Taso, Misket, lahana bebek, sega 16 bit, super mario, soba, cino, yumiyum, para şeklinde çikolata, kokulu silgi, fıstıklı tombi, kasayla gazoz satan kamyonlar, jetgiller, sevimli kahramanlar, dantelli çoraplar.
Ertelemek ama asla yapmamak, günlük rutinleri bile ertelemeye alışmak ve sonucunda aç kalmak, altına yapmak gibi. Öyle ki bunu yaşam felsefesi haline getirmiş üşenmeye bile üşenen bireyler de vardır.
Bebek gibi konuşmak, hemcinslerine aşkım, böceğim, balım gibi ifadelerle hitap etmek, erkekleri cüzdan/kredi kartı gibi görmek, sevimlilik yaparak her istediklerini yaptıracağına inanmak.
Zaten dar olan kaldırımlarda zorlukla yürünürken, yol ortasında durup dakikalarca hatta saatlerce ayaküstü diye tabir ettiğimiz şekilde sanki kafede sohbet ediyormuş edasında, yolu gereksiz şekilde işgal eden ve diğer insanların yolunu değiştirmesine neden olan insanlardır.
Gerçekten o anda halletmesi gereken bir şey yapıyorsa laf edilmemesi gerek. Ama sadece alışkanlık haline geldiği için arkadaşlarıyla beraberken, muhabbet anında, içki masasında, misafirlikte vs. devamlı elindeyse ayıptır, kafasına telefonla vurulası insanlardır.
Sesin desibeliyle birlikte aniden tavşan gibi açılmış gözlerle aniden yatakta ters dönerek uyanmak zorunda kalmak. Normalde uykum ağırdır ve kolay uyandırılmam, uyanmam. Nasıl oldu bende anlamadım.
Vize ve final günleri şans getirdiğine inanılan giyimleri ya da aksesuarları kullanmak, evden çıkarken priz, kapı kontrollerini abartmak, yalnızken çalan kapıya, telefona bakmamak, çorapsız uyuyamamak.