Sen; Ne çölde bulunan milyon yıllık şarap,
Ne akla takılan şiir...
Saklan, görürlerse yanar o rüyâlar.
Şimdi portre sergilerinde,
Elim cebimde,
Gazete kâğıtları daha yanmamıştı.
Hava sıcak,
Bacamızın dumanı ne diye,
Müsait bir sigara tütünü sen diye tüterken...
Bir bebek ağlaması...
Duyuyor musun uzaklardan?
Bir bebek ağlar göz-altlarımda,
Kız çocuğu ya da oğlan.
Adı da ''Diyar.''
Kar yağmaya şimdi başlar Sahra.
Ölümü bilirsin, her vakit sessiz olur...
Kar düşerken çığlık atılır mı?
Ne hâldeyim, duymuyor musun hapşırıklarımı?
Portakal ağaçlarına tırmanıyor,
Üzüm topluyorum irilerinden...
Ayvaları eziyorum ayaklarımın altından güçle.
Amma da acı bira kokuyor ağzın.
Ben diye mi içtin?
Bak, kalmadı ağzımızın tadı...
Genzime sıçrıyordun Sahra!
Kadınların tümü hayat kadınıydı, sen hayattın.
Sana herkes âşıktı, ben de onlardan biriydim işte... sadece bana bahsettiklerini sayarsak, benden başka 3 kişi daha sana karşı birşeyler hissediyormuş. Ben de onlardan biriydim. Ancak tüm amacım yalnızca uzaktan yapmaktı bunu... Sen benimle konuşmayacaktın, zamanı gelecekti ve gidecektin ya... kimse benimle bu kadar yakın olamazdı. Ki sen bana alıştığını ve benimle hep konuşmak istediğini söylüyordun. Ne haddime ulan? Değil mi? Senin bana yakın olman, içimdeki tüm heyecanı söndürecek ve bitirecekti. Her şeye son verecek ve hatta sana karşı normal hissetmemi sağlayacaktı. Olmamalıydı. Bıraksaydın, seni kendi kendime yarattığım halinle sevseydim. Kendini bana tanıtma zahmetine ne diye girdin, ne diye bana ses kayıtlarını, fotoğraflarını, videolarını attın; ne diye defterlerini okuma hakkı sundun? O kız neden bana bu kadar yakın oldu? Ben buna alışkın değildim. Bırak acı çekerek sevseydim seni, hiç benim olmayacağını kesin olarak bilseydim.
Şimdi eskisi gibi olma zamanı. Sen mutlu olmana bak. Ben bu başlığa girdim işte... boş ver.
insanların kafasındaki "din" olgusunun ne biçimde olduğunu açıkça ortaya koyan düşük bütçeli ve basit senaryo içeren filmlerdir.
Ülkedeki malûm dine mensup kişiler, henüz kendi kitaplarını okumadıkları için ve orada bahsedilen kavramları yalnız hikâyelerde duydukları için, onları daha farklı ve mistik görürler. Bu da insanların yaşamını bir eğlence hâline getirir. Örnek verelim; cinler. Cin diye kur'an'da bahsedilenin, asıl bilinenle ilgisi dahi olmadığını bu halk bilmeyecektir. Nedeni ise kitabını okumayacak olmasıdır.
Dinlerini yalnızca diğer dinlere eğlence aracı olarak pazarlayacak ve cenneti yaşayamayacaklardır.
Bir hadis-i şerifte, "Nescafe içerek diğer müminlerin aklını bir hoş etmeye çalışmak ve bulandırmak isteyen bizden değildir." (Buhari-kafein:5. bab) Buyrulur.
Onlara, "ALLAH'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?
(Bakara:170)
Doğru başlık ancak girdiğiniz entry başlık ile çelişiyor sayın yazar.
Eğer bir insan, "ben ateistim." Ya da "ben müslümanım." veya "ben yahudiyim." Diyorsa zaten tüm sorgulama sona ermiş ve artık boyunduruk altında bir koyun olmuş demektir.
Ulan şaşıyorum, nasıl bir şey üzerinde kesin yargılara varıyorsunuz?