özellikle son 4-5 yıldan bu yana fenerbahçe'nin türkiye ligini domine etmesiyle birlikte cim bom'un gerek memlekette, gerek avrupa'da kör topal devam eden hikayesi için yapılan yorum.
duman avcılarını andıran bu tuhaf topluluk, 20 küsür kişiden oluşur, aralarında garip bir dostluk vardır, her biri zamanı gelince kutusunu açıp gösterir, hamdi bey'e trip atar.
ilk albümünde büyük fiyasko yaşayan, abd genelinde 25.000 cıvarında bir satış rakamında kalan, the freewheelin bob dylan'la ilk patlamasını yapan, the times they are a changin ile 60'ların sembolü olacağının sinyallerini veren dylan, 2-3 yıl sonra atılacağı blues-rock atraksiyonlarından habersiz, halen country icra etmektedir. henüz 23 yaşındadır, 3 albümü vardır ve woody guthrie'nin etkisinden de yavaş yavaş çıkmak üzeredir. şarkıları coverlanmaya başlamış, hatta neredeyse kariyerinin tamamında olduğu gibi, kendi bestelerinin coverları, orijinal versiyonlarından daha bilinir olmaya başlamıştır bile.
yapımcısının, "hocam sen iyi, güzel protest takılıyosun amma, süper aşk şarkıları da bestelemektesin, yani esasen bu kadar sert takılmana lüzum yok, bu gerçek seni pek yansıtmıyor," gazıyla, tamamı hayata ve aşka dair liriklerden ibaret şarkılardan oluşan bu albüm ortaya çıkar. dylan'ın o dönemdeki vaziyeti hakkında son derece açıklayıcı da bir isim koyarlar albüme: another side of... ancak yine de, motorpsycho nightmare'de fidel castro'dan, frida'dan falan bahsetmeden de edemez, dylan.
aynı zamanda bu plak, dylan'ın hiçbir elektrikli enstrüman kullanmadığı (bringin it all back home'dan john wesley harding'e kadar) ve salt gitar-armonika ikilisiyle takıldığı son albüm olacak, daha sonra birçok müzik eleştirmeni tarafından, "a young dylan in the last days of his innocence," şeklinde yorumlanacaktır.
dylan, bu albümde, kendisinden hiç beklenilmeyen bir hareketle, toplumsal hadiseleri bir kenara bırakıp, o kadar içine kapanık bir görüntü vermiştir ki; plağın arkasında, albümdeki şarkıların sözleri yerine, kendi yazdığı diğer birbirinden güzel şiirler yer alır. yani, sanki kendini bir anda her şeyden soyutlamış gibidir.
(Dead end!)
People live on dead end street.
(Dead end!)
People are dying on dead end street.
(Dead end!)
Gonna die on dead end street.
Dead end street
Dead end street
Dead end street
Head to my feet
Dead end street
Dead end street
Dead end street
How's it feel?
How's it feel?
Dead end street
Dead end street
the rolling stones'un 45 yılı aşkın geçmişindeki kanımca en iyi albümdür. let it bleed için, stones'un*, the beatles'ın son albümü let it be'den esinlendiği iddialarından geçilmez. halbuki, stones bu albümü 1969'da, the beatles ise let it be'yi 1970'te çıkarmıştır. çoğu stones albümünde olduğu gibi yine bir bluescuya** saygı duruşu çakılır. bu albümün gimme shelter gibi, geçtiğimiz yüzyılın en sağlam şarkılarından biriyle açılması bile başlı başına büyük bir olay olmuştur.