"Günümüzde iyi eğitimli olmak büyük bir handikaptır. Bu size birçok kapıyı kapatır."
"insan aşık olduğu zaman kendi kendini kandırmakla işe başlar, başkalarını kandırmakla da işi bitirir."
"Kadınlar, tüm aşk hikayelerini sonsuza dek sürdürmeye çabalayarak onları ziyan ederler."
"Hayatı ve edebiyatı ne kadar çok öğrenirsek, muhteşem olan her şeyin arkasında bireyin bulunduğunu daha çok hissederiz. ve insanın insan yapan çağ değildir, fakat çağı yaratan insandır." (Oscar Wılde)
Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. insan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: Bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.
kokoş işi ve büyüme eğiliminde olan bayanların daha çok taktığı aksesuar.
Hiç sevmem.Basitlik abidesi.Düğüne gider bir hava
Yinede bazılarına yakışabilir tabi ama ben daha görmedim.Biraz göz zevki varsa da takılmasın
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
ikisi birden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
çocukluğuma dönmek eskisi gibi arabada yıldızları izleye izleye uyumak,büyük aile masalarında olmak ,mesela arnavut kaldırımı adlı şarkıyı o halimle izlemek istiyorum. O zamanki hisleri kokuları eşyaları insanları anları o kadar özlüyorum.şimdi boş geliyor.kalabalık bir boşluğa düşüyoruz büyüdükçe.baloncuk misali uğurluyoruz sevdiklerimizi.hem de anlamadan...
en çok da umutlarının mutluluklarının bir gülümsemeyle yeşermesini özlüyor insan..anılarını da o duygulara yeniden varabilmeyi de özlüyor çoğu zaman...ama zaman seç demiyor,yaşa diyor.yapacak bir şey yok
blog yazarı olduğunu buradan öğrendiğim kişi. çok satanlar listesinde kitabını görüp belli bir hüsrana erişeceğimi hissettiren yine aynı kişi.
Fakat ergenler özellikle kızlar tarafından fazla tutulmuş ve beğenilmiş bir kitabın yazarı.Fakat bu kitabı 50 sayfa zar zor okuyabildim.
Allah aşkına bu kitap kafasında insanlar varsa,bu kitap çok satılıyorsa ben hiç durup düşünmeyeyim bu dünya niye böyle diye?
Ne kitapta akılda kalıcı bir cümle,ne etkileyici bir hayat,ne aşk var...
Varsa yoksa küfür ağlamak sızlamak. sızlamak. Valla okuyup bitiren ve bu kitabı beğenenlerin kafasına erişemediğim için kendimi şanslı hissediyorum.Edebiyatla biraz ilgileniyor,gerçek hikaye yoğun cümleler ve duygular arıyorsanız elinize bile almayın.
yüksek puanlarla üniversiteye girip oo sen kendini garantiye aldın en çok atanan bölüm seninki diyenlere karşın Ömer dinçerin hain komplosuna maruz kalmış biz sınıf öğretmenlerinden bu yıl yalnızca 324 kişiyi atanması.o kadar yüksek puanların bir hiçe dönüşmesi,zihinsel engelli kursunun açılmaması,ücretli öğretmenlikte bile bizim branşımızı bitirmeleri yüzünden işsiz güçsüz bir vaziyette kendi kendini yeme sorun salıdır.
bu durumda emeği olanlara saygı ile denir ki!
Bıçak kemiğe dayandı beyler paşalar!
anne baba çocuk üçlemesi dışındaki bütün ilişkilerin yaşadığın yer ve zamanla derin bir ilişkisi vardır.
Diğer ilişkilerde ise uzaklık girdiğinde ağızdan çıkan ilk sözler yok bizimki farklı olacak sözüdür bu söze inanırsın inandırırsın sonra farklı yerlere varınca bakarsın olmaz.sonra bir soğukluk başlar konuşmama hali mutsuzluk peşi sıra gelir,yine de direnenlerin süresi biraz uzundur da gel gelelim o ince çizgiye
gönül görmeyince katlanır,alışır işte...
biz sevgi zamanında değil unutma ve tüketme zamanında yaşıyoruz bize öğretildi bunlar...
azınlık da olsa direnmek en iyisi ama unutmamakta fayda var
erkekler her ne olursa olsun o kişiyi unutmak ve silmek için bin bir türlü hale bürünürler ve bunu yaparken de hiç sevmiyormuş,kız ona aşık da o kızın zoruyla bu ilişkiyi sürdürüyormuş gibi hemde.Bu yüzden erkek,gezer tozar içer etrafa bakar eskiye gider yeniye ilerler..
kızlar ise daha çok arkadaşlarıyla vakit geçirmeye,onlara ağlanıp sızlanmaya başlar.Daha çok internete girer,daha çok yemek yer daha çok tatlı yapar,daha öfkeli olur ve Melis Danişmendin bin doz öfke şarkısını dinler.
hissizleşmeye başlayan bünyenin,tepkisel olarak ortaya koyduğu bir uyarılmışlık halidir.bir kez bunu kaybetmişseniz,diğer insanlar gibi önce aşık olmayı istemek yerine;aşık olabileceğinize olan inancınızı bulmaya çalışırsınız.bu his bile sizi aşık olmak kadar memnun eder.ne de olsa bir şeyler hissedebildiğinizde illa evrene mesaj gönderiyor olursunuz.
kendinizden geçmenize neden olan bu durum,otobüste ya da yürürken yüzünüze konan bir tebessüm sonucu tüm bakışları size doğru çeker.bir bakarsınız ki herkes size bakıyor.ama umursar mısınız?asla.mutlusunuzdur.sadece müziğin içine girebilen hayallerinizi zamanla paylaşırken,önemli sinizdir;o an her şeyi yapabilecek gücünüz vardır.hep aynı şarkıda hep aynı hayallere dalarsınız kısacası bedeniniz yürür,ruhunuz koşar!
zaman bana ulaşamıyor da sen varken,en iyisi sen bir git zamanı da yakalayabileyim,baktım olmuyor zaman sensiz de uğramıyor bana o vakit dönerim nasılsa.
çocuğun seviyesine inemezsiniz,çünkü çocuğun seviyesi sandığınızdan çoktur
ancak o seviyeye ulaşmaya çalışabilirsiniz demişti bir hocam.
sınıf öğretmenleri için her gün 40 çocukla günü geçirileceği düşünülürse hiç de zorlanılmayacak durumdur.örnek;
-kalemim nerede çocuklar?
-(hep bir ağızdan konuşmaya başlayan çocuklar)bilmiyoruz öğretmenim
-ama bu kaçıncı kaybolan kalemim burak söyle kesin sen aldın değil mi kalemimi?
-hayır öğretmenim.
-ak söylemezsen senin öğretmenin olmam
-tamam,cebimde kalmış olabilir bir bakayım öğretmenim.
güzel şeyler bitebilir evet hatta haddinden fazla bir hızla;fakat biten her güzel şeyden sonra başka bir güzellik daha bulabiliriz hayatta.yaşadığın sürece ilk başta kabullenemeyeceğin,sonra yavaş yavaş alışacağın bu durum daha sonları da sana hayatın yavşak değil de yenilik sever biri olduğunu gösterecektir.ayrıca biten bitsin,başlayacak olan da başlasın çabuk yaklaşımıyla eş değer bir durumdur.
gördüğünüz ilk anda süper olan ruh halinizi eksilere düşürebilmeyi başaran,ses tonlarının bile bir acaip olduğunu düşündüğüm,yeter artık ya sussa da hem o sesini hem o acayip cümlelerini kesse dedirten sevmediğim,görüşmek istemediğim insanlardır.bunları her gün görmek zorunda olursanız ne yazık halinize.sinir küpü bir insan olur çıkar,her şeyi sorun eder ona bile negatiflik saçmaya başlayabilirsiniz.bu yöntemle de siz ondan kurtulmadan o sizden kurtulur,hoş olur,güzel olur,negatiflikler son bulur
bu saçma yaklaşıma bende sahiptim.her güzel sesli insanı sesleri o kadar güzel olmalı ki çok güzel ya da çok yakışıklı biri olarak hayal ediyordum.sonra karşılaşınca da bu ses bundan mı çıkıyor ya? dedirttiğinden beri de artık tasvir etmemeye çalışıyorum bende