guzel bir turkumuz, asmalarda uzum yosmalarda gozum kismiyla bilinir halk arasinda. sozleri de soyledir:
kaçma güzel kaçma ben adam yemem
gizli sırlarını ellere demem hey yavri yavri
ateşine yandım, seni benim sandım, pek gafil avlandım
imarette güzellerin yoludur, hey aman aman
lahuri şal al fistanın gülüdür, hey yavri yavri
ateşine yandım, seni benim sandım, pek gafil avlandım
hey ağalar ben leyla yitirdim hey yavri yavri
mecnun olup dağ başına oturdum hey yavri yavri
asmalarda üzüm yosmalarda gözüm
biraz daha büyüsem çapkınlıkta gözüm
hey ağalar ben hata işledim hey aman aman
elma diye al yanaktan dişledim hey yavri yavri
ateşine yandım, seni benim sandım, pek gafil avlandım
her gördüğü erkeğe kuyruk sallayan, bir sevgilisi olmasına rağmen başkalarının da kendisine aşık olmasını isteyen sorunlu kızdır kendisi. kesinlikle uzak durulmalıdır. eğer kazara böyle birisine aşık olunursa bunun sıkıntısı çok büyük olur. aman uzak duralım durmayanları uyaralım.
cok zeki birisi her ne kadar 'kroo' goruntusu ile piyasaya ziplamis bile olsa. egitimli bi sesi olsa tartismasiz turkiye'nin en iyi seslerinden biri, mustafa sandal'dan iyidir.
italya'da yapılan 2005 17 yaş altı turnuvasında dikkatleri cezbetmiş forvet oyuncusu. nitekim milli takımımız kupayı alırken kendisi de gol kralı oldu. gayet ayağına hakim ve birebirde etkili gözüktü, gelecek vaadetti. her an süper futbolcu olabilir, dikkat etmek lazım.
istikraz (borç alıp verme) muamelesi, altın ve gümüş gibi yalnız misliyat denilen tartılır şeylerde, ölçeğe bağlı buğday ve arpa gibi şeylerde ve taneleri arasında kıymet değiştirecek derecede fark bulunmayan yumurta ve ceviz gibi sayıya bağlı şeylerde olur. Hayvanlarda ve kumaş gibi değere bağlı şeylerde olmaz.
Gerek altından ve gümüşten ve diğer maddelerden olan nakid paralar, gerekse diğer tartılan veya ölçülen şeyler, sonradan yalnız misilleri alınmak üzere borç olarak alınıp verilebilir. Buna "Karz-ı Hasen" denilir. Sosyal bir yardım olduğundan büyük bir sevabdır. Fakat bunun karşılığında fazla bir şey verilmesi şart kılınırsa, bu bir faiz olur ki, riba hükmündedir. Borç verenin bir veya birkaç kişi olması arasında bir fark yoktur.
Borç alınan şeyler, sonradan kendi misilleri ile ödenir. Borç alınan bir altın para, yine aynı bir altın para olarak ödendiği gibi, bir altın para ile bir miktar buğday, yine fazlalık yapmaksızın aynı altın para ve aynı ölçek buğdayla ziyade yapmaksızın ödenir. Ancak borç alınan para, geçer kâğıt para iken sonradan piyasada bulunmasa veya geçmez bir hale gelse, kabul edilen fetvaya göre, son geçerli olduğu tarihteki kıymeti ile ödenir.
Bir kimse, borç verdiği para ve başka şeylerin tamamını veya bir kısmını borçlusuna bağışlayabilir. Borç alan da, arada bir şart olmaksızın alacaklı olan kimseye hediye verebilir.
organizasyon, disiplin, vs. bölümüne çok katılıyorum. bir insanın gözü ne kadar dönmüş olabilr sorusunun tam karşılığıdır adolf hitler. o kadar zeki bir insan istese o zekasıyla tüm dünyayı ele geçirebilirdi..
ama o üstün ırk, saf alman ırkı die tutturarak baştan kaybetti kanımca..
onun zamanında yakılan bir ırk, göç etmeye zorlanmış bir çok insanın yerini şimdi türkler, faslılar, araplar ve bilimum millet almıştır..
neoldu? hiç!!! sen orda 2 milyon insanı yak saf alman ırkı kurcam die soora sadece hamburga 2 milyon türk yerleşsin.. heheyt!! bir türk dünyaya bedeldir diicem ama fazla klişe olcak
Amerikalı sinema oyuncusudur. 1950'lerin en ünlü kişilerindendir.
Porshe Spyder marka spor arabasıyla yaptığı trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. 3 tane akılda kalan filmde rol almıştır.
sanıldığının aksine, james dean elizabeth taylora hiç aşık olmamıştır. görgü tanıklarının söylediğine göre, devlerin aski setinde, elizabeth taylor james dean'den samimi bir söz öbeği duyabilmek için ne kadar çabalarsa çabalasın, alaka temalı bir yan cümlecik dahi duyamamıştır. gene de james dean'i sevdiği ve saydığı bilinir. kimileri buna anne şefkati yakıştırmasını yapmıştır. işin aslı james dean'in ünlü ve gözde olmasına karşın dönemin film yıldızlarının şaşalı hayatlarıyla yakından uzaktan ilgisi olmamasıdır. bu tür canım cicim ortamlarını hiç sevmediği ve uzak durduğu bilinir, bu yüzden de bir çok aktör kendisini pek sevmez. hatta dedikodu sütünlarında birçok kereler rezil edilir. hakkında "james dean t-shirt'ünü en son ne zaman değiştirdi" temalı yazılar çıkar.
Şeb-i Arus lügat manası düğün gecesi demektir. Hz. Mevlana kendi ölümüne rabbine duyduğu aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.
Nitekim bir gazelinde;
Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.
Bu manaya istinaden her yılın Aralık ayında Mevlana Vuslat Yıldönümleri çerçevesinde Şeb-i Arûs törenleri yapılır.