ahah. lan oğlum nasıl bir paradigmanız var sizin. ben mesela hitler'i sevmem ama almanya'da para kazanıp orda ekmek yiyebilirim. şimdi sen bana kalkıp dersen: "hacı o adam faşist ibnenin teki, onun ülkesinde para kazanıp yemek haramdır" ben de seni saygıyla dinler , sonra yüzüne onyüzbinmilyon baloncuklu bir kahkaha fırlatırım. hem atatürk'ün ülkesi ne demek lan ! cahiliye araplarının davarlarını işaretlediği gibi bir kulaklarınızı kestirmediğiniz kaldı. tapındığınız kavramlar size nerdeyse uzuvlarınızı kestirecek.
atatürk sevdanız müslüm baba sevdasına dönmesin. bak burya yazıyorum: yarın öbür gün biri elinde jilet göğsünü başını kesip atammm diye haykırırsa ben de patogonyaya kaçarım haberiniz olsun. olmadı gider kuşum aydınla evlenirim.
mavi camii'yi ziyaret eden hıristiyan hemen islama mı inkilab ediyor ? hamama giren göbektaşı mı oluyor ? ormana girdin de sadettin teksoy mu oldun ne oldu sana? keşke öyle kolay olsa. sokar sokar çıkarırdık. *
doğuya mı, kürde mi söylemin? doğuda yaşayan herkes kürt değildir. ama senin zihninde doğudan gelen kafkas kökenli bir bireyin, ya da batıya alışması bir çelişki gibi belirmiyor. oysa ikisi de doğudan , bildiğin doğudan işte. çünkü artık düşünmüyorsun. sadece sana her gün vaaz edilen ve kafanın içini şekillendiren cebri kavramlar birbiri ardına tetikleniyor. yani dediğim gibi düşünmüyorsun. bu ve buna benzer başlıkları açarken aslında düşünmüyorsun.
daha açık anlatalım: laiklik denince "kahrolsun türban" diyorsun, yobaz denilince "islam ve müslüman", terörist denilince " sosyalist - komunist" geliyor aklına. yani demem o ki; öyle robot teknolojisi falan insandan çok farklı değil. o asimo falan işin kandırmacası. robot olan, robotlaşan sensin.
hımmm kurnazca. yani şu mu demek istediğin: sen türbanlısın ama gözün orda burda, o zaman taksan ne takmasan ne? peki ya hem tesettürlü hem de takva sahibi kadın nereye gitti ? neden ondan da bahsetmiyorsun? neden bir kavramı ikiye böldükten sonra yarısını tezgah altı ediyorsun ? bu baya baya bildiğin hokkabazlık. kendi kestiğin ama diğer yarısını inkar ettiğin bir şeyin diğer yarısı. [ sakız muhallebiyi sen istedin ]
ha, bu tür incilerin bizim gibi cemiyetlerde dillere pircing olması gayet normal. bu sohbetler hiç soğumaz her daim sıcaktır bizde. sıcak dedim de alev alatlı geldi aklıma:
Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Allah'a ulaşacak olan şey, sadece gönlünüzdeki Allah saygısıdır, takvadır. Bu şekilde onları yararınıza sunduk ki, sizi doğru yola ilettiği gerekçesi ile Allah'ın yüceliğini dile getiresiniz. Ey Muhammed, iyi ameller işleyenleri müjdele. - hacc suresi ayet 37 (Fizilal-il Kuran)
bir de doktor şeriatiden reçete verelim:
kimdir senin ismail'in ? kendin bileceksin. sevdiklerin olabilir, rütben, mevkin, işin...eğer allah'a yakın olmak istiyorsan, kendi ismail'ini bulacak, o'nun yerine kurban keseceksin. yoksa yalnızca adet olsun diye kurban kesmek kasaplıktır. - ali şeriati-
ölçü, yol, yordam bilmeyenleri hizaya getirecek birçok veri mevcut. kurbanda katledilen [ bu tabir senin] canlılara üzülüp etini şaraba yatıranlarla yatıp kalkmamak lazım vesselam.
herkes bilir bunu. en iyi özelliği de budur. marks olmasa da biz zaten ayarlardık birşeyler di mi? gay derdik, hrant derdik, askere gitmeyim falan derdik, emzik derdik, lezbiyen derdik, feminist derdik.. çözerdik biz bunu çözerdik.
evet bir de böyle bir şey var. sosyalizmin manasının ırzına da en çok ve en iyi sosyalistler geçermiş bunu da öğrendik. sağol zapatistam benim. efendim bunlar gerektiğinde hrant olur, luzum edince gay, durum gerektirince lezbiyen, bazen vicdani redci, bazen feminist. aynı anda filistini bile dile dolarlar. sosyalizmin böyle rahatça indirgeneceğini de gördük nihayetinde. jan sol partrenin borozanıyla sesleniyorum: bırakın bu kolpa lafları. bırakın romantizmi. çiçek çocuklara öykünmek değil, 1969 Woodstock demek değil sosyalizm.
böylece çaldılar ağzınıza balı. nasıl ama sıcak ve damak çatlatan bir lezzeti var değil mi? hani ele geliyor yani. yoksa senin ve senin gibilerin neyine o tuğla gibi kitaplar! türk aklı işte. elle tutamadığın kavram kavram değil sana göre.
ciddiyet bile yeri gelince. ben mesela işenecek duvara yaşasın devrim yazmam. değmez yani. neden şaşırdın ki? duvar da seçerim davar da ! hadi koş gel kıvırcık tüylerini seveyim. sen de insansın.
onların da yaşamaya hakkı var falan ama ya. zenciler kokar mokar ama kasları iyidir iyi koşarlar. sırf bu yüzden bile sevsek yeridir onları. sırf bu yüzden biraz daha yaşasınlar hadi.
emo gibi yazılar yazmayın akıllı olun. savunuyor musun , soyunuyor musun ? tedirgin olma taşlar yerinde.
çırılçıplak - dımdızlaak eskiye öykünmek gayet eski bir yöntemdir. hani diyorum ki en ilkel adamlar da yiyeceğini başının altında saklardı. birer birer değil sürüyle kaçanlara öykün öyküneceksen. sana bu yakışır ! kaçan senden kaçıyor haberin yok. "lafım içeriğe değil şekledir" ifadesini kaçyüzmilyon kez duyduk ah bilsen ! dedem - nenem - ve yerlilerden sana selam var.
işemeye giderken navigasyona özlem çekenleri anlamak istemeyen yazar desek? format ne ? o bahsedilen entry en beğenilen entryim olmuşsa format ne ? siz aklınızı hangi gül ağacına çaput diye bağladınız ? mukaddes birşey yazmıyoruz burda sümme haşa. entyr altı üstü . bu kadar ciddiye almayın formatı falan.
soyunurken sıra gözetmem mesela. bu da mı sana ters?
kinaye dolu entariler dolmuş. öyle ki tribünlere sesleniyor resmen. beş bin yılda bölmeden başka şey öğrenememişler falan denmiş. şimdi işi matematike - aritmetike dökecekseniz hepinize öklid'in , tales'in , fisagor'un cep telefonunu verebilirim. ama hangi gerekçeyle arayacaksınız siz bu adamları? ya da hangi grekçeyle ? çepçüp ağzınla bölme falan dersen götünne pandiği yersin.
yer tanrısı ve gök tengrisine and olsun ki hepiniz türksünüz. ve üstünsünüz. zaten piramitleri türkler yaptı ve hazreti yusuf dahi türktü size göre. tanrı musaya levhaları türkçe verdi. samiri'nin buzağısı afyon - denizli bölgesindendi.
her konu hakkında konuşmak zorunda değilsiniz. farisi medeniyeti seksen seneliktir desem şeddeli eşşeklik etmiş oolurum değil mi? yani evvela konular hakkında bilgi sahibi olmak lazım. suryani desem aklına mezeden başka şey gelmeyenlerle değil işimiz.
yıllarını kara mizaha vermiş birinin bu derece anlaşılamaması çok vahim. kara mizah diyorum duy beni. kara murat demiyorum. olmamış şeyleri olmuş göstermek dedin de aklıma cüney tarkan geldi. kartal tibetten pike yaptı bir kuzuya diyorum. kara mizah olmamışı olmuş göstermekten çok uzak bir kavramdır. bilakis - hele hele bu ülkede - hakikati biraz mizahla pişirip sunmaktır okuyucuya. yılların eleştirmeni gibi konuşuyorum farkında mısın ? la fontenden bahsetmiyoruz azizim aziz nesin diyoruz. nesin'in yazdıkları bu ülkenin gerçeklerinin zemzemle yıkanmış halidir desem benle duşa girer misin?
kendisini anlatan trt yapımı belgeselde nesin'e sorulan " nasıl yazarsınız ,şartlar nasıl olmalı yazdığınız ortamda?" sorusuna nesin: " sakız leblebim ve rakım olmadan yazamam" demişti. ironi ütü değildir demek istemişti yani. ok ?
"yağmur yağıyordu yine adana ovasına, ekşi ekşi, insan teri gibi..." bu sözlerle nihayetlenen izgü romanı. hakiki bir tokattır. gül memeler değil bu dom dom kurşunu paramparça ağzımdaki..