dikkat çekelim kendimize gelelim part 2: umarsız darplaşma.
okan bayülgen'in bu yazılanları okuyup da dikkate aldığını sanmıyorum ya, sansam da sanamam öyle bir şey, işte öyle bir şey. ulan süper troll olur sizden vesselam demek istiyorum disko kralı'nı büyük götleriyle eleştirdiğini sananlara. ve ağlıyorum ki hala bu okan bayülgen adamının ne yapmaya çalıştığını anlayamayanlara. ve sıçıyorum ki klozetin dibinde izler bırakarak. bazısı da var biliyorum ki okan bayülgen'in dikkatini "disko kralı sikimsonik bir programdır" deyip de çekmeye çalışanlar.
tanım: okan bayülgen'in bitirmeyip, "tarkan hayranları" ayarında skeçler eklettirmesi gereken program. (aksi taktirde kendisiyle roma'da evleneceğim, burdan tehdit ediyorum)
ne zaman inönü'de beşiktaş yenilse, ilk suçladıkları hakem, sonra teknik direktör, sonra başkan, sonra futbolcular ve sonra masörler olmak üzere sövgü dolu tezahüratlara başlayan, rakip takım taraftarlarına saldıran, kadınından erkeğine herkesin holiganlaştığı bir yapısı var.
anlamadığım şey; süper bir uyumun var tribünlerde, süper sloganların ve bu sloganları destanlaştıran tezahüratların var da, neden yenildiğinde de güzel şeyler yapmıyorsun ey taraftar. neden rakip takımı fenerbahçe olsa da alkışlayamıyorsun. ya da neden sessizce terketmiyorsun stadı.
bana ne derseniz deyin ama gidin bi real madrid taraftarının barcelona'dan 6(altı[vi]) gol yediği maçta bile gıklarının çıkmadığı o anları izleyin. lütfen artık futbolu futbol gibi izleyelim amınakoyim. artık ilerleyelim, sokak kültürünü, serseri taraftar desteğini atalım üstümüzden.
lüt
fen
not: evet, trabzonspor taraftarıyım. benzer şeyleri kendi takımımın taraftarlarına da söylüyorum. her takımın taraftarlarına söylüyorum. çünkü türkiye'de maalesef takım böyle yobazca tutuluyor.
ve siz beşiktaş taraftarları, bu yazdıklarımı tüm takım taraftarlarına diyormuşum gibi okuyun. burda amaç futbolun da değil, insanlığın körelmemesi. hatta bu yazıdaki en baba amaç, futbolu iki rakip takım taraftarının yanyana izleyebilmesi. ben bir trabzonsporlu olarak, en samimi arkadaşımı fenerbahçeli olmasına bakmaksızın seçip, onunla fenerbahçe-trabzonspor maçını yanyana oturup izleyebiliyorsam, sen bunu neden yapamayasın ki?
yabancıların karşısında türklüğünden utanmadığı için,
kolbastı ve kemençe gibi yabancı ülkelerin özenip sahiplenmek istediği etnikleri yarattıkları için,
aralarında vatan haini kimseyi barındırmadıkları için,
türkiye'yi yurt dışında en iyi şekilde temsil eden türkler hep onlardan çıktığı için,
ülkeyi bölmeye çalışanlara karşı hep ön sırada durdukları için,
güçsüzün yanında olup güçlüye meydan okuyabildikleri için,
yoldaki trafik kazasına bakıp geçmedikleri, aksine her şeyi bırakıp yardıma koştukları için,
ve bu gibi özellikler "sadece" onlarda olduğu için,
öyle çok da süper başlamadı. tamam konuya falan diyeceğim yok da, kimdir bu "l"? yani ne ayaksın koçum? adam tamam dünyanın en iyi dedektifi de bilmemnesi de, nasıl oluyor da dünyada daha önce kimsenin karşılaşmadığı böyle bir olayda her tahmin ettiği anında doğru çıkıyor?
mesela diyor ki; ölümler hep bu satte gerçekleşmiştir demek ki bu çocuk okula giden bir öğrenci. sonra bunu haberlerden duyan kira, ölümleri aralıklarla verdiriyor. ama l bu rahat durur mu? hemen "yok efendim bu ibne bilerek yapıyor bunları, ölümlerin saatini ayarlıyor" diyor. ulan bre hayta, nasıl bir zeka var sende. ölümleri ayarladığını anlamak zor değil de, demin sen demiyor muydun ki öğrenci bu gavat diye. madem ayarlıyor ölümleri, o saatlere bakarak "öğrenci bu, öğrenci bu" diye çığırtmanın alemi neydi.
şuna geliyorum: her şeyi basitçe kurgulamışlar. yani gizem yok ortada. kira yapıyor eylemi, hop l anında çözüyor davayı. tabi bunları ilk 3 bölümü izleyip de yazıyorum. sonrasında göt olup entryyi editleme ihtimalimi de göz önünde tutup, ona göre hakkımda düşüncelere garkolunuz.
bir tek tanrıkulundan bilem eleştirisini duymadığım filmdir. eleştiremez de kimse. hiçbir eksiği yoktur. ensüperbirfilmdir kendisi tamamen.
hatta düşününce; şu yıla gelmişiz(ki bu yıl dediğimiz filmde geçen 2015 yılından 6 yıl öncedir) biz bu konsept ve efektlerde film çekemiyoruz, adamlara bak hele hele demek istiyorum.
bu arada, filmde 32 özel efekt kullanılmış. kralın dönüşünde ise bin küsür tane. yani efektsiz de yapılıyormuş demek ki. of ya ben neyse bir şey demiyorum.
ekşi sözlük'teki 20 yaş altı liseli yazarların pislediği, küfüre boğduğu, beğenmediği trabzon oyunu. aynı yazarlar tanrı'ya da inanmazlar. ve geneli izmir'de yaşar bunların. böyle ateist olmayı ve her şeyi beğenmemeyi seven ve bununla ilgi alaka çektiklerini zanneden güzel kardeşlerimizdir kendileri. çok severim hebisini.
yattara'nın 28. dakikada attığı olağanüstü, mükkemmel ötesi, megnifisınt golle öne geçen ve 90. dakikada gökhan ünal'la perdeyi kapatan trabzonspor'un kazandığı maç olmuştur.
maçtaki en dikkat çekici olay ise, kale arkası çılgınlar'ın da desteğiyle, maç boyunca tezahürat yapan ilkokul çocukları olmuştur. bu keretalar maç boyunca tuttukları takım olan trabzonspor'u seslerinin son hadlerine kadar desteklemiş ve futbol sahalarında nadir görülen bir manzaraya imza atmıştır. maç boyunca bir tek küfürün bile seslendirilmediği hüseyin avni aker stadyumu'ndaki bu görüntüler, umarız ki diğer takım taraftarlarına da örnek olur. nitekim akıl yaşta değil baştadır.
+acı koyayım mı?
-pardon?
+çok pis koyarım bak?
-abi sen ne diyosun?
+acı koyayım mı diyorum acı acı koyayım mı he?
-nası yani ya?
+şimdi açıcaksın arasını böyle, gereceksin iyice. iki sallayacaksın malafatı. sonra koyacaksın. acı koyacaksın, acı acı koyacaksın...
-abi gözünü seveyim din kardeşiyiz yapma.
+peki
edit: burda arası açılıp, gerilen ekmek, sallanan malafat ise acı sos şişesidir. yanlış anlayanların diline biber sürerim !
chelsea'nin 10 kişi oynadığı maçtır. essien maç boyunca gerrard'ın şortunun dibinden ayrılmamış ve gerrard'ı etkisiz hale getirmiştir. maçtaki tek görevi gerrard'ı oyundan düşürmek olan essien iyi bir primi hak etmiştir doğrusu. gerrard'sız liverpool'un hiçbir şey olmadığını da gördük.
not: ulan deli olacağım ya. benitez bu lafım sana: xabi alonso'ya verdiğin taktik nedir bilmiyorum ama, bir ceza sahasından diğer ceza sahasına pas atmayı tembihleyeceğine essien'e, karşı markaj uygulatsaydın da gerrard'ı oyuna soksaydın. ahhh ahhh !!
cristiano ronaldo'da böyleydi. onun da manchester'a geldiği yıl yemediği bok kalmadı. kadro dışı kaldı mı? karılarlan kızlarlan sarhoş bir şekilde objektiflere yakalandı. ne oldu? dünyanın en iyi futbolcusu seçildi.
öyle değil bu işler millet. batuhan karadeniz kardeşimizin futbolunu da kişiliğini de pek bilmiyorum ama ne yaparsa yapsın kendisine zararı olacağı kesin. zira türkiye'de adam yönetiminin ne demek olduğunu bilen bir şenol güneş vardı, o da korelere gitti.
bak mesela fatih terim, milli takımlar teknik direktörü. fatih tekke'yi kadroya almıyor, neden? kendisiyle ilgili espri yapmış diye. cezalandırıyor fatih tekke'yi. ulan bana ne fatih tekke'den, bana ne sana ne dediğinden. bre kendini bilmez, sen türkiye milli takımı'nı yönetiyorsun, babanın ahıraltısporunu değil. anana bile sövse en yararlı olduğu sürece onu alacaksın takıma. ama almaz. egoistin tekidir çünkü. daha doğrusu kendini egoist göstermeye çalışan kişiliksiz sahte bir aktördür.
batuhan karadeniz de, bu gibi adamların başta olduğu piyasada maalesef barınamayacaktır. cristiano ronaldo, dünya kupası'nın güney afrika'da yapılacağına dair gelen bir soruya, "pilajları ve kadınları çok iyiymiş" gibi bir şeyler söyledi. ulan bunu bizden biri söylese, bırakın milli takımdan uzaklaştırılmayı ya da takımında kadro dışı bırakılmayı, vatan haini ilan edilir vatan haini.
o nedenle, hiç yormayın parmaklarınızı. batuhan'ın değil, önce fatih terim'in değişmesi gerekiyor. değişmesi gerekiyor ki onu örnek alan(ki gülmeyin neredeyse tüm teknik adamlar-tabi ki türkiye'deki- onun peşinden koşuyor maalesef) diğer teknik adamlar da değişsin, dolayısıyla zihniyet değişsin. değişsin ve böyle bir şey yapan futbolcuyu kadro dışı bırakmak yerine daha yaratıcı ve yapıcı çözümler getirilsin.
belli ki yeteneği, gücü, seksapalitesi falan var olan futbolcu. gözü görmeyen 8 buçuk aylık benjamin bebesi bile bunu anlar iki maç izlediyse.
benim değinmek istediğim farklı bir konu var. şimdi bakalım takımımızda ispanya karşısında futbolcularımızdan en dikkat çekeni kim olmuştur. bakıyor mu herkes. hooopp kim? arda turan. neden arda turan? çünkü attığımız gol pasını o vermiştir(tuncay'ın hebele hübele haraketlerini asistten saymıyorum). maç boyunca o kanat senin bu kanat benim italyan aygırı raki gibi koşmuş, büyük eforlar sarfetmiştir. ilk maçta da kendini ispatlayan sergio ramos hayvanına geçit vermemiştir vs. vs. vs.
şuraya geliyorum: arda turan bir kaç yıldır a milli takımın değişmez isimlerinden biri. galatasaraylı olmadığımdan bilmiyorum ama yaşı da 21-22'dir heralde. yani gençtir arda turan. genç olduğu gibi milli takım'da da kendini kanıtlamış ve favori seçim olmuştur. peki bu arda turan, yeri garanti olmasına rağmen, maç boyunca inim inim koşan, beraberlik esnasında bile gol atma arzusuyla yanıp tutuşan ve de en önemlisi hırsını ve azmini ortaya koyan bu çocuğa bak bi. bi de git batuhan karadeniz'e bak.
ispanya ile oynuyorsun. gol umudu olarak maça giriyorsun. skor olarak geriye düşüyorsun. ve senin yaptığın; her pozisyonda rakip futbolcuyla didişmek, girdiğin pozisyonlardan sonra fatih terim'e çaktırmadan bakmak, rakip takımdaki hayranlarının formalarının kalitesini incelemek öyle mi? ulan arda turan hayvan gibi koşacak, didinecek, son dakikalarda rakip takım oyunu yavaşlatmasın diye gücünün son damlalarını kullanarak topun peşinde koşacak da, sen oyuna girer girmez yaptırdığın saçma faulle hem oyunu yavaşlatacaksın hem de faulden sonra salak salak haraketler yapıp rakip kaleciye omuz atacak oyunu daha da yavaş bir tempoya sokacaksın. sonra da milli takım'da oynayacak ve geleceğin yıldızı olacaksın öyle mi? bana bak evlat, fatih tekke de senin gittiğin yoldan gitti. o yol bok yoluna çıkıyor, bizi dinle girme o yola. sen metin oktay'ların, hakan şükür'lerin, hami mandıralı'ların, şifo mehmet'lerin yoluna dön. adam ol. amansız olma, akıllı ol !
ikinci sınıf çocuğu gibi ya da mahalle kabadayısı memduh abi gibi arkadan yaklaşıp enseye bindirdiği tokatla "bugün cuma enseyi kapa auuarrhhgg auuarrgghhh" diye şaka yaptığını sanan sözlük. bu kadar mı yaratıcıydın sen ey ulu ssg !!11
karşılaştırılması imkansız iki oyunun çapraz sorgulanmasıdır. crysis grafik kartı denemesi olarak yapılmış bir oyudur ve grafik olarak muazzam tat verir. çünkü oyunun amacı grafik kartlarını ve motorlarını test etmektir.
call of duty 4 ise tamamen kurgusal bir oyundur ve o da amacı olan kurguyu muazzam derecede yansıtır ve klasmanında zirvede yer alır.
edit: bu entry'yi yazan meme* ise tam bir dangalaktır, sarhoştur godiktir.
büdüt: aşıktır aşık. ahh ah sözlük, sokim mi götüne gözlük..*
şampiyonlar ligi, formula 1, avrupa ligleri gibi önemli spor faaliyetlerini, sadece ulusal anten yayını* ve paralı yayınlar versin, uydu anten yayını vermesin de paralı kanallar zengin olsun diye yapılmış para tuzağı.
uydu anten kullanan kullanıcıların; la liga'yı ntvspor'dan, f1'i trt 1'den, şampiyonlar ligi'ni star tv'den şifre yüzünden izleyememelerinin açık sebebi.
benim anlamadığım nokta, 5 tl'ye yüklenen yazılımlarla bu şifreler çözülüyor. yani 5 tl de televizyon tamircilerine kazandıralıp sevaba girelim diye mi anlaşmışlar nedir? hem madem bunun bu kadar kolay bir çözümü var ne diye uğraştırıyorsun ki bizi? **