sıktı artık bu türkiye'yi aşağılama oranları, istatistikleri, vay efendim japonya bu kadar okuyor şu kadar kağıt tüketiyor, şöyle defter kaplıyor, böyle açacak kullanıyor saçmalıkları. tamam az okuyoruz; lakin önemli olan okuma edimi değil onun bir medeniyet idrakine tahvili. japonya o kadar okudu da dünyanın hangi meselesine cevap olabildi, jamerika olmaktan başka.
üçüncü sayısı ile adana dan dünya ya giden bir tramvayda olduğunuzu hissettiriyor size. şiir, sinema ve edebiyat bu tramvayın üç vagonu. vatman ise, salim nacar. dergiyi tek başına (göz) dolduruyor.
hangi isa deyü sorarlar adama, en çok hıristiyanların isa'ya sövdüğüne inandıkları için batı'daki isa algısı peygamber değildir, o bir tanrıdır, islam'a göre de bu en büyük küfürdür * . müslümanlar önce bu yanılgı ile mücadele etmişler, hıristiyanlığa reddiye literatürü ile doludur, islami yayınlar.
habertürk'te koray çalışkan, nihal bengisu karaca ve iskender pala'nın birlikte hazırlayıp sundukları program. programda kurmaca olduğunu düşündüğüm, 30 yıl sonra komadan uyanan ulvi bey'e 30 yıl'da türkiye'nin değişimini anlatmaya çalışıyorlar.
bu kadar çok askeri taşıyacak başka vesait bulamayıp da teröre yem edenlerden hesap sorulsun, nerde bu komutan eşlerini bile kuaföre götüren helikopterler?
kompleksle körü körüne inanmak nasıl bağdaşır, anlayamadık. üstadımız taassup mu demek ister acaba? o da islam'da değil olsa olsa müslümanda olur, neresinden tutacağız bilemedik, doğrusu bu ifadenin.
zavallı kızcağız, medyanın elinde oyuncak oldu. bildik otobüs kavgası ve bir azmanın tepkisi ramazanın maneviyatını bozmak isteyen malum medya ağında fırsata döndü. ben en çok bu kıza üzüldüm.
sosyal yayınları'ndan çıkan ismet zeki eyüboğlu çevirisi, maalesef eserdeki metafiziği yansıtabilecek bir dilden uzak. oldukça seküler bir üslupla sırf öztürkçe çevireceğim diye eserin metafizik çağrışımlarının katli söz konusu. bu dil esere bir ihanettir, bu ihanetin ismet zeki eyüboğlu gibi bir edebiyatçıdan gelmesi ise başka bir trajedi.
bu ülkede kürt olmak bir mesele olmuşsa bunda türkiye cumhuriyetinin milletler üstü bir bakıştan yoksun olmasının payı var. gel de şimdi bu kadar insanı bir çatı altında topla, hangi bakışla? ipe sapa gelmez, bu coğrafyada hiçbir karşılığı olmayan naif sloganlarla mı? andımız elbette kaldırılmalı, tek tip eğitim sistemi değişmeli, alternatif eğitim kurumları için fırsatlar sunulmalı, karma eğitim insanların kaderi olmamalı.
modern dünyanın bunalımı'na, batı tipi kalkınma ve yaşama biçimine tek alternatif. elan batı'nın içinde bulunduğu maddi sanılan ama kesinlikle manevi kriz olan bu kaosa karşı yegane reçete. hakkında ister olumlu, ister olumsuz konuşulsun, bütün bunlar bu dinin merak edilip araştırılmasına hizmet ediyor.
intihal iddiası Ergenekonun benim müsteşarlıktan alınmam için hazırladığı özel bir projedir. Benimle ilgili operasyonu başlatan şu anda içeride, Ergenekondan tutuklu olan bir paşa. O talimatı verdiği günden 3 gün sonra, Emniyet istihbaratı bana bilgi notu olarak, şu paşa şunları şunları şöyle bir şey yapmıştır.Belgeler elimde. Başbakanlık Müsteşarı olmadan benim peşime hiç düşülmedi. Ne olduysa, ben 2003 Ekiminde müsteşar olduktan sonra oldu.
Özellikle bugün suçlandığım kitap, ben Başbakanlık Müsteşarı olana kadar 6 kez baskı yaptı, en az 40 üniversitede ders kitabı olarak okutuldu. Bu kitaptan 10 yıllık süre içinde yararlanan hocalar, bilim adamları, asistanlar, öğrenciler, bunu okuyan işadamları fark etmediler, 10 yıl sonra meçhul bir ihbarcı çıktı,intihal dedi. intihal isnat edilen 4 kitap, benim eserimden sonra çıktı. Acaba bir bilim adamı, kendi eserinden sonra çıkan kitaplardan alıntı yapabilir mi? Benim kitabımdan sonra çıkmış kitaplardan alıntı yaptığım için suçlanmış ve ceza almış bir arkadaşınızım. Ayrıca, daha önce çıkardığım bir kitaptan alıntı yaptığım için ceza aldım. Gururla, o basılmış 5 eserimi, halen piyasaya yeniden basıyor, satıyorum, akademik unvanlarımı yeniden kullanıyorum."