Kadim bir kuytudur sevginin ruhuma çizdiği resim.
Hercümerç tamlamalara kurban gideriz geceleri...
Sana dedim ya!
Gönlüm serin...
Ruhum senin...
Ben senim hani;
Sen benim...
Fettan bir ayrılık bizimkisi.
Yangından artakalan birkaç sanrı.
Keenlemyekün rahatız haticem,
Tebessüm şuan için utangaç bir mantık...
Buralara bahar gelmiş diyorlar,
Duydun mu?
Sokak çocukları ağlayınca sıcaktan,
Bahar gelirmiş buralara yavrum...
Koğuş aralarında mecnunlar baş kesiyor,
Hayyam'dan şiirler duyuyorum,
Bak işte yine kulağım çınlıyor...
Dinleme beni, haybeye sallıyorum...
Hayyam'dan şiirler duyuyorum.
Ben de kapıcımızdan şikayetçi olmayı düşünüyorum. Sanki kendine zararı varmış gibi evimin içindeki kedilere karışıyor, orada burada lâf yapıyor sayın yazarlar.
Durduk yere akla gelen ve "la sevgili yaptı bir de amuagoyum" diyerek kıskanılan ama "neyse ya fallikti zaten" diyerek içimizi rahatlatmamıza kadar süregelen olayların öznesi olan kişi.
Aysel, git başımdan...
Ben sana göre değilim.
Ölümüm birden olacak... seziyorum.
Hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim.
Aysel, git başımdan...
Seni seviyorum.
Parmak uçlarını hissedeyim göğüslerimin nefes darlığından yakınmış yerlerine.
Korku götürmez derinlikte ağlarmış kız çocukları...
Bahçemin baharı soyut rubailer yazmış. Gelme!
Anlam veremediğim goncalar, ha bu sabah açmış...
Bu sabah açmış çocuklar, doyuran bir hasım çıkmaz mı?
Anneleri haz göllerine kan akıtmış elma yanaktan.
Ne anladığımı yaşarmadan akşamlara ver, boş ver!
Ellerim kıskıvrak yakalanmış, kavrulmuş derler.
Ah bu anı hep beklemişimdir...
Bu yangını hep dinlemişim midir?
Duymaz ya da görmezlerle karşılaşmışsam,
Kapı duvar bir evde kinlenmişimdir.
Diyorum bazen "Ankara Belediye Başkanı sen değil misin Melihcan, kes sarayın elektriğini, suyunu... Görsün bakalım senin yüce vasfın nelere kadir. Peeh"