eskiden kesinlikle erkek büyük olmalı dediğim konudur. ancak son zamanlarda kafamda acabalar oluşmuştur. gerçekten sayının bı önemi var mı ? bizi biz yapan hissettiklerimiz değil midir ?
Bu aralar hayatımın merkezi yalanlar üzerine kurulu. O kadar çok yalanım var ki yalanlar birbirine girdi. Gittiği yere kadar diyorum. Ama artık kendim bile neyin doğru, neyin yalan olduğunu bilmiyorum. Yoruldum
Okulum bitti. Alanimla ilgili yurt dışında çalısamam. Yurt dışına gitmemi ve orada iş bulmamı sağlayacak unsurlar nelerdir ? Kurum vs bir önerisi olan var mı ? Garsonluk vb. işler.
Kuaförler saçımı istediğim gibi kesmeyince evde saç kesmeye başladım. Para verip bok edeceğime kendim bok edeyim dedim. Ama uzun süredir kendim kesiyorum. içimde bir yerlerde yetenek varmış. Geç keşfettim ama olsun. Boya konusunda da kendimi geliştirirsem harika olacak. * ))
Mutsuz anne ve babalar . Ağızlarında yalandan antidepresan gülümsemesi vardır. Büyüdükçe bazı şeyleri , daha iyi anlarsınız.Bir anne ve babanın çocuklarına bıraktığı en büyük miras mutluluk ya da mutsuzluk. Sizlere mutluluğun hikayesini anlatmayacağım. Mutluluk anlatılmaz . Sizlere mutsuzluğun miras olarak bırakılmış çocukların hikayesini anlatacağım .
Büyüdükçe çocukların mutsuzluk girdabında nasıl boğulduklarının hikayesi. Bu mutsuzluk onların sonu oluyor. Her geçen gün gün mutsuzluklarına bir ilmek daha atılıyor. Sizi dünyaya getirenler , gün geliyor ilmek ilmek işleyerek sonunuzu getiriyorlar.
işin garibi ne biliyor musunuz ? Bu anne ve babalar mutsuz olduklarını hep inkar ederler.
Baba öfkeli , bencil ,memnuniyetsiz , şiddet , cinsellik gibi ögeleri bünyesinde barındırır. Anne ise mazlum, ezilen , cefakar , toplayan gibi unsurları bünyesinde toplar.
Peki ya çocuklar ? Onların bu hikayedeki rolleri nedir ? Her çocuk farklıdır. Ancak bu hikayede hepsinin bir ortak noktası vardır. Onları bu üç kelime anlatabilir miydi ? Mutsuzluk , acı ve boşluk...
Mutsuzluğun verdiği acı ile derin bir acının verdiği boşluk hissi. Nasılda birbirlerine görünmez sicimlerle bağlılar.
Ah be sözlük. Bir şeyler değişsin istiyorum. Ama her ne yaparsam yapayım olmuyor. Hayat gerçekten herkese aynı davranmıyor. Bazıları için çok kolay olan şeyler bazılarımız için neden çok zor. Şu imtihan denen şey neden hep bizde. Herkese bir şey yok iyiymiş numarası yapmak o kadar yorucu bir hal almaya başladı. Sözlük size bir sey diyim mi ? Ben ciddi ciddi dünyayı değiştireceğime inanıyordum. Düşünsenize buna bir dine inanır gibi inanıyordum. Bu benim inancımdı. Çevremdekiler ne derse desin dinlemezdim. Sözlük uyanmam o kadar sert oldu ki anlatamam. Meğersem dünya beni değiştiriyormuş. içim nasıl biliyor musunuz? Sanki bir deprem olmuş ben de o enkazın altında can çekişiyorum. Garip bi şekilde ölmeme de izin vermiyor. Her gün bira daha acı.
Eskiden para olmasada mutlu olunur sanıyordum. Anladım ki para olmayınca hiçbir sey olmuyormuş. Bunu yemeğe para bulamadığînda faturalarını ödeyemeyince daha iyi anladım. Zaten ekstra şeyleri düşünemiyorsun.
Bir de bunları birine anlatınca insanlar ben şöyle acılardan geldim pes etmedim şöyle oldu diyorlar. Yahu her insan aynı mı ? Ben yapamıyorum demek ki . Bir insanı anlamak bu kadar zor mu ? Neden hep acılarımız yarış halinde. Neden birine yardım etmek için gebermesini bekliyoruz.
Bazılarınız muhtemelen okumayacaksınız.Bazılarınız yargılayacak , bazılarınız ise üzülüceksiniz.
Öyle sözlük anlatmak belki iyi gelir . Ama bana iyi gelmiyor sanırsam. Zahmet edip okuyanlara selam olsun benden. Umarım içinizdeki depremlerden az yarayla kurtulursunuz.
Aşk nedir ? Ben hala çözemedim. Birine karşı duyulan merak mıdır? Birine karşı duyduğumuz merak bir gün sona ermiyor mu? Aşk her şeyi yapabilme hakkını kendinde bulmakta galiba. Hırs , ihtiras , tutku , savaş , kötülük sanki bunların karışımı sonucunda aşk çıkmış gibi.
Sevgi ise daha saf olgulardan meydana geliyormuş gibi. Aşk tüm günahları üzerine almış tüm cazibesi ile bizi bekliyormuş gibi. Çoğu insan aşkı bir kez de olsa tatmak ister. Ondan gelecek her şeye razıdır. Aşk günahıyla sevabıyla bizleri beklemektedir.
Ataerkil toplumun erkeklerinin kadın üzerinde güç gösterisinde bulunmasıdır. Karakterlerini oturtamamış insanların evlenmesidir. Gerçi onların bir karakteri yoktur. Evlilikte kendilerini efendi , evlendiği kişiyi ise köle olarak görürler. Evlilik onlara göre şu şekilde ilerler;
- Efendi istediğinde seks yapılacaktır. O işini halledecek ve kölesi ona itaat edecektir.
- Köle onun yemeğini , temizliğini yapacaktır. Kölenin en önemli görevlerinden biridir.
- Köle bir de çocuk yapacaktır. Efendisinin erkek olduğunu etrafa kanıtlaması gerekiyor.
- 21. yy da bir de üstüne ekonomik bağımsızlıkları olmasına rağmen köleler eve adımını attıkları andan itibaren bu saydıklarımı yerine getirirler.
Son olarak evlilik bizim gibi toplumlarda kadını aşağılama , sahip olma, üstünde hak iddia etme gibi hadsizliklerden oluşan bir kurum haline gelmiştir. iki bireyin birbirini sevmesi sonucunda oluşan bir şey gibi dursa da sonuç genellikle aynıdır. Mutsuz evlilik ve mutsuz çocuklar. O çocuklara iyi davranın hayatta başlarına gelebilecek en kötü şey gelmiştir.
Sözlük çok garip ya. Düşündüm , ama kimseyi bulamadım. Aklıma kimse gelmedi. içimden birisine ya da birilerine yazacak bir şey gelmedi. Ne eski sevgi kalmış içimde ne başka bir şey. Bir tek kendime bir şeyler yazmak istiyorum. * ))
O hissi iliklerime kadar hissediyorum. Sanki o zamanlar hiç gelmeyecekmiş gibi. Evlilik bana hep mutsuzluk gibi geliyor. Toplum baskısı ve yalnız kalmayım diye düşündüklerinden evleniyorlarmış gibi geliyor.
Popüler değilim. Sadece sözlükte değil, hayatımda da popüler olmadım. Bazen anlatamıyorsun bir şeyleri, burada anlatmak iyi geliyor. Anlık sakinleşmeni sağlıyor. Bir nevi iç dökme yeri. Bir de bazılarının kalemi o kadar güzel ki onları okumaya geliyorum. Gelmişken arkadaşta edinebilirsem ne güzel ....