istifam için her türlü olayları yaşıyoruz ülkemizde. haksızlık, hukusuzluk, şiddet, terör. ama bunlara rağmen insan olmak için, insani değerleri bünyemde koruyabilmek için, 6 yaşındaki oğluma da bunları aktarabilmek için çok çaba harcadım.
ama çocuğunu arabasına bağlayıp okula götürmeye kalkan bir anne haberi gördüm internette. o anda aynı yaşlardaki oğlumu düşündüm. uykusunda terliyor diye üstünü değiştirmek için bütün gece uyumadığım oğlum.
ve bütün gece ağladım.
insan olmaktan utandığım için ağladım. karıcayı bile incitemeyen ben o kadını öldürmem gerektiğini düşündüm. hatta nasıl öldürürsem daha çok acı çeker diye planlar yaptım.
ve insanlıktan istifa etmeye karar verdim.
hayvan olayım mesela. veya bir bitki, ağaç, hatta odun.
anıtkabir'e oyun parkını eleştiren insan beyninden bir farkı yoktur. iki taraf da kıt beyinlidir.
eleştirenlerin yarısı anıtkabir'e gitmediğinden, yarısı da at gözlüğüyle baktığı için eleştirmiştir.
oyun parkı resimlerden anladığıma göre otopark tarafındaki cafenin yanına yapılmıştır. ana bina ile ilgisi olmadığı gibi o cafe yıllardır oradadır, neden sesinizi çıkarmadınız şimdiye kadar "kabirde cafe olur mu diye"?. kaldı ki anıtkabir'e ne zaman gitsem (ki az değildir) müzedeki kuyruk kadar kuyruk vardır önünde.
sizin gibi at gözlüğüyle bakanlar yüzünden atatürk düşmanları böylesine güçlendi bu ülkede.
bu arada edit: adını mustafa kemal atatürk'den almış ilçenin, 4 kuşak CHP'li ve atatürkçü bir ailesinin ferdiyim, her zaman da bununla gurur duydum. beni at gözlüklü herşeye muhalif köhne zihniyetle karıştıranın alnını karışlarım.
bazı vız vız arıların "kaçarken yakalanmış" dediği adam gibi adam.
yurtdışındayken hakkında gözaltı kararı çıktığında "verilemeyecek hesabım yok ülkeme gelip ifademi vereceğim" diyen adam nasıl oluyor da "ülkeden kaçarken" havaalanında yakalanıyor?
gerçi ülkemin "yavşak/yalaka" medyası haberi bu şekilde yaparsa, ülkemin "koyun zihniyetli düşünmekten aciz yavşak/yalaka" bireyleri de bu şekilde dillendirir.
bilip bilmeden hedef gösterilen futbolcudur kendisi.
sözleşmesinin tek taraflı feshedilmesinin sebebi kendisine avrupaya transfer olabilmesi için ek transfer süresi kazandırma amaçlıdır. boşta olan futbolcuların avrupaya transfer süreci devam ediyor zira.
levent nazifoğlu, olcan adın'ı ayrı tuttuklarını, transfer olmak için çabaladığını söylemişti zaten.
20 sene önceki görüntülerle fetö'cü algısı yaratılmaya çalışılan spor kulübü.
20 sene önce fetullah terör örgütü diye birşey yoktu, cemaat vardı. o cemaat'in, terör örgütü olmaya başladığı sürece iyi bakarsak asıl FETÖ'cü kimler gayet iyi anlaşılabilir.
işin enteresan tarafı bu algıyı yaratanlar da zamanında bir şekilde galatasaray forması giymiş "futbolcu eskileri". bakın eski futbolcu demiyorum. zira ekranlarda "ama fetö bizi de şeeeettti" diye zırlayanlar, bugün futbolun içinde kalamayıp futbolu bıraktıktan sonra bir baltaya sap olamamış, çareyi ekranlarda futbolun içinde kalmışlara sallayarak hayatını sürdüren tipler.
öyle bir zaman yaşıyoruz ki salem'i geçtik. cadılarımız da "fetö'cü bunlar" dediklerimiz.
herkes kendi yolunda yürüyebilmeli, kendi menziline gidebilmeli, kendi hayatını kendi istediği gibi yaşayabilmeli.
onu bu hayattan koparan şerefsizler de bunu hesabını vermeli, verdirilmeli.
söyleyen kimse kötü öğretmen olduğunu gösteren cümle.
eşim de öğretmen ve kazandığı her kuruşu sonuna kadar hakkediyor, hatta fazlasını.
okuldaki boş zamanlarında ders çalıştırdığı öğrencisi derece yaparak ilk tercih ettiği üniversiteye gidecek bu sene.
maaşını hakketmiyorsan hakkedecek şeyler yapıver bir zahmet.
"Mutlaka darbe girişiminin bir siyasi ayağının olması lazım!" diyen tatlı su kurnazı şahıs.
daha düne kadar fetullah'ı seven, kollayan, tohumlarını eken, besleyen, büyüten, eleştirildiği zaman arkasında durup avukatlığını yapan bir siyasi oluşumu gayet iyi biliyoruz. aynı kesimden mi bahsediyor acaba?
yoksa "darbe durumu geçti, birlik beraberlik buraya kadar siyasi çamurlara devam" mı demek istedi?
devlet ile fetullah arasındaki ilk gövde gösterisidir.
olayın aziz yıldırım'la, kumpas ile veya feneri ele geçirmek ile alakası bile yoktur. ortaklığın bitip araya soğukluk girdiği zamana denk gelir. fetullah "bak ben her yere sızarım ve istediğim operasyonu da yaparım" diyerek devlete meydan okumuştur.
devlet de bunun karşılığında "sen yaparsın ben de kapatırım" diyerek karşılık vermiştir.
hafızalarımızı tazeleyelim. fetullah sonra ne yapmıştır?
"ben sadece spor dünyasını değil seni de dinlerim" diyerek bu sefer devletin direkt yatak odasına dalıp ifşa etmiştir.
ve olay bugünlere kadar gelmiştir.
şike vardır yoktur, ispatlıdır değildir, deliller gerçektir yalandır kısmı ayrı tartışma konusudur ama şike davası fetullahın ilk horozlanmasıdır.
türk ordusunun halkın kendisi olduğunu gözardı edenlerin fütursuzca yaptıkları eylemdir.
türk ordusunun genetiğiyle bugün değil, ergenekon ve balyoz davaları sırasında oynanmıştır. o eylemlerin o zamanki şakşakçıları bugün 3 maymunu oynayıp mağdur edebiyatı yapıyor. sen zamanında terfiyi hakkedenleri hapse atıp bugünün darbecilerine bilerek ve isteyerek yol açtın. o davaları istediğin gibi yönetsinler diye tetikçi hakim savcıları kendi elinle makamlara yerleştirdin. kamuoyu desteğini kazanmak için paralı kalemşörlerini medyaya tıkıştırdın. memurları, öğretmenleri haketmediği yerlere atadın.
şimdi o isimlerin hepsini "elinle koymuş gibi" işte vatan hainleri diyerek tasviye ediyorsun.
"ulan bu adamlar böylesine haince bir darbeyi yapma gücünü nereden aldılar" sorusunu cevabını ne zaman vereceksiniz. zamanında hayatlarını kararttığınız o askerlerin yüzüne nasıl bakacaksınız. iftiralarla hapislere atıp ölümüne sebebiyet verdiğiniz o askerlerin vebalini nasıl taşıyacaksınız üzerinizde.
benim de sorduğum soruya bak. "dış mihraklar" der geçersiniz.
hani küçükken ebelemece oynardık da tam yakalanacağımızı anladığımızda "kaleeee" der kurtarırdık kendimizi.