yazar sayfasını kapatıp,okur olarak kendine artı oy veren yazar.
biraz önce merakla denediğim hadisedir. sözlükten çıkıp okur edasıyla kendi entry mi oyladım. evet kendime oy verebiliyorum. böyle saçmalık olur mu?
bu duruma bir çözüm üretilmeli yoksa oyların hiçbir esprisi kalmaz.
edit: aramaya inanıyorum, aynı başlıktan farklı şekilde açılmış. bu başlık yazmaya kapatılmıştır.
a.hicri izgören şiiri.
bıkmadan usanmadan defalarca okunasıdır. bir aşk ancak bu kadar güzel bu kadar derin anlatılabilir.
her okunduğunda derinlerde bir yarayı kanatır...
Yalnız bir ülke gibiydi
Bir havarın kütüğüne, bir çığlığın
Fonetiğine yazıldı adı
Tarihe düşürülmüş dipnotlar gibi
Eski bir yara anlatabilir belki
Ömrünün özetini.
Gözlerini yazmakla başlamıştım şiire
Üstümüze yürürken dünya, birlikte söylemiştik
Kaç kez muhaciri olduğumuz o aşkın ezgisini
Küme küme bulut taşırdı gözleri
O bana gülmeyi, ben ona ağlamayı öğrettim
Yağmalanmış sevgiler panayırıydı
Miri malıydı elleri
Yüzünde acının öyküsünü okurdum
Sonu olmayan bir başlangıç gibi
Yüzünü çevirince gözlerinde bir yol başlardı
Aşktan alırdı rengini
Dere tepe dolaşır hep ona dökülürdüm
Taramak istedim saçlarını birkaç sözcükle belki
Nasılsa yağmur yağınca bütün anılar aynı
Bu şiir bir merhaba olabilir mi?
Öyle yazmak istedim şerh koştum
Yakasına bir gül iliştirmeyi.
şimdi hangi sayfasına başvursam
bir sebep-sonuç ilişkisi buluyor hemen
her satırı bir "tashih"le yaralı
bir masalcı oluyor zaman
ölümleri kutsuyor, yalanlar emziriyor
infazlar büyütüyor tarihin beşiğinde
her köşebaşında kimlik soruyor benden
açıp yaramı gösteriyorum
sen yüzünün haritasında koyaklar çiziyorsun
gözlerinde sessizce yatak değiştiriyor bir nehir
bir şarkı tek tek kusuyor notalarını
ben orada yenik düşüyorum bir geleneğe
anlamını yitiren ne varsa bu kentte
pıhtılaşmış kan renginde bir nakarata yazdırıyor adını
birer alışkanlığa dönüşüyor durmadan
ağıtlarla yitip giden bir ömre sonsöz oluyor
yangınların içini boşalttığı eski evlerle
giderek sana benziyor bu kent
şimdi bir acının taksitlerini ödüyor zaman
yazgıma bir şerh düşüyorum helalleşiyorum kendimle
bir soru kipinin kaçınılmaz yanıtında gözlerin
burçlarında kurşunlu mozaikler
işte yangından arta kalan bedenim
son fitili ateşleyebilirsin
onu da bağışlıyorum.
hicri izgören'ne ait kanayan şiirinde geçen bir cümledir...
gecenin hüznünde şairin kendi sesinden dinlenesi bir şiir.aşkı ve özlemi güzel anlatmış.
Şimdi o kente bilet kesmek
Seni sevmekten zordur
Dağladık sancıyan yanımızı
Sulara verdik anıları
Aşkı ve acıyı seçtik
Diyarbekir kına kokan bir akşamdı
istedim adı ola olmadı
içerden işleyen bir yara
Kanayan bir imge düştü payıma
Şifresi çözülememiş bir haber gibi
Uzak bir düş oldu ellerin
Geceler uzadı dal üşüdü bitti şarkılar
Yine yağmurlar var sen yoksun
Daha kaç mevsim eskiteceğiz
sevgiliyi sevmek ve unutmamakla eşdeğerdir, eski sevgili demeye diliniz varmaz. acıdır, zordur.
eski demek kabullenmektir, vazgeçmektir siz vazgeçmezsiniz.
öldürülen bir kedi hemde insanlık dışı bir davranışla, bir hayvana ancak böyle hayvanca yaklaşımda bulunabilinirdi.
ve ne yazık ki yapanlar üniversite öğrencileri.
hayvan bile bu insanlar karşısında hayvanlığından utanmıştır eminim.
tanım:üniversite öğrencilerinin yapmış olduğu vahşet.
Canım oğlum
Güzel yavrum
Gözümün ışıltısı
Ölümden
Ölmekten
Değil korkumuz
Dalda yaprak
Açar birgün
Güler birgün
Solar birgün
Savrulur
Karışır toprağa toz olur gider
Bunlar kırlangıç yavrum
Güneyli güzellerimiz
Gelirler birgün bir fırtınayla
Yazarlar mavimizi pırıltılarla
Doldururlar mavimizi güneşli çığlıklarla
Harmanlayıp yavrulari ağustos kapısında
Karalayıp mavimizi çılgınca
Birgün birdenbire bir fırtınayla
Çekip giderler
Karalanmiş mavi kalır yukarda
Çatılarda yuvalar
Üşür birgün
Tozar birgün
Dağılır
Karışır toprağa toz olur gider
Ölümden
Ölmekten
Değil korkumuz
Yaprak düşer
Çiçek solar
Soğur elbet yuvalar
Taa eskiden
Çok eskiden
Binlerce yıldanberi
Kırlangıçlar gibi savrulur günlerimiz
Ve kimbilir
Nerde
Nasıl
Ne biçim
Çıkar birgün karşımıza sonumuz
Ölümden
Ölmekten
Değil korkumuz
Daha güzel bir dünya
Yaşanılır bir vatan
Diye başlarken sarkımıza
Vurulup kahpe tuzaklarda bir geyik gibi
Düşmek boyluboyunca
Cepte vergi makbuzumuz
Bundan işte korkumuz
Canım oğlum
Güzel yavrum
Gözümün ışıltısı
Bundan kaygumuz!