Yine youtube videoları izleyerek futbolcu yorumlayan yazarları göstermiş transferdir. Öncelikle beşiktaşa hayırlı olsun. Kendisi hakkında güzel bir yazıyı şuraya bırakayım. http://trscouts.com/matej-mitrovic/
büyük bir çoğunluğumuzun, en güzel günlerini ardında bıraktığını hissetmesine neden olan olaydır. mezun olunan yaz aidiyet duyguları karmaşık bir hal alır. bir yandan lise ortamına duyulan özlem artarken diğer yandan da üniversitede karşılaşılacak ortam hakkında kara kara düşünülür. ayrıca birey büyüdüğünü net bir şekilde algılama fırsatı yakalar. öncesi ve sonrasıyla enteresan bir psikolojiye sebep olan bir süreçtir.
Uludağa da orospu çocuklarının sızdığını gösteren başlıktır. Kürte sahip çıkmıyorlar diye zırvalayan mı dersin, afiştekinin pkklı olduğunu kabul etmeyen mi dersin hepsi aynı kafada yine. Kürtler hayvan mı ki sahip çıkalım muhterem gerizekalı. Herkes özgür bireyler olarak doğuyor. Kimisi okuyup meclise giriyor kimisi kolaya kaçıp dağa çıkıyor. Sizin gibi dingiller de buradan tahrik etmeye çalışıyor işte. Kendi fikirlerinizde boğulursunuz inşallah.
Kulak verin bana geceler. Bana kaybolan benliğimi verin. Hislerimi, gözyaşlarımı verin ki eski ben olayım. Eskiden olayım. Eskimeyen bir şarkı olayım. Yağmurlu gecelere yazılmış bir aşkın esiri olayım.
Evde tüm odaların kapısı açık olmasına rağmen misafirlerden saklanmak için girdiğin odaya dadanan hıyardır. Kapıyı açamamasına rağmen kapı kolunun ırzına geçerekten ağlamaya başlar ve tüm dikkatleri odaya çeker. Ahali toplanır ve günlük asoluk hedefine ulaşılamaz.
71. Dakikada villareal in 10 kişi kalmasıyla (villarealin rakibini 11 kişiyken bile zorlayamadığını düşünürsek) liverpool için oldukça kolaylaşan maç diyebiliriz. 2-0 ı rahatlıkla tutup hatta maçı tamamen force edip finale çıkacaklardır. You will never walk alone.
okul çıkışında müdür yardımcısından tarih belgeseli izlemek için izin alıp kolpaçino izlemektir. bu olayda 3 kişiydik ve izin kağıdında doğal olarak 3 kişi yazıyordu. mütiş sol beynimnen izin kağıdını saklayıp ertesi yıl okuldan çıkmak için kullanmıştık. çıkmak için her ne kadar üçüncü kişiyi bulamasak da bekçi fark etmemişti. hayat o zamanlar güzeldi be.
ermenilerin; türkleri tandır fırınlarına atıp yakmalarını, kadınlara tecavüz ettikten sonra kurşuna dizmelerini, çocukları annelerinin önünde işkence ederek öldürmeleri gibi birçok insanlık dışı işin üstünü örtmek için uydurdukları sözde soykırım.
Showtime kanalının 2006-2013 yılları arasında gösterimde kalan, ilk bölümünden itibaren soluksuz bir gerilim ve macera yaşatan mükemmel dizisi. izlediğim her bölümünden büyük haz aldığım bu diziyi özetleyeyim. Dexter, yani ana karakterimiz daha çok küçük yaşlarda annesinin öldürülmesiyle yüzleşir ve psikolojik çıkmazlara girer. Annesinin dost hayatı yaşadığı polis Harry Morgan ise sevdiği kadından bir hatıra olarak Dexter'ı sahiplenir. Sonraları Dexter'ın öldürme içgüdüsüne sahip olduğunu anlar ve onu farklı bir yola yönlendirir. Bu yol, katil ve ölümü hak eden insanları öldürmek üzere kurgulanmış bir kurallar zinciridir. Dexter böylece hem öldürme içgüdüsünü bastıracak hem de suçluluk duygusu yaşamayacaktır. Tabi bu öldürme olayları artık bir ritüel halini alır ve baş karakterimiz her cinayetini bir törenle gerçekleştirir. Bazen basit suçluları yatırır masasına bazen de Florida'nın en saygın kişilerini. Onun için adaleti sağlamak için kimi öldürdüğü ya da ne kadar risk aldığı önemli değildir. Dexter bazen masum kişilerin ölümüne sebebiyet verse de 8 sezon boyunca üvey babası ve akıl hocası olan Harry'nin kurallarına bağlı yaşayarak yakalanmadan ritüellerini gerçekleştirir. Bu süreçte polislikten dedektifliğe kadar yükselen üvey kız kardeşi (bkz: Debra Morgan), son sezonda Dexter'ın yaptıklarına şahit olur ve en kötü, en dramatik, en acı veren bu sezon ile Dexter; ekranlara veda eder.
(bkz: Michael Carlyle Hall)'ın canlandırdığı bu karakter; insanlarla sağlıklı bir iletişimi ve duygusal bağları olmayan ama kendine yapılan iyilikleri asla unutmayan, insanların örnek aldığı bir kişiliktir. Dexter, tertemiz yüreği ve hayatın kaybolmuşluğuna inat ona tutunmaya çalışmasıyla Raskolnikov'la birlikte beni en çok etkileyen karakter diyebilirim. Duygusuzlukla çaresizlik arasındaki ince çizgiyi mükemmel bir şekilde aktaran Michael'a teşekkür etmemek büyük haksızlık olur. Bir gün onu yine ekranlarda görmek dileğiyle...