tamam bu da iyidir hoştur. güzel hatırlanmayı herkes sever, eyvallah fakat yürütemediğin bitmiş bir ilişkinin arkasından tek duyduğun şey buysa çok da sevinme derim... sanki seni sevemediği için senden özür diler gibi ya da kendi kötü hissetme diye, vicdanını rahatlatmak için söylene bir cümle havasındadır.. bir nevi sorun sende değil bende...
özetle "bana çok kötü şeyle yaşattı ama hala onu seviyorum" un yerini tutamaz.
yanına gelmesem, sesini duymasam
sana dokunmasam, bu aşk olur mu
yüzüne bakmasam, elini tutmasam
sana sarılmasam bu aşk olur mu
gittin de ne oldu, beni unuttun mu
bu sen, beni her zaman bağışladın
sevdin, özledin hatta alkışladın
aşk, eğer bunun adı aşksa
sen benden ya bambaşkaysan bambaşka
la la la la la la bunun adı aşksa
la la la la la la bambaşkaysan bambaşka
la la la la la la bunun adı aşksa
la la la la la la bambaşkaysan bambaşka
yanına gelmesem, sesini duymasam
sana dokunmasam, bu aşk olurmu
seni üzmeden sana söz versem
pişmanım desesm bu aşk olur mu
oldum da ne oldu kötü yok oldu
aşk eğer bunun adı aşksa
sen benden ya bambaşkaysan bambaşka
mahsun mahsun oturma yatağında
mükemmel bir yaştasın bana bağlanma
la la la la la la bunun adı aşksa
la la la la la la bambaşkaysan bambaşka
la la la la la la bunun adı aşksa
la la la la la la bambaşkaysan bambaşka
evet. teknoloji çok gelişti ve hızına ayak uyduruna aşk olsun..iyi de oldu pek güzel oldu, ne mesafe kaldı ne de başka bir engel insanlar arasında. en basitinden face den lafı bi koyuyosun taa nerdeki adama kapak oluyo.
o derece yani. bundan sonra artık gelişmez dedik ama olmadı. daha ne kadar gelişebilir ki bu sondur dedik, gene gelişti, önünü alamadık.
bakılması en zor kedidir. hep derler ya kediler doğaları gereği kolayca öğrenir zaten tuvaletini yaptıktan sonra eşeleme gereği duyduklarından kumlarına kolayca alışırlar, işte bu hep böyle olmuyor.
(bkz: eva)
bazen birileri çıkar akıl verir filan ya hani "iş mi bu yaptığın? şöyle düşün yok böyle düşün"diye
ne sanıyorsunuz! kötü ya da iyi ben senden daha fazlasını zaten biliyorum,çünkü bunu ben yaşıyorum! diyerek, yanlış olduğunu bile bile aynı eylemi sürekli olarak tekrarlamaktır.
içinden hiç gelmemesine rağmen ya da komik bile bulmadığın bir olaya/espriye tebessümle karşılık vermek.
ilginç olan şu ki vucut sahte ya da gerçek gülümseme arasındaki farkı kavrayamıyor yani stresi azalmak için bu bile işe yarıyor.
şuan ne yaşıyorsan, iyi ya da kötü mutlaka değişir.hayatın bu döngü üzerine kurulu..
aslında hiçbir şey sana ait değil. ne varsa şuan senin olan pek de bir hükmü yok hayatında. mutluluk acı pişmanlık dostluk hiçbiri sonsuza kadar devam etmiyor. aynı şeye bir süre sonra üzülemiyorsun bile, yarın zaten başka şeyler yaşansın diye var.
kesinlikle saçmalıyorsundur ya da başkası saçmalıyordur sen de kendini o olayın içinde bulmuşsundur. haliyle bi bok anlamazsın. dışına çıkıp düşününce taşlar yerine oturur biraz bekle.
normal dışı nedensiz gerginlik ve korku halidir. her insan da belirli ölçüde stres kaygı endişe ve kuruntu gibi duygular vardır fakat yangınlaşmış kaygı bozukluğunda günlük hayatta karşılaşılan normal olaylara dahi aşırı endişe ve korku gösterilir. araştırmalara göre her 100 kişiden 30'u hayatlarının bir döneminde bunu yaşamaktadır.
had i the heavens embroidered cloths,
enwrought with golden and silver light,
the blue and the dim and the dark cloths
of night and light and the half light,
i would spread the cloths under your feet:
but i, being poor, have only my dreams;)
i have spread my dreams under your feet;
tread softly because you tread on my dreams.
cevabı öğrendiğinde hayatında hiç bir şeyi değiştirmeyecek hatta bilmesen daha faydalı olan bilgilerdir.
(bkz: ineklerin süt verdiğini fark eden ilk insan, o sırada ineğe ne yapmaktaydı?)
anneannemin kara murat filmlerinde yaptığı eylemdir.
+cüneyt arkanda cüneyttttt!!
o demese cüneyt arkın göremeyecekti sanki, bizans'ı yenmesinde kendinin de payı olduğunu düşünüyor.
efes pilsen takımın ismi alkol ve tütünü çağrıştırıyor diyen zihniyet nescafe üçü bir arada için de grup seksi çağrıştırıyor diyebilir.
alkollü içecek firması bir takımı destekliyor diye izlerken içkiye özenen bir insan varsa şu dünyada zaten televizyon ve internette gördükleriyle hangi sonuçlara varıyordur merak ediyorum.
(bkz: seeing is believing)
insanlar çoğu zaman istedikleri gibi görürler nasıl inanmak istiyolarsa öyle düşünürler ya da öyle bakarlar
bence görmek inanmak değildir, biz sadece inandığımız şeyleri görüyoruz veya fark ediyoruz!
bu yüzdendir ki aynı şeye bakıp farklı yargılara varırız. Hepimiz baktığımız o pencereden ne görmek istiyorsak onu görür ve onun doğru olduğuna inanırız. sözün özü inandığımız şeyleri görürüz.
baş rollerde til schweiger ve jan josef liefers in olduğu,1997 alman yapımı başarılı bir drama filmi.
bir hastanede yolları kesişen birbirine tamamen zıt iki karakterin ölmeden önce son dileklerini gerçekleştirmek için çıktıkları komedi ve macera dolu bir yolculuğu anlatır. kesinlikle izlemeye değer, şiddetle tavsiye ederim.
saçmalamanın daniskası olur kendileri...
bunu diyen kişi zaten yeterince sevmemiştir. birden hayatına girip her şeyin gerçekten güzel olduğuna ya da olabileceğine inandırır ve sonra böyle bir cümleyle kırar çarpar böler kendi matematiğini tamamlar işte...
bir karar veremiyorsa eğer sebebi ne olursa olsun bu duyguyu kendine saklamalıdır!
muhteşemdir harikadır!! genel olarak 7. sezonun tüm bölümleri diğer sezonlardan daha bir başkadır.
kim ne derse desin,house karakterinden bahsetsinler, ona asıl hayran olma sebebinin bu olduğunu söylesinler, benim diğer kadınlar gibi duygusal baktığım için çok etkilendiğimi idea etsinler çünkü eminim böyle düşünen çok fazla kişi vardır.
ama söyle bir gerçek de var: hepimizin zayıf noktaları vardır, en güçlümüzden en zayıfımıza kadar hepimizin kendimize yenik düştüğü anlar vardır, kendimize rağmen kabul ettiklerimiz vardır...vardır da vardır!!! arada bir house un da normal insanlar gibi davranması insani tepkiler vermesi gerek zaten başka türlü karakter de inandırıcılığını yitirir.çünkü bu saydıklarım insan olmanın gereğidir.