Ankara'nın göbeğinde çiftlere "uygunsuz oturma" sorgusu ... Çankaya ilçe Emniyet Müdürlüğü'ne ait bir polis minibüsünde görev yapan iki polis memuru, Kurtuluş Parkı'nda el ele dolaşan, bank ve çimlerde oturan genç çiftleri Genel Bilgi Toplama'ya (GBT) tabi tuttu, "Uygunsuz oturuyorsunuz" uyarısında bulundu.
Beyoğlu Tophane'deki Boğazkesen Caddesi'nde sanat galerisi ve bir resim sergisinin açılışına gelen yerli ve yabancı sanat severler saldırıya uğradı. Yaklaşık 30 kişi davetlileri darp etti, galerilerin camlarını kırdı.
maymundan değil maymuna yakın bir "geçiş türünden" insanoğlu meydana gelmiştir...
okuduklarınız, bilgisiz ve yanlış bilgilerle beslenmiş beyinlerin girdiği entrylerdir...
safsata değil, cahilliktir...
hala mağaraadamı sanılan tür, kadının saçlarından sürükleyen duygulardan uzak olarak nitelendirilmiştir... oysa onlar gömülerine çiçek serpen oldukça duygusal bir geçmiştir...
bulunan gömüleri, iskeletleri, bilimsel çalışmaları hiçe saymak tam bir ahmaklıktır...
ve hala insanların dinazorlarla yaşadığını düşünenler var...
bilimi dinden uzak düşünmeyi artık öğrenin, herşeyi de dine bağlamaktan vaz geçin...
din dogmatiktir, bilimse özgür araştırmaları temel alır, bi nevi düşünen insan (ki hepsi düşünebiliyordu) homo sapiens sapiensin ulaştığı noktadır...
evrim bitmiş değil... en basit örnek tüm parmaklar eşit iken, şimdi küçük parmağınızın işlevi azalmıştır ve kısalmıştır, ilerki nesillerin dört parmaklı olma olasılığı yüksektir...
senin yaşın aşka tutmuyor hiç gelme
bükülmüş dudaklarına bükülmüş sözler büyük kaçar
on santim daha uzasan başın göğe çarpacak
göğsün diyorum göğsünden sözediyorum / sen
sen ölmeden beş dakika önce, düştün
mandallarından savrulup uçan beyaz bir gömlek gibi
havada uçarken ölüp savrulan beyaz bir kelebek gibi
hay aksi dengesini kaybeden bir cambaz gibi
virajı alamayıp şarampole yuvarlanan arabalar gibi
aklıma ilk gelecek birşey gibi
düştün
düşüşün bir rüyaydı
düşüşün yarım kalacak bir rüyaydı gecelerden bir gece
gecelerden bir gece aşkın üstüne yürüdün
delikanlı bir yanın vardı karanlıkta
söyle sert, söyle naif, şöyle öfkeli!
senin yaşın aşka tutmuyor çocuğum, hiç gelme
açıkta kalırsın
aşk insanı acıktırır
aşk insanı bir ölüme susatırsa aşk diye anılır
senin mahallende aşk masallara girmez
masala giren aşk çıkamaz o mahallelerde!
yer:apartmanımızın önü k:kapıcı b:ben
gece yemek yedim, eve dönerken bir sigara yaktım ve kapının önüne oturdum.kapının önünde bir salyangoz, yanında da ben, kapıcı gelir ve olaylar gelişir
k:bu ne la?(aynı anda salyangoza bir fıske vurur ve yanımdan uçurur)
b:abi ne yaptın benim evcil hayvanım o gezdirmeye çıkardım!
k:ne biliyim ya valla bilmiodum ki ben.(bunları derken bir yandan salyongozu arar çimleri karıştırır bense gülmemek için kendimi zor tutarım , daha sonra bulur elime alıp eve çıkarım tabi asansördede koparım.)
pazarda kendi yetiştirdiği ürünü satan köylüm yok artık... onun yerine göç etmiş olan insanlarımız köylüden alıp pazarda satmaya başlamıştır... bi nevi market gibi, zira artık pazarlar ucuz değil, ayrıca elmaların hiç biri çürük de değil... yoksa köylüden almıyorlar mı sorusunu getiriyor aklıma, hormonlu hormonlu yiyoruz elmaları... sonumuz hayrola...