sivas katliamına "olaya insancıl merkezli yaklaşıyoruz" diyerek hümanist(!) tavrını ortaya koymuş, vay anasını sayın seyirciler dedirtmiştir.ayrıca 2 temmuz sivas katliamının anma gününde madımak oteli önünde toplanılmasına ve basın açıklaması yapılmasına izin vermemiştir.
edit=al işte.sözlükte en sinir olduğum durum bu he.başlığı başıma bıraktın gittin.yok lan tanım manım.silmiyorum da entryi.çok istiyosa modlar silsin.akşam akşam sinirlendim şimdi.
edüt2=klavyeden ellerimi çekip biraz bekledim ve şimdi sakinim.ahanda tamam hallettim ama yinede sinirliyim neyse.
klavyeye uzanan parmaklarını yaprak sarması olarak görebileceğin, sol frame de gördüğün saatler olsunbaşlığını afiyet olsun olarak okumana sebep olabilen durumdur.
sıcak yaz gününde, vakit geçirmeden birşeyler yiyip, açlığını bastırmak gerekir.
1968 yılında doğan Erik Weihenmayer, çocukluk döneminde geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı 13 yaşında görme yeteneğini tamamen kaybetti.
Bir süre sonra Güreş sporuna başlayan Erik Weihenmayer, paraşütle atlama, uzun mesafe bisiklet, maraton koşusu, kayak, dağcılık, buzul tırmanışı ve kaya tırmanışı sporlarının tamamını yapmaya başladı.
Adını tarihe ilk geçirdiği olay 2001 yılında Everest'e tırmanması oldu.Böylece dünyanın en yüksek zirvesi Everest'e tırmanan ilk görme engelli oldu. bir yıl sonra Eylül 2002'de dağcılık literatüründe '7 zirveler' olarak bilinen, her kıtanın en yüksek dağına tırmanan ilk görme özürlü kişi unvanını da aldı.
Hong Kong, isviçre, Tayland ve Şili'de dünyanın en yüksek zirvelerine tırmandı.Bu 7 zirveden, tamamen teknik tırmanış gerektirdiğinden en zorlusu olarak bilinen ve Türk dağcılar tarafından henüz tırmanış yapılmamış Endonezya'nın 5 bin 30 metre yüksekliğindeki Carstensz Piramidi'ne (Puncak Jaya dağı) Ağustos 2008'de zirve yaparak sekiz dağlık listeyi tamamlayan ender dağcılar arasına girdi.
Bir çok dergi ve spor kuruluşundan ödüller alan Erik, Touch the Top of the World adlı kitabıyla bu maceralarını sevenlerine ulaştırdı.
arrastre:sürüklemek
BIEN PARADO :dümdüz ve dik duruş.
boleo:Bacağın yaptığı kırbaçlama hareketi.Diz kapakları yanyana ve bir diz diğerinin arkasına doğru kıvrılır.düz ve sert bir şekilde destek bacağın üstünde döndürülür.
CRUZADA:Sol bacağın sağ bacağın önüne gelmesi.
CORTINA:Milongalarda tandalar arasında çalınan kısa müzikler
CROSSED FEET:Çiftin her ikisi de sağ bacaklarıyla ya da sol bacaklarıyla adım attıklarında ortaya çıkar.
CUADRADO:Bir kare, bir kutu adımı: daha çok milongalarda ve klüp veya canyengue stili dansta kullanılır.
ELEVADAS:ayakları yerde tutmadan dans etmek.
ENTRADA :Dansçı ileri yada tam tersi adım atarak partnerin bacakları arasına yer değiştirme yapmadan girdiğinde oluşur.
Ochos:Takipçinin ayakları yerde 8’ler çizmesi.
seri eksileyen kemalist başlığına cevap olarak, seri eksileyen şakirt de nefret ettikleri laiklik, özgürlük, cumhuriyet, atatürk gibi konularda yazdığınız olumlu entryleri tak tak tak efektiyle eksilemekten pek haz duyan tipitip yazar tipleridir.
38 kere aramana rağmen cevap vermeyen bünyenin uydurduğu yalandır.nedense o telefon bir tek sizin yanınızda normale döner.ayrıca bahsettiğim sevgilin falan değil en yakın arkadaşınsa daha da sinir eden durumdur.
38 olmasın 3 olsun.belki çok acil bir mevzu var dimi ama?
artık ailenden biri saydığın evcil hayvanına, köpeğine, kedine vs. yediğin yemeğin yanına ona da ısmarlama durumu.
bizim evde bolca gerçekleşir bu eylem.
1 double quarter pounder menü kendine-çocuk menüsü hayduta.
100 gr döner kendine - 50 gr. hayduta
1,5 porsiyon tereyağlı iskender kendine-1 porsiyon hayduta.
şahsen cebimde param olduğu sürece ona da ne yiyorsam ısmarlarım hocam. ha param yok yemeğimi paylaşırım. topu topu kaç yıl yaşıyolar zaten, onda da keyifli zaman geçirsin.
sonucunda ev ekonomosi biraz zedeleniyor tabi ama olsun. yok dışardaki aç köpekleri düşün, bu ne hoyratlık diye entryler girmeyin başlığın altına. onlar için de 1 kap su, 1 kap yemek koyuyoruz herhalde lan.
peşinen notlar= -zengin değilim, bildiğin öğrenci işte.
-obez de değilim.
eksiden sonra gelen edit= ama ısmarlayan benim, doyan köpeğim.ne eksi veriyosun anında.aaaa.
öncelikle şunu söyliyim sevgili farklı görüşteki yazarlar hemen galeyana gelip, okumadan eksilemeyiniz.
efendim, çok dindar, namazında niyazında, tam teşekküllü bir müslüman olduğum söylenemez ama iyi bir müezzin tarafından okunduğunda ezanın -hissedebilene ve inanana göre- dinlendirici bir etkisi olduğu gerçektir.
hele sabahları, saba makamıyla okunur ki, dinleyen insana huzur verir.
peşinen not=gürültü yapıyor, dinlemek zorundayımız?, 21.yy da hala ezan mı? diyenler de yapmayın gözünüzü seveyim, kendi inancınıza yada inançsızlığınıza saygı bekliyorsunuz ya yıllardır bu ezanın susmasını, bi bozulmamış olan bu birliğin de bozulmasını isteyerek, gürültüsüne söverek yaptığınız şeylerle de siz, komik oluyorsunuz.
--spoiler--
müziği hissediyorum daha sonradan enerjik bi halde ,yanma olur ya atom bombası içinde, yanma oluyor vücudumda dansın ritmine göre hareket ediyorum.
--spoiler--
nadir görülen, çok korkulduğunda ya da çok heyecanlanıldığında, insan metobolizmasının aşırı gerilmesi sonucu, kılcal damarların zorlanarak kanama yapması durumuna tıpta verilen isimdir.
halk arasında kullanımı kişinin kan ağlaması.
sıcak su konulmuş bir torba * alınız. ama karnınıza değil ayaklarınızın altına koyunuz. karına konulması durumunda pek bilmediğim bi nedenden ötürü iltihap olabiliyormuş . yakınınızdaki birine 'belimi bi ovuver' * demek suretiyle işinizini gördürürseniz o da rahatlatır. majezik içiniz . sıcak su ile banyo yapınız ve sonra uyumaya çalışın. ha bide vivaldi dinleyin *
şuan bütün benliğimi saran istek.bayanız yakışmaz ağzımıza, ayıp diye söylemiyoruz da bizde de oluyor tabi bu durum.
yani ben de istiyorum bazen sağa sola, olabilitesini düşünmeden hunharca küfremeyi.bende istiyorum bazen vay anasını avradını... diye cümleleri yeri geldiğinde cuk diye söylemeyi.gerçekten o.ç yapanlara ağzımı gere gere oorrrroooos** çocuğu...diye devam etmeyi ama iğrenç duruyor, hanımefendi imajın kayıyor,adap kurallarına aykırı deyü söylemiyorsun, bastırıyosun o isteği.evde kimse yokken de serçe parmağını vurduğun kapı koluna ana avrat sövüyorsun.ama sonra bakıyorsun etrafa biri duydumu ki diye.*
