herhangi, sıradan bir durumdur.
niye bu kadar olay oluyor, tehlike hali varmışçasına panik olunuyor, içe kurtlar düşüyor, anlamış değilim.
bir insanın hemcinslerinden hoşlanması demek, gördüğü her hemcinsine seksüel ilgi duyacağı anlamına gelmiyor, bunu kafanıza güzelce yerleştirin. homofobinizi de müsait bir yerde bırakın lütfen.
"erkeksi göz" üzerine de bir şeyler karalamak isterdim ama kelimeler kifayetsiz.
bu kadar saçma sapan tepkiyi hak etmeyen nesildir.
isteyen istediğini giyer, sanki size zorla giydiriyorlar da yaygara yapıyorsunuz.
unutmadan, cinsel kimlik ile cinsel oryantasyonu birbirine karıştırıp gülünç gülünç konuşmayın.
masal şehir diye bilinen güzel ve şu an yaşadığım yere kıyasla acayip ucuz şehir.
ama eski şehirden başka görülesi yerleri de var.
florenc bölgesi sokak sanatının hakkını veren şehir aynı zamanda.
ben bu yazıyı sana değil de, size yazdım aslında.
siz kim, pek emin değilim.
doğum günüm bugün.
annem, babam ve kardeşim dışında hatırlayan yok.
üzüldüm galiba.
galibası yok, üzüldüm.
yüzlerce kilometre uzaktayken daha çok koyuyor insana.
yalnızlık böyle bir şey galiba.
ama yine de annem ve babam iyi ki yapmış beni. sanırım yani.
rus ressam. doğum günüymüş bugün.
franz marc ile beraber kurdukları toplulukla da bilinir.
small pleasures -ki en sevdiğim- şahane eserlerinden sadece bir tanesidir.
bir aydır hayatımda var olup uyku düzenimi alt üst eden zıkkım.
şu an uyanık olup da bu entry'yi giriyor olma sebebim de ta kendisi.
koridorda yanan ışığı görmek, oda arkadaşının nefes alıp verişini duyup sağdan sola dönüşünü izlemek, öleceğini zannedip gırtlağını yırtarcasına bağırmaya çalışmak ama sesinin çıkmadığını fark etmek ve sonunda "al canımı ya, tamam" diyerek pes etmek, sonrasında da çözülmek demek.
istanbul-diyarbakır, otobüsle 24 saat.
normalde daha az sürmesi gerekiyormuş.
ama bizim otobüste çok çetrefilli işler dönüyordu, eroinler, kokainler, köpekli aramalar. hey gidi.
ha bi' de şey, otobüsle diyarbakır'a giden aklıma tüküreyim.
buram buram transfobi kokan soru.
nasıl kılınacağı sizi bizi pek de bağlamayan bir cenaze namazı olur.
kişinin beyanı esastır, kişi "kadınım" diyorsa ve siz de hala "ehe ehe acaba ne diyecekler cenazesinde" diyorsanız, durup bir gerçekten düşünün.
aslında hakkında bu kadar entry'ye gerek olmayan insandır.
ne istediğini belirtmiş, normal bir insan işte.
bir insanın sevişmek istemesi ve bunu dile getirmesi onu ne orospu, ne kaşar, ne kimsenin yüzüne bakmayacağı kadar çirkin, ne sekse muhtaç, ne de kevaşe yapar.
eye liner'ı tam bir efsane olan marka.
sabahtan akşama kadar, hatta ertesi güne kadar -one night stand azizlikleri, yoksa tabi ki makyajımı temizlerim- dayanıyor, akmıyor, bulaşmıyor.
olmuş bence bu.
staj gorusmesine gittiginizde gorusmeyi yapan kadinin kiskancliktan sizi yiyip bitirmesi. ablacim, sen zaten orada calisiyorsun, ben de calisayim diye yirtiniyorum, neyin kafasi.