anthony diblasi yapımı korku filmi. birkaç festival dışında ticari gösterim anlamında ilk kez ülkemizde vizyon yüzü görmesi enteresan. film, yeni bir clive barker uyarlaması. yönetmenin karanlık atmosferi kurmadaki başarısıyla dikkat çekse de düşüncesel bazda çuvallayan, clive barker`'ın öyküsünün taşıdığı potansiyeli iyi değerlendiremeyen bir yapım olmuş..
son derece haklı olan kişidir. aksini iddia eden maalesef ki gerçeklerden kaçmaktadır. ha bu lafı söyleyip, üstüne hiçbir özel günü kutlamıyorsa bu kişi, o ayrıca incelenmelidir. sadece bu lafı söylemekse ben de söylerim. aynı zamanda yaptığınız,çalıştığınız her iş aracılığıyla da kapitalizme hizmet etmektesinizdir zaten. bunu da düşünmek gerekir. dolayısıyla hem bu lafı söyleyip hem de bu günleri kutluyor olmak tuhaf bir durum olarak görülmemelidir kanımca..
olaganüstü god is an astronaut şarkısı. albümün temasal akışı içerisinde, 2.parça post mortem'den itibaren uzak diyarlara yol alınmışken, bir nevi dünyayı hatırlatan ilk imge olarak kar yağışını seçmişlerdir kanımca.bolca hüzünlü ve biraz da umutlu 6.43 dakikalık bir müzik ziyafeti..
yorgun da dönse, ayağı kopmadığı sürece beşiktaş maçında bir şekilde oynayacak oyuncu. aksi takdirde bilicanın da cezalı olduğu bir maçta fenerbahçe defansı çok zor anlar yaşayabilir. aslında fiziksel yorgunluktan çok zihinsel yorgunluk zorlayabilir onu. dünya kupasına katılma yolunda son viraj olan iki tane inanılmaz önemli maçın üstüne bir de derbi. gerçi fenerbahçe'nin her maç aynı disiplinde oynayabilen nadir oyuncularından...
dünyanın en iyi 32 ülkesi sıralanırsa yaklaşık 25 tanesi avrupa'dan olacağından,gerçekleşmesi gayet mantıklı olan bir durumdur cezayir in dünya kupasındaki varlığı.dünya kupasının en önemli mantıklarından birisi de zaten dünyanın dört bir yanından,bambaşka kültürlerden insanların ve futbol yapılarının biraraya geleceği bir turnuva olmasıdır.yoksa avrupa şampiyonası diye bir turnuva zaten mevcut.'ulan cezayir var biz yokuz' diye sözkonusu ülkenin küçük görülmesiyle içten geçirilip açılan bir başlık olduğunu düşündüğüm başlıktır ayrıca.yoksa türkiye'nin cezayir'i 10 maçta 10 kere beraberliksiz yeneceği düşüncesine de gülerim.fildişi sahili ile beraber bana göre afrika'nın en iyi takımı olan mısır'ı elemişlerdir zira...
önümüzdeki günlerde gündeme gelebilecek durum. ha bana sorarsanız ben inanmıyorum böyle birşeyin olacağına. diğer taraftan,bir oyuncusunun üzerine başka forma giydirip sözümona köylü kurnazlığı yapan idarecilerin yaptığıyla, rakip takımın oyuncusunda doping çıktığı ve bu oyuncu sözkonusu final maçlarında oynadığı ve takımının şampiyonluğuna dopingli haliyle katkıda bulunmuş olduğu için itirazda bulunanların yaptığı arasında ne gibi bir etik benzerlik var, ondan pek emin değilim. he ettiler de noldu, hiçbirşey olmadı. ama hangi takımın yöneticisi olsa verirdi o beyanatları. zaten biz ne çektiysek bu sahte, x duruşu, y duruşu zırvalarından çektik. hepsi aynı ülkenin, aynı zihniyete sahip, aynı şekilde yaşayan insanlarının yönetici olduğu takımları değil mi kardeşim. bundan gerisi sadece fanatizm ve gözlük olayıdır...
edit:zoruna mı gitti mantıklı bir yaklaşım? oldu canım, tak gözlüklerini...
akıl almaz bir olaya karışan basketbolcu.hakikaten inanamadım.kendisi ve koskoca bir kulüp nasıl böyle bir yanlışı yapar,inanılır gibi değil.hazırlık maçında ceza alıyor bu kardeşimiz ve cezasını diğer hazırlık maçlarında dolduruyor ki resmi maçlarda oynayabilsin.buraya kadar bir sorun yok,gayet normal.ancak,hazırlık maçı için kalkıp böyle bir saçmalığın içine nasıl girilir anlamış değilim.yanlışlıkla oynatılır vs onlara da tamam derim.ama bu düpedüz sahtekarlık.hiç mi düşünmediniz ortaya çıkacağını.her türlü cezaya hazırlıklı olmalı bence galatasaray cafe crown.kulüp gerekli operasyonu hemen yapmış ki bence doğru yapmışlar.tabii aynı zamanda bir strateji belki de,takımın olası bir küme düşürülmesi olayına karşı, yönetimin bir savunması olsun gibisinden.ilginç şeyler olabilir önümüzdeki günlerde...
şarkı the royal tenenbaums soundtrackinde kullanıldığında henüz elliot smith intihar etmemişti ve hayattaydı.wes anderson'un müzik okuma kabiliyeti müthiş.şarkının intiharlık şarkı olarak bilinmesinin sebebi de zaten sözkonusu filmdeki intihar sahnesiyle bütünleşmiş olmasındandır.yoksa intiharlık şarkı olduğu öyle herkes tarafından yorumlanabilecek kadar kendine açığa vuran bir yönü yoktur şarkının.tıpkı elliot gibi.wes anderson,şarkının bu yönünü keşfetmiş millet de etiketi yapıştırmıştır sanki..*
yakın dönemde izlediğim en farklı romantik-komedi.eğlenceli popüler kültür göndermeleri ve hafiften kendini ciddiye almayan hali filmi çok eğlenceli kılmış.yer yer de hüzünlü tabi.80 sonrası kuşaktan gelen,günümüz iş hayatının yeni bireylerinin aşk öyküsü sanki biraz da bu.biraz indie romantik-komedi gibi...
aslında o kadar keşfedilesi grup kıvamında bir halleri kalmamıştır.indie ortamlarında yeterince büyük bir gruptur artık.türkiye'deki hayran kitlesi de giderek büyümüştür özellikle bir önceki albümleri the crane wife ile...
and i am nothing of a builder
but here i dreamt i was an architect
and i built this balustrade
to keep you home, to keep you safe
from the outside world
bölümüyle uçuran,colin'in* sanki her zamankinden daha da içli söylediği,neşeli gibi görünen şarkılardandır.tabii ki süperdir...
sonuçta bir fenerbahçe-galatasaray maçıdır ve ayrıcalıklı kılan budur ve bu yüzden galatasaray taraftarının bu kadar sevinmesi son derece doğaldır.diğer taraftan galatasaray daha bu kadar haftada,ilk 10 da yer almayan iki takıma karşı iki mağlubiyet almıştır ve geriye kalan haftalarda da bu tip bazı mağlubiyetler alacaktır.bunda alınacak,gücenecek bir durum yoktur.iki takımın oyuncu kalitesi ve bütçe farkı ortadadır.ancak uzun lig maratonu içerisinde daha zayıf takımlar zaman zaman ligin en iyi takımlarını yenerler ve dün de böyle olmuştur.tabii ki taraftarın önünde oynanan bir derbinin motivasyonu da bunda etkilidir.nitekim fenerbahçe de,ülker sponsorluğundan önce,güç farkına rağmen ülker veya efes pilsen'e karşı lig içinde zaman zaman böyle galibiyetler almıştır,ama neticede ligi hep efes ya da ülker kazanmıştır.sonuçta basketbol,uzun vadede hep kadrosu daha iyi ve bütçesi daha yüksek olanın kazandığı bir spordur.
galatasaray haklı bir galibiyet almıştır ve bütün olayları vs. yi bir kenara bırakarak tebrik edilmelidir.öbür taraftan galatasaray'ın ligde sadece play-off oynayabileceğini,play-off'larda yarı final yaparsa bile bunun ciddi bir başarı olduğunu söylemenin kedi-ciğer olaylarıyla alakası yoktur.basketboldan zerre kadar anlayan her insanın bilebileceği gibi finali efes pilsen ve fenerbahçe ülker takımları oynayacaktır,tabii ki olası mucizeler sporun içinde hep vardır.ama bunun gerçekleşme ihtimalinin mucize bazında olduğu bilinmelidir.tüm söylenebilecekler sanırım bunlardır bu maç ve sonrasındaki tartışmalarla ilgili.
son çeyrekteki oyununu ilk uzatmaya da taşıyan fenerbahçe ülker ilk uzatmada galibiyeti kaçırdı.son uzatmada hücumda aceleci ve yanlış şut tercihleri yaptılar,buna karşın kalite farkı ve galatasaray cafe crown'ın daha kısıtlı kadrosu sebebiyle fazla rotasyona gidememesinden dolayı daha fazla yorulmasıyla,tekrar şans ellerine geldi ama son faul atışlarıyla bu şansı teptiler.galatasaray cafe crown,maç genelinde daha üstündü ve galibiyeti haketti.fenerbahçe daha kaliteli kadrosuyla işi bu kadar küçük nüanslara bırakmamalıydı.gene de böylesi bir atmosferde fenerbahçe ülker'in geri dönüşü de oldukça başarılıydı.artık olaylara tekrar değinmek istemiyorum,bazı taraftarların sözlükteki ilkokul çocuğu ağızlarına da.malum,yaş ortalamasının küçük olduğu bir ortam.her iki takımı da oyundan, galatasaray cafe crown'ı da galibiyetten dolayı ayrıca tebrik ederim.hakemler ve galatasaray taraftarı için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
tribündeki şiddetin sorumlularının sözlükte de mevcut olduğunu gösteren ve üzen maçtır.ayrıca tüm maç boyu yazılan entrynin 3 katının olaylar sonrası olması da ayrıca enteresandır.olayları ekranda gördüğü gibi ağzından köpükler saça saça klavye başına geçen bu tipler , yarın tribünde oturduklarında işte maçtakilerin aynısını yapacaklardır. bu kafalarla işimiz zor gerçekten.
fenerbahçe ülker son çeyrekte savunmasını toparlayıp,pota altını da biraz daha hatırlayınca eşitliği yakalayıp galibiyeti kaçıran taraf oldu.galatasaray cafe crown ise sürekli önde götürdüğü oyunda yanlış şut tercihlerinin sonucunda uzatmaya razı olmak durumunda kaldı.taraftar ise bekleneni sonunda yaparak işi çığrından çıkardı ve güzelim maçı berbat etti yine...
ilk yarıda fenerbahçe ülker kendi potansiyeline göre çok çok kötü oynamasına rağmen galatasaray cafe crown bence yeterli farkı yakalayamamıştır.2.çeyrekte ömer onan tek başına sırtladı fenerbahçe ülker'i.tabii tanjevic'in hangi akla hizmet ilk çeyrekte onu oturtup, serhat çetin'e o kadar süre verdiğini anlamak imkansız.galatasaray cafe crown'ın standartının en üst noktalarında oynadığı maçta,fenerbahçe ülker, kazanmak istiyorsa topu pota altı adamlarına indirmek zorundadır.lakin dışarıdan atış yüzdeleri normalde olması gerekenden de korkunç bugün.pota altında onca üstünlükleri varken neden kullanmadıklarını anlamak imkansız.
ilk periyot 18-12 galatasaray cafe crown üstünlüğüyle sonuçlanmıştır.galatasaray cafe crown , seyirci desteğini de arkasına alarak maça sert savunmayla başlarken fenerbahçe ülker pota altına topu indirmeyi ilk çeyreğin yarısından sonra unutunca zorlanmaya başladı.ayrıca solomon'un gidişi,mirsad'ın yokluğu,giricek,greer gibi oyuncuların istenilen düzeye henüz gelmemeleri handikapları.topu pota altına indirmek zorundalar.
