Anadolu Ajansı'nın başı çektiği, basınımızca Esad'a karşı savaşıyor diye pazarlanan Esad destekçisi Arap grup.
isimlerindeki Tal Hamees, şu anda PYD kontrolündeki Haseke bölgesinde, Arap nüfusun yoğun olduğu bir yerleşimin ismi. Bu grup, Suriye'de olaylar başladıktan sonra ÖSO kontrolüne giren yerleşimi, ÖSO'nun elinden geri almak için, yerleşim yerinin içindeki Rejim destekçilerince kuruluyor. 200-300 Rejim milisi yani Şebbiha barındırıyor o dönemde. Bir süre sonra birçok ÖSO unsuru gibi bu yerleşim yerindekiler de IŞiD'e katılıyor. Tal Hamees Tugayları'nın faaliyetleri ise devam ediyor. 2014'te YPG(PYD'nin iyice aktif olmaya başladığı dönem) ile yerleşimin alınması için ittifak yapıyorlar. Yerleşim yeri birkaç denemeden sonra 2015'in başlarında alınıyor. O dönem basınımızda "Til Hemis(Basınımız böyle telaffuz etmiş.) YPG kontrolüne girdi" diye haberleri yapıldı. Google'a Til Hemis diye aratırsanız yerleşimin YPG tarafından IŞiD'den alındığına dair haberleri görebilirsiniz. Yani bu grup için; Suriye'nin kuzeyindeki Arap-Kürt ittifakı olan Suriye Demokratik Güçleri(SDF)'nin ilk örneklerinden veya SDF öncesi bölgede o dönemde, çoğunluğu Rejim destekçisi Arap unsurlarla Kürtler'in ilk yakınlaşma örneklerinden diyebiliriz.
edit: hata yapmışım. Kaynağı bugün tekrar kontrol ettim. Bahsettiğim grubun ismi Tel Hamis Tugayı değil, Yine Tal Hamees konuşlu olan Ebu Jabal(Cebel) Tugayı imiş.
Bir soruyu yanlış yaptığınızı anladığınızda keşke bir kaç dk daha bekleyip iyice kontrol etseymişim dersiniz. Aslında her seferinde dersiniz ama nafile. Kolaymış düşüncesiyle yardırmışsınızdır bir kere.
Tabi sınav sonucu yüksekse ya da kağıt full ise, bu durum size tatlı bir gaz veriyor.
Milletin tepkisine değinmiyorum bile. Tepkileri ve hissettikleriniz malum.
Rusya istediği zaman geçiriyor boğazlardan gemilerini. eski şartlarda akdenizde söz sahibi olabilmek, ticaret rotalarında etkili olabilmek için toprak bulundurması önemliydi, gerekliydi. Boğazların kontrolü geçişler için önemliydi. Ama dediğim gibi eskiden.
Günümüzdeki durum bundan bağımsız. Artık artık enerji hatları, enerji kaynakları söz konusu. Herkes pay alma, dönen işlerde söz sahibi olma, yeri geldiğinde kaynağın tepesine kendi şirketinin flamasını dikme uğraşında.
Orta Doğu'nun yeniden şekillenen yapısına Türkiye gibi, Putin'li Rusya'da kayıtsız kalmayacaktı elbet.
Mutluluk duymak; karşılan duruma hem içeriye dönük hemde dışa dönük verilen anlık, iyi tepki olarak tanımlanabilir. Huzur ise bir süreçtir. Bir nokta da sürekli mutlu hissetmeyi gerektirir ki mutsuz olup hormonel durumu değişmesin. Mutsuz olan insan huzursuzluk içine düşer, sürekli içini kemiren bir şeyler vardır. Böyle hissederki durumu düzeltmek için bir şey yapsın. Harekete geçsin.
Bu bağlamda sanırım, aslında ikiside aynı şey ama işte kavramlar...
ilk gördüğün anda ne oluyoruz yav diyerek irkilme ile başlayan bir süreçtir. Saf saf yakınında olma, sesini duyma isteği, konuştukça, hatta yakınındayken bile mutluluk hissetme, her an görme isteği, göremedikçe boşlukta hissettme, sürekli onu düşünme, kimi zamanda kıskançlık ile devam eder süreç. Bu ruh halinde olduğunu anladığın an aşık olduğunuda anlıyorsun.
Esasen ilk gördüğün an demiri atmışsındır ama farkında değilsindir.
Zevkler tartışılamaz, isteyen istediğini dinler diye karşılık verilebilecek tespit.
Ancak Türkiye'de (bana göre) kalitesiz pop, arabesk, arabesk rap parçalarının başlıca dinlenme sebebi; bireylerin büyük çoğunluğunun diğer müzik türlerinden bihaber olması. Adını duydukları 2 farklı şey var; Rock ve Metal. Hiç dinlemememişlerdir alt türlerini bilmezler ama giydirebildikleri kadar giydirirler. Müzikte bile ön yargı sahibi toplumumuz.
Dilimizin pek diğer türlere yatkın olmamasıda etken olabilir. Yabancı dil bilen sayısının az olduğunu düşünürsek pop ve sözü az, ritim, melodi ağırlıklı müzikler yurdum insanını kendine çekiyor olabilir.
Olsa olsa imparatoriçe olacak şekilde kullanılabilecek ünvan.
Osmanlı'da sistem babadan oğula şeklindeydi. Kadınlar arka planda idi. Henadanın erkekleri bitseydi muhtemelen yeni bir erkek yeni bir hanedan kurardı.
ilk şokun ardından; boş bakışlarla birlikte hafif bir gülümseme belirir yüzünüzde. "Ne olucaktı ki?" diye sorarsınız kendi kendinize. Mutlu olacağı için onun adına sevindiğinizi sanırsınız. Aslında başkası ona dokunacak olduğu için kıskanıyor, kendinize içten içe lanet okuyorsunuzdur.
Her şeye rağmen vazgeçemezsiniz. Sevmeye, gördükçe ve düşündükçe acı çekmeye devam edersiniz.
Çoğunluğunu silahlanmış ergenlerin oluşturduğu; profesyonel seviyesinde eğitimli militanların yönettiği gruplar ile güvenlik güçleri sıcak çatışma halinde.
Türkiyen'in Fırat'ın batısında kalan, Türkiye sınırına yakın, Işid'in kontrolündeki bölgelere müdahale edememesi ve YPG'nin ilerleyişine sorun çıkaramaması için Cizre ve adı sürekli anılan diğer 2 ilçede güvenlik sorunu oluşturulmuş durumda diye düşünüyorum. Jöh diye anılan, zaman zaman adlarını duyduğumuz türkiye'nin profesyonel birlikleri(komando birlikleri yani) şu an da bu ilçelerde.
Her ne kadar Başbakan Davutoğlu; geçen hafta 1 haftada bu iş tamam demiş olsada, çatışmalar bir süre daha devam edicek gibi.
YPG geçen haftalarda Fırat'ın batısına geçmişti zaten. Hedefte Cerablus var. Kantonlar birleşene ya da YPG yenilgi alana, bir şekilde durdurulana kadar ilçelerdeki çatışmalar azalsa da devam eder gibi.