ışid adlı örgütün bölgedeki eylemleri, neredeyse müttefik ve muhatap bir devletin eylemleriymiş gibi algılanmış, mevcut ilişkiler, sanki uluslararası hukuk prensiplerine uygun gelişecekmiş gibi rahat davranılmıştır. oysa ışid, terörist bir örgüttür. her terörist örgüt gibi onun da mevcut bağlantılarının ve taraftarlarının; zamana, ortama ve koşullara göre hızla değişebileceği akıllardan çıkarılmış ve diplomatik tabiri ile 'çok acemice' davranılmıştır.
otoyollarda, mercedes ve bmw'lere nal toplatmak için tasarlanmış, 4 kapılı aile otomobili görünümündeki bu ateş parçası ingiliz, 1598 cc hacminde ve çift kanatçıklı turbo enjeksiyon takviyeli morris motorundan, 6000 devir/dakikada 218 beygir güç elde edebiliyor.
1505 kg ağırlığında, 6 ileri ve otomatik şanzımanlı tek tip olarak üretilen mini jcw 0-100 km aralığını 7 saniye, 100-200 km aralığını ise 12 saniyede tamamlayarak 230 km/saat hıza ulaşabiliyor.
sakin kullanımdaki yakıt sarfiyatı da muadillerine göre oldukça iyi; 7.9 litre/100 km. ancak, spor kullanımda bu değer 12 litre/100 km'ye kadar çıkabiliyor. adrenalin tutkunlarını da spor araçtan hoşlanan aileleri de tatmin edebilmek üzere üretilmiş 'mini jcw countryman'in türkiye'deki anahtar teslim satış fiyatı ise 150 bin lira civarında...
vücuttaki istemli kasların güçsüzleşmesine yol açan ve kalıtsal olduğu tespit edilmiş bir hastalıktır.
vücuttaki istemli kasların hiçbiri, omurilikte bulunan 'önboynuz hücreleri'nden bir sinir aracılığı ile emir almadıkları takdirde kasılmazlar. Spinal müsküler atrofide, ön boynuz hücrelerinde anomali bulunduğundan bu emir kasa iletilmez. sonuçta, kasılma-gevşeme hareketi yapamayan böylesi kaslarda zamanla kuvvetsizlik ve erime hali* görülür.
"çok mu lazımdı!" diyenlere not: hevesli olduğumuzdan değil elbet! maksat, 'boş bakınız' kalmasın.
beyaz şarapta; erbaa-niksar yöresi üzemlerinden dömisek klasmanda 'narince' yıllandırmaya uygunluğu, kendine has aroması ile nadir bir tür olarak,
kırmızı şarapta; çubuk-kalecik bölgesi üzümlerinden 'kalecik karası', çok koyu renk vermemekle birlikte yıllandırmaya uygunluğu, derinliği, ağızda bıraktığı kalıcı nefis tadı ve kendine has oraması ile dünya klasmanında fransız rakiplerinin hemen ardında yer alırlar.
anadolu'da üzüm üretiminin tarihi m.ö. 5 bin yıllarına kadar dayanır. günümüzden 2 bin 500 yıl önce ünlü tarihçi heredot tarafından anadolu'nun hoş kokulu üzüm ve şarapları övüle övüle bitirilememiştir.
dünyada yaklaşık 15 bin tür üzüm bulunmaktadır ve anavatanı olarak kabul edilen anadolu'da 3 bin 500 civarında türün varlığı bilinmektedir. bunların bir bölümü yerel türler olarak ülkemizde kalmış fakat bir bölümü izmir/bornova menşeli misket üzümünde olduğu gibi kütükleri yurt dışına götürülerek farklı bir adla üretilip* tüm dünyaya sanki o ülkenin yerli ürünüymüş gibi pazarlanmıştır.
türkiyede halen 55 yerli tür ile 14 yabancı türün profesyonel olarak üretimlerine devam edilmektedir.
şu türler ise klasmanda ilk 50 tür içerisine girecek olanlardır;
kara üzümler;
iç anadolu bölgesi / fırat nehri havzası: öküzgözü.
iç anadolu bölgesi / dicle nehri havzası: boğazkere.
trakya bölgesi / şarköy-mürefte-hoşköy-gaziköy şeridi: papazkarası.
beyaz üzümler;
ege bölgesi / seferihisar-çeşme yöresi: sultaniye.
ege bölgesi / bornova yöresi- misket.
devletin sopasını sırtlarından eksik etmemek gerekir ki bunun zorunlu olduğu, akaryakıt üretim ve dağıtım şirketlerinin bugün yaptığı topyekun ve keyfi zamlarla türkiye'de yaşanarak görülmüştür.
- girdi maliyetlerinde ani bir artış mı gözlenmiştir? hayır!
- hammadde fiyatlarında artış mı olmuştur? hayır!
- dünyada ya da türkiye'de mali bir kriz ortamı mı vardır? hayır!
- peki, litre başına pompa fiyatlarında 5-35 kuruş aralığında değişen bu zamların nedeni nedir? akaryakıt üretim ve dağıtım şirket sahiplerinin vurgunculuk zihniyetinden kaynaklanan edepsizlik! başka bir izahı yok.
enerji piyasası denetim kurulu'nun akaryakıt fiyatları üst limitini belirleyen kararının geçerlilik süresinin dün dolmasıyla birlikte bugün yağmur gibi yağmaya başlayan zamlara uyandık. benzin litre fiyatı 5 lirayı, motorin litre fiyatı ise 4,35 lirayı geçti.
- peki, farklı sektörlerde durum çok mu farklı? hayır! çünkü sektör farklılaşsa da zihniyet değişmiyor, hep aynı kalıyor:
| v u r g u n c u l u k |.
bu zihniyet, tüccarın ve sanayicinin beyin hücrelerine işlemiş. olan kime oluyor? gariban vatandaşa. dünyanın en pahalı benzinini kullanıyormuş ne gam! vur abalıya...
- sesi soluğu çıkmıyor, kırıp-dökmüyor, yakıp-yıkmıyor nasılsa...
bu konuda, türkiye'de iki isimden söz edilebilir. birincisi, canlandırdığı tüm karakterlerin usta oyuncusu olduğunu her fırsatta kanıtlamış şener şen dir.
ikincisi ise yirmi yıl kadar önce "olacak o kadar" adlı tv programındaki bir parodisinde sarhoş bir sürücüyü canlandırarak zihinlere kazınan levent kırca dır.
sinir katsayısının ani yükselmesiyle kişide vücut kimyası hızla bozulur. ortam nötr iken asidik hale dönüşür ve midede yanma yapar. kulaklar kızarır ve kafanın arka bölümünde önce karıncalanma sonrasında iğnelenme başlar. bu büyük değişime bağlı olarak ruhsal dengeler alt-üst olur.
hal böyle iken, en az üç kuşak geriye , yaşayanlarının kulaklarını çınlatıp gözlerini seğirtecek, ölülerinin kemiklerini sızlatacak derecede etkili sunturlu bir küfür sallamak pek rahatlatıcı gelir, tavsiye olunur.
- ulan dümbük! yazık değil mi onu yazmak için harcadığın zamana? hadi! kendine acımadın, onu okuyana da mı acımadın be zalim?
meslektaşlar arasında iletişimi kuvvetlendirip deneyimleri paylaşarak daha bilinçli olarak mesleğe ve topluma yararlı olmayı, anne ve bebeğin sağlık sorunlarına bağlı yaşam kalitesini arttırmak amacıyla bilimsel araştırmalar yapmayı, başta kadın ve üreme sağlığı olmak üzere dünyada bu amaca yönelik araştırmalardan meslektaşları ve aileleri bilgilendirmek amacıyla konferans, seminer, toplantı gibi aktiviteler düzenlemeyi, mediko-sosyal bakımdan kadın sağlığı ile ilgilenmeyi, mesleki ve bilimsel konularda araştırmada bulunacak üyelere gerekli desteği ve tartışma ortamını sağlamayı, meslek içi eğitimi yurt geneline yaymayı ve eğitimde kaliteyi arttırmak için girişimlerde bulunmayı, mesleki yenilikleri meslektaşlarına iletmek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bildiri ve yayınlar yapmayı,
25 Nisan 1964 tarihinde Kozan'da doğdu. ilk ve orta öğrenimini kozan'da tamamladıktan sonra istanbul kadıköy anadolu lisesi'ne girdi ve 1982 yılında mezun oldu. O yıl, istanbul üniversitesi tıp fakültesi'ni kazandı ve 1988 yılında beşincilikle bitirdi.
mecburi hizmetini tamamladıktan sonra çukurova üniversitesi tıp fakültesi kadın hastalıkları ve doğum anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1994 yılında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı oldu. 13 yıl aynı üniversitede uzman, yardımcı doçent ve doçent olarak çalıştıktan sonra 2007 yılında profesör oldu.
ingilizce ve Almanca bilen cansun demir'in, 34'ü yurtdışı olmak üzere 125 akademik yayın ve bildirisi ile 22 kitabı bulunmaktadır.
işletmeye alındığından bu yana geçen 57 yıl içerisinde 4 kilometrelik derinliğe ulaşan ve günde ortalama 5 bin 500 işçinin çalıştığı bu ocak; güney afrika cumhuriyeti'nin gauteng bölgesinde bulunan bir altın madenine aittir.
setswana dilinde 'büyük aslan' anlamına gelen tau tona adlı bu ocaktan, sadece 2000-2010 yılları arasında elde edilen altın miktarı 12 ton civarındadır.
sosyal ilişkiler penceresinden bakıldığında davul bile dengi dengine deyimi ile aynı kapıya çıkar. Fakat ticaret penceresinden bakıldığında durum biraz değişir;
'standart dışı ve niteliksiz ürünlerin dahi sırf ucuzluğundan dolayı bir alıcı kitlesi vardır'
sözlüklerde, tufeyli misali üreyen, nicelikte zengin fakat nitelikte fakir trolller hakkında diğer yazarların beslediği halisane duyguların ifadesi için kullanılır.
lüzumu üzerine not:
mucidi olan vodkaninsondamlasi adlı değerli yazarın boş bakınızı boş kalmasın denilerek doldurulmuş bir nevi ukte'dir.
bir atasözünün, insan algısı üzerinde yaratabileceği etkinin ne boyutlara varabildiğini göstermesi açısından önemlidir.
bu söylemde bozacı, doğrudan doğruya suçlu konumundadır. şahidinin şıracı, başka bir meslek erbabı ya da işsiz-güçsüz olmasının hiçbir önemi yoktur. ve her kim olursa olsun, bozacının suçuna ortaklık etmektedir.
- oğlum bozacı! adın çıkmış dokuza gayrı inmez sekize, bilesin.
yukarıdaki kimi iddialara yönelik olarak, kredi kartı alırken ve bu kart üzerinden borçlanırken, kimden hayat sigortası istendiği merak konusudur, bu birinci husus.
ikincisi ise, kredi kartı sigortası; her hangi bir nedenle borcu ödeme güçlüğüne düşme, ölüm, yaralanma ya da çalışamayacak durumda olma gibi nedenlerle ödeyememe durumunda ilave olarak yaptırılabilir ki her banka, kendisine bağlı sigorta kuruluşları vasıtası ile bedeli karşılığında bu hizmeti verir.
soma kömür madeninde ölen 282 işçinin ailelerine bağlanan 1000 tl tutarındaki aylıklar birleştirilse neler alınabileceğini irdeler.
işte birkaç örnek;
- 3 oda 1 salon 1 vasat, 2 vasatın altında apartman dairesi,
- 7 adet halk tipi, 5 adet orta sınıf, 2 adet lüks otomobil,
- ankara/çankaya-oran'da 100 m2, istanbul/beşiktaş-arnavutköy'de 50 m2 arsa,
- 7 adet jetski, 1 adet 2 kişilik kamaralı polyester yat.
buna mukabil,
- zafer çağlayan'ın kolundaki saati alabilmek için 3 ay kuruşuna dokunulmadan biriktirilmesi gerekir.
mısır valisi kavalalı mehmet ali paşa tarafından sultan abdülmecid döneminde yalıköy'de yapımına başlanmış, ölümü üzerine oğlu said paşa tarafından 1854 yılında tamamlanabilmiştir. boğaziçinde, yeni dönem mimari anlayışı ile inşa edilen bu kasır, özellikle taş ve mermer işçiliği ile göz doldurur bir güzelliktedir.
bu değer, ilk kez ve normal doğum yapmakta olan bir kadına en şiddetli migren ağrısına eşit düzeyde acı hissi verir. Bu değer ancak, iş ve trafik kazaları sonucu meydana gelen ağır yaralanmalar ile metastaz evresindeki gırtlak kanseri vakalarında hissedilen acılarla aşılabilir. 8'lik 'cps' değeri, aynı zamanda eşik değerdir. bu limitin aşımı, doğrudan baygınlığa neden olur. bu, vücudun kendini korumaya yönelik olarak geliştirdiği fizyolojik tepkilerinden biridir. zira, böylesi yüksek bir acıyı uzun süre hissetmek, insanları intihara kadar sürükleyen ağır ruhsal çöküntülere yol açabilir.
- eskiden evlerde sıkça kullanılan büyük bakır sinilerin, sert bir zemine düştüklerinde çıkardıkları metal sesinden esinlenerek dillendirildiği düşünülen bir deyimdir ve çoğu kez metal bir nesnenin yere düştüğünde çıkaracağı gürültüyü ifade etmekte kullanılır.
örnek,
"Buzdolabını çekince, duvar ile arasına sıkıştırdığım tepsiler langır lungur düştüler."
- bununla birlikte, aynı bakır sininin yerde yuvarlanarak gidişi esnasındaki sağa-sola yalpalanma hareketinden esinlenerek, bir yürüyüş biçimini betimlemek amacı ile de kullanılır.
örnek,
"taksim meydanı'nın o mahşeri kalabalığında bir sağındakine bir solundakine çarparak langır lungur yürüyordu."
- ve son olarak, konuşma adabına uymadan ve kaba saba bir konuşma üslubuna sahip kişilerin eylemlerini betimlemekte de kullanılır.
örnek,
"onca beyefendinin arasında langır lungur konuşması ile adeta bir tepsi pirincin içerisindeki siyah renkli çakıltaşına benziyordu."
"bizim amacımız dünyayı nazi egemenliği altına almak fakat ben türkiye ile hiçbir zaman düşman olmayacağım. yani dünyada savaşmayacağım tek ülke türkiyedir."
söyleminden alınmıştır. onun bu sözleri söylerken ne kadar samimi olduğu şüphe götürse de aşağıda sarf ettiği şu sözlerde gerçeklik payı oldukça yüksektir.
"atatürk öldükten sonra Türkiye'de kimse önemsenmedi. artık milli bir şef ve bir lider yoktu. kalanların hepsi ikinci, üçüncü derecede önem taşıyan insanlardı. her şey, yorgun türk milletinin hazmına bağlıydı. meclisleri her an yıkılabilirdi, zira üyeleri meşrepsiz insanlardı.
- kemal atatürk'ten sonra türkiye'yi akılsızlar yönetiyor."
sultanüş şüara yani şairlerin sultanı olarak anılan divan edebiyatının ünlü şairi baki'nin talihsiz bir sözüdür.
kanuni sultan süleyman döneminde istanbul'a getirilen baki, şairliğinin yanı sıra kadılık ve kazaskerlik gibi önemli devlet görevlerinde de bulunmuş, sadece kanuni değil ıı.selim ve ııı.murat dönemlerinde de saraya daima yakın olmuştur.
parklarda dolaşan tonton ihtiyarları kadın-erkek el-ele yürürken görmek, oturup kalkarken gösterdikleri dayanışmayı izlemek beni hep mutlu etmiştir. kim bilir, belki de gelecekteki halimi görmemdendir onları, izlerken yaşadığım mutluluğa sebep...
aşağıdaki yaşanmış olay insanı insan yapan en yüce değerlerden birinin sevgi olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Yaşlı adam sabah erkenden evinden çıkmış, yolda yürürken bir bisikletin çarpmasıyla yere yuvarlanmış. Etraftakiler yardımına koşmuşlar, hafifçe yaralanan adamı en yakındaki hastaneye götürmüşler. Hemşireler hemen pansuman yaptıktan sonra;
- Amcacığım, biraz bekleyin, kırık çıkık olup olmadığını anlamamız için röntgenini çekeceğiz, deyince adam acelesi olduğunu, o yüzden röntgen istemediğini söylemiş.
Acelenin sebebi sorulduğunda açıklamış;
- Eşim huzurevinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı ederiz. Gecikmemem lazım.
Hemşireler sebebin bu olduğunu öğrenince;
- Biz eşinize telefon eder, gecikeceğinizi söyleriz, demişler.
- Ne yazık ki eşim alzheimer hastası. Hiçbir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu bile bilmiyor, diye yanıtlamış yaşlı adam.
Hemşireler biraz merak, biraz şaşkınlıkla;
- Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, o halde neden onunla kahvaltı etmek sizin için bu kadar önemli, diye sorduklarında adamın yanıtı şu olmuş;
öylesine güzel ve zekice hazırlanmıştır ki hangi mesajı almak istersen içeriğinden onu seçip alabilmen mümkündür. vizyontele filmini hatırlatmış, izleyicinin gözlerini yaşartmıştır.
- mesleğim gereği çok uçak inişi gördüm ama bu denli etkileyici olanını hiç görmemiştim doğrusu. gözlerimi yaşartmıştır.
filmpark-bahadır karataş işidir, emeği geçen herkesin eline-koluna-aklına sağlıktır.