Okullarda, iş yerlerinde kısaca insan gruplarının bulunduğu heryerde bulunan insan tipidir. aynı yerde bulunan diğer herkesin doğumgünü bilir ve onlara doğumgünü partisi hazırlanmasına ön ayak olur. Genelde orta boylu kilolu ve aşırı özgüvenli kızlardan oluşurlar.
durum ilk başta sevecen olsa bile sonra gittikçe boka sarar.
türk dizilerinde köy ağası ve çakma sitcom akımlarının bitmesinin ardından arayışa giren yapımcıların sığındıkları son limandır.
isimsel karizma akımı dizilerin başrol karakterlerine alaz, aras, ezel, tüzel, hazar, uras, güneş gibi normalde çok kullanılmayan ama kulağa hoş gelen isimler vermekten ibarettir. çok basit bir uygulama olmasına rağmen ilginç bir şekilde tutmuştur.
Hiç kimsenin kıymetinin bilinmediği sikindirik ülkemde aynı takımda yıllarca forma giyen oyuncuların bile jübile maçının yapılmaması durumudur.
Sporun aslında güzel yanlarının da olduğunu ve insanları mutlu etmek için var olduğunu ne zaman unuttuk hiç hatırlamıyorum. Bunda en önemli sebeplerden birisi de bence futbolculara jübile maçı yapılmaması ve nerdeyse tüm kulüplerin futbolcuları ile kavgalı ayrılması.
Mesela yıllardır taraftarı olduğum olmaz olasıca Fenerbahçe Alex de souza'ya bir jübile maçı yapsa çok güzel olmaz mıydı? Ya da iyi ada kötü yıllarca kulübüne hizmet eden ibrahim TOraman için bir jübile düzenlense fena mı olurdu?
Futbol sadece küfür ettiğimiz bir mecra değil aynı zamanda sevdiğimiz oyunculara belki de göz aşları içinde veda edeceğimiz de bir spor dalı olmalı bence.
Hem oyuncu onere edilmiş olur hem de üstüne basa basa sölediğim üzere futbolun aslında güzel bir şey olduğunu tekrar hatırlarız. Sanırım bu konuda en iyi ülkelerden birisi ingiltere. Bir kaç örnek için;
Öncelikle fona o müziği koyan adamın müzik kulağına sokayım.
Sanırım Erkam aydar isimli kişi trollemek amacıyla girmiş bu videoya. Çünkü Uğur ışılak hakkında söylediği şeylerin tamamı alenen yalan. Pis pis de sırıtıyor konuşurken.
Bir de bu Rabbim yar ve yardımcın olsun lafı neye istinaden böyle trend oldu arkadaş. Bir herılt yani gibi bir şey oldu başımıza.
Bu arada Uğur IŞILAk'ın sanatı öven şu adamlara bir kişi akp şarkıları hariç "3 tane şarkısını ismini sayar mısınız?" diye sorsaydı. O zaman inanırdım samimiyetlerine.
Benden de bu 3 şarkıyı düşünenlere bir kıyak. şarkıların ilki; mısraların sonu berrak, toprak ve kafiyeye uygun 3. kelime ile biteni.
Davut Güloğlu'nun arkasındaki plaketler ne plaketiydi acaba?
16-18 mayıs tarihleri arasında kapadokya'da düzenlenecek olan festival. Festival programı oldukça güzel olsa da katılmayı çok istediğim doğa yürüyüşlerinin 70 lira civarında olması inanılır gibi değil.
Benim de sık sık yaptığım ama sebebini bir türlü çözemediğim eylem. Neden haftanın kalan günleri oynanmıyor da bu oyun herkes tarafından cumartesi bekleniyor.
YOksa her konuda olduğu gibi bunda da mı en son günün en son saatini bekliyoruz.
sadece ben mi bu durumdan muzdaribim bilmiyorum ama bir cafe veya lokantaya ilk kez gidileceği zaman inanılmaz geriliyorum. yani öyle böyle değil. ne mülakatlar bekledim nerelere gittim yemin ederim başka hiçbir şey beni ilk kez gidilecek bir lokanta ya da cafe kadar germiyor. başka hiçbir yerle ilgili yok bu korku sadece içinde yemek yenen yeni yerlere gidecekken vuku buluyor.
ulan bir dönerciye ilk kez gireceğim zaman bile kırk kez düşünüyorum. önce en az iki kez dükkanın önünden geçip dışarıdan içeriye bakıyorum. sonra da tanımadığım dönerci yerine yarım kilometre uzaktaki bildiğim dönerciye gidiyorum.
en boktan lokantalara gidecekken bile önce tripadvisor'dan uzun uzun incelemeler yapıp kendimi rahatlatmaya çalışıyorum ama olmuyor olmuyor.
winamp falan da kalmadı gerçi herkes hatırlamayabilir ama eskiden müzik dinlemek için sırf winamp vardı. hatta bunun bass ayarları falan da vardı. internet falan da pek çok bilgisayarda olmadığı için insan bunun garip ayarlarıyla falan oynardı. bass ayarlarını değiştirdi. güzel güzel playlist yapılırdı.
neyse konumuz eski bilgisayar alışkanlıkları değil. benim asıl değinmek istediğim şey winamp'ın karışık modda müzik çalma öngörüsü.
mesela diyelim ki o gün çok mutsuzsunuz açtınız bilgisayarı winamp'tan melankolik bir şarkı açtınız. sonra bir tane daha açtınız sonra da shuffle'ye basıp kontrolü winamp'a bıraktınız. işte o noktadan sonra bilerek ya da bilmeyerek hep ağır ve sizin melankolinize uygun şarkılar çalardı. yani bugün gibi hatırların winamp'ın kaç kez aklımdan geçen şarkıyı çaldığını.
tabii aynı durum hızlı şarkılar için de geçerli. gaza getiren birkaç şarkıdan sonra hep aynı modda şarkılar çalardı bu program. ya da bende çok yoğun bir algıda seçicilik vardı.
ulan yine winamp kurasım geldi bak. siyah zeminde yeşil şarkı isimleri. bilgisayardaki mp3 sayısı ile hava atılan yıllar falan.