söyleşilerde, imza günlerinde gördüğüm kadarıyla, büyüklerinin ustalarının yanında konuşurken çekinmesiyle, konuşurken heyecanlanmasıyla, gerçekten bizden biri. esasında bunu köşesinde baya bir önce kanıtlamıştı zaten, tescillenmiş oldu. ayrıca yeri gelince kıskanılan adam.. *
tecavüzcü coşkun ve tarihin tozlu sayfalarına karışmış nice figürandan öğrendiğimize göre, önce boyuna yapışılır, boynu öpülen * kadın kaderine razı olur, asla hayır diyemez. burdan kanımızda vampirlik olduğunu çıkarabiliriz.
bir de kavuşan bedenlerin aşırı sürtünmesinden dolayı kabuk bağlayan uzuvlar vardır ki, gerçek türk sanatı yerine geçer.
adı arazinin düzlüğü nedeniyle kıvrıla kıvrıla akmasından gelir. coğrafyada bu kıvrımlara menderes denir. ege'yi besleyen, ovaların su ihtiyacını karşılayan önemli bir nehirdir. biriktirdiği alüvyonlarla bolca lagün gölü oluşturmuştur. son yıllarda yazları kurumaya başlamıştır.
Yosunla beslenen, ön dişlerinin sertliği ve büyüklügü ile papağana benzeyen rengarenk balık. bembeyaz lezzetli bir eti vardır. ege de ve akdeniz'de bolca bulunur. kayalık, bol yosunlu temiz denizleri sever. sürüler halinde gezerler.
büyük ihtimalle yunancadan yadigar kalan, ayvalıklılar tarafından bolca kullanılan balık ismi. sahibi, uzun ince ufak boyutlu bir balıktır. (bkz: lapa)
muğla yöresinde kupez balığına verilen ad. fazla büyük boyutlara ulaşmayan, mavi-gri renkte, ince uzun bir liman balığıdır. tavada kızartılması güzel olur. hızlı sayılır.
inanılmaz bir çekiciliği olan yemek. öyle ki, insan ömrü boyunca sahil şehirlerinde yaşayıp, bu güzide yemekten bolca yemiş olsa bile, nevizade'de para bitmiş içecek ucuz bira ararken, rakıyla götüren abileri görünce bir ekmek banabilir miyim abi deme isteği uyandıran şaheser. tereyağının en güzel olduğu an.
ingilizlerin yemek konusunda ne kadar acaip olduklarının bir göstergesi daha. ekmek arasına kızarmış patates doldurulur, bolca tereyağlanır, isteğe göre sirke falan da dökülür içine. yiyenin obez olmaması kaçınılmazdır.
orjinali okyanus balıklarından yapıldığı için saman tadında olan, balık yemenin o eşsiz muhabbetini fast food'a çeviren yemek. buralarda da çiftlik çuprasıyla mezgitle falan yapılıyor.
yüzlerce iyi müzik grubunun yanısıra, dünyanın dört bir tarafında onlarca ezilmiş, sömürülmüş halk, bozulmuş ahlak yapısı, ekmek arası patates * fish and chips, gibi salak yemekler, absürd bir mizah anlayışı, her yere uzatılabilen bir dil ve sahil yörelerinde bira kutuları gibi bir çok gereği tartışılacak kazanç sağlamışlardır.
her ne kadar geçmişteki hatalarından ders çıkarmış, artık onların muhasebesi yapılmış sonuçlanmış gibi gözükse de, dalga geçen kişinin içinde bir yerlerde bir hüzün, bir sıkıntı vardır. bu hareketin en iyi tamamlayıcısı acı bir gülümseme olabilir ancak. ayrıca bir güçlü görünmeye çalışma belirtisidir. bazen gereklidir.
büyük ihtimalle küresel ısınma ve değişen havalar nedeniyle birkaç seneye akdeniz bölgesinde görülemeyeceğini tahmin ettiğim iklim türü. artık karadeniz'e baltık denizi sahillerine akarız.
tarantino'nun death proof'unun sonuna iyice bir renk getiren, insanda suratında aptal bir gülümsemeyle zıplama hissi uyandıran şarkı. gelenek bozulmuyor, tarantino filmlerinden kötü soundtrack çıkmıyor.
uzun süredir güncellenmeyen, son zamanlarda da ulaşılamayan kaliteli online müzik dergisi. aynı zamanda türün bizdeki ilk örneklerindendir. artık kuşe kağıda basılacakmış sanırsam.
genelde hazır konuları çizmesi ve dudaklarıyla gelecekte bahadır baruter modelini dolduracak gibi olan ama çizim kalitesi konusunda ona yaklaşamayacak olan insan. çünkü baruter bir ruh hastasıdır.
bir alışkanlıkla hareket eden ve çocukluguna doyamayan, ezik demenin ağır kaçtığı erkeklerdir. yıllar yılı, anne, abla, ebe dadı gibi kollayıcı, şefkatli kolların arasında büyümüş erkek veya erkekimsi, bu figürler hayatından çıktığında kendine yine yaslanacak, dizine yatacak yumuşak bir yer arar, saçının okşanmasını ister, olay budur. hoş görülmesi gerekir çünkü bazen erkek olmakta kolay değildir..
ilk çıktığı zamanlarda soft ço. ferresi ayarında videolarıyla paylaşım forumlarında baya bir yer aldığı için, her zaman bir acımayla, önyargıyla bakılan fransızların popstarı. Haberimiz yok ama o da bunalımdan bunalıma koşmuştur ergenlik dönemlerinde tahminen.zaten bir ara tombalak britney spearsvari resimleri geziyordu ortalıkta. Konserine gelenlerde genelde orta yaşlı dürbünlü erkeklerden oluşur, en azından benim denk geldiklerim öyleydi. ha bir de mıymıy şarkılar söyler, lolita imajını pekiştirir.
aşağı yukarı bundan 4 5 sene önce pörtlemiş bir akımın eseridir. çekiciliğini her gitar çalmak isteyen kızın eline bir bas gitar almasıyla kaybetmiştir. yine de başarılı bayanları takdir etmek lazımdır. turgut berkes'in grubu karakutu'da çalan ayça sarıgül çok teknik olmasa da masstival'deki performansıyla şu anda akla ilk gelendir, ancak melissa auf der mar bu konuda bambaşkadır.
samimiyetsizliklerini, vefasızlıklarını olabilecek en kısa sürede ortalığa seren tiplerdir. amaçları sadece gövde gösterisi yapmak, veya kıskandıkları insanların acılarını görmektir. dedikodularının iftiraya vardığı çok görülmüştür. küçük yerlerde bolca bulunurlar, kişide balgam yapar, tükürme isteği uyandırırlar.
konser salonudur ama verilen konserlerden bir şey anlaşılmaz. genelde kullanım alanı yeni gelenler için oryantasyon başlangıcı ve mezuniyet törenleridir.
masstival 2007 kapsamında verdikleri konserde izleyenleri kendinden geçirmiş, nasıl isveçli lan bunlar dedirten, yeri gelip oynatan, * yeri gelip ağlatan * sempatiklikleriyle hayran bırakan gruptur. iki has adamını kaybetse de kraldır.
şaka maka bir yana, utanç verici olaydır. yok o onu dövmüş yok arkadan vurmuş denileceğine bu terbiyesizliği yapan herkesten hesap sorulmalıdır. futbolcular böyle yaparsa taraftar inönü'de ortalığı yıkar. aynı insanlar birbirine spor yüzünden düşman oluyor ya, hay ben böyle ligin..
bir kebabcıya göre servisi baya hızlıdır. porsiyonlar büyüktür. yanında bir de ufak salata getirirler. bir tek içeceklerini ufak bulurum. gerisi hep guzeldir. ordan cıkınca bir yuruyus yapıldıktan sonra hemen yandaki kafe kafa'ya girilir, nargile söylenir.. sakın iki dükkanın arasındaki lox kandırmasın, waffle baya kötü gidiyor kebabtan sonra. ağlatıyor.
ticari kaygıyla ortaya çıkan her eserin ihtiyaç duyduğu cümleler. ya çok gaz olur bunlar ya çok ilgi çekici. aynı makale yazarken veya bir iş mektubu yazarken ilk cümlenin okuyanın ilgisini çekmesi gerektiği gibi filmlerde satılmak için böyle cümlelere ihtiyaç duyarlar. amaçları mangırdan öteye gitmez. kendine güvenen filmlerde bulunmaz zaten. aksi gibi tırt korku filmlerinin vazgeçilmezidir. fragmanlardaki gaz gaz konuşan amcalarda bunları bulanların kayınçosudur.
pulp fiction'da sapık zevkleriyle dikkat çeken bir yan karakter.
--spoiler--
kendisi filmin ağır adamı mafya babası marsellus wallace'u kıstırıp arkadaşıyla tecavüz ederken, butch coolidge * tarafından olaylara müdahale edilmesiyle hayatı kayar. butch eve zed'in motoruyla döndüğünde sarfettiği efsane replik ise şöyledir:
fabian: whose motorcycle is this?
butch: it´s a chopper, baby.
fabian: whose chopper is this?
butch: it's zed's.
fabian: who´s zed?
butch: zed is dead, baby, zed is dead.
--spoiler--
duru güzelliğinin yanısıra son zamanlarda rol aldığı filmlerle artık iyi oyuncu olduğunu da ispatlamış insandır. iyi ki ayrılmış yahu tom cruise'dan.. kadın harcanıyormuş.. tom'da döşeklerin üzerinde rahatça zıplasın artık aşığım diye. ses desen ses var, görüntü desen maşallah *
300'den sonra saygımı yitirdiğim frank miller'ın gönlümü almasını dilediğim filmdir. ilk filmdeki karanlık yapı çok hoştu. bu filmde umarım ilkinin kalitesine ulaşır. hele ava lord'un da artık ortalıkta gözükmeye başlayacağı film olduğu için, iyice bir tadından yenmez olur da biz de rahatlarız. kadro zaten yıldızlar geçidi gibi. ava'ya da angelina jolie gider kanımca...
radiohead'in b sidelarda kalmış en güzel şarkılarından biri. aynı zamanda romeo ve juliet'in film müziğinde de sözsüz bir halde filmden repliklerle bulunmaktadır.ayrıca bu versiyonda üflemeli çalgılarla çok hoş bir hale getirilmiştir. zaten şarkının kendisinin çok hoş bir melodisi vardır, adamı dinginliğe kavuşturur. bir yandanda çaresiz kılar. gariptir.
i want to
i want to be someone else or i'll explode
floating upon the surface for
the birds, the birds, the birds
you want me, well fucking well come and find me
i'll be waiting with a gun and a pack of sandwiches
and nothing, nothing, nothing, nothing
you want me
well, come on and break the door down
you want me
fucking come on and break the door down
i'm ready
i'm ready, i'm ready, i'm ready..