Ulusal mücadele yıllarında sırtında cepheye mermi taşıyan analar unutulmadı elbette.O analar ülkemizi emperyalist işgale karşı vücutlarını siper etti.
Lakin o analarımızın baş örtülü olması,şuan ki siyasi türban meselesinin kaynağı yapılması istenmesi çok saçma hatta ironi diyebiliriz.
insanların vicdani bir sorunu olan din olgusunun üzerinden siyaset rant elde etmeye çalışan bazı kesimler,bu kahraman analarımızın üzerinden kendilerine siyasi dayanak yapmasınlar.
O analar sömürücü ülkelere kendi canlarını ortaya koyarak direndiler ve kazandılar...
Günümüz Türkiye'sinde ılıman islamcı kısacası Ak parti zihniyeti bireyler sakın ha sakın o anaları ağzına almasın.Onlar ulusal mücadele yıllarında ulusal birliklerin herzaman karşısında olup saltanat ve hilafetin müttefiği oldular.Onlar Menemende Kubilay Asteğmenin kafasını kestiler..
Onlar laikliğe,sanata,bilime ve cağdaşlığa günah gözüyle baktılar.
Bu gün o güruh Türkiye Cumhuriyet'inde iktidar.
Onlar Amerika'ya peşkeş çekip kahraman diye gözükenlerdir.
Bir zamanlar Deniz Gezmişlerin faşist diye üniversiteye almadığı kişiler bugün Türkiye Cumhuriyet'nin cumhurbaşkanıdır.
Sözün kısası bu ülkenin sorunu türban değildir,yada laiklik de değildir.Bu ülkenin sorunu yoksulluktur.Sabahtan akşama kadar alnının teriyle çalışan işçilere verilen 632 tl'lik asgari ücrettir.Sorun eğitim,sağlık,barınma gibi en temel ihtiyaçları ellerinden alınmış yoksul vatandaşındır
kendini çağdaş gayet entellektüel biri sanan bir yazarın sırf başlık açmak için açtığı önerme.Ya kardeşim utanıyorum artık böyle zihniyetteki insanlarla aynı oksijeni paylaşmayı.insandır bu ister inanır ister inanmaz.Önemli olan insan olmaktır,kendi dogmatik savlarını başkasına empoze etmek ne densizliktir yahu.
gökmen isminde olmak güzel bir duygudur.çok marjinal bir isimdir.öyle heryerde rastlanmaz,adınız sürekli yanlış anlaşılsada mesela görkem gokhan vb isimlerle karıştırılsa da gayet hoş bir isimdir.Gökmen ismi mavi gözlü sarışın erkek çocuklarına verilen bir isimdir.
Benim ismimde gökmen'dir lakin ne sarışınım nede mavi gözlü.
kısacası ismimden gayet memnunum tüm yeni doğan çocuklara tavsiye ederim.
şu bir gerçektir ki anayasa da türk kürt ayrımcılığı yapılmasa bile sosyal yaşantımızda böyle bir ayrımcılık vardır.kürtçe konuşan ve kürt olan herkese önyargılı davranmaktadır diğer bireyler.bunu ne kadar inkar etseler bile milliyetçi zihniyetiyle tutum sergileyen herkes bu ayrımcılığı yapar.ama bilmek gerekir ki işçilerin ırkı olmaz.proleter heryerde proleterdir.insanları din,dil,ırk sınıflandırmasına tabi tutan her ideoloji ve siyaset işçi sınıfını burjuvaziye karşı savunmasız bırakır.
amerikalıların zenci ırkıçılığını eleştiren,almanların yahudi soykırımını kınayan,irlandada ki ingiliz sömürüsünü yuhalayan,ispanyada ki eta örgütünü terörist olarak görmeyen (tabiki değildir) zihniyete soruyorum?
başkalarına demokrat kucağınızı açıpta,kendi topraklarınız üzerindeki bu tarihi zulmü neden görmezden geliyorsunuz.
ben pkk sempatizanı değilim yada onun haklı bir siyasal örgüt olduğunu savunmuyorum,lakin ortada bir gerçek var yıllardır devlet zulmüne uğramış,ırkçı politikaların hedefi olmuş 25 milyon kürt vatandaşımızın suçu neydi.milli mücadele yıllarında anadolunun diğer etnik grupları gibi destansı bir direniş gözteren halkın olması gereken durum bu muydu?
bilinmelidir ki milli mücadelede en erken savaşın sona erdiği cephe güneydoğu cephesidir.yukarıda belirtiğim hususlarda bu negatif tepkinin nedeni, bu milli mücadeleye yöneten iradenin batıdan çıkan bir lider tarafından yürütülmesimi.ee bu irade batıdan değilde doğudan çıksaydı bu ülke türk faşizmi yerine kürt faşizmi mi etkin olacaktı.
olayları sebeb sonuç ilişkine bağlamak tarihsel gerçeklik olgusuyla çelişmez.
cümlelerimi sonlandırırken bir kaç şey daha belirtmek istiyorum.
kahrolsun etnik ırksal farklılıklar,kapitalizmin oluşturduğu milliyetçi dinamiklerine lanet olsun.
savaş sınıf savaşıdır,proletaryayla burjuvazinin savaşıdır.işçilerin vatanı ve milleti yoktur onlar için tek gerçek emek hırsızlarına karşı verilen devrimci bir mücadeledir.
kısacası türklüğüne de sokayım kürtlüğüne de ve bunun üzerinden siyasal rant etmeye çalışan tüm göbeği şişkinlere....
392,01 asgari ücret euro hesabından işte tam bu kadardır.günde 12 saatten fazla çalışıp 30 gün sonra alabildiğimiz maaş bir nevi sadaka.istanbul'da en dandik semtlerde bile kiraların 450 tl den başladığı günümüz Türkiye'sinde işte bir insanın kendi alın terinin bir beton parçasının içinde bile yaşamaya imkan vermediği kahpe Türkiye.
Alın terinin yani dünyadaki en kutsal şeyin ayaklar altına alındığının en iyi ispatı.Açlık,fakirlikle mücadele eden milyonlarla insan.Yarınları çalınmış zengin sofralarında alın terleri mezeye dönüştürülmüş milyonlarca insan...
Eminim bu sözlükte takılan gençlerin bizlerin hepsi ama hepsi maddi imkansızlıklar içinde boğuşuyoruz.Ailelerimizin bizlere ne zorluklarla bu yaşlara getirdiğini iyi biliyoruz.Babalarımız annelerimiz kendilerini işverenlere yaşamlarını gün be gün satarak bu günlere getirdi bizi.Kölelikle işçi olmanın arasındaki tek fark; köle bir kere işçi kendini her gün satması değilmi?
Göbeği şişkin patronların zevk sefa içinde yaşamasının temel kaynağı bizler değilmiyiz.Kimlerin kanını emdiler ve emiyor bu asalaklar?
Süper gökdelenler içinde krallar gibi yaşayan bu zümre kimin eseri?
Biz verdik bu gücü onlara ama bilinsin ki biz kazanacağız.Ülkemizin dağlık ve ovalarından,kentlerin uğuldayan mahallerlerinden milyonlarca gençten biriyim.Ve söz veriyoruz yıkılacak bu kara düzen.Halkın balyozu beynini patlatacak kan emenlerin...
ister lise olsun ister üniversite öğrencisi olsun genelde erkek öğrencilerin yüzde seksen beşi abazadır.testesteron hormonunun tavan yapmasından mı yada ne oldum delisi olmasından mı bu sorunsal pek çözümlenmiş değil.
20 yaşında evli ve üniversite sınavına hazırlanan gayet normal hormon salgı düzeyi olan bir erkek olarak hem cinslerimin bu tarz davranışlarına bir anlam veremiyorum.
Hani köşe başlarında eğitimsiz cahil yaşıtları abazanlık apaçilik yapar bunu anlarım ama üniversite düzeyine gelmiş,entellektüel bir adım atmış bu bireylerin nasıl böyle tarzda yaşamlarını sürdürdüklerine inanamıyorum.Her defasında zekası ile karşı cinsi ezmeye çalışan bu güruh nasıl olurda 8 mg lık bir testesteron hormonunun tam manasıyla esiri olur anlamış değilim.Hani bir söz vardır ya şeyini kontrol edemeyen yaşamının nasıl kontrol eder diye,işte bu söz tam yerinde.
Seks eğlenceli gayet hoş hatta baya güzel bir aktivitedir.Ama hayatının yegane amacı seks olarak düşünen bir yaratık nasıl olurda üniversite gibi bence kutsal bilginin bir nevi kaynağı olan yerde kendine yer bulur.Üniversite eğitim alanında ne kadar dar görüşlüde olsa sonuçta eğitim olgusunun en temel yapısıdır.Bu kurumlar daha farklı şekilde değerlendirilmeli ve amacına uygun bitirilmelidir.
inanın gözlemlerime dayanarak söylüyorum, bir erkek hatun düşkünüyse kesin erkekliği ile bir problemi vardır ve bunu aşırı abazanlıkla kapatmak istiyordur.Kendini ispat etmeye duymaz sağlıklı erkek.O zaten her şeyi yeri ve zamanında yapar.Bir kadınla tek gecelik ilişki yaşasa bile o kadının duygularını asla incitmez ve bilir ki her erkeği doğuran bir bayandır bunu unutmaz ve ona göre davranır karşı cinse.
Sorum kısa ve net;hangi taraftansın?
çalışıp emeğiyle üretenden mi yoksa üretenin kanını emen hırsızlardan mı?
işte soru bu kardeşim.
sizlere marksist ders vermiyorum zaten verememde.
tek bir soru bu hangi taraftansın sınıf savaşında.
Kan emmesende emenlerin yalakası mı yoksa piyonumu?
yozlaşmış kapitalist toplumunun tohumumusun nesin sen?
Bu sınıf savaşında burjuvazi ile proletaryanın sınıf kavgasında marksistim diyorsan ve proletaryaya rehberlik ediyorsan ne mutlu.
Ama zordur marksist olmak.Marksist olmak adam olmaktır,kendinden başkasının derdine yanabilmektir marksist olmak.
Dhkp-c mlkp vb gruplara militan olmak değildir marksist olmak.
Marksist olmak tüm zorluklara gülmektir,vicdandır marksist olmak.
Halkın balyozu olmaktır,
Ailenin gururu olmaktır,
düşmanının bile takdirini bile kazanmaktır marksist olmak.
Kısacası insan olabilmektir marksist olmak...
2 dil tartışması sürüyüp gidiyor.Bazı politikacılarımız ve halkımız komplo teorileri üreterek 2 dl bizi böler diye kaba organlarından cümle türetiyorlar.Dünyanın hangi yerinde dil kavramının bir ülkeyi parçaladığını böldüğünü görmekteyiz soruyorum?.ileri demokrasinin adımlarını bir nebzede atmış gelişmiş devletleri toplumsal yapıya baktığımızda dil açısından çok farklı olduğunu görüyoruz.Tek din,dil,ırk vb böyle terimler küreselleşen dünyada artık masallarda anlatılan saçma olgulardan başka birşey değil.
insan hangi dili kullanmak istiyorsa onu konuşabilmeli.insanların temel özgürlüklerini kısıtlayarak bunları terörist unsurlar olarak göztermek örümcek beyinlilikten öteye gitmez.
Bu ülkeyi dil bölmez
Bu ülkeyi din bölmez
Bu ülkeyi ırk bölmez
Bu ülkeyi eğitimsizlik,cahillik,geri kafalılık,fakirlik böler.
Bundan yaklaşık 2-3 sene önce hep merak ettiğim bir konu vardı.Samanyolu,kanal 7 vb bu tür tv kanallarını kimler izliyordu.inanın o kanalları tv kumandasında değiştirirken bile gelmesi tüylerimi diken diken yapıp midemi bulandırıyordu.Aslında tv'nin herşeyi midemi bulandırıyor ama bu tür kanallar midemi ağzımdan çıkarıyor.
3 ay önce Kayseri'ye taşındığımızda bu sorunun cevabını gayet iyi buldum.Ben yukarıda bahsettiğim kanalları islamcı tayfanın daha çok takip ettiğini varsayıyordum.Ama inanın bu böyle değil.Bu tür kanalları anadolunun kırsal kesimlerinde inanılmaz bir şekilde takip ediliyor.Samanyolu tv'deki ölümsüz kahramanlar mıdır nedir saçma bir dizi varya başladığında insanlar burda gözlerini kırpmadan heyecanla izliyor.
Aslında söylemek istediğim şey şu.Burdan kansız Recep Tayyip Erdoğan beyi tebrik ediyorum,gerçekten iyi bir politika izliyor.Anadolu halkını inanın çok iyi analiz etmiş.Anadolu halkının cahillikten eğitimsizlikten kaynaklanan sanat,kültür seviyesine çok iyi hitap etmesini biliyor.Basit ve ucuz şeyleri halkın önüne serip onları derin sanatsal düşünmekten kurtarıyor!
Recep beyi kınamıyorum artık ve şunu çok iyi anladım.Bir toplum yozlaşmıssa,sanat kültür,eğitimden uzaklaşmıssa ve bir de bunun üzerine fakirlik eklendiyse Recep bey gibi külhanbeylerinin bu ülkenin başbakanı olması gayet normal..
(küstüm türkiye sana konuşmuyorum)
(karınca dağa küsmüş dağın haberi yok)
Öncelikle yazıma başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum.Ben kemalist biri değilim,ben deniz liberter marksistim.kısacası kominal bir yaşam savunucusuyum.
Son günlerde Türk telekom arena stadında başbakana yapılan protesto konuşuluyor(Olayın daha sonra toki başkanının tahrik edici konuşmasından sonra gerçekleştiği anlaşılıyor)
Bugün itibariyle o protestoya katılan 13 bin kişi hakkında soruşturma yürütülebiliceğine dikkat çekiyor savcılık tarafından.Ben sıradan bir türkiye genci olarak soruyorum o savcılara; anayasanın hangi maddesine dayanarak bu soruşturmayı yürütecekler? Protesto fiziksel şiddet içermedikçe tüm bireylerin en doğal hakkıdır.Bu avrupa insan haklarının belirlediği bir ölçüdür.Eee tekrar soruyorum AKP yöneticilerine ve onun yandaşı kesime;
Sizin demokrasi anlayışınız bu mu?.T.C'de gelmiş geçmiş en yavşak iktidardır AKP dir.Adamlar o kadar iyi kıvırıyor ki insanların gözlerinin içine bakarak öyle inandırıcı yalan söylüyorlar ki bu işlerin bir nevi kaşarı durumundadır.Recep bey faşist bir diktatörlük kurmuş çoktan, birde kendisine yapılan saygısızlığı sanki ilahcasına tepki gözteriyor.Ya kardeşim sen bizle dalgamı geçiyosun? insanlar seni protesto etseler dahi yani ağızdan yuhh sesi çıktı diye hapisemi atcaksın.Bu tür uygulamalar ortadoğuda,afrikada,orta asya diktatör rejimlerinin bir örneği adeta.Tek tip insan oluşturma çabası bu AKP'nin...
Son söz olarak yuhalıyorum lan seni,seni yuhalayan tüm insanlarıda cani gönülden tebrik ediyorum.
Marksist felsefenin yapı taşıdır bu olgu.Çünki gerçek marksizm insanlar arasındaki nakit ödeme ilişkisini eleştirerek ortaya çıkmıştır.insanlığın tek sorunu bu budur.Artık günümüz dünyasında bu olgu o kadar yaygınlaşmış ki insanlar arasında bu bağdan başka hiç bir duygusal bağ kalmamış.Örneğin yolda yürürken tanımadığınız biri size bir çanta dolusu para verse onu ilah olarak görürsünüz.Hayatınızda hiç o kadar mutlu olmamışınızdır.çünki size o sadece bir kağıt parçası değil,bu dünya için cenneti ayağınıza sermiştir,bundandır sevinciniz.Peki bir insan sizi seviyorum dese onun hakkında ne düşünürdük,muhtelemen deli deyip geçerdik.Kısacesı bir kağıt parçasının insandan hatta insanlıkta olduğu bir dünyayı kabul etmiyorum.Benim yaşam felsefem öncelikle inkardır.Sizlerin yaşam diye tabir ettiğiniz herşeyi inkar ediyorum yok sayıyorum,hiç bir çarem olmasa dahi kabul etmiyorum.Eşit ve kominal bir yaşam umuduyla yaşamak için sonuna kadarda inkar edeceğim insanlar arasındaki nakit ödeme ilişkisini
Felsefenin bir çok konusu vardır.Ama bir konusu vardır ki bu bugüne kadar insanlık tarihinin ilk başlarından günümüze kadar gelen bir temayı ayakta tutmuştur.Bu varlık felsefesidir (ontoloji).Varlık nedir sorusuna iki yaklaşım vardır.Birincisi Materyalizm (maddecilik),bir diğeri ise idealizm (salt ruhçuluk(ben böyle tasvir ediyorum).Canlı veya cansız bir maddenin tümünde,içinde yada dışsal iletisinde ruh kavramını kabul eden bir ideolojidir idealizm.Tarihte hiç bir bilimsel çalışma bırakın cansız maddenin içindeki ruh kavramını canlı maddeler içinde dahi böyle bir kanıya varmamıştır.Zaten olmayan bir şeyi aramaya çalışmak,olmayan bir denizde yüzmeye benzemez mi?.Peki insanlar neden geçmişten beri bu yaklaşıma sıkı sıkıya bağlıdır.Bence herşey bu sorunun cevabında yatıyor.insan denilen düşünen belli bir zekaya sahip dik duruşlu olan canlı kabul edemediği bir nokta vardır.Oda yok olacağı duygusu.Bu bilimsel bir gerçektir.Zihin dediğimiz olgu araştırmalara göre (ego) zekasının ona verdiği üstün nitelikli olma duygusunu hiç bir zaman kaybetmek istemiyormuş.Ölümü bir acizlik görüp onu kendine yakıştıramaması sonucu öldükten sonra başka yaşam veya başka yaşam boyutları,formları düzeyinde yaşayacağı duygusu onu bu çelişkiden kurtarıyormuş.Evet bu doğrudur.Tarihte hiç bir toplum dinsiz değildir.Mutlaka ve mutlaka inandıkları bir metafizik inanca sahiptir.Evet gerçekten çok zor bir duygudur öldükten sonra yok olacağını bilmek.Bu her insanın altından kalkabileceği bir gerçek değildir.Siz aileniz kısacası tüm sevdikleriniz bu dünyada asla yada başka bir dünyada yaşamınızı devam ettiremiyeceksiniz.Bu çok acı bir gerçektir ama aynı zamanda kabullenmemiz gereken bir olgudur.Yaşam budur çünki.Vücudumuzda aynı anda yüzbinlerce hücre ölüp aynı oranda hatta daha fazla hücre doğmaktır.Bunun adı yaşamdır.Sorun şu aslında ölümle yaşam birbirine zıt bir kavram değildir.ölüm olmadan yaşam olamayacığı gerçeğini kabul etmeliyiz.Bu benim görüşüm değil bu gerçek olandır bu bilimsel olandır mantıklı olandır.
bazen insanın kanını donduran soğuklarda elinde 4-5 adet mendille para kazanmayı bekleyen çocuktur. gözlerinizin içine bakar almanız için mazlum mazlum.bazıları bu bakışları dayanamayıp alır çocuğu sevindirir.bazısı ise arkasına bakmadan çekip gider.ama o arkasına bakmadan çekip giden yaratık düşünmelidir.o arkasında bıraktığı küçücük insan evladından bir farkı varmıdır.belki onun oğlu o halde bir gün o çileyi çekebilir.fakirliği insanın kaderidir diye tabir eden zihniyetin iyice bir bakması gerekir o çocuğun gözlerine.aç kalmanın,soğukta üşümenin tanrı'dan geldiğini savunan akılsızlar bir kere daha dönüp bakmalıdır ona.
hizbullah bandoluğu yapan grup ümmet adlı grubun bir şarkısı.kendi dini inançlarını tüm dünya ya zorla kabul etmeye zorlamaya çalışan radikal islamcı terör örgütünün sözde propagandası.ellerinde emperyalist devletlerden aldıkları askeri ve finansal kaynaklarla sözde zulüm edenlerin karşılarındaymışlar.evet arada bir işgalici kuvvetlerinin askerini yada çalışanlarını yakalayıp kafalarını keserler.yada oraya buraya bomba koyup sivil insanları öldürürler.islamın son 300 yıldır can çekiştiğini ve medeniyet bakımında bir gıdım bile ilerlemediği süreçte elbette bunları destekleyenler olacaktır.abd bunlar gibilerini sovyetlere karşı kullandı soğuk savaş yıllarında lakin şimdi dahada iyi kullanıyor.yaptıkları tüm eylemler zaten bizzat abd ve ab'nin kontrolünde olduğu için kendilerini allah'ın askeri ilan ederler.şu bilinmelidir ki emperyalist devletlerden yardım alınarak yapılan tüm mücadeleler satılmıştır.buna pkk'da dahildir.
vardır böyleleri.demokrasiden bahsedip silahların politikayı yönlendirmesini ister.kemalist oldukları için anadoluyu babasının mallı zannederler.radikal islamcı kesimi eleştirir ama onlardan farkları yoktur.tarihi inkar ederler.hiç bir farklılığa tahammülleri yoktur.atatürk'ü yarı tanrı konuma sokup totemleştirmişlerdir.radikal islamcılarla birbirlerine çamur atarlar,lakin farkında olmadıkları bişey vardır onlarda diğerleri gibi zaten tam anlamıyla çamurun içindedir.
evet vardır öyle bir yazar tanıyorum ben onu. bu yazar filozof, psikanaliz aynı zamanda hafif ruh hastası biridir.pek sık sık takılmaz sözlüğe.işte vücuduna thc maddesi girdiğinde uğrar sözlüğe.sanal ortamda belirli kalıblara bürünmüş bireyleri analiz eder.onların açtığı entry gördükçe toplumun içine düştüğü amaçsızlığı görür.bu duruma hem üzülür hemde kendini şanslı hisseder onlardan biri olmadığı için.kadınların sadece cinsel obje olarak görüldüğü bir dünyanın parçası olmak istemez bir erkek olarak.şovenist ve faşizan tipleri yadırgamaz acır sadece onların bilgisizliğine.kemalist-islamcı kavgalarına sahit olur susar konuşmaz.üniversite düzeyine gelmiş ama lümpen gibi yaşayan asalakları gördükçe üniversite yaşantısından soğur.sanal ortamda devrimcilik oynayan aptalları gördükçe daha da sıkı sarılır marksizme.bazen sokakta yürürken dışarıda akan yaşamı izler ve bir anlam veremez.insanlar arasındaki nakit ödeme ilişkisinden midesi bulanır.yakışıklıdır ama kadınlardan nefret eder.bakımlıdır ama metroseksüel değildir.deistir kendisi ama öküze tapanların bile, dini inancına saygılıdır.kısacası adam gibi adamdır.
türkiye' cumhuriyet'tinde şuan bulunduğu durum.rte önderliğinde askeri oligarşik yapılanmanın islamcı tasfiyeye uğraması.kemalistlerin son kanadı olan tsk, ak parti hükümeti tarafından yok edilmesi.değişen bişey yok yola devam mantığı.
(bkz: bir oligarşi gider diğeri gelir mantığı)
'yarın yanağında gayri herşey paylaşılmalı' sözünü hiç duymamış,kapitalizmin; komünizme ahlaksızlık diye iftirasını gerçek sanıp bu şuurda yazılan bir entry.ama şu bilinmektedir ki biz kazanacağız.ya seve seve ya dite dite...
aslında bir erkek için oldukça isabetli bir karardır.karşı cinsinde en az 17 olması gerekir daha aşşası kurtarmaz.bu iki farklı cins bu yaşlarında güzel bir evlilik geçirir.eğer ikiside okuyorsa hem arkadaş hemde çok iyi karı koca olurlar.birbirlerini tam anlamıyla arkadaş görebilirler kadın erkek arasında oluşan tüm önyarıgılar silinir.cinsel açıdanda her iki bireyde en üst şekilde bir performans gözterir.18 yaşından bir anda olgun bir bireye dönüşür ve hayata daha farklı bakar.
(bkz: denemekten zarar çıkmaz)