saç uzun sayılabilecek bir dönemdeyken bakımı zor, aman ter yapıyo, yok efendim zibidi gibi ne bu böyle vb. nedenlerden dolayı saçı kestirdikten sonra şebeğe dönmenin akabininde verilen karardır.
kısacık olan saça ne jöle, ne sprey ne de wax çare olmaktadır canlar. neyse ki zaman hızlı akar, saçlar biraz daha uzar ve bir önceki cümlede adı geçen arkadaşların da yardımıyla güzel bir modele sahip olunur. lakin o hop diye şekil alan şerefsiz saç, o ideal ölçüsünde kalmaz, uzar. biraz daha biraz daha.. artık saç şekillendirme olayı daha zorlaşmıştır. kişi "e madem bu kadar uzadı, uzatayım bari hacı" fikrini benimser. saçlar parmak boyuna yaklaştığı vakit karar verme vaktidir, ya sev ya terket! ya uzat ya vazgeç!
işte kritik nokta budur. o anda devam edebilmektir. devam edemiyorsan bu başlık senin başlığındır. devam edenlere saygılarımı sunarım.
vazgeçerim her seferinde, giderim berbere, kestiririm saçlarımı. bir önceki aşamadaki müthiş saça sahip olabilmektir amaç.
-abim bu kadar yeter mi?
+al abi az daha, az aldın iyice sen de hehe
....
eve gidersin, bakarsın aynaya. hay mnskym. kısa. kısacık. uzatıcam lan bu sefer dersin.
hikayenin devamı için baştan başlayınız. (bkz: kısır döngü)
futbol müsabakalarından sonra spor adamları, futbolcular, spor yazarları vb. kişilerle yapılan röportajlar sırasında sıklıkla dile gelen cümle.
futbolcu versiyonu;
-mustafa neler söyleyeceksin maçla ilgili? bir ara çok sinirlendin takım arkadaşın kemal'in üstüne yürüdün
+e tabi bunlar futbolun içinde olan şeyler, maç bitince sarıldık yine birbirimize. saha dışına çıkmaz yani bu olaylar
teknik direktör versiyonu;
-hocam bir ara dördüncü hakeme çıkıştınız penaltı pozisyonuyla ilgili?
+bunlar futbolun içinde olan şeyler, sonuçta onlar da görevini yapıyor
spor yazarı versiyonu;
-sayın pipittin, beş gol iki penaltı üç kırmızı, sayısız sarı kart çıktı, yorumlarınızı alalım maçla ilgili
+valla tabi bunlar futbolun içinde olan şeyler
-...
+...
-başka söyleyeceğiniz bişey yok mu?
+valla ben futboldan pek anlamam, yanlış bişey söylerim şimdi, ayıp olur **
şampiyonlar liginde mücadele eden türk ekiplerinin dördüncülüğü garantiledikten sonra yaptıkları tripler bütünü. galatasaray da yapar bunu, fenerbahçe de, beşiktaş da.
şampiyonlar liginde ilk birinci, ikinci maçlardan sonra sonuçlar ne olursa olsun üst tura çıkmaktan bahsedilirken dördüncü, beşinci maçlardan sonra üçüncü sıraya yerleşip uefa kupasından yola devam etmek istenir. dördüncülük kesinleştikten sonra ise ''avrupa defteri kapanmıştır artık, aslında bir bakıma iyi de oldu, tamamıyla lige konsantre olabilecez, yarra yediniz
yani, korkun bizden ibneler'' tarzı açıklamalar yaparlar.
yiğit özgür'ün penguen'de bir dönem çizdiği bölüm. "heh heh hadi bakalım" demesiyle müsemmadır arif bey.
- parayı ver yoksa kızın ölür
+ arif abi görüyor musun kızımı rehin aldılar ve ateş edemiyorum. kızımı vuramıyorum... ee ne demişler kızını vuramayan dizini vurur. aynen vuruyorum abi * heh heh hadi bakalım
''x'' tuşu tamamen silinmiş hesap makineleridir, bazı bayilerde bu tuşta içe doğru çökme vardır. ''='' tuşu da bayağı hasarlıdır. muhasebecilerdeki hesap makineleri bile bu kadar kulanılmaz. bunların sesli olanları vardır bir de, evlerden ırak. "piyk piyk piyk" nidaları dükkanı kasıp kavurur. az sayıda olmaları halinde iddaa tutkunları arasında tatsızlıklara neden olabilirler.
1988 doğumlu porto'nun brezilyalı top cambazı. ortaları, pasları adrese teslim. çalım desen var, şut desen mesafe tanımaksızın. avrupa'nın dev kulüplerini peşine takması an meselesi. *
lüleburgaz belediyesinin doğal gaz atağıyla paralel olarak büyümekte olan söz göbeği. lüleburgaz civarında tabi. hadi trakya diyelim biz ona, yuvarlak olsun.
herhangi bir magazin programı spikerinin bir dizi setine konuk olması durumunda gerçekleştirmesi kaçınılmaz olan eylem. daha bir kere istediği sonucu alamadı çocuklar ama azimliler, bir gün mutlaka olacak.
-eveet şimdi de yanımızda rahmi bey var. evet rahmi bey, dizinin ilerleyen bölümlerinde neler olacak?
+valla izleyip göreceksiniz kıhıkıhıkıhı
-ehehe, biraz ipucu verseniz? neriman la tekrar beraber olacak mısınız?
+gerçekten süper bir bölüm var sırada, burdan seyircilere sesleniyorum, sürprizler sizleri bekliyo, mutlaka izleyin ;)
-evet sevgili izleyen, görüyorsunuz ki oyuncular adeta ağız birliği etmişler, ser veriyolar sır vermiyorlar vallahi.
+kıhıkıhıkıhı
sokakta, dolmuşta, okulda, umuma açık tuvalette, herhangi bir defterin üstünde ve daha bunun gibi nice yerde görülebilen yazı. yahu sen kimsin? aşkın kim? çatlayacaz ulan meraktan.
neden aşkının ismini yazmıyosun? atıyorum sen süleyman'sın. sevgilin de ayşe. "seni seviyorum ayşe" yaz, altına da "süleyman" diye not düş. (tercihe gore sülo da olabilir)
nasıl? isminin görünmesini istemiyosun. çok adamsın ya, neyse. tamam ben onu da düşündüm senin için. süleyman diye not düşme. sadece "seni seviyorum ayşe" yaz.
gene mi olmadı? sevgilinin adının herkesçe görülmesini istemiyosun. eyvallah. siktir git "seni seviyorum aşkım" yaz öyleyse. hayır ne gibi bir amaç güdüyosun arkadaşım bunu yazarken? sevgilin yanındayken "bak aşkısı bunu ben yazdım ehehehe" mi diyeceksin? hadi bunu dedin, bu hayvanlığı yaptın (gerçi o yazıyı yazandan her türlü hayvanlık beklenir) o kız sana inanacak mı? başkasının yazdığını düşünme ihtimali yok mu? hadi senin yazdığına da inandı, şimdi n'olacak? "yaaa canım benim yaaa" mı diyecek sana? git allahını seversen, bari bi ağaca baş harflerinizi kazı. bir s harfi kazı çakıyla bir de a. hiç değilse o yazı ağaç kesilene kadar orda kalır, evlenirsen çocuklarına gösterirsin, ayrılırsan duruma göre ister bakar hüzünlenirsin, ister küfredersin, ordan kazır, siler atarsın o yazıyı.
senden rica ediyorum bundan sonra bu yazıyı başka bir yere yazma, lütfen. zaten piyasada yeterince var.
hemen hemen her derbide görevlendirilen yan hakem. en meşhur yan hakemdir, futbolla alakası olan hemen herkes tanır bu adamı. erman toroğlu'nun da gözdelerindendir ayrıca. *
turistik otellerde türk kahvesi servisi yapmakla görevli, yöresel kıyafetli servis elemanlarına verilen isim. lobby barda çalışırlar genellikle, aldıkları bahşişin haddi hesabı yoktur. erkek olamazlar, ne öyle kahveci güzeli falan, mahallede duyulsa iki paralık itibarın kalmaz. *
hacca gidip gelmiş karı kocalardır. aslında normal bişeydir hacca gidip gelen kişilere "hacı" diye hitap etmek. ama vakt i zamanında birbirine aşkla bağlanmış, birbirlerine sevgi sözleri söylemiş; belli yaşa geldikten sonra eşine karşı olan saygılı tavırlarını, hanımlı, beyli, efendili üsturuplarını devam ettirmiş insanların tikiler gibi hacılı hocalı konuşmaları da komik oluyo be kardeşim. yaşadım, ordan biliyorum.
-hacı sen namazı kıldın mı?
+yok hacı daha kılmadım, sen ne yemek yaptın bakalım?...
araya girip "hacım yemekler çok süper bea, olm kokuları almıyo musun yeaa" diyesim gelir böyle ortamlarda ancak korkarım dayak yemekten, içime atarım bu çılgın ruhu. belki bir gün...
minimum 3 maksimum 10-15 kişilik sürüler halinde kahvehaneye giden kişilerin verdikleri içecek siparişleridir sürekli değişmesi durumu. 52 kağıtlarının çalınmasıyla birlikte kahvecilerin en büyük korkuları arasında zirveye oynar her daim. kişi sayısı arttıkça daha da baş gösteren sorundur.
"abi bize 8 çay vercen mi?" diye başlar, aradan biri zıplar "abi biri oralet olsun" der, bir diğeri çıkar "iki tanesi de kakao olsun" der.. "nescafe var mı?" diye soranlar, "ben cappuccino içerim abi" diyenler, "espresso yoksa kalkar giderim" diye feryatlar, figanlar. kahvecinin sessizce emsali görülmemiş küfürler eşliğide kağıt kalem alarak siparişleri teker teker alması sorunu çözebilecek yegane yöntemdir, aksi taktirde beyinler hoplayabilir, bıçaklar çekilebilir. sakin tavırlar takınmak lazım gelir.
07.00-20.00 saatleri arasında ekonomi, haber; saat 20.00 den sonra film, dizi ve konser yayınları yapan tv kanalı. gerçekten güzel filmler, güzel programlar yayınlıyorlar. cnbc-e tadında bir kanal, her akşam mutlaka ne varmış diye bakılası.