Çocukken beni korkutan bir şey olunca aslan babam gider her yeri didik didik eder olayı kontrol altına alır ve bana korkacak bir şey olmadığını belli ederdi.
Şimdi benim de bir oğlum var geçenlerde salondan bir gürültü geldi, ister istemez korktum. Keşke babam olsa da gidip bir kontrol etseydi dedim. Ama ne yazık ki babam yoktu ve korka korka ben gidip kontrol etmek durumunda kaldım. Baba çok acaip bir şey.
Bu arada babam çok şükür hayatta ama tabii ki kendi evinde.
Allah senin belanı versin şerefsiz herif. Ülkenin gelmişini geçmişini siktin attın. Mutluluğumuzu elimizden aldın, umudumuzu elimizden aldın, insanlarımızı elimizden aldın.
inşallah öteki dünyaya kalmaz bu dünyada çıkar bunların acısı senden, inşallah çoluğun çocuğun torunun ve tüm sevdiklerinin acılar içinde geberir gider.
ve inşallah sen kötü adam, inşallah acıların en büyüklerini yaşarsın, inşallah çığlıklar içinde geberirsin.
Ülkenin en azından yarısının benimle bu bedduayı paylaştığını bilmek güzel. inşallah bu bedduaların yerine geldiğini de görürüz.
Okullarda, iş yerlerinde kısaca insan gruplarının bulunduğu heryerde bulunan insan tipidir. aynı yerde bulunan diğer herkesin doğumgünü bilir ve onlara doğumgünü partisi hazırlanmasına ön ayak olur. Genelde orta boylu kilolu ve aşırı özgüvenli kızlardan oluşurlar.
durum ilk başta sevecen olsa bile sonra gittikçe boka sarar.
sevemediğim adam. hiçbir sebebi yok aslında kendisini sevmemem için. Güzel filmlerde, güzel karaterleri oynuyor ama bir türlü sevemiyorum ben bu adamı.
bir çok kişi filmin başında benim gibi emily blunt'ın başrol olacağını düşünmüştür ama Benicio del toro öyle bir döktürmüş ki filmde ne emily blunt dikkat çekiyor ne de josh brolin. iki erkeğin emily bluntile olan ilişkisi filmin gerilimi zirvede tutan ana unsur olmuş. Çatışma sahneleri de bu gerilimi macera ile süslemiş.
gece görüş kamerası ile çekilen sahneler çok güzel olsada bence en gerçekçi olan yemek masası sahnesiydi. Çok insani bir an olmasa bile filmde anlatılan dramı yaşayan herhangi biri de aynı şekilde davranırdı bence.
yukarıda da değindim ama emily blunt'ı ve canlandırdığı karakteri hiç sevmedim ben. Filmin başında çok hırçın başlayan kadın aşırı korkak bir şekilde bitirdi filmi.
içinde çeşitli mantık hataları ve sik gibi bir kylo ren barındıran film.
ama
sinema temelinde eğlenmek, gerçek hayattan uzaklaşmak ve biraz da hayal kurmak için yaratılmış bir sanat dalı. Star Wars da bunu sağlamak için biçilmiş kaftan.
Cumartesi günü dayanamadım sabah 11inde ilk seansda izledim filmi. Küçük bir şehirde yaşadığımız için ne yazık ki film dublajlıydı buna da takılmadım. Sadece zevk almak çabası ile izledim filmi ve inanılmaz güzel anlar yaşadım. Filmi gömmek çok kolay ama Han solo'nun ekranda belirdiği malum sahnede ayağa kalkıp sevinçten haykırmak sadece benim mi aklıma geldi? Ya da ne bileyim güzeller güzeli başroldeki kızımız ışın kılıcını bulunca bir tek benim mi tüylerim diken diken oldu? Peki çalışmayan R2D2, resmen dramdı lan.
bu nokta j.j. abrams'ında hakkını vermek lazım büyük de bir risk alarak star wars episode iv a new hope değişik ve çok güzel bir versiyonun çekmiş. 2. 3 filmlik serinin iğrenç dijitalliğinden mümkün mertebe uzak durmuş. Her iki seriden de biraz daha karanlık ama bence çok güzel bir star wars evreni oluşturmuş.
Yeni karakterlere değinecek olursak:
Öncelikle droid muhteşem. R2d2'ya eşdeğerr harika bir robot olmuş.
Rey ise tam anlamıyla bir casting harikası. Cuk oturmuş rolüne. Muhteşem bir tercih olmuş. Çok da güzel bir kadın olduğu için tatlı tatlı izlettiriyor kendisini.
Finn güzel bir renk katmış olaya. Komik, salak, neşeli bir karakter. Büyük ihtimalle de asıl kadınla evlenecek.
OScar Isaac hali hazırda son 2 yılın en çok prim apan oyuncusu olarak burda da kendisine güzel bir yer bulmuş. yeni han solo olacağı aşikar.
sonuç olarak demem o ki bırak mantık hatalarını, bırakın her şeyde kusur aramayı. arkanıza yaslanın ve bu sinema şöleninin tadını çıkarın.
hali hazırda izlediğim filmlerden çok etkilenen bir insan olarak bu filmi izlerken 4-5 kere ağladım lan. belki de hata bendedir.
en son son: başta da yazdığım gibi kylo ren karakterini hiç beğenmedim ama general hux çok güzel bir renk katmış filme. Hitler tadında konuşması da süperdi.
türk dizilerinde köy ağası ve çakma sitcom akımlarının bitmesinin ardından arayışa giren yapımcıların sığındıkları son limandır.
isimsel karizma akımı dizilerin başrol karakterlerine alaz, aras, ezel, tüzel, hazar, uras, güneş gibi normalde çok kullanılmayan ama kulağa hoş gelen isimler vermekten ibarettir. çok basit bir uygulama olmasına rağmen ilginç bir şekilde tutmuştur.
canlısı her yerde olan ama ölüsü sadece türkiye'de bulunan leopar, ya da daha geniş haliyle ölü vahşi hayvan ve ankara'da bulunan çirkin peluş hayvanlar bu türlere örnek olarak gösterilebilir.
bir liste yapacak olursak:
- ölü vahşi hayvanlar
- ankara'da bulunan çirkin peluş hayvanlar
- yanında biri geçince ıslık çalan oyuncak maymun
- allah diyen karga
- kendiliğinden kıbleye doğru yatan boğa
... şeklinde olan ve devamı getirilebilecek listedir.
kapısı kapalıyken müdürün odasına kapıya tekme atarak girip elimdeki istifa dilekçesini suratına fırlatarak senin benim müdürlüğünü sikeyim al şu istifa yazısını, ben artık siktir olup gidiyorum sen de ne bok yersen ye diyesim geliyor her gün. ama bin türlü sorumluluk var insanın omuzlarında diyemiyorsun bir türlü. yutkunup it gibi çalışmaya devam ediyorsun.
çok ilginç bir kadındır kendisi. güzel desen değil, çok da sinir bozucu. ama kadın dünyaya sanki sırf seksi olmak için gelmiş gibi. sanki 1 yaşından beri kadına nasıl çekici olunacağını anlatıyorlar. o bakışlar, hiç şaşmayan göğüs dekolteleri. acaip çok acaip.
Hiç kimsenin kıymetinin bilinmediği sikindirik ülkemde aynı takımda yıllarca forma giyen oyuncuların bile jübile maçının yapılmaması durumudur.
Sporun aslında güzel yanlarının da olduğunu ve insanları mutlu etmek için var olduğunu ne zaman unuttuk hiç hatırlamıyorum. Bunda en önemli sebeplerden birisi de bence futbolculara jübile maçı yapılmaması ve nerdeyse tüm kulüplerin futbolcuları ile kavgalı ayrılması.
Mesela yıllardır taraftarı olduğum olmaz olasıca Fenerbahçe Alex de souza'ya bir jübile maçı yapsa çok güzel olmaz mıydı? Ya da iyi ada kötü yıllarca kulübüne hizmet eden ibrahim TOraman için bir jübile düzenlense fena mı olurdu?
Futbol sadece küfür ettiğimiz bir mecra değil aynı zamanda sevdiğimiz oyunculara belki de göz aşları içinde veda edeceğimiz de bir spor dalı olmalı bence.
Hem oyuncu onere edilmiş olur hem de üstüne basa basa sölediğim üzere futbolun aslında güzel bir şey olduğunu tekrar hatırlarız. Sanırım bu konuda en iyi ülkelerden birisi ingiltere. Bir kaç örnek için;
Öncelikle fona o müziği koyan adamın müzik kulağına sokayım.
Sanırım Erkam aydar isimli kişi trollemek amacıyla girmiş bu videoya. Çünkü Uğur ışılak hakkında söylediği şeylerin tamamı alenen yalan. Pis pis de sırıtıyor konuşurken.
Bir de bu Rabbim yar ve yardımcın olsun lafı neye istinaden böyle trend oldu arkadaş. Bir herılt yani gibi bir şey oldu başımıza.
Bu arada Uğur IŞILAk'ın sanatı öven şu adamlara bir kişi akp şarkıları hariç "3 tane şarkısını ismini sayar mısınız?" diye sorsaydı. O zaman inanırdım samimiyetlerine.
Benden de bu 3 şarkıyı düşünenlere bir kıyak. şarkıların ilki; mısraların sonu berrak, toprak ve kafiyeye uygun 3. kelime ile biteni.
Davut Güloğlu'nun arkasındaki plaketler ne plaketiydi acaba?
Hüseyin Çakıroğlu ile 1986 yılında çok ciddi bir rahatsızlığı olduğu bilinmesine rağmen muhteşem bir vefa örneği göstererek 5 milyon lira bedelle sözleşme imzalamış olan kulüptür.
Hüseyin Çakıroğlu beklenildiği üzere 26 ekim 1986'da vefat etmiştir. Öncelikle kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Asıl değinmek istediğim nokta ise öleceği belli olmasına rağmen muhtemelen sırf Hüseyin Çakıroğlu'na moral olsun diye büyük bir meblayı gözden çıkaracak kadar büyük bir kulübün bugün emre belözoğlu, volkan demirel gibi pislikten yapılmış futbolcuları her halükarda savunabiliyor olması.
bence rte bu ülke için ne ise aziz yıldırım da fenerbahçe için odur. Bir türkiye'nin biri fenerbahçe'nin ağzına çatır çatır sıçtılar. Olayın acı kısmı ise an itibarı ile yapılan kongrede aziz yıldırım yine başkan seçildi.
Son olarak Hüseyin çakıroğlu olayını bugün öğrendim. Bu sene baştan beri nefret ettiğim takımımla uzun süre sonra ilk kez gurur duydum.
5 mayıs 2015 juventus real madrid maçı'nda hakemin Carvahal'e en sonunda kart çıkarması ile ilgili olarak; "inanılır gibi değil sayın seyirciler, carvalhal'e kart çıktı. oğlu olsa bu kadar olurdu." gibi bir laf etti. Maç içinde sesli güldürdü beni.