizi kazıklar, hiç bir şeyden memnun kalmamak zorundasınız!
şirket hattımızdan 3 aydır 600 tl fazla fatura ücreti alıyorlar, her aradığımızda da özür dileriz iade edeceğiz diyorlar. iade işlemi de parayı direk geri vermiyorlar diğer faturalarından düşüyorlar.
cübbeli ahmed hoca espirilenin önüne geçmek için peşinen söyleyim "teknik direktör" yazınca başlık 11 karakter uzun oluyor.
3 yıldır taraftara işkenceden başka bir şey vermeyen, avrupa'da sadece vaslui'yi yenebilmiş, galatasaray'ı 3 yıldır kadıköy'de yenemeyen, yeni malatyaspor'u bile aziz yıldırım el atmadan eleyemen henüz ankaraspor seviyesinden kurtulamamış aykut kocaman'ın, raul meireles transferi sonrası bir bahanesi kalmamış, ligde ve uefa'da alınacak kötü sonuçlar sonrası yeni yılı fenerbahçe'de göremeyecektir!
türkiyede oynayan en iyi 3 kalecisinden biri volkan (diğerleri tolgayla muslera form durumuna göre 1. 2. 3. değişiyor sabit değil)
türkiyenin en iyi sağ beki gökhan (şuan ebue çok daha iyi tabii)
türkiyede oynayan en iyi yerli stoper egemen (semih de fena değil ama egemen daha tecrübeli)
türkiyede en iyi 2 yabancı stoperinden biri yobo
türkiyenin en iyi top kesicisi top çalıcısı hemde açık ara topal liverpool'da yılın futbolcusu seçilen bi sezon sonra, chelsea'nın geçen sene en çok forma giyen oyuncularından meireles
cskada parlayıp juventusta ter döken ardından bize gelen sırpların en iyi oyuncusu sarı fırtına krasic
ansızın şutlarıyla kaleciyi avlayan son derece süratli adam eksilten stoch
liverpool'lu taraftarların sevgilisi bitmek bilmeyen enerjisiyle presiyle kuyt
son vuruşlarda türkiyenin en iyi santraforu sow
belki size normal geliyor ama ben çok garipsedim. olayın özü şu;
istanbul'da çalıştırdığım diş polikliniğime bugün bir emekli vekil geldi ve kendisi ve ailesinin diş tedavilerinin masraflarını tbmm'nin karşılayacağını söyledi. devletin özel diş kliniklerinin faturalarını kesinlikle karşılamadığını çok iyi biliyordum ama emekli vekile "olur mu canım öyle şey" diyemedim. verdiği numaradan tbmm tedavi hizmetlerini aradık ve teyit aldık.
şimdi hem kendisinin hem de aile yakınlarının tedavilerini yapıyoruz ve masrafları tbmm kalem kalem ödeyecek.
vatandaş devlet hastanelerde yıllarca sıra beklerken fi tarihinde vekillik yapmış birinin aile yakınlarının bile istediği özel hastanede bedava tedavi olması, bu parayı vatandaşın ödemesi çok zoruma gitti.
aklınızın alamayacağı, hayatınızda bir daha göremeyeceğiniz kadar yaşlıyı burada görebilirsiniz.. ve çocuklar.. her yerdeler.. çocuğu doğuran buraya koşmuş sanki..
oteldeki tek bekarlar arkadaşım ve bendik.. bi ara çükümün yerinde olmadığını bile gördüm.. hayatımda hiç seksten bu kadar uzak kalmamıştım..
animasyon sıfırın da altında, artık müşteriler kendi içindeki animatör ruhu ortaya çıkarıyorlar.. akşam yemekleri nedense kapalı salonda, 1000 derece yemeye çalışılıyor..
çok bariz bir şekilde çalışan sıkıntısı çekliyor, kalkan kişi masasını kendisi topluyor, utanmasalar bulaşıkları da yıkatacaklar..
disko dedikleri buda'da dj, barmen, arkadaşım ve ben okey oynuyorduk, o derece kalabalık yani..
kısaca bekarsanız önünden bile geçmeyin, evliyseniz ve paranız bolsa gidin..
zeki değiliz, türkün aklı hile hurdaya çalışır diye övünürüz, onu bile beceremiyoruz amk! ne bir icadımız, ne bir keşfimiz, ne de insanlığa faydalı bir buluşumuz var.. işimiz gücümüz ona buna bok atmak, ayağını kaydırmaya çalışmak..
dürüstlük, mertlik bıdı bıdı demesin bana kimse anasını sikerim onun! yalanı o kadar çok seviyor ve o kadar kolay söylüyoruz ki bazen neden yalan söylediğimizi kendimiz bile anlamıyoruz.. mesela ben diş polikliniği işletiyorum ve diş çekimi yaptığımız hastaları ertesi gün arayıp nasıl olduklarını sormak gibi bir politikamız var.. yurt dışında bir klinikte görmüştüm, ticari kaygıdan çok hastalara ufak bir jest niteliğinde bir şeydi.. fakat bir türlü uygulayamıyoruz, zira hastalar numaralarını yanlış veriyor.. dişini çekiyoruz, yapması gerekenleri anlatıyoruz, kayıt gereği telefonunuzu şuraya yazar mısınız diyoruz fakat %60'ı yanlış numara veriyor! lan koduğumun gerizekalısı burası klinik numaranı ne yapacağız biz senin! neyden korkuyorsun! bu yalan söyleme ihtiyacı neden? kaç saniye düşündün de yalan söylemeye karar verdin! zırt pırt arayıp mesaj atacak değiliz ya! bu kadar basitsiniz işte hepiniz!
hoşgörü falan hepten hikaye.. yolda belde biri bi şey dese de kavga çıksa diye dolanıyoruz.. dövebileceğimizi düşündüğümüz birine hemen efeleniyoruz ama bizden iri birisi çıktı mı karşımıza hemen uslu tavşanlık oluyoruz..
misafir perveriz diye böbürleniriz, gelen turisti sikmeden göndermeyiz.. turist geldi mi esnafımız her şeye %50 zam koyar..
fakiriz, gösteriş budalasıyız, aseletin a'sı yok kanımızda.. en ufak olayda kendimizi acındırırız.. karşıdakinin vicdanı, acıma duygusunu kendimize silah olarak kullanırız.. ama ezebileceğimiz birini bulduk mu da kafasının üstünde tepinircesine ezeriz..
trabzonspor yönetiminin gözden kaçırdığı bir noktadır! o bıçağı taraftar atmamıştır, bıçak penaltı alabilmek için kendini yere atmıştır! fakat hakem olaya uzak olduğu için sarı kart göstermemiştir!
- geçen okey oynuyoruz, murat abi de var
* o ne anlar bu işlerden.. daha kıstarkaya dizemez..
- neye?
* fıskartaya dizemez.. anlamaz bu işlerden..
- fıskarta?
* haa canım ıstaka? yok o bilardodaydı..
- ıskarta abi?
* hah ıstaka işte! götüne sok o ıstakayı!
her izlediğinildiğinde farklı bir estantane ile karşılaşılan enterasan goldür..
sol bek ümit özat'ın oralarda gol araması, steviç'in ayak dışı ile verdiği pas, ümit özat'ın vuruştan sonra topa bile bakmadan gole sevinmesi, mondragon'un çaresizliği, fatih terim'in kulubede içtiği sigara..
daha önce başlığı açıldı mı ya da konusu geçti mi bilmiyorum ama gerçekten büyük saçmalık..
marmara üniversitesi'nin iki kampüsü beşiktaş'ta, ytü. beşiktaş'ta, o kadar lise var, üsküdar 15 dk. mesefade (ki orda da doğru düzgün sinema yok) ama beşiktaş'a kimsebir tane doğru düzgün salonu açmıyor.. ya taksim'e gideceksiniz ya da cevahir'e..
yer sıkıntısı mı bilmiyorum ama o kadar saçma sapan giyim mağzası açılacağını hayır sahibi bir tane işletmeci 6-8 salonlu bir tane sinema ve oyun salonu açsa da parayı konteynırla taşısa ya..