sadece türkiye vatandaşı olarak değil aynı zamanda bir dünya vatandaşı olarak yaşanan üzücü olaylar karşısında 'insani' duygularını harekete geçiremeyen varlıkların yaşamsal faaliyetlerini sadece nefes alıp vererek sürdürmesi olayıdır. fotosentez yapamayan bu canlılar aynı zamanda düşünmezler, tartışmazlar, sorgulamazlar vs.
gün içinde bitirebileceğiniz türden bir kitap olmakla birlikte kafanızı hayli karıştırmakta. zira bugüne kadar savunduğunuz bütün düşünceleri bir anda silip yok edebiliyor.
her fırsatta erken teşhisin önemini vurgulayan bilime adanmış kutsal beyinlerin hasta ve yakınlarına sıkça söyledikleri söz. ve fakat özellikle kanser türlerinde, belirtilerin ortaya çıkması son evrelerini bulduğunda, yani bu metastaz denilen yayılma sürecinin hastayı rahatsız etmeye, onun dikkatini çekmeye başladığında kendini ele vermeyen bu illeti erken teşhis edebilmenin yolu nedir. düzenli kontroller mi, yapılan tahliller, ultrasonlar, mr lar mı.. evet ama yeteri (!) kadar değil maalesef. siz siz olun en ufak bir ağrınıza (bel-sırt ağrıları, karın ağrısı, baş dönmesi vs. ) kulak verin, ihmal etmeyin. unutmayın düşmanınız sizden çok daha zeki.
son olarak; her metastaz görülen hasta ölümün eşiğindedir diye birşeyden bahsetmenin her koşulda doğru olmadığından bahsetmek yanlış olmaz sanırım. zira tıpta görülen hızlı gelişmelere ve metastazlı hastaların olumlu ilerleyen tedavi süreçlerine haksızlık etmek istemeyiz.
yorgun argın eve dönüş maratonunun vapur kısmında; omuzları düşük, bakışları yorgun babasının elinden tutan dünyalar şirini bir kız çocuğunun elinizdeki dergiye merakla bakmak istemesi, gözlerini yakaladığınızda utanarak geri çevirmesi, dergiyi ona uzatıp, onun olmasını istediğinizi söylediğinizdeyse yine gözlerinizin içine bakarak sadece teşekkür etmesidir. düşünmektir daha önce hiç bu kadar masum bir teşekkür alıp almadığınızı, uzaklaşırken sizden küçük adımlarıyla..
ataköy-şirinevler benzetmesinden gereksiz yere rahatsız olan kompleksli öğrencilere sahip okul.
son olarak; doksanlı yıllardan günümüze kadar hala bu benzetmeye maruz kalan okuldur.
atanın sesini bu uzunlukta işitebilmek ve görebilmek kendisini, bu kadar uzun süreli mümkün olmamıştı sanırım.
huzurunda tekrar atam;
ne mutlu türküm diyene..
eller yüzün iki tarafında, avuç içleri dışarıda kalmak suretiyle, sabit duran ayaklarda yaylanma eylemi ile dans etmeyi karıştıran dönemin popüler insanları.
bir diğer şekli ise;
tek el yüze doğru yine avuç içi dışarıda ve diğer elin avuç içi öteki elin ters istikametinde bel hizasında tutmak suretiyle birkaç adımlık alanda sağa sola gitme eylemini dans etmekle karıştıran dönemin popüler insanları.
sonuç: izlemekten asla bıkmayacağımız türk filmlerinin, vazgeçilmezleri.
etki altında kalınarak verilmiş bir karar olduğuna inanmadığım, aksine biraz suya sabuna dokunmayayım mantığı ile verilmiş, sonuçları iyi hesaplanmış bir karar olduğunu düşündüğüm siyasi gündemi kitleyen gelişme. şöyle ki;
"367nin sağlanması zorunludur" yerine "meclis seçememiştir" denilseydi hukukun iflas etmişliğinden bahsetmek mümkün olabilirdi. top tekrar meclise atılmış olmazdı böylece. sonuç belli;
367 sağlayın, turlara devam edin.
367 sağlanılamazsa, meclis fesh edilir.
herşey oldukça açık..
hatta biraz daha cesur davranılabilirdi karar verilirken, yaşanılan rezalet düşünüldüğünde. meclisi oyun bahçelerine çevirenler, daha sert bir kararı kesinlikle hak etmişlerdir. hukuk en başta meclisin çoğunluğu tarafından iflas ettirilmiştir. ama kararda izlenen politika, benim üzerime kalmasıncılıktan başka hiçbirşey değildir ne yazıkki. bu noktada evet, hukuk baskı altındadır..
iktidar hükümeti tarafından sonuç belli olmadan önce yapılan açıklama:
"yargının kararına herkes saygı duymalıdır"
mütemadiyen gülüyorum. saygıyı önce burdan öğrenmeye başlayın o vakit.
edit: eksi oy sahibi hele sana bir tarafımla gülüyorum, mecbur. ahahahaha yazık yahu
cumhuriyet mitingleri(!)nde sık sık duyulan, melodisiyle güldüren slogan.
sayamaz tabi. say say, bitmez..
o aldığı vilları saysın matematiği gelişecekse.
yedi yüz binmiş..
polis açıklaması öyle diyor.
"hükümetin istifası komiserleri yerinden etmeyecektir"
bu da tuncay özkan'ın konuşması sırasında hükümet komiserinin "sus yoksa elektriği keserim" tehdidinden sonraki açıklaması.
..beş milyon..
ordaydım, beş milyon insanın yaptığı gibi. meydana çıkan her yolun, daha evimin önünden başlayan kalabalıklarla dolup taşması ve sokakların, caddelerin kırmızı-beyaza bürünmüşlüğünün ürpertisi ile atılan her adımda biraz daha atatürke, cumhuriyete, laiklik ve özgürlüğe yaklaşıldığının bilinciyle hissedilmesi zor yorgunluğun ve bir o kadarda toplumsal uyanışın yarattığı mutluluğun sarhoşluğuyla gerçekleştirilen vazifede, atatürkün çocukları olarak yer almaktan onur duyduğum halkın mitingi.
yediden yetmişe her insanın, küçük- büyük demeden, hasta yataklarından kalkıp varlıklarıyla şereflendirdiği türk insanın her birinin gözlerindeki atatürk sevgisini, atatürk özlemini görmemek için kör, duymamak için sağır, hissetmemek için hain olmak mı gerekir, olmuşlar zaten. evlerinden çıkmayarak gün boyu..
29 nisan 2007 tarihe atılmış bir imzadır.
halkın gücü, halktadır, mustafa kemal atatürk kanındadır..
(izlemeyenler varsa muhakkak görmeliler. özellikle en sonda yer alan gitarıkıracaktımamavazgeçtim hareketi için izlemeye değer)
yorumlarda anatolian ifadesi geçer. ve izleyenlerden biri şuursuzca şunları yazar:
"it s not anatolian they are my relatives i mean they are TURKiSH UNDERSTOOD????" (aynen aktarılmıştır)
bir diğer yorum ve arkadaşa cevap:
" anatolian anadolu demek gerizekali "