Malum sözlükte bir sürü farklı görüşten insanlar var, değişik fikirler kimi zaman vakit kaybı, kimi zaman da bilgi kirliliği yaratmakta, onu anladım da yazdığımız bir entry nin üstüne niye kalkıp da ergenler bize mesaj atarlarki, bir de onlarla mı uğraşacağız, sevgili sözlüğe özel mesajlarda üyeleri engelleme seçeneğimizin bulunmasını istediğimi, böylece kafamızı s.ken ergenlerin seslerini duymak için vakit kaybı yaşamayacağımızı düşündüğümden bu ay gibi parlak fikrimi değerli sözlük yazarlarına sunuyorum.
18 yaşında 5 gün önce yılbaşında kalp krizinden ölen Amerika, Texas doğumlu genç. Kendisi HCM hastasıdır *. Sözlük okuru bu başlığın neden açıldığını merak edecektir. Ben kişisi, youtube'da düzenli olarak çeşitli konular hakkında videolar upload eden biriymiş. En son videosunda ise ölmeden 1 hafta önce hastalığı ile ilgili durumunu açıkladığı 'This is my story' videosu, Tanrı ve ölüm hakkında düşünmemizi sağlamakta, çünkü anlaşılan o ki öleceğini biliyordu. Hatta sözlük bu çocuk 6 Aralık'ta ölmüş, ancak geri gönderilmiş hayata. Amerika'da bomba oldu bu olay. Ben videodan Oldukça etkilendim sözlük, sebebi ise 18 yaşında bir insanın ölüme bu kadar soğukkanlılıkla yaklaşabilmesi.
çeşitli boy ve ebatlarda farklı hayvan figürleriyle satılan pofuduk terliklerin ayakları bir kış boyunca rahat ve sıcak ettirmek için piyasaya sürülen terliklerdir. Bunlar genelde bir kış dayanırlar çünkü 2 ay sonra tabanları evde halıların üstünde pike yapmaktan aşınmaktadır. Koku yapmasını hiç yazmak istemiyorum sayın sözlük yazarları. Ayrıca çeşitli hayvan modelleri de 'kurbağa vs..' evde beslenmek isteyen hayvana atıfta bulunarak sahibinde bir iç gıcırtısına neden olur. Bende bir adet var sayın sözlük, köpekli. Dişisinden olan varsa çiftleştirmek isterim. Geçen yılki kedililerim de duruyor, atmaya kıyamadım. insan kedisini atar mı? *
muhtemelen et ete değsin mantığı güdülmesinden kaynaklı bir hadisedir. Bunun bayan versiyonları da vardır. Nitekim kullanmak gerekir, özellikle tanımadığınız biriyse.
Sn.sözlük yazarı msd'nin (#10524157) ve (#10524221) nolu entryleriyle yapmış olduğu ayıbın sözlüğe ifşa edilmesi için açılmış başlıktır.
Olay şu şekilde gerçekleşir..Sevgilim msd hürmetli heybetli saygıyla bilinen 1.nesil yazariken ben henüz 8.nesil yerden bitme bir yazarımdır. Gece gece uyku tutmamış ya bi giriyim sözlükcüğüme diye girdiğimde bugün bikaç entry girdiğimi gösteren 'ben' sekmesini görünce..n'oluyo lan deyip tıkladığımda..bu bizim 1.nesil sözlük yazarı sevgilim msd'nin kendisi hakkında övgü dolu sözler içeren -sanki ben yazmışım gibi- entryleri ile, karmanın artması için verilmiş oyları yakalamışımdır...
8.nesil sözlük yazarı olarak bu yaptığını kınıyorum sevgilim..ve bu entry'nin senin özel mesajlarını doldurmasını diliyorum...öyle ki yaptığın ayıptan utanasın..öyle ki bana ben kaç yıldır yazıyorum kızııım diyemeyesin, öyle ki hırsızlık ne ayıp bişeymiş öğrenesin...
utan utan..evlenip barklanacağız hala çocuk çocuk aksiyonlar..
Herkes için geçerli olmasa da bir takım genellemelerle bir kişinin karadenizli olup olmadığını anlayabiliriz;*
- açık ten, genellikle renkli gözler
- köşeli kafa ya da yassı kafa
- ince ağız yapısı*
- burun farkı*, *
- her daim heyecanlı tavırlar
- namus konusunda hassasiyet
- vatan konusunda hassasiyet
- kadınlarında küfürbazlık*
yukarıda saydığım seçeneklerden birçoğu tutuyorsa, o kişinin Karadenizli ya da kuzeyli olma ihtimali yüksektir.* , *
edit eksileyen arkadaşım karadenizlisin anladuk, biz de karadenisliyis daa..
Tanıdığınız bir kişiye* ait içerisinde yaşanmışlık barındıran, atmaya kıyamadığınız, her daim bir kenarda duran, kullanmasanız da birisi kullandığında içten içe kızdığınız, hele size onu veren kişi hayatınızdan çıkmışsa ya da ölmüşse o nesneye daha bir kontrollü sarılmanıza neden olan durum..bir nevi totem...
Örneğin annemin bana aldığı çirkin bir bilezik var, allahım atamıyorum annem aldı diye, o beğendi diye..ya da lise arkadaşımın bana erdek'ten getirdiği bir taş var anlamı özgürlük, ya da ilkokulda içindeki pirince adımızın yazıldığı kolyeler vardı, onlardan var bitane ilkokul yıllarımı hatırlatıyor...atamıyorum....
Güne güzel ve hareketli başladığını düşünen insanın acınası durumudur. Kafa zaten haşlanmış yumurtanın kayısı kıvamında, yeni kalkmışsın, neyin seri üretimine geçmek istiyorsun..bi yavaşla, bi nefes al, bi sakin ol...dım tıs dım tıs..
3 buçuk saat yazarsınız yazarsınız, onu yazmak için binbir kaynaktan alıntı yaparsınız, çok beğenirsiniz, ama aptal kafanız kaydetmemiştir işte...Yazdığınız şeye o kadar odaklanmışsınızdır ki, kaydetmeyi unutursunuz işte..ve bir anda kaydetmeniz gerektiğini düşünüp parmağınızı garip cntr+a ve ardından cntrl+v ye göre programlarsınız ancak o parmak cntr+a dan sonra herhangi bir tuşa takılır, başka bişey de olabilir, ama tüm yazdıklarınız gitmiştir..üstelik yazdığınız şey word dosyası da değildir, gmailde sevgilinize çok güzel uzun uzun bir mektup yazmışsınızdır..aynılarını bir daha yazacak g.tünüz olmadığından Uzun uzadıya ana avrat emektar bilgisayarınıza küfredip, sözlüğe sinir boşaltmaya girersiniz...
Adam Smith'in kapitalist ekonomiye müdahale olmaması gerektiğini savunurken söylemiş olduğu o ünlü deyiş; 'laizzes-faire'* 'in bizatihim tarafından ortaya atılan ironisi...
esenyurt belediyesi içki satan büfelere bir sonraki ruhsat erteleme işlemlerinden sonra içki satmayacaklarına dair noter onaylı belgeyi emrivaki şekilde imzalatıyormuş. bir büfeci hatta şöyle demiş; 'belediyeden gelen emirle imzaladık, imzalamasak kapatılacaktı.'
arabistan'a doğru yol alıyoruz..size oy verenlerin topunun...
Dünyanın en iç yakan hadisesi, yaptıktan sonraki sessizlik yürek parçalayıcı.. Nitekim bir zamanlar köpeciğimin götüne halıya işedi diye şaplaklar patlatıp 'viiyykk' sesi çıkarmasına neden olduğumdan vicdanım titrer hatırladıkça, dayak yiye yiye öğrendi eve yapmamayı, ama dayak arsızı da oldu...arada bir de kafasına vururdum çünkü yemeğimi çalardı..bu arada bu dayak hadisesi köpekten köpeğe değişebilir, bu bir goldensa bi iki tokat ve bağırmayla halledebilirsiniz; ancak belçika kurdu gibi bir animaysa imkanı yok..Ben nasıl oldu da sabah mis gibi hazırladığım yumurtalı-sucuklu, eski-yeni kaşarlı, salamlı, domatesli portakal sulu kahvaltı masamı silip süpüren belçika kurdunun kıçına, golden'ıma yaptığım gibi tokadı bastıysam o da kolumu ısırıp evin içinde aynen beni paralelize etmesini bildi..
kapitalizmin fast food müzik sektörünün ürünleri olan bir çok parçada asıl amaç sadece görüntü olduğundan , çoğu parçanın anlaşılamaması durumudur..kanımca saçma ya da komik bulduklarımı paylaşıyorum;
bir ah çekip dünya dedim bu gece bana dar mı heryerim
gözlerime baksan inanacaksan söyle rakı rakı rakı rakı büyük (istanbul-özgün) (uzun bir süre anlamadım sonunu)
olan insanlara hep imrenmişimdir. Bu kişilerin bunu bilerek mi yaptıkları yoksa doğuştan mı böyle oldukları ancak olası bir kavga anında anlaşılabilir. Yine de örnek için;
Hergün arka arkaya gelen osmanlı ve padişahlar hakkındaki entrylerin konuşulduğu komisyondur. Bu komisyon 600 yıllık Osmanlı hakkında gerekirse atar, tutar, yalar, tükürür...gerekirse padişahların sapık, içkici ya da yavş.k olduğuna karar verir..haftada bir kaç kez kurulur...
(bkz: yeter ama başka konu mu yok)
(bkz: 712 yıldır aynı konu)
bazı forumlarda ya da yazılarda 'google amca'ya sordum öyle dedi', 'google abiye sor o sana gösterir' şeklindeki diyalogların parçaları şeklinde tezahür eden durum...
şaka yapmıyorum ancak google'da bile aratsanız bulamayacağınız bir adliye..Nitekim bugün ehliyet zımbırtısı için gittim, herşeyi olduğu gibi* bunu da kendi elimle koymuş gibi buldum..
şimdi efem, e-5 ten geliyorsanız bilmiyorum.
trenle ya da vasıtayla geliyorsanız en kolayı pendik minibüs duraklarının oradaki altgeçitten geçin, (trenle gidenler için daha kolay çünkü trenden iner inmez altgeçide giriyorsunuz, alt geçidin bir ucu minibüs durakları, diğer bir ucu ise anlı şanlı pendik merkeze çıkar..siz pendik merkeze çıkıyorsunuz..çıktınız diyelim..
durun, hemen adım atmayın, direkt sola dönüp yürümeye başlayın yürüyün yürüyün yaklaşık 100mt yürüdükten sonra bir geçit daha göreceksiniz sol tarafta ona girin, böyle uzun bir koridor oradan geçin, geçtiniz mi?
şimdi sıra geçitten sonra dümdüz ilerleyin bir kavşak göreceksiniz o kavşağın sol tarafından ilerleyin ve 150mt kdar daha yürüyün..
tüm ihtişamsızlığıyla pendik adliyesi karşınızda...
bunun daha kolay bir yolu yok mu diyenler için geri sarın efem..geri,geri,geri...başladığımız yerdeyiz geçidin pendik çarşı ucundayız...sola dönün...taksi durağı göreceksiniz..
jonny depp'in ilk eşi, 2 yıllık bir evliliğin ardından 1985 yılında boşanmışlardır. Söylenene göre johny depp'in ilk filmi olan Elm Sokağı'nda Kabus'ta oynaması bu hatunun onu Nicolas Cage ile tanıştırması sayesinde olmuştur.
(bkz: http://depp4eva.tripod.com/)
kadın depp'in böyle parlayacağını bilseydi bırakır mıydı acaba?
içinde meksika fasülyesi bulunan, gerisini kafanıza göre çeşitlendirebileceğiniz bir salata çeşididir. ancak genel anlamda tarifinde soğan ve meksika fasülyesi bulunur. bazıları nohut da ekler..ben de şöyle yaparım;
1 adet taze soğan
meksika fasülyesi konservesi
mısır
yeşil soğan
nane
cheddar
taco cipslerinden - isteğe bağlı.
yemek yapmayı çok seven biriyseniz ve her yaptığınız yemeğe çocuğunuz gibi özen gösteriyorsanız - bu nasıl bir manyaklıksa artık- biri kalkıp o yemeği ellediğinde onu öldürebileceğiniz kadar sinirlendiren insandır. örnek vermek gerekirse;
pilavınıza pirinçler pişmemiş deyip su koyan anneniz,
ya da şuanda olduğu gibi yaptığınız süper bir pastırmalı kurufasülyenin daha pişmeden suyunu alıp var olan pilava koyarak kurufasülyenin suyunun azalmasına neden olan, üstelik fasülyenin kapağını açık bırakarak yanınıza gelip
'çok güzel olmuş eline sağlık' diyen ev arkadaşınız...
yemin ediyorum bir gün çok pis yapıcam, piskopata bağlicam...
önemli bir yere gitmek için almış olduğunuz elbisenizin üstüne birinin bişey dökmesi.. (bu kişi siz bile olsanız..)
arkadaşınızın şakayla sizi itekleyip denize düşürmesi..denizin felç geçirebileceğiniz kadar soğuk olması..
mutfakta ocağı açık unutup çayın taşması, akabinde ocağı söndürmesi ve etrafı bir gaz bulutu sarabilecek ve patlamaya neden olabilecek hale getirebilen bir ev arkadaşı...
hayatta her zaman hoşgörülü olmaya çalışmışımdır..ama bazı şeyler var ki beni nirengiye ulaştırıyor dediğiniz...
Mısır çarşısında dolaşırken bir adam (baharatçı dükkanının içinde satıcı);
'Abla gel geel bak bundan ye akşama full çiki çiki ablaa!'..
bunu söylemesinin nedeni dükkanın içine bakıyor olmam, saniyenin belki de onda biri kadar bir süre dükkanının önünde durup safran almak istemem ve onunla yüzyüze gelmem, ardından aniden vazgeçip yürüyüp gitmemdi..Arkamdan aynen böyle bağırdı..Geri dönüp yüzüne tükürsem, tüm esnaf bana dalıcak, gülüp geçsem müşteri olma potansiyelim artacak diğer esnaflar da full çiki çiki satmaya çalışacaklar, üstelik deli gibi neyden bahsettiğini merak etmeme rağmen dönüp almaya yeltenirsem ortamda bulunan herkes akşam full çiki çiki yapmak için o şey herneyse satın almaya can attığımı düşünecek..
oysa ben hala o adamı bulup bana yaşattığı o acı ve utanç dolu dakikaların hesabını vermek istiyorum..intikam doluyum..
immersion isimli çalışmasıyla gençlerin video oyunları oynarkenki yüz ifadeleriyle bir seçki oluşturan ve bunu video haline getirerek insanın modern dünyada hayal ile gerçek arasındaki ince çizgiyi nasıl anlamlandırabileceğini izleyiciye verebilen bir fotoğrafçı. Anladığım kadarıyla bir Deleuze okuyucusu, bu da beraberinde sembolik işaretlerin ve kelimelere dökülmeyenin ifade edilmesi doğrultusunda büyük adımlar atmaya çalışacağını hissettiriyor insana...
atmış sayılırda...
1956 Balıkesir/ Manyas doğumlu Türkiye'de elde yapılan tek metal sol klarnetin ustası. Dünyada da biliniyor. Türkiye'de klarnetin babalarından sayılan Mustafa Kandıralı bu klarnetten kullanıyormuş. Çok sayıda yok, çok da pahalı değil hemen hemen diğer klarnetlerle aynı fiyatlarda, zaten dediğine göre diğer abanozların pahalı olduğunu düşündüğü için metal klarnet yapmaya karar vermiş, bunlardan bir tanesini görme fırsatım olmuştu, normal klarnetlerden çok daha hafif, ama sesi süperdi. Klarnete merak saranlar, yerli malı kullanın, bu üstadı yaşatın..
