türkiye'de laiklik tanımının din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak değil de, devletin her kademesinin dine karşı olması olduğunu ispatlayan bir başlık.
17 Kasım 1924 tarihinde kuruldu. Kuvvetler ayrılığı ilkesini, tek dereceli seçimleri, cumhurbaşkanının fesih ve veto yetkisinin sınırlanmasını savundu. Ekonomiye devlet müdahalesinin asgariye indirilmesini, ülkede liberalizmin uygulanmasını, devletin küçültülmesini istedi. Şeyh Sait isyanının ardından kapatıldı. Partinin bu isyana herhangi bir şekilde müdahil olduğu iddiası, bu güne kadar belgelenmedi.
23 Nisan 1920 yılında açılan Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'in mutlak hakimiyeti altında değildi. Özellikle II. Grup adı verilen muhalif hareket, M. Kemal'in diktatörlüğe gittiğini düşünüyor, daha demokratik ve serbest bir meclis için çalışıyordu. Bu muhalif hareket çeşitli cebri yöntemlerle susturuldu, ancak meclisteki huzursuzluk son bulmadı.
1923'te M. Kemal'in isteği aksine Rauf (Orbay) Bey'in meclis başkanlığına seçilmesi, bir hükümet kriziyle sonuçlandı. M. Kemal aslında kendi çıkardığı bu krizden faydalanarak, mecliste muhalefetin bulunmadığı bir oturumda azınlık oyuyla cumhuriyeti ilan etti. Bunun üzerine Cumhuriyet Halk Fırkası içindeki yarılma tamamen su yüzüne çıktı ve bir grup milletvekili istifa ederek, 17 Kasım 1924'te Ankara'da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla yeni bir siyasi parti kurdular.
Yeni parti, meclisin ikinci döneminde Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan ayrılan milletvekillerinin katılması ile meclis içinde kuruldu. Fırka'nın başkanı General Kazım Karabekir, ikinci Başkanı H.Rauf Orbay (eski başbakan) ve genel sekreteri de Ali Fuat Cebesoy'du. Bu isimlerin hepsi Mustafa Kemal'le birlikte "Kurtuluş Savaşı" adı verilen çatışmalar dizisine katılmış askerlerdi. Parti üyelerinin hemen hepsi ittihatçı kökenliydi. M. Kemal, yeni partinin kurulmasını hiç hoş karşılamadıysa da, o günün şartlarında buna ses çıkaramadı.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın programı ekonomi ve finans ağırlıklıydı. Programın ilk maddesinde cumhuriyete olan bağlılık vurgulanıyor, milli hakimiyet öne çıkartılıyor, demokrasi ve bireysel haklar kavramlarına sahip çıkılıyordu. Daha sonra yasama ve yürütmenin iç içe geçmediği kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemine vurgu yapılıyor, milletin egemenliğinin tam olarak gerçekleşmesi için çok partili seçimlerin ne kadar önemli olduğu özellikle belirtiliyordu.
Ekonomik anlamda TCF liberalizmi savunan bir partiydi. Ekonomide devlet tekeline karşı çıkıyor, devletin ekonomiye müdahalesinin asgariye çekilmesini savunuyordu.
TCF, merkeziyetçi bir parti değildi. Aksine, adem-i merkeziyetçiliği, yani yerinde yönetimi savunuyordu. Vali, kaymakam gibi yerel yöneticiler halk tarafından seçilmeli, gerektiği takdirde yine halk tarafından görevden alınabilmeliydi. Bu bakımdan, her fırsatta halkın henüz demokrasiye geçecek "olgunluğa" ulaşmadığını ifade eden, halka "yığın" gözüyle bakan, tek partili genel seçimlerin şeklen yapıldığı bir sistemi "demokrasiye daha uygun" gören Mustafa Kemal'in CHF'sına göre, çok daha demokratik bir çerçeve çizdiği açıktır.
Parti programının 6. Maddesi'nde, partinin dini fikir ve inançlara saygılı olduğu yazılıydı. Bu madde ileride partinin irticaı desteklediği tezlerine dayanak noktası teşkil edecekti. Ancak programda halifeliğin geri getirilmesi gibi bir talep olmadığı gibi, dinin önemine özel bir vurgu da yapılmıyordu.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, CHF'den yeni kopmalar olmadığı için mecliste küçük bir grubu bulunan bir parti olarak kaldı. Ancak varlığı bile CHF için gerçek bir tehlike teşkil ettiğinden, kuruluşundan yedi ay sonra Takrir-i Sükun Kanunu'nun irticayla ilgili maddeleri kullanılarak, partinin kendisi olmasa bile büroları kapatıldı. 1926 yılında Mustafa Kemal'e izmir'de düzenlendiği iddia edilen, ancak gerçek olup olmadığı tartışma konusu olan izmir suikastı, TCF'nin sonunu getirdi. 21 TCF milletvekili, dokunulmazlıkları hiçe sayılarak tutuklandı.
Elde en küçük bir ciddi kanıt olmamasına rağmen, yapılan yargılama sonucunda 6 milletvekili izmir'de asılarak idam edildi. Suikastın planlayıcısı olduğu iddia edilen Rauf (Orbay) Bey, 10 yıl hapse mahkum edildi. Kazım Karabekir, 10 sene sürekli takip ve gözaltında tutuldu. Halkın nazarında ciddi bir itibara sahip olan Kazım Karabekir gibi paşaların asılmamış olmaları, olası bir halk tepkisinden duyulan korkuya bağlanabilir.
Böylece cumhuriyet tarihinin ilk muhalefet partisi, demokrasiyle herhangi bir ilgisi olmayan yöntemlerle kapatıldı. Mustafa Kemal, "Nutku"nda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasına kin kustu, yöneticilerini gericilikle ve ihanetle suçladı. Halkın henüz çok partili hayata geçecek "olgunluğa" erişmediği görüşüyle, yeni partilerin kurulmasına izin verilmedi. Serbest Fırka denemesi, halkın çok yoğun ilgisi ve sevgisiyle karşılaşınca, kendisinden başka hiçbir otoritenin ve düşüncenin varlığına tahammül edemeyen Kemalist iktidar tarafından derhal sonlandırıldı. 1950 yılına kadar adına "cumhuriyet" denilen ve "demokrasi" olduğu edilen bir diktatörlük, bu güne kadar ulaşan "ittihatçı" zihniyetin sürdürücüsü olarak Türkiye halklarına kan kusturdu.
Artık iyice doruklara ulaşmış durumdur. Önce iyi futbolcu değil de, sonra saçma sapan futbolcularla kıyasla baktın ki hiç bir şey fayda etmiyor iftira at. En son da galatasaray klübü ile bağlantısı olmayan bir taraftar forum sitesine üye olup "arda turan'a olan atletico madrid teklfini biz şaka diye yaptık" diyebilecek kadar oturmuştur içlerine bu kıskançlık.
Daha transferlerin, transfer görüşmelerinin basit bir fax ile yapıldığını düşünerek kendi aklınca arda'nın değerini düşürecek. Sırf kendilerine bilgi olsun diye söylüyorum;
sevgili cahil arkadaşlarım, transfer teklifleri önce fax ile bildirilir. Bu sadece resmi bir protokolden ibarettir. Daha sonra gerçek pazarlıklar telefon veya internet üzerinden görüntülü olarak yapılır. Pazalığın ilerlemesi durumunda taraflar futbolcunun menajerinin de dahil olduğu bir grup ile yüzyüze görüşür ve anlaşma sağlanır veya sağlanmaz.
Arda turan'ın transferinde söz konusu fax sadece protokol amacı ile bildirilmiştir ki aşağıdaki atletico madrid mühürü bunun orjinalliğini belirtir. Ayrıca belgedeki atletico madrid klübünün adresi, telefon numarası ve internet sitesi bilgileri faxı çeken taraf tarafından yazılamaz, faxın bağlı bulunduğu makina tarafından otomatik olarak makineden çıkar ki faxın sahte olmadığı anlaşılsın.
Şimdi sen git antucu abilerin gelip bok atsın, belki daha iyi yalanlarla gelirler.
liseli bir ergenin hazırladığını düşündüğüm tanıtım filmi. Yeni sezonda artık saçmalamazlar, belki toparlarlar dedim ama adamlar artık iyice saçmalamaya başladılar.
Tanıtım fragmanında türkiye ile ilgili senaryolar anlatılıyor öncelikle. Buraya kadar herşey gayet normal ama final sahnesinde türkiye senaryosu ile yuh artık dedirtmiştir. Anlaşılan bu sezonda polat abimizin kahramanlıklarına şahit olacağız.
Galatasaray'ın ve türk futbolunun altın çağını yaşadığı 1996-2000 yıllarını kapsayan efsane dönem. Günümüz barcelona'sını türkiye ligi'nde izlemek gibi bir şeydi o dönem galatasaray'ı izlemek.
Lokomatif gibi işleyen bir sistem, oturmuş ve birbirini tanıyan bir takım, doyulamaz futbol. Çocukluğuna veya gençliğine denk gelmiş olanlar için daha da unutulmazdır. Özelliklede arkadaşlar arasında girilen her iddiayı kazanmak ve diğerlerinden hep bir adım ötede olmak. Diğerlerinin sana gıpta ile bakması.
o dönemler fenerbahçe ve beşiktaş bayrakları genellikle sandık altında toz ve çürük içinde kalmıştırlar.
Şahsen, başta futbolcular ve teknik heyet olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etmekteyim. Bize o günleri yaşattığı için.
bugün erzincan'da yerel bir tv'de yapmış olduğu açıklamadır. Kendisinin bu düşüncesine bir yorum yapmıycam fakat daha bir kaç gün önce akp'yi terör örgütü ile görüşmek ile suçlayan birinin üç günde bu kadar hızlı dönmesine anlam veremedim.
Daha da merak ettiğim oktay vural'ın tepkisiolacak mı? hani akp'de ortalığı ayağa kaldırmıştı ya.
chp'nin ilk genel sekreteridir. Bir dönem hacca gitmiş ve orada karşılaştığı malcolm x ile sıkı dostluk kurmuştur. Malcolm x'e türkiye'de hacca gitmek isteyen çok insan olduğunu bu sebepten dolayı ancak kura çekerek gidecekleri seçtiklerini övünerek anlatmış, malcolm x ise duygulanarak "bir gün amerika'da da bu manzarayla karşılaşmayı dilerim" demiştir.
Chp'nin bugün ki genel sekreteri önder sav'a bakınca, chp'nin zihin olarak nerden nereye geldiğinin en büyük örneğidir kendisi.
problem çıkarmadan yaşarlardı. Bugün yunanistan'da, kosova'da, makedonya'da, bulgaristan'da, hırvatistan'da yaşayan balkan türklerinin tek problem çıkardığını duyan oldu mu?
ramazan süresince durumu olmayan kişilerin veya bu kişileri belirtmek isteyen komşularının arayıp belediyeden iftar talep ettikleri uygulama. Evsiz ve yoksul durumda olanlara istanbul büyükşehir belediyesinin başlattığı yararlı bir kampanya.
Kampanyanın masrafları sponsorlar tarafından karşılanacak ve belediyenin cebinden tek kuruş çıkmayacakmış. Diğer illerdeki belediyelerinde değinmesi dileğiyle.
tam olarak ne dünyalar kadar ne yerden göğe,galatasaraylı'yım de gögsünü gere gere olan 1987-88 sezonunda açılan efsane pankarttır.*
yıllardır galatasaray tribünlerinden inmeyen bu efsane pankartın atında hazırlayanların ismi geçmektedir ki bu pankartı hazırlayan üç kişiden biri, ismi hemen ikinci sırada geçen ve o dönemler genç bir galatasaray taraftarı olan hakan şükür'dür.
dünya tuhaf, nereden nereye diyor insan hatırladıkça. birde ismini sadece hakan yerine sakarya'dan hakan şükür diye yazdırması ise kaderin bir cilvesi herhalde.
merak edenler için pankarttaki diğer isimler hakan şükür isminin üstünde numaralı'daki mehmet ve en alt sırada albayraklı sinan.*
Anayasanın 69. Maddesine göre siyasi partilerin, bankacılık faaliyetleride dahil olmak üzere her hangi bir şekilde ticari faaliyetlerde bulunması yasaktır. Fakat Chp iş bankası dahil olmak üzere bir çok kurumun sahibi ve hissedarı.
Atatürk'ün kurduğu iş bankası'nda %28'lik hissesi olan ve sadece bu hisselerden yıllık kazancı 1 milyar 476 milyon lira olan Chp'nin, bu parayı Atatürk'ün vasiyeti üzerine her yıl TDK ve TTK'na vermesi gerekirken, bu kurumların Chp ile alakasız olduğu bahanesi ile yıllardır parayı vermemektedir.
Peki dünya üzerinde banka sahibi olan tek siyasi partinin her yıl elde ettiği 1 milyar 476 milyon lirayı nereye harcadığı merak edilmektedir. Söz konusu Akp yolsuzlukları olunca daha davası bitmemiş olan Deniz fenerlerini ortaya atan Kılıçdaroğlu'nun ve sevgili basınımızın bu konuda sessiz kalması ayrıca merak konusudur.
Zira bunun dışında anayasal olarak yasak olmasına rağmen dünya üzerindeki tek banka sahibi parti olan Chp'nin ortağı ve sahibi olduğu diğer kurumlar;
FiNANS GRUBU;
* Arap-Türk Bankası A.Ş.
* işbank GmbH
* Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.
* Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi
* Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş.
* Milli Reasürans T.A.Ş.
* iş Dublin Financial Services Plc.
* iş Finansal Kiralama A.Ş.
* iş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
* iş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
CAM GRUBU;
* Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.
* Camiş Madencilik A.Ş.
* Çayırova Cam Sanayii A.Ş.
TELEKOMÜNiKASYON GRUBU;
* Avea iletişim Hizmetleri A.Ş.
* iş Net Elektronik Bilgi Üretim Dağıtım Ticaret ve iletişim Hizmetleri A.Ş.
SANAYi VE HiZMET GRUBU;
* Antgıda Gıda Tarım Turizm Enerji ve Demir Çelik Sanayi Ticaret A.Ş.
* Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve işletmeciliği Camiş Yatırım Holding A.Ş.
* iş Merkezleri Yönetim ve işletim A.Ş.
* Kültür Yayınları iş-Türk Ltd.Şti.
* Nemtaş Nemrut Liman işletmeleri A.Ş.
* Trakya Yatırım Holding A.Ş.
* Türk Pirelli Lastikleri A.Ş.
kürt açılımını kabul etmemeleri, 12 eylül anayasası'nın değişmemesi için kahramanca savaşmaları, seçim barajının düşmesi için diretmeleri ve son olarak profesyonel ordu'ya karşı olmaları göz önüne alınınca gün be gün ortaya çıkan kulisyondur.
olması durumunda memleket için hayırlı olabilecek olay. Zaten etrafımız üniversite kaynıyor, kişi başına 3 üniversite düşüyorda ağalar tehlikenin farkındamısınız ayağına yatıyor.
Dünya ne güzel değil mi, memlekete tek hayrın olmasın ama hayrı olanalrıda vatan haini ilan et. Dalga geçtiğin adam yurt dışında türk okulları açana kadar türkiye'nin lobisi yoktu. Ama yok sen basının gazına gelmeye devam et.
her platformda alex'in istatistikleri hagi'yi geçti, demek alex daha iyi diyen fenerli arkadaşlara kapak olacak kıyaslamadır.
Taner gülleri istatistiki olarak semih şentürk'ün 3 katı daha fazla gol atmış. Üç defa ikinci lig gol kralı, iki defada birinci lig gol krallığında ikinci olmuştur.
"iyide yavrucum ya sevgiliye yazıldıysa ne olacak" denilesi idda.
Bizim milletin her kavramdan bir mesaj çıkarma derdinede hastayım. Bir sanatçı basitçe eski aşkına böyle bir şarkı yazmış olamaz mı kardeşim.
geçtiğimiz yıllarda orta doğudan gelen turist sayısı 100 bini bulmazken bu yıl bir milyon civarı arap turistin gelmesi ile gerçekleşmiş olaydır.
Bir milyon arap turistin yanında yaklaşık 500 bin iran'lı, başta kosova, makedonya ve arnavutluk olmak üzere balkan ülkelerinden de 300 bin turist gelmektedir.
Siyasi rantın turist sağlayabileceğine aşikardıkda bir yılda bu kadar turist sağlanabileceği tahmin edilemezdi heralde. Bakalım bu kadar turist bereketi önümüzdeki kış ekonomiye nasıl yansıyacak.
Uzun süredir dikkatimi çeken bir meseledir. Her gece sözlük tenha olduğu vakitler bazı yazarlarca sistematik olarak islam aleyhine başlıklar ve entryler girilmektedir. her gece sol frame, saçma sapan iddalar adı altında islam karalanmaya çalışan başlıklar ile kaynamakta.
Bu başlık ve entryler hakaret ve uydurma içermesinin yanı sıra sürekli olarak belirli kişilerce yapılmaktadır. Hayır anlamıyorum içinizdeki boşluğu tatmin etmenin yolunu böyle mi arıyorsunuz? Başkalarının değerlerine saldırarak mı?
her terörist saldırıdan sonra verilen şehit sayısının iki katı olarak gösterilen, büyük ihtimalle halkı uyuşturmak için kullanılan, artık inanmadığım yalanlardır.
ota boka miting düzenleyen, bildiri yayınlayan sosyalist örgütlerin söz konusu durumudur. Ne hikmetse bu arkadaşlar terör eylemlerinde vatanperverliği unutup kaybolurlar.
Bu savaşları kendini yırtarcasına bir gayret ile örnek gösterip bakın araplar hain diye yırtınanlar, antakya veya halep araplarından neden bahsetmezler?
Kurtuluş savaşı sırasında para toplayıp kuvayı milliye yetkililerine gönderen mısır'lılar arap değilmiydi kuzum? Peki tamam aynı hassasiyeti neden yunanistan'a gelince göstermiyorsun? yada ingiliz ve fransıza?
Bize kendi topraklarımızda soykırım yapan yunan değilmiydi? Onlar türkleri kesmedi mi, kıymadı mı, ihanet etmedi mi? Ama şimdi onu görünce komşu diye el sallıyorsun. Madem hain o zaman herkes hain.
Peki içimizdeki farklı etnik grupları kışkırtanlar ingilizler ve fransızlar değil miydi? Ama onlar batılı değil mi onlar yapabilir onlara serbest. Ama üç beş tane çapulcu arap klabilesinin desteği bütün araplara maal edilmeli. çünkü biz hep arap düşmanı olmalıyız. çünkü böyle medeni oluruz değil mi?
israil'i haklı çıkarmak için sözlüğümüzde kıvranıp duran belli başlı bir güruhun iç sesidir. Önce filistin türk değil ki meselesinden girer afrika'dan çıkarlar. israil askeri önce uyarmış derler haksız çıkınca meseleyi laikliğe kaydırırlar.
Ama bir gün o koruduğun israil sanada kayarsa ne yapacaksın o zaman kuzum, diye sormak lazım kendilerine.
basın açıklamasında önce mavi marmaradaki ingiliz grubun, daha sonrada ihh başkanının anlattığı olay.
israil askerleri helikopterden güverteye iner inmez, fotoğraf çeken bir türk gazeteciyi sorgusuz sualsiz alnından vurarak ödürdüğü belirtilmiştir. israil'i savunup "uyarı yapmışlar" diye ağlayan genç siyonistlere duyurulur.
kimsenin sahip çıkmadığı bir ülkeye sahip çıkanalara, arap yalakası deyip israil'i yücelten yazar arkadaşlardır. Sözlüğümüz maalesef bir kaç tane barındırmaktadır bu yazarlardan.
Olsun, herkesin evinde bir-iki tane hamam böceği var değil mi?