ilk kez we are not what we say we are şarkısı ile tanıdığım, 2006'da Matthew Dolmage, Kevin Grady, Hollas Longton, Benjamin Rancourt ve Anthony Theocharis isimli müzisyenlerin University of Victoria School of Music'te tanışması sonrası kurulmuş grup.
15000 metrede, saatte 1000 km ile uçabilen dünyanın ilk ve o dönem için tek jet motorlu uçağı. almanlar bu uçağı faaliyete sokabilseydi, dünyanın geri kalanı uzaylı istilasına uğradığını sanırdı. düşman pilotlarının, bu uçağa karşı elindeki pervaneli uçaklarla yapabileceği hiçbir şey yok. uçağın tasarımındaki maksat radarda mümkün olduğunca geç tespit edilebilmek ve uçağa zaman kazandırmaktır -ki bu da elde edilmiştir-.
aklıma üniversiteye yeni başlamış ergen psikolojisini getiren videodur. gittiğinizde "lan bunlar beni zaten tanımıyor, ne desem inanacaklar" deyip en kral bendim, şöyle zekiyim, pis kavga ederim falan diye uçarken ilk dönem sonu gelmeden ne mal olduğun ortaya çıkar...
bugün haberlerde gördüğüm ve bir tarafımla güldüğüm ama gözlerimle ağladığım olay, haber, duyuru.
1000 kişilik grup, sınır güvenliğinin sağlam olduğu yere birlikte gidiyor, "gizlice" sınırı geçmeye çalışıyor, hem de sabahın 10'unda... bunu yememizi mi beklediler bilmiyorum ama belli ki çoktan yenmiş. "hop ne ayaksınız?" diyen görmedim henüz. 200 binden fazla suriye'liyi zaten misafir kabul ettik, ekmek halktan, su da halktan yaşıyorlar. bu içeri alınmayan 1000 kişiye ya "gelin" dendi de bizimkiler bir süreliğine sözünden caydı, ya da 1000 kişinin yardımına sınırın içindeki suriye'liler koşar diye beklendi de olmadı. yahu 1000 kişi ne demek? nasıl bir tezgahtır bu?
facebook'ta sağ taraftaki reklamlar arasında dikkatimi çekmiş başlık.
bayramlık alışveriş falan dedi de ben mi okuyamadım diye düşündüm ama yok, altına bir de hatun resmi koymuşlar.
ciddi ciddi arkadaş ayarlama sitesi reklamı.
arkadaş sadece bayramda mı takılacak bizle, yoksa ne zaman bizle takılsa bayram mı yaptıracak anlamadım tabi.
adından da anlaşılacağı gibi, çoğunlukla canon fotograf makinesi, lens, kamera gibi ürünler hakkında söylentileri paylaşan, canon ve fotografçılık dünyasından haberler veren bir site. http://www.canonrumors.com
ilk kez karşılaştığım* durumdur. google chrome sabahtan beri "bu sayfanın dili fransızca, çevrilmesini istiyor musun" uyarısı vermektedir.
belki cidden fransızcadır.
Yakın zamanda fark ettiğim "yazar birlikteliği sitesi".
inceleme, eleştiri, analiz, öykü vs bulabilirsiniz.
Adı gibi pek fena yazmasalar da yazılar kendini okutuyor.
bildiğim kadarıyla malezyalıdır. ayrıca solak bir gitaristtir kendisi. onu ilginç yapan tellerin dizilişinin de ters olmasıdır, en üstte ince mi bulunur, aşağı doğru si, sol vs diye gider. "olm adam gitarı olduğu gibi diğer eline alıp çalmış" efsanesi hendrix için uydurulmuştu. aslında hendrix bildiğimiz solaktı, tel dizilişi de solak kullanıma göreydi, sadece gitarı solak insanlar için yapılmamıştı. nedense müziğinin orjinalliği, kalitesi değil de gitarının ters durması "rocker" gençiliğimizin gözünde hendrix'i efsane yapmıştır.
fakat man kidal'in gitarı maalesef solak gitarıdır, onu efsane yapmaz.
render işlemini gerçekleştirmek amacıyla çok sayıda bilgisayarın bir araya getirlmesi, bir anlamda "güçlerinin birleştirilmesi" ile oluşan sistem. hesaplama hızını ve işlem kapasitesini artırmak amacıyla kullanılır.
basit bir render farm 40-50 masaüstü bilgisayardan oluşabilirken (mesela toplamda 50 işlemci, 300gb ram) çok daha gelişmiş olanları tamamen server sistemlerden meydana gelir. pixar, ilm, Weta Digital gibi şirketlerin render çiftliklerinde 30000'in üzerinde işlemci (100 binden fazla çekirdek) 100tb'tan fazla ram bulunur.
başlığın karakter sınırlamasına uğramamış hali "Dünya Amerikalılar Gibi Yaşasa Dört Buçuk Dünya Lazım" *
"The World Watch Enstitüsünün raporuna göre, 6.5 milyarlık dünya nüfusunun tümünün Amerikan tüketim standartlarına göre yaşaması halinde, gerekli kaynakların sağlanabilmesi için toplam dört buçuk dünyaya ihtiyaç var. Fakat insanlar Avrupalı standartlarında yaşarsa üç dünya yeter."
son zamanlarda bir gariplik var ntv'nin başlık ve alt yazılarında.
şöyle bir hava durumu yazısı görmüştük: "...samsun ve trabzon'da bile kar var, tüm dağlara kar yağacak..."
2008 yılında avrupa'nın en iyi kamerası * ödülünü almış kamera.
1920 x 1080 (hd) video çekebilen kameralar içinde fiyat/performans açısından en iyi olan kameradır ayrıca. bunu ben değil istatistikler söylüyor. gün ışığındaki çekim kalitesi canon xl2'ye yakındır. objektifinin ve cmos sensörünün küçük olmasından dolayı loş ışıkta ve karanlıkta performansı pek hoşunuza gitmeyebilir.
türkiye'de bulunan pal versiyonu 1900-2400 tl arası fiyata sahipken ntsc versiyonu amerika'dan 600 dolar civarına alınabilir.
bu kadar küçük bir kameranın ne kadar yüksek kalitede çekim yapabildiğini görmek için iki hd video:
bir an tüm ömrünüzün bu şekilde geçeceğini düşündüren durumdur. bu sabaha karşı başıma gelmiştir.
5.30a doğru uyandım, ama bir sorun var, gözlerim. alevler içinde sanki, yaşlar boşanıyor sürekli, ama ağlamıyorum. odanın karanlığı ve uyku sersemliğiyle karışık ortamda önce farkedemiyorum, ama birkaç saniye sonra gözlerimi açamadığımı anlıyorum. zorluyorum kendimi, ama olmuyor. yanma hissi ise hiç azalmadan devam ediyor. evin içinde dolanıyorum etrafı göremeden. uzun uzun yüzümü yıkıyor, gözlerime su vuruyorum ama faydası yok. son çare ağrı kesici bir şey içiyorum gün doğmadan uyandırdığım annemin yardımıyla. sonraki yarım saat boyunca uyumaya çalışıyorum acıyı dindirmek için. aldığım ilacın da etkisiyle sonunda uykuya dalıyorum. sabah saat 10.20de tekrar uyandığımda ise her şey farklı, her gün uyanıp "burası çok karanlık, hiç güneş almıyor" dediğim odam yaz ortası ikindi güneşindeki çiçek bahçesi gibi, aydınlık, parlak...
Allah'a şükür diyorum, "şimdilik görüyorum." **
sabahın erken saatlerinde(05.00-08.00) bazen 10dk'da bir entry girildiğini gördüğümde aklıma gelmiştir. elbette o saatlerde kullanılmasının anlamı olmayacaktır. ama yazar arkadaşlarımızın coştuğu akşam saatlerinde sağ üst köşede bulunsa hoş olurdu hani. anlık güncelleme yapsa... (17.3e/m* gibi) ama şimdilik dakikada bir güncellese de kabulüm. bir de f430 göstergesi olsa... neyse, uykum gelmiş sanırım, 3dsmax ve solidworks beni bekler daha...
öncelikle kötüdür efendim, insanlar size başka boyuttan gelmiş gibi bakar.
mesela çay içecek 4 kişi için tek çay kaşığı (hadi misafir geldi 2 çay kaşığı diyelim) çıkarma alışkanlığımdan kurtulmak bir ayımı almıştı.* bir de çorba, yemek vs için tek tabak kullanmak vardır ki, ayrı bir olaydır. aslında neden bu alışkanlıkları edindim bilmem, bulaşıkları ben yıkamıyordum. değil mi johnnyturhan? demek ki seni ve dirt'ü pek bi sevmişim, vicdanım elvermemiş dağ gibi bulaşıkla uğraşmanıza.
ferrari f430'un yerini alacak aracının kod numarası, gelecekte ismi de bu olabilir yeni kızımızın.
şimdilik sadece modifiyeli f430 gibi görünse de çok fazla teknik değişiklik olduğuna dair söylentiler var...
http://www.turkiyef1.com tarafından duyurulmuş haber. yayını kimin yapacağından çok yarışı kimin anlatacağı önemlidir bence.
yoksa ya speed tv ya rtl. eurosport da olabilir.
sunucu ile ilgili bir anket: ***
Serhan Acar %63
Okay Karacan %31
Serra demirkol %3
Yeni bir isim %3