dubstep'i dünyada popüler hale getiren dj'lerin yaptığı müzik türüne eski dubstep dinleyicilerinin -ve dj'lerinin- verdiği isim. tarz olarak daha agresif ve gürültülüdür. dubstep'i ortaya çıkaran ingilizler bilhassa amerikan dj'leri kalitesiz ve özensiz müzik yapmakla eleştirerek yaptıkları müziğin dubstep olmadığını savunurlar. skrillex'in başını çektiği bir tür "ayağa düşme" olayına sebep olduğu için olsa gerek.
senetle iş yapan ve kredi kartı kullanmayanlara iyi olmasa da berbat bir seçenektir. bilgisayar almak gibi bir hataya düştüm , başvurudan itibaren 10 gün içinde hiç bir gelişme olmaması ve mağazalarına gidip sipariş durumumu sormamla "bekar yaşıyormuşsunuz" cevabını almam... hayır kardeşim medeni durumumdan sana ne maaş durumumu vs herşeyi biliyorsun , ne alakası var bekar ya da evli olmamın.. "bekar yaşıyorum ama düzenli bir seks hayatım var evliliğe karşıyım" dememek için zor tuttum kendimi ve tabi ki başvurumu, neyse ki, iptal ettirdim.
uzak durun efendim , kredi kartsız taksit yapıyorlar diye adamı maymun ediyorlar.
hatıralarda kalan uygulama. işin hüzün veren o tarafı bir yana skype'ı hiç sevmeyen biri olarak bu durumdan memnun değilim kullanıcı arayüzünden midir nedir çok gıcık ve soğuk geliyor bana. artı şahsen msn kişilerini adres yazarak ekleyemiyorum skype'a geçişten sonra.
pis skype
şöyle derinden bir dizi "ohhh", "yesss" , "hehehe" çektiren derbi. artık madrid tamam, rahatlama sırası bu akşam bizde diyerek peşinen barca ve fener destekçilerinin sövgü dolu sözlerine teşekkür ediyorum.
kaynağını birebir olmasa da yunan mitolojisinden alan, Ps3 sahibi olmamama isyan ettiren 3.sü dahil en muhteşem oyun serisi. grafik vs detaylarını en birinci ilan edemem son 5 yıldır oyun alemine hakim değilim, hikaye olarak başkaları ne der bilmem ama benim oynadığım en sürükleyici oyundu bu açıdan. homeros'un hesiod'un yazdığı değme hikayelere taş çıkartır; yani alıp olduğu gibi eski yunan mitolojisine soksanız sırıtmaz hatta en çok ilgi çeken hikayelerden olur - ya ne olacağıdı adam olayın can damarını * çökertiyo tabi ilgi çeker. -
ilk ikisini oynadık oynamasına ama sonuncusunun pleytruusunu yuutuptan izlemekle yetinmek biraz buruk oldu, bi taraflarım şişti. ha bi yandan kallavi bir film izlemiş hazzına eriştim mi , eriştim.
son birşey, sırf devam ettirmek için yenisini yapacaklarsa yapmasınlar, talep büyük orası tamam ama , hayal kırıklığımız da büyük olur; en azından benimki. büyük hissediyorum.
son albümü şukela-ül alemin müzisyen, klarnet üfleyicisi. lan bi insan kolayla* kafa olur mu? ayrıca albümün bazı parçalarındaki ilter kurcala etkisi de pastanın kreması.
edit: bazı parçalarda dedim , serhan baba ayrı bi olay
kantinin olduğu koridorun iki duvarında karşılıklı panolarda orkid ve fifa 12 reklamları var. iki cinse de direkman hitap eden ürünlerle başlangıç yapmışlar , damardan girmişler tüketiciye. sımayliy
arama sonucu cümlesi gibi olacak ama olmayandır. yoktur efendim böyle bir şey, varsa da salt anlamda karşılıksız sevmek denemez ona, boşlukta kalma, sosyal hayatta durgunluk, çirkinlik, kendine güven eksikliği, vesayre vesayre faktörlerden dolayı saplantıdır, avuntudur, tavşan rolüdür. o dağın senden haberi olmadan ezilir gidersin. aşırı realist veya materyalist göründüğümü biliyorum çünkü doluyum.
yine senkron sorunu var, ses görüntüden önce geliyo. hani bi film izlersiniz yanınızda filmi izlemiş bi eleman en heyecanlı sahnede "bak burda adam ölecek şurda kız uçacak" der ya, öyle sinir oluyorum.
bir zamanlar (sanırım 2006 falan) şampiyonlar ligi finali oynayan leverkusen misali kadrosunda hızlı yaprak dökümü yaşayan, sadri şener gibi sempatik bir başkana sahip averajla lig ikincisi kulüp. Şenol Güneş yine toplar bir grup futbolcuyu adam eder diye düşünüyorum.
Bu adamın bir şarkısını dinledim, dinliyorum, dinleyeceğim de galiba bıkmıyorsun çünkü. tanım verelim: 90'lı yılların bence hakettiği yerlere gelmemiş sanatçısı, evet sanatçısı.
parmaklıklar ardındayım rüyanın başında, arabamla* vali ya da kaymakam -tam hatırlamıyorum ama torbalı biriydi- ezmişim. O seviyede birisi yolda niye yürür bana nasıl denk gelir de ezerim anlayabilmiş değilim. Sonra duruşma gibi şeyler oluyor ve beraat ediyorum, bunun şerefine sülale toplanıyor, köye gitmeye karar veriyoruz* koca sülale ufaktan bir minibüse atlamışız yoldayız. Derken bir yerde duruyoruz ben minibüsten çıkıyorum bi bina gibi bi şey var içeri giriyorum karşımda masa başında çekik gözlü bi eleman beni süzüyor, suratını ekşitip hayır anlamında başını sallıyor, meğer bizim köye japonya vizesiyle giriliyomuş, kayseri'nin köyüne japonya vizesi.. sonra minibüsteki sülalem bana sarı peruk veriyo, bunu tak, gözlerini kısarak bak diyo. peruğu takıp gidiyorum adamın yanına adam bakıyo, bakıyo.. -Ivan Dragoooon! diye bağırıyo...adam beni rakideki ivan dragon sanıyo bu bir, ivan dragon'un japonya vatandaşlığı varmış bu iki, ulan hadi hepsini anlarım da o nasıl kontrol kimlik sorma yok birşey yok tipime bakıp ivan dragon la bu diyerek izin veriyo. daha fazla dayanamadım "eeh skecem yeter" diyip uyandım. bazen tırnaklarımı falan yerim ama aslında normal bi insanım ne biliyim.
öncelikle şu notu düşelim buradaki hayat kadını kelimesi "orospu" nun sözlük ortamında yumuşatılmış halidir. meslek olarak değil, bir durumun abartı miktarda veya seviyede tekrar etmesi durumunda kullanılan "orospu" yani. tanım başlıkça verilse de biraz açalım: bu eleman üniversiteyi kazandığı yıldan mezun olana kadar sayısız hanede kah figüran kah yancı kah demirbaş sıfatlarıyla bulunmuş, maddi durum, arkadaşlarla sorunlar, ev sahibiyle sorunlar gibi envai çeşit sebebin imece usulü bir araya gelip şahsın kaderindeki cilve, duruma göre kahpelik oranını katmerlemesinden ötürü oradan oraya savrulmuş, aitlik hissi zayıflaya zayıflaya sonunda kaybolmuş öğrencidir. emlakçılara -maalesef ama gayet doğaldır ki- uyuz olur, tiksinir. kimisi "ulan ilerde bende emlakçı olup milletin anasını ağlatcam yattığım yerden para kazancam" şeklinde topuk acısının * körüklediği sadistik bireyler haline gelir, kimisinin de yaşadığı zorluk hulusi kentmen yanını pekiştirir "ilerde parayı bulursam on tane daire alıp öğrencilere ucuzdan vercem benim çektiğimi çekmesinler beh" dedirtir. bu evdeki arkadaşları gider ev kalan sayısına göre pahalı kalır ev arar, şu evde nabız yoklar, ötekinde yeni ev bulana kadar idare eder. sonra "sende orospu ettin bu işleri" demezler mi, derler. işte o zaman hayat kadını olur çıkarsın. o değil de bu öğrenimleri paşa paşa alıyoruz ileride çok pis girecek var ya. *
zannedilenin aksine afyon yutmuş gibi bekleşmek değil, birbirinden heyecanlı ve bilinmesi elzem maç skorlarını paylaşan usta yazarlara müteşekkir biçimde kültürüne kültür katmaktır bu nadide kalemler, ya da klavyeler sayesinde. ha bir de laos-kamboçya maçı vardı, skoru nedir acep?
gayet yararlı bir rehber.hmm tamam, biraz da spor haberleri , devamında da üç beş modelin üstsüz fotolarını sunarsan makbule geçecek, mynete girmeye gerek kalmayacak.