bu mevzuyla ilgili edip cansever şöyle der 'ne çıkar siz bizi anlamasanız da.. evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar.. eh,yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da..'
bunu kullananlar bir yerden sonra bu girişe göre başlık açmaya başlarlar. angutça bi tespit ve hemen altında 'evet efendim' şablonuyla karşımıza çıkan bir yığın zırva..
ve kendi kendime dedimki;
hayatındaki zaafları, yalanları
o zaaflara ve yalanlara tekabül eden bütün ilişkileri,
nesnel koşulların elverdiği oranda temizle,
yalnız kalmaktan korkma
gerçekler seni güçlendirecektir...'
kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
yüreğimizin yufkalığı kimi zaman
hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
aslında ne güzel şeydir
insanın insana yanması sevgili...
ne güzeldir bilmediğin birinin
derdine üzülebilmek ve çare aramak...
ben, bütün hayatımda, hep üzüldüm, hep yandım.
yaşamak ne güzeldir be sevgili...
sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın
''baba oğlunu kucakladı, bir çeşit sarsalayarak ''bak sana ne anlatacağım'' dedi. ''bu annene kalırsa sen hapı yutarsın oğlum. çünkü senin annen tıpkı benim anneme benziyor. benin annem de böyleydi, beni çok severdi. titrerdi üstüme. ailenin tek çocuğuydum. başıma bir iş gelmesin diye, 'aman ağaca çıkma oğlum, düşersin', 'aman suya girme oğlum, boğulursun', 'aman kimseyle güreşme, bir yanını kırarsın' diye diye beni her şeye seyirci bir insan haline getirdi. hayata seyirci kalmak kötüdür oğlum. hayatın iyi, uslu bir seyircisi olmaktansa, hayatın içinde başarısız bir adam olmak bin kere daha iyidir. iyi bir boks seyircisi olmaktansa, kötü bir boksor olmayı göze almak daha iyidir oğlum.''
hangi zorluğu
yenmemiş insanoğlu.
hele taşıyorsa içinde
bu insanca sevgiyi.
güzel günler
zorlu duraklardan
geçer sevdiğim.
damla damla
birikiyor insan.
damla damla sevgili...
bir gün
akıp gideceğiz hayata.
duvarlar yıkılacak,
açılacak bütün kapılar
bilesin.
benim yüreğim
sensin şimdi
seni vurur durur...
ve yine damla damla
çoğalıyorsun içimde.