Lynyrd
1025 (ulu)
dördüncü nesil yazar 3 takipçi 59.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    turgut özal selamı

    1.
  1. rahmetli tarafından her mitingde hatta maçlarda dahi yapılan selam şekli. iki kol başın üzerinde mümkün mertebe yüksekte birleştirilir, eller birbirine kenetlenir ve bu şekilde havada sallanır, alın size özal selamı. ' içimdeki x aşkı bambaşka/ o büyük taraftarınla çok yaşa' tezahüratı esnasında yapılan malum hareketin bu selamdan esinlenildiğini düşünüyoruz.
    2 ...
  2. antalya ya koş

    1.
  3. güzel yurdumun her bucağına şarkı yapma misyonunu üstlenmiş güzide sanatçı ali kocatepe' nin antalya için yazdığı 1975 çıkışlı şarkı. bestecinin kendisi de dahil olmak üzere ertan anapa, ilhan irem, esmeray, gökben, funda anapa ve seyyal taner' in oluşturduğu dün bugün yarın orkestrası tarafından seslendirilmiştir.

    Yeşillikler, mavilikler
    Antalya'da hoş,
    Dost ellere, kardeşliğe,
    Antalya'ya koş!..
    1 ...
  4. sarı gulam

    1.
  5. aktif eşcinsellerin piri iranlı kişi. rivayete göre elinden hiç bir erkek kurtulamazmış. adamın babasını bile iyi ettiğine dair söylenceler vardır. yağlı makas tekniğinin mucididir. (bkz: yağlı makaslara gelesin)
    0 ...
  6. sorma nasılım diye

    1.
  7. yaşlanmayan adam selçuk ural' dan on yıl boyunca bıkmadan usanmadan dinlediğimiz içli şarkı.

    ağlayan gözlerim kuru bir çöl sanki,
    yağmurlar yağmıyor artık
    içimi yakıyor bir güzel sevda
    bitti o gece o karanlık!

    sen istedin sevgilim,
    sonu böyle oldu..
    artık ne yapsan çaresiz..
    çok yalvarmıştım,bana inanmadın
    mahkumsun yaşamaya bensiz..

    sorma nasılım diye,
    korkma unutmam diye,
    senden daha mutluyum,
    dert etme beni kendine..
    0 ...
  8. yaradan aşkına

    1.
  9. Fatih Kısaparmak ın ilk albümünden çok güzel bir türkü.

    Seni düşünür dalarım
    Düşümde seni bulurum
    Uyanır mahzun olurum
    Yaradan aşkına dön gel

    Leylam ol çölün olayım
    Emreyle kulun olayım
    istersen yolun olayım
    Yaradan aşkına dön gel

    Yunus Emre'dir pirimiz
    Alemi sardı nurumuz
    Toprak olmadan birimiz
    Yaradan aşkına dön gel

    Yunus Mevlana pirimiz
    Alemi sardı nurumuz
    Toprak olmadan birimiz
    Yaradan aşkına dön gel

    Sensin gönlümün kıblesi
    Gönüldür aşkın Kabesi
    Bu gönül sevmez herkesi
    Yaradan aşkına dön gel

    Mansur gibi dara düştüm
    Aşkın hududunu aştım
    Önce hamdım şimdi piştim
    Yaradan aşkına dön gel
    0 ...
  10. resul şare

    1.
  11. türk kayak milli takımının 80li yıllardaki en popüler mensubu. doğu anadolulu olup ( yanılmıyorsam hakkari) dağlarda kornişlerle kayarak milli takım seviyesine çıkmayı başarmıştır. uluslararası turnuvalarda derecesi yoktur - ki bizden kimsenin madalyası yoktu- fakat içinde bulunduğu şartları düşündüğünüz zaman alkışlanası bir sporcudur kendisi.
    0 ...
  12. döndü pervaneler

    1.
  13. şahları da vururlar oyunun, ferhan şensoy tarafından yazılıp mazhar alansonca bestelenen şarkısı. çoğumuz o ezgiyi daha sonra ele güne karşı diye tanıdık, sevdik.

    döndü pervaneler
    yel üfürdüler
    boyun büktü güller
    çalıştı motor
    dingildedi uçak
    şah rıza gitti gider
    alanın çöpçüleri
    duygular süpürdüler
    fırladı uçak öne
    bulutlar küme küme
    zaman olaya gebe
    rıza yükseldi, girdi buluta
    ekselans, güle güle!

    ey gidi tahran, bu kaçıncı terkediliş?
    ey gidi rıza, acep ne yana bu gidiş?
    bu ne yüksekten uçuş, civanım
    şah olmak da zor bir iş!

    bir pervane bozuldu
    bir pervane yoruldu
    nil nehrini gördü rıza
    iniş izni sordu rıza
    fevziye'nin ahı tuttu
    şah sığındı mısır'a
    mısır bakmaz kusura
    horoz öter çöplüğünde
    şahlık kaldı kursağında
    dünya kazan uçak kepçe
    pat bahama, vınn meksika
    rıza artık turist rıza
    0 ...
  14. ersan özcan

    1.
  15. (bkz: yakında buralar entry dolacak)

    22 nisan 1982 Akçaabat doğumlu türkücü. doğa için çal projesinin iki ayağında çayeli'nden öteye ve uzun ince bir yoldayım türkülerine sesiyle katkıda bulunmuş, genç, yakışıklı, yanık sesli bir kardeşimizdir. yoroz isimli albümü çıkmıştır. müzik marketlerden itinayla ve ısrarla isteyiniz, korsan sitelerden mp3 olarak falan indirip ayıp etmeyiniz, kafanızı gözünüzü kırdırmayınız arkadaşım.
    1 ...
  16. moonlight sonata ile ilgili entry lerin eksilenmesi

    1.
  17. var böyle birşey. hem de anında geliyor eksi. sadece benim başıma gelmiş bir şey de değil, tanıdıkların hepsi dertli. aramızda bir moonlight sonata seovisi var arkadaşlar. bu sözlerim onadır.

    yahu bismillah, ben daha bu çocukla ilgili entry'i girmeden eksiyi basıyorsun kardeşim. eğer sen eksici arkadaş, moderasyondan biriysen ve munlayta olan sevgimizi kıskanıyorsan ayıp ediyorsun, senin de vardır yalayanların. yok eğer munlaytcığım sonatacığıma aşık kızlardan biriysen bilesin ki ben gayet heteroseksüel bir erkeğim. homoseksüel olsam bile munlayt benim kardeşim olması hasebiyle götürülecek erkekler listeme giremez. zaten pek çekici de bulmuyorum kendisini ama üzülmesin diye dillendirmedim bugüne kadar. eğer konudan bağımsız sadece beni eksiliyorsan niye natural born seovi gibi davranıp sıradan bütün yazdıklarımı eksilemiyorsun?
    6 ...
  18. moonlight sonata vs anzer

    1.
  19. ikisinde de bal üretilir. ama moonlight daha kısa sürede yapar ve daha ucuza mal eder.
    3 ...
  20. moonlight sonata nın ulusalcı olması

    1.
  21. hayatı boyunca camel, winston, djarum black içmiş olan bu çocuğun son dönemde tekel 200den başka sigarayı ağzına sürmemesi, yabancı marka kot pantolonlarını yakıp mahmutbey işi kumaşdan başka birşey giymemesi ve sözlükteki şakirtlere, amerikancılara göz açtırmamasından belli olan durumdur.
    3 ...
  22. moonlight sonata nın sevdiği türküler

    16777208.
  23. aman aman ayrılık

    1.
  24. gözel mi gözel, şirin mi şirin bir azeri mahnısı. bestecisinin adını bilmiyorum fakat sanırım kendisi güney azerbaycanlı. bu nefis parçayı böyük musikişinas polad bülbülov'dan dinleyiniz. şimdilerde eda karaytuğ isminde bir hanım tarafından ırzına geçilmiştir, uzak durunuz.

    aman aman ayrılıq
    olur yaman ayrılıq
    eşidende başımdan
    qalxır duman ayrılıq

    yar şirin sözlerinden
    doymadım sözlerinden
    bilseydim ayrılıqdır
    öperdim gözlerinden

    aşıq şirin cana
    olmuşam divana
    atdın getdin meni
    qalmışam yana yana

    eyledi qehri mene
    gelmedi rehmi mene
    doldurub qem piyalesin
    işdirib zehri mene

    ilqarın oldu yalan
    könlüme saldı talan
    ayrılsın ayrı düşsün
    bize ayrılıq salan

    quşlar uçar kollarda
    gül butası qollarda
    hardasan yarım harda?
    gözüm qaldı yollarda

    aşıq şirin cana
    olmuşam divana
    atdın getdin meni
    qalmışam yana yana

    eyledi qehri mene
    gelmedi rehmi mene
    doldurub qem piyalesin
    işdirib zehri mene

    yar şirin sözlerinden
    doymadım sözlerinden
    bilseydim ayrılıqdır
    öperdim gözlerinden



    büyük sözü dinlemeyip iki kuruşluk keyfinin içine etmek isteyen, iki yorumun arasındaki fark hakkında ahkam kesme arzusunda olan veya türkülerin arabesk nağmelerle talan edilmiş halini sevenler burdan buyursun;

    1 ...
  25. hangi nobrain dk dedesisin

    1.
  26. yaran bir facebook aplikasyonu. ben soldaki dede çıktım, darısı başınıza. 'aktifi de pasifi de birdir' demeyin...

    1: kaçıncı nesilsin lan piç?
    2: 4 yıldızımızı nasıl elde ettik lan cevap ver!
    3: aşağıdakileriden hangisi bir inci sözlük klasiği değildir?
    4: ayar vermekle yükümlü olan entry genelde kime aittir?
    5: nobrain.dk'nın kurucusu kimdir?
    6: artık sözlükte belli bir yeri olan şu sikko hayvan hangisi?
    7: bir şekilde dedelere denk geldiniz,ne yaparsınız?
    8: günde kaç kez asılıyorsun?

    http://www.facebook.com/l....request%26from_login%3D1
    3 ...
  27. al ipek yeşil ipek keytan ederler

    1.
  28. Tahsin Kerkükoğlu'ndan alınma bir kerkük türküsü.

    al ipek yeşil ipek keytan ederler
    vay nene namurad olum bühtan ederler

    keten köynek dizden yar keytan ederler
    hay aman bu yüzden yar bühtan ederler
    uyma eller sözüne keytan ederler
    ayak kesme bizden yar bühtan ederler

    al ipek yeşil ipek keytan ederler
    vay nene namurad olum bühtan ederler

    keten köynek beden dar keytan ederler
    beni koyup giden yar bühtan ederler
    evvel böyle değildin keytan ederler
    seni bir öğreten var bühtan ederler

    al ipek yeşil ipek keytan ederler
    vay nene namurad olum bühtan ederler

    keten köynek düzüvden keytan ederler
    bir yavru yüzünden bühtan ederler
    yüzün dönder bir öpem keytan ederler
    o sürmeli gözünden bühtan ederler

    al ipek yeşil ipek keytan ederler
    vay nene namurad olum bühtan ederler
    *
    4 ...
  29. neco z alenky

    1.
  30. * sürrealist çek yönetmen jan svankmajer 'in alice harikalar diyarında uyarlaması. kapağında disney+bunuel = jan svankmajer's alice demişler ama luis bunuel'in daşşağını yesin o bi kere. öyle sadece imge kullanmakla, gerçeküstü hikaye yaratmakla olmuyor, görsel zenginlik de lazım. temposuz, yoran, teknik olarak çok zayıf bir filmdir. disney'le de bence bir alakası yoktur. çocuklara izletmeyin, korkabilirler.
    4 ...
  31. o şarkıyı henüz yazmadım

    1.
  32. 1984 eurovision şarkı yarışması türkiye elemesinde neco tarafından seslendirilmiş harika şarkı. sözleri aysel gürel'e, müziği selmi andak'a aittir.

    hani sisli bir akşam
    perdeler titriyordu
    gözüm ufka dalmıştı
    arkama dönmüyordum
    kapıyı açıp gittin
    bitmişti biliyordum

    işte ben o şarkıyı henüz yazmadım

    resimleri indirdim
    duvardan birer birer
    hiç titremedi elim
    sanki sen değildiler
    mektuplarını yaktım
    uçuştu beyaz küller

    işte ben o şarkıyı henüz yazmadım, henüz yazmadım, henüz yazmadım

    ne koltuğa oturdum
    ne duvara tutundum
    ne hıçkırdım ağladım
    boğum boğum yutkundum
    sevgisizdi yüreğim
    aşkımızdan kopmuştum

    işte ben o şarkıyı henüz yazmadım

    resimleri indirdim
    duvardan birer birer
    hiç titremedi elim
    sanki sen değildiler
    mektuplarını yaktım
    uçuştu beyaz küller

    işte ben o şarkıyı henüz yazmadım, henüz yazmadım, henüz yazmadım.
    5 ...
  33. ölmek istedim

    1.
  34. oya bora' nın grup denk adıyla arz-ı endam ettikleri döneme ait tiryaki isimli albümlerinin en duygusal çalışması. sözler değer iskender' e müzik ise bora ebeoğlu' na aittir. tarkan' ın ilk albümüne adını veren yine sensiz isimli şarkının müziği de ölmek istedim'den araktır. ya da adaptasyondur...

    bazen farkında olmadan, bir akşam işten eve dönerken
    birdenbire ölmek istiyorum oracıkta.
    aklıma sen geliyorsun,
    gözlerimin içine bakıp gülüyorsun.
    seni tanımadan ölmek olacak iş değil oysa.
    işte o zamanlar seni arıyorum.

    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    denemedim bile...
    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    ' dur yapma!' diye...

    seni unutmak ümidiyle
    bütün gazeteler ve kitaplar elimde.
    sen ' aşka vaktim yok' derken,
    benim aklım yine sende.
    resim yapmayı öğrendim,
    fotoğraflar çekiyorum sokaklarda.
    dün yine ölmek istedim,
    geliverdin sen aklıma;
    yağmurda gözlerin, gülümsedin bana.

    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    denemedim bile...
    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    ' dur yapma!' diye...

    şimdi sana bir sürprizim var;
    senin görüntülerinden oluşan bir sergi açıyorum.
    orda vitrinlere bakıyorsun,
    durakta bekliyorsun,
    bir köpekle oynuyorsun,
    yağmura yakalanmış koşuyorsun...
    görüntülerini kaydederken bir şey yakaladım;
    senin hayatında hiçbir şekilde yerim yok.

    elimde değil hep seni arıyorum.
    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    denemedim bile...
    dün ölmek istedim, aklıma sen geldin
    yapamadım yine...
    yok olmak istedim, belirdi hayalin
    ' dur yapma!' diye...
    *
    2 ...
  35. zafer erdaş

    1.
  36. ruhi su ekolünün takipçisi diyebileceğimiz türkü sever operacıların son ve en kaliteli temsilcisi. her ne kadar bir hakan yılmaz, bir emin igüs kadar olmasa da güzel bir sese ve özgün bir yoruma sahip. buram buram anadolu albümünü koyuyorsunuz efendim cd çalara ve saatlerce dönüp duruyor hiç baymadan.
    3 ...
  37. yağmur güzelim

    1.
  38. fuat yağmur'un muhteşem eseri. zannedersem tarz olarak techno-besk demek uygun düşer. adam bir şarkı yapmış ki öff öff, füzyonun kralı valla... şarkının ve şarkıcının * kalitesini bir yana bırakalım, sırf klip için izlenmelidir bu video. öncelikle, mahzun kırmızıgül' ün ilk zamanlarını andıran bu arkadaşı kim giydirdiyse ' helal olsun' demek istiyorum. ya boğazlı kazak var üstünde ya da gömleğin tüm düğmeleri ilikli... acaba adem elması çok mu çirkin, görünmesin diye mi yapmışlar? ya da boynu mu uzun?.. aman efendim neyse, izleyin kendiniz yarılın diyelim ve şarkının sözlerini yazalım:

    yağmurlu bir günde
    penceremden bakarken
    bir kız geçti önümden
    farksızdı bir melekten

    seslendim arkasından
    duydu mu bilmiyorum
    o günden sonra onu
    artık hiç görmüyorum

    yağmur güzelim
    yağmur bebeğim
    son bir kez olsun seni
    seni seni göreyim

    şimdi bu pencerem
    değişmez yerim oldu
    her yağmur yağdığında
    gözlerim yaşla doldu

    uzun sarı saçıyla
    melek gibi yüzüyle
    kalbimi çaldı gitti
    bu yağmurun yüzünden

    yağmur güzelim
    yağmur bebeğim
    son bir kez olsun seni
    seni seni göreyim

    +
    2 ...
  39. aşık ekberi

    1.
  40. Asıl adı Ali Ekber GÜLBAŞ olan Ekberi 1940 yılında Malatya Erguvan' a bağlı Çavuş köyünde doğmuştur. ilkokulu köyde tamamladıktan sonra Malatya'da Atatürk Ortaokuluna başlamış ancak bitirmeden ayrılmak zorunda kalmıştır. Arazi ve geçim kaynaklarının yetersizliği köyün sürekli dışarıya göç vermesine neden olmuş ve bunun sonucu olarak okul hayatını noktaladıktan sonra gurbete gitmeye karar vermiş ve istanbul'a gitmiştir.

    EKBERi; Çavuş köyünde Gülbaş kabilesinde Hakverdi oğlu Bektaş' ın torunu ibrahim' in oğludur.

    Böylece Ekberi için aşk ve gurbet şiirleri başlamış olur. 1962 Yılında askere gider ve 1964 yılında köyü Çavuş'a döner. Bu arada gurbetle başlayan şiirlerini yazmaya devam eder.Malatya'da Gayret ve Sebat gazeteleri gibi yerel basında şiir ve yazıları yayımlanır.

    1969 'da istanbul Maltepe Tekel'de işbaşı yapar. 1970 Yılında naklini Malatya Tekel Başmüdürlüğüne alır ve 1986 yılında buradan emekli olur. 1990 Yılında tekrar istanbul'a dönüş yapar. 1966'da Ehlibeyt Yolu Gazetesinde çalışmaya başlar. Aynı zamanda Cem Dergisi de yayın hayatına girer. Bu arada bu dergide de şiirler yazmaya başlamıştır.
    "Aşk ve Gurbet" isimli ilk şiir kitabı 1966'da yayımlandı. 1986 Yılında emekli olduğunda ikinci "Aşk ve Gurbet" şiir kitabı yayımlanır. Üçüncü kitabı "Aşk ve Gurbet" 2000 yılında yayımlanmıştır. Bu arada Kültür Bakanlığının açmış olduğu şiir yarışmalarında mansiyon ödülleri alarak şiirleri yayımlanmağa değer bulunur. Birçok şiiri kitaplarda yayımlandı. Kitaplarındaki birçok şiir bestelenerek kaset, radyo ve televizyonlarda okundu.

    Yayımlanan kitapları, basım yer ve yılları:

    Aşk ve Gurbet, Birinci Kitap. Yeni Savaş Matbaası, istanbul 1966.

    Aşk ve Gurbet, ikinci Kitap. Gayret Matbaası, Malatya 1986.

    Aşk ve Gurbet, Üçüncü Kitap. Karar Matbacılık, istanbul 2000.

    http://www.cavuskoyu.com dan alıntıdır
    2 ...
  41. bayramım ol

    1.
  42. kubat'ın lokman albümünde seslendirdiği, söz ve müziği aşık ekberi'ye ait bir türkü.

    senede bir günü bekleme gülüm
    ben kurbanın olam sen bayramım ol
    yar senin aşkınla tükendi ömrüm
    ben kurbanın olam sen bayramım ol

    bir zaman kapında sakla kul eyle
    üzerimi çiğne çiğne yol eyle
    al bıçağı boğazıma çal eyle
    ben kurbanın olam sen bayramım ol

    her seheryelinin estiği gibi
    halil ibrahim' i kestiği gibi
    hızır pir sultan' ı astığı gibi
    ben kurbanın olam sen bayramım ol

    bir zaman kapında sakla kul eyle
    üzerimi çiğne çiğne yol eyle
    al bıçağı boğazıma çal eyle
    ben kurbanın olam sen bayramım ol

    ekberiyim arı gibi balına
    dertli bülbül gibi gülün dalına
    her zaman hazırım senin yoluna
    ben kurbanın olam sen bayramım ol

    bir zaman kapında sakla kul eyle
    üzerimi çiğne çiğne yol eyle
    al bıçağı boğazıma çal eyle
    ben kurbanın olam sen bayramım ol.

    2 ...
  43. kiçine bala

    1.
  44. kırgızcada 'bebek' anlamına gelen kelime. cengiz aytmatov'un ünlü eserinde cemile kayınbiraderi olan çocuğa (ki hikayenin de anlatıcısıdır o çocuk) böyle seslenmektedir.
    3 ...
  45. ne sen ne ben

    1.
  46. DJUJI Zuushi
    Üstadım'a''
    Ne sen biliyorsun ne düşündüğünü,
    Ne ben,
    Ne ben biliyorum ne söyleyeceğimi,
    Ne sen.
    Yaşadım dediğim bir tek sen varsın,
    Ve farkındasın.
    Yine korku, yine cesaretsizlik engeller,
    Hiç düşünmediğim kadar kolay ayrılmayı sağladı
    Senden,
    Henüz küçüksün diyorsun da,
    Hayatımda ilk defa küçük olduğumu
    Senin karşında kabullendim.
    Beni de sen büyüttün belki,
    Bir haftada dedem yaşına geldim.
    Gittiğinde artık,
    Hayalimdeki sen büyütecek beni,
    Venüs'ü bile kıskandıran dudaklarından,
    Bana gönderdiğin yasak ama masum
    Öpücüklerin sonunda
    Karşında ne kadar dayanılmaz, zavallı olduğumu anladım.
    Onlar benim olmalıydı, yalnız beni öpmeliydi diye
    isyan ettim Tanrı'ya,
    Önemsemedi,
    Mutluluk denileni sadece
    Senin ruhunda bana gösterdi; ve geri çekti,
    En mutluyum demeye az kala...
    Ortada bir suç var ama faili meçhul,
    Suçu kime atacağımı bilmiyorum,
    Herkes haklı, bütün sebepler doğru,
    Seninle yaşadıklarımıza da
    Herhangi bir isim koyamıyorum, dünyada bilinen kelimelerden...
    Ne sen biliyorsun ne yapmak istediğini,
    Ne ben.
    Ne ben biliyorum sana karşı hissettiklerimin sınırını,
    Ne sen.
    Bir hediye olmalı senin beni özlemen
    Özlem ki; hiç kimse için böyle önemli olmadı.
    Değerini bilmem için bir tür uyarı olmalı ayrılıklarımız,
    Ayrılık ki; hiç kimse tekrar bir arada olmayı bu kadar istemedi.
    Bir dünya olmalı senin gülüşün,
    O gülüş ki; kimse bir tek gülücük için yaşamayı kabullenmedi.
    Yaşanılacak her şeyi yaşıyoruz birlikteyken,
    Kıskanıyorlar, engellemeye, ayırmaya çalışıyorlar,
    Açıkçası ben de,
    Aramızda sahte olan bir şeyler seziyorum,
    işte bu tamamen sana yaklaşmamı engelliyor,
    Ya da senin olmamı...
    Sahte olan öpüşün mü anlamıyorum,
    O kadar senin oluyorum ki o anda....
    Sahte olan gülüşlerin mi anlamıyorum,
    O anda sadece dinlemek istiyorum düşünmek değil,
    Sahte olan sevdiğini söylediğin an mı anlayamıyorum,
    Sadece onu senden duymak istiyorum, başka bir şey değil.
    Sahte olan sana ihtiyacım olduğunu söylediğim an mı,
    Bilmiyorsun, bunu bekliyorsun sadece,
    Sahte olan, uğruna akıttığım göz yaşlarım mı,
    Sadece onlar yere düşmeden yakalamak istiyorsun, diğerleri önemsiz,
    Sahte olan sana sarıldığım an mı anlayamıyorum,
    O kadar ihtiyacın var ki, o anda kesiyorsun dünyayla bağlarını...
    Ne ben biliyorum kimin yada neyin sahte olduğunu,
    Ne sen.
    Ne sen sevgine isim koyabiliyorsun,
    Ne ben.
    Yaşadım dediğin; iki umutsuzun beklemedikleri bir anda, bir umutla sarılmasıydı,
    Gözyaşım dediğim; iki sulu gözün, ağlayabildiklerini kanıtlama çabalarıydı
    Mutluluğum dediğin; iki mutsuzun ilk defa yaşadıkları bu şeye verdiği isimdi, belki mutluluk değildi,
    Özlemim dediğim; iki gurbet treninin birilerini özlemiş olmaları gerektiği anda söyledikleri bir sözdü,
    Bebeğim dediğin; iki çocuktan, birinin bebek, birinin anne olma isteğiydi,
    Aşkımız dediğin; iki kişinin ihtiyaçtan birbirini canım'lamasıydı belki...
    ''Seni Seviyorum'' dediğin zaman hiçbir şey düşünmedim
    Sana dediğimde sen de öyle...
    Birbirimize bir tek bunu doğru söyledik belki...
    *
    ''Sebep aramam, severim...''
    2 ...
  47. kalınlaşıyoruz

    ?.
  48. kalınlaşıyoruz...

    birbirimizi öteleyerek, iteleyerek,
    olduğumuz hallerimizden gerileyerek,
    yiyip, içip gezerek, kemer gevşetip tıkınarak,
    ahlak esnetip içimize alarak
    veya içine düşerek;
    vakti bol buluyoruz, yaşamayı duman,
    ona buna dağıtıyoruz kendimizi,
    bazen de o, bu dağıtıyor bizi,
    bir hep birbirimize, bir hep biz bizimizi,
    elden düşme buluyoruz;
    anlarında tam kaybolmak sanki farz,
    ayrılık,
    kanıyoruz ki cellatıyız hayatın,
    sayın hayatım,
    seni çok kırıyorum,
    yorlar,
    yapmayın, etmeyin,
    sayın,
    hayatım: bir,
    oysa bunu bana, bırakılmıyorsunuz;
    senin hayatınız da "bir" demek istiyorum,
    aklım karışıyor,
    bir ona, bir buna, bir berikine, bir öncekine,
    bir rezerve sonrakine, bir bana;
    bu nasıl bir hayat;
    ben taş yığamam...
    çok bozuğum böyle olmasına,
    bölünmüşlüğe, eklenmişliğe,
    kime varım, nerde yoğunun,
    siz kimlerin, kimlerisiniz,
    niye bir değilsiniz,
    niye hep herkeste karşıma çıkıyorsunuz,
    sıkılmadınız mı kendinizden,
    demeye ilim varmıyor,
    kasavetin içindeyiz, yok damlıyor paçalarımızdan,
    bölündükçe eksiliyoruz, bizi hiçinize çekiyorsunuz,
    insanın kendine yeniden başlaması diye bir şey olabilir mi;
    aklı olan insan buna inanır mı, duygusu olan insan bunu kendine yedirebilir mi,
    kendi'ler bu kadar mı zaaflı, bu kadar mı hastalıklı,
    rastladığımız yerde öldürelim,
    bütün diğer hayatlarımızı;
    geçen gün, sende bir kendim gördüm,
    neredeyse seni kullanıyordu.

    kalın yaşıyoruz...

    kendimizi törpüleyebilmek için,
    daha ince sesler arıyoruz,
    violin dinliyoruz, tizlerden irkiliyoruz,
    etrafı ince, zarif, naif eşyalarla süslüyoruz,
    kalınlığımızı örtmek için,
    zarif, naif, ince konuşmaya çalışıyoruz,
    kabaları, kalınları yuhluyoruz,
    bize bizi hatırlatıyorlar;
    ne kendimiz olabiliyoruz,
    ne özümüzü biliyor,
    ilgi görenlere yakın olmaya çalışırken,
    üzerimize giydiğimiz haller kabarıyor,
    bir bir şeyler olmaya çalışırken,
    kalınlaşıyoruz;
    ne olursak olalım, kendimizi sevemeyecek kadar.

    olsun, ben kalın olmak istiyorum.

    "gitme", "dur", "umut kal",
    "herşey bitsin, herkes gitsin, hepsi ölsün sen kal"
    demeni istiyorum.
    ben yalın olmak istiyorum,
    katıksız, kaldığım gibi, tortulamadan, cüppelemeden,
    kalınlaşmadan,
    çok pak, hep âyan,
    istiyorum, olmak,
    deniyorum, uymuyor hayata,
    ona, size, kendimize,
    olduğumu göstermeye çalışmakla,
    olduğumu olmaya olurken,
    çok yoruluyorum;
    çok yorgunsun,
    çok anlamlı,
    çok düşünceli,
    yaşamıyorsun,
    yaşatılmıyor,
    kaldım,
    kara,
    kötü,
    kaza,
    kaşındık,
    gözüm,
    seğiriyor,
    uyku,
    ya,
    kalın,
    görün,
    bekle,
    bedava bir banka, sevdiğinle tüneyip, cilveleşmek, sonra etrafı izlemek, bir çay bahçesinden kaçak müzik dinlemek, yağmur yağmak, yağlı yağlı börek yemek, öyle tarifi mümkünsüz, ömür boyu orda ben kalırım, sen kalırsan sana kalık demesinler sonra, şarkı tutalım, çay bahçesinden, dizime yat, kalk dua edeceğim, bir küçük çocuk düşerse önümüze seyreyle eğlenceyi, göğsüm baş özler, başın baş solisti gövdem sahne, arada bir, istediğinde öpersin mesela sevdiğini, kanın kaynar, onun gözlerinin içi parlar, hınzır, başın, başım,
    çok
    istiyorum,
    baş başa,
    bildiğin gibi değil,
    çok
    başım
    ağrıyor,
    ç

    "maskeli insanları gözüm hiç bir yerden ısırmasın, açma oyununa vaktim yok"
    *
    2 ...
  49. korkutan bir yabancılık başlamıştı çoktan

    ?.
  50. VESAYETSiZ BUNALIM TEZAHÜRÜ
    Korkutan bir yabancılık başlamıştı çoktan,
    Can vardı, canan vardı;
    Can'ın istekleri, Canan'ın gereklilikleri vardı,
    Bizler uzantıları olduk hep
    Can ve canan'ın,
    Sadece isimlendirildik ve
    Çok gerekmedikçe geçmedi ismimiz
    ''mutluyuz'' ortamlarında,
    biz sevda gönüllüleri, aşk personeliydik,
    sahnemiz bitince, ayrılırdık zamanla başka yerlere,
    bir daha kim bilir ne zaman sıra gelirdi bize,
    önceden kendimizi ne de önemli sayardık,
    oysa can vardı, canan vardı,
    ve giderek artıyordu korkutan yabancılık...

    ''Bitmek zorunda olan şiir''
    *
    2 ...
  51. açlıktan nefesimiz kokmalı

    ?.
  52. bir flütün sesinden çıkıp çınlamak var kulaklarında,
    bir de ritim olmak kalçanın tok ses veren yerlerini arayarak,
    kelepçeli gözyaşlarım, düşürmüyorum,
    bir plağın hüzün dolu hışırtısını duyumsamalıyım sen saçımı okşarken,
    sen dönmelisin, ben sana dönmeliyim, dünya bize dönmeli bir müddet,
    soluyup kavurmalıyız hasreti, açlıktan nefesimiz kokmalı,
    öykünmesiz, katkısız, kutupsuz,
    sarılıp nakışlamalı gözleri, bakışıp uyuşturmalı kapaklarını,
    sırtım dudaklarını nasıl da istiyor şimdi,
    edepsizce özlemişim belli ki,
    kavuşulmalı, ayrılmama tarihini yazmalı,
    aşkı sağmalıyız günden, bize bir tek o lâzım,
    nasıl olsa besleniriz aşkın memelerinden,
    gel uzan yanıma, her şey tamam artık;
    ölüm nikâh yüzüklerimiz olsun...

    "hayat yılmadan bowling oynar insanoğluyla, ne güzel lobutlarız"
    *
    2 ...
  53. bileklerime yazabilirim çaresizliğimi

    1.
  54. LEON
    "isteyene"
    çok kötüyüm,
    bu ülkeyi yerle bir edebilecek kadar güçlü
    haykırabilirim,
    dünyadaki bütün bulutları kıskandıracak kadar
    ağlayabilirim sanki,
    aniden dışarı çıkıp karşıma gelen herkesi,
    ellerimle boğabilirim,
    gözlerimle tüm ormanları
    yakabilirim acımadan
    yada düşünebilirim beynim patlayana kadar,
    belki şu elimdeki bardağı kırıp, sivri ucuyla
    bileklerime yazabilirim çaresizliğimi,
    insansızlıktan ölene kadar susabilirim de,
    belki de kor gibi sıcak bir suya çırılçıplak
    dalabilirim son nefesimi alıp.
    yada usulca yaklaşıp birisine,
    -seni seviyorum- diyebilirim...
    *
    *
    Ölmek bu mu acaba ?
    3 ...
  55. retrosynth half

    ?.
  56. "Tanju Okan Kasetliliği'ne"

    Kör göz, dar boğaz, bela ben, rezil rüsva
    içimde tarifi ne mümkün bin sensizlik
    Parmaklarımın ucundasın, uzansam,
    Zor bela, binbir güçlük, sürgün kelimelerim
    Seninle kavuşsun özgürlüğe istiyorum,
    Hepsini sıraladım yanyana, arka arkaya,
    Kelepçelerini açamıyorum
    Alt beyin-üst beyin karıştı birbirine,
    Düşündüğüm ne varsa seni düşünüyorum aslında,
    Mağaralara umutla karışık çizilmiş resimlerin üzerinden incitmeden geçerken ellerim,
    Çam kokusunu arasına almış uzak iklimlerin yağmurlarını koklarken,
    Serçe parmağımı bir bebeğin avuçlarına verirken, sıksın diye,
    Yıllar sonra memleketine dönmüş, ağlamaklı bir gurbetçiye sarılırken,
    ilk defa dinlediğim her yanı hüzün bir şarkının,
    beni götürmek istediği her yere seninle gidiyorum...


    "her kavuşmak ayrılmanın introsu da her ayrılmak kavuşmanın habercisi değil, neden ? "
    *
    3 ...
  57. kinnadikar

    ?.
  58. peşimdeyim,
    ağırdan alıp hareketlerimi, çok çok tüketip tüm zevkleri,
    boşları dolduran, doluları yolcu eden benim.

    kasap aşkı değil bu;
    önce kuytusundan faydalanıp, keyfimizi doyururarak,
    warsa sütünü sağdıktan sonra, boğazlayıp,
    kıçına bir karanfil sokarak ve bir güzel vitrinleyerek
    sonrasında,
    paramparça edip ne var ne yoksa, meraklısına satmak üzere, terbiyeleyip,
    yeni bir tanesine başlamak akışında yaşamıyoruz,
    kasap aşkı değil mi bu,
    sözlerimizde bıçaklar, satır aralarında masatlar bileniyor.

    başbağı peşimdeyim,
    "kırdın mümkünümü, bileklerimi"*
    sana sormaya kalksam mutlaka warsın,
    seni bana sorsan, kendini gösteremem,
    oysa hep "seninleyim", "seninle olacağım", "peşinde yaşarım bu ömrü", "sen bana ne yaparsan yap, ben ayrılmam peşinden, kovalasan da gitmem"
    sözlere inanmak mı benim budalalığım,
    yoksa kelimeler hiç bir zaman "göründükleri gibi olmamak" özelliğine mi sahipler,
    fazla kurcalayasım yok,
    sorularla soramam, öğrenmek istediklerimi,
    öyle ki cevapları war, soruları yok.
    ya senin inandıkların
    benim dünyam.

    -kendi dünyamızdan başka adım atacak yer yok zaten,
    kime gitsen daha önce gidilmiş, nerede dursan sahibi war,
    ne düşünsen daha önce düşünülmüş, ne söylesen daha önce söz edilmiş,
    herkes birbirinin eskisi, yenisi, "bir dönem"liği olmuş,
    kimin neresine dokunsan, daha önce defalarca öpülmüş,
    kiminle ne yaşasan, diğer "özel"ler arasında kaybolur,
    her yer yaşanmış, herkes yaşanmış,
    kendimizden başka yaşayacak yer yok,
    en azından, kalanından başka...-

    bir dikili ağaç, sarılacak bir taş istemedim,
    "kendime", bir başıma yaşayacak tek an düşünmedim,
    hiç bir şeyim yokken, hiç bir şeyim yok, demedim, hiç bir zaman
    bunlar yersiz, vakit öğlen,
    hepsini sen.
    benim dünyam,
    senin dünyan.

    -bütün sahip olduklarımız bir kolajdan ibaret,
    karakterlerimiz, istediklerimiz, yaşadıklarımız,
    etrafta gördüklerimiz, hayal ettiklerimiz,
    onun bunun parçası, toplanmışı, koparılmışı, yırtılmışı,
    dünyada gördüğüm her şey bir kolaj çalışması,
    ve belki tanrı kendi uygarlığında, bir pop-art sanatçısı.-

    kulaklarım paslı, gözlerimi astım,
    yüzümün bir tarafını avucuna yatırsan,
    üzülürsün.
    gülümsersin.
    yerin biraz geniş olsa, sabrın biraz engin olsa,
    rahat olduğunu bir bilsem de,
    kapatsam gözlerimi,
    huzur nedir, görürsün.

    peşimdeyim,
    saatte bir kasap aşklar öldüren benim,
    göğsünde karanfil. -
    *
    * "kahpe felek sana nettim neyledim" isimli türkü'nün "kestin mümkünümü çarelerimi" mısrasından çağrışım yaptı.
    2 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük