seda 27 yaşında bir anne.
bundan 8 ay önce; göbek deliğinden dışarıya taşan bir kitleyle, gittiği bir hastahanede “mide kanseri” tanısı aldı. ve ne yazık ki seda son evredeydi. onlarca doktor gezdik, türkiye’nin 4 bir yanında onkoloji adına isim yapmış doktorlara sonuçlarını gönderdik. seda mide kanseriydi ve en fazla 1 yıllık bir ömrü kalmıştı. vakit kaybetmemek adına doktoru hemen kemoterapiye başlamak istedi. 2 gün içinde kemoterapiye başladık. ilk kemoterapisinden sonra yaklaşık 1 haftalık kardiyoloji yoğun bakım sürecinden geçtik. yoğun bakım aşamasında, sürekli tedaviye devam etmek istemediğini söyleyen bir seda vardı karşımızda. o esnada gittiğimiz başka bir onkoloji profesörü “ne olursa olsun bir insanın yaşama ümidini elinden alamazsınız.” demiştii. öyle de oldu. seda tedavisine kaldığı yerden devam etmek istedi. ilacı, seda üzerinde yarattığı olumsuz yan etkilerden dolayı; değiştirildi. bünyesinin zayıflığı göz önüne alınarak, normalde tek seferde verilen kür 4’e bölünüp haftalık olarak verildi. 2. ilaç ile bir gerileme, durma yakalayamadık. 3. ilaca geçiş yapıldı. ve yine olmadı. yine yayılımının önüne geçilemedi. bu süreçte seda’ya 3 farklı ışın tedavisi programı verildi; kemiklerinde oluşan tümörlerin sebep oldukları ağrıları ortadan kaldırabilmek için. ve nihayet kemoterapi adına alternatifimiz kalmadı.
hikayenin en başından şu güne kadar altenatif tıp adına duyduğumuz her şeyi, doktorunun da bilgisi dahilinde denedik.
immünoterapi seda’nın tek ve son çaresi. seda ne olursa olsun, doktorlardan ne duyarsa duysun, fiziki ve ruhsal durumuna rağmen biran olsun pes etmedi. en dayanılmaz ağrı nöbetlerinde bile “ölmek istemiyorum” diye feryat eden bir kadın seda. çünkü seda bir anne. tanıdığınız bir diğer anneden farklı yada uçuk hayalleri yok; kızını büyütmek istiyor, kızıyla güzel anıları olsun istiyor sadece...
3 haftada bir 23.784 lira tutarında, keytruda isimli ilaç seda’nın son ümidi. ilaç sgk ödeme listesinde yok. bu ilaca ulaşabilecek maddi gücümüz yok, valilik onaylı yardım kampanyası başlattık.
hayatta her şeyin bir sebebi olduğuna, iyilik yapmanın da bir nasip işi olduğuna inanıyorum. biz bu güne kadar kendi imkanlarımızla, “allah’tan ümit kesilmez.” deyip, elimizden gelen her şeyi yaptık. bundan sonrası iyi yürekli insanların elinde...
aile vekili/hesap sahibi: tuğba şahin özyılmaz
0544 464 83 68
insana sinir krizi geçirten "sözde" kargo şirketi.
Geçen hafta perşembe günü verdiğim kargo günlerdir dağıtımda. Şubeleri kesinlikle telefonlara cevap vermiyor. Sebebini kendimce çözdüm. Bence küfür dinlemek istemiyorlar. Çağrı merkezini aramak zorunda kaldım bu durumda. Kargonun gideceği adresi bile yanlış girmiş şubenin görevliciği. Şubeye gidin adresi ordan düzelttirin dediler. Kalktım gittim. Ama toptan gerizekalı oldukları için kargonun tekrar gönderdiğim şubeye geri gelmesi gerekiyormuş adres değişikliği yapılabilmesi için. Adresi ben yanlış vermedim siz yanlış girdiniz diyorum mal mal suratıma bakıyor adam.
Allah kimseyi yurtiçi kargonun eline düşürmesin.
edit: 3 mart 2017 itibariyle, özel yetenek sınavını kaldırdığını duyuran bölüm.
~Aday öğrencilerimize duyurulur: Özel Yetenek Sınavı kaldırılmıştır
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü Özel Yetenek Sınavları, Yüksek Öğretim Kurumu’nun aldığı bir kararla kaldırılmıştır. Bölümümüz ÖSYM’nin düzenlediği merkezi sınavla öğrenci alacaktır.~
zengin evladı kaybolunca nasıl da herkes seferber oluyor' dedirten durumdur.
okan bayülgen son derece samimidir ama keşke herkese bu seferberliği yapsa.
biz lafa bakmıyoruz halâ anlamadılar, yazık bunlara.
halâ ankara'da, istanbul'da %40'ı geçtik diyorlar. siz ki acınacak durumdasınız. sözde cemaati arkanıza aldınız, mhp'li seçmeni akp'yi devirme vaadiyle kendi tarafınıza çektiniz.noldu peki? başarabildiniz mi? bari o saçma sapan tv reklamlarına harcadığınız paralarla (biz para verip oy satın alıyomuşuz ya) oy satın alaydınız yavrum. rezil ettiniz kendinizi. hella olsun. (bkz: otur sıfır)
cevap verememesi değil cevaplarına muhatap bulamamasıdır.
dersana,darbe girişimi, dinlemeler, korsan bildiriler, fitne fesat, yalan haber, şantaj, casusluk ve son olarak vatana ihanet denediniz.başaramadınız ... her şeyi , başaramayacaksınız. kabul edin bunu artık.
hayatımdaki hiçbir şeye anlam veremiyorum artık, ya da anlam katamıyorum hayatıma.
bu kadar özlem varken içimde yaşamak niye?
sabah uyanıyorum, bugün de bitsin diye saatleri sürüklüyorum sanki arkamdan. her anı, sana bir ''an'' daha yaklaşabilmek için tüketiyorum sanki. belki de delirdim, çıldırdım bilmiyorum. inancımla ve mantığımla ters düşüyorum hergün. sanki çıkıp gelecekmişsin gibi geliyor bazen. ciddi ciddi bekliyorum seni. hala her telefon çalışında heycanlanıyorum, telaş yapıyorum; 'babamdır, hemen açayım' diyorum.
bazen de kızıyorum sana. sanki gidişin senin elindeymiş gibi...
ben seni çok özledim baba. ve seni bu kadar çok sevdiğimi anlayabilmem için tüm bunlara gerek yoktu.
artık gün saymıyorum, kaç gün oldu bilmiyorum inan. bi ara hafta sayıyordum mesela. sonra ondan da vazgeçtim. çünkü baktım ki sonu yok,çünkü baktım ki azalmıyor hiçbir şey.
her şey daha fazla, her şey daha eksik artık. daha fazla ağlıyorum mesela, çok gülemiyorum. her şey daha buruk. ve her şey çok eksik.
hayatım bundan sonra böyle biliyorum.
ve ben artık babasızlığımı kabul edebiliyorum. rahmetli diye bahsedebiliyorum senden mesela. 'rahmetli babam' diyorum. saatlerce senden bahsetmek istiyorum herkese. beceremiyorum ama . boğazım düğüm düğüm oluyor hemen. kelimeler boğuyor beni sanki. içimde biriktiriyorum her şeyi. o kadar çok şey birikti ki. sanki bigüni bi yerde buluşucağız seninle, sanki birgün her şeyi bir bir yorulmadan anlatabiliceğim sana.
hayatımdaki her şeyin sebebi senin yokluğun artık. her şey sensizlikten. babam olsaydı eğer bana bunları söylemezdi, babam olsaydı eğer başım böyle ağrımazdı, babam olsaydı eğer daha güzel olurdu hava,babam olsaydı eğer ...
ama benim babam yok. babası olan herkesi kıskanıyorum, küçük çocukları bile. benim de babam olabilirdi yanımda diyorum birini babasının yanında görünce. ama benim babam yok.
ve unutmadan babam olsaydı eğer ben bunları yazmazdım...